Barbaros Gökdemir, 2025’te takip edilmesi gereken uluslararası film festivallerini ve festivallerde gösterilecek yerli yapımları derledi.
2025’e damgasını vuracak yerli ve uluslararası yapımlar festivallerde seyirciyle buluşmaya hazır
Yeni yıla girişimizin üzerinden bir ay geçti ve 2024 film sezonunu artık geride bıraktık. Geçtiğimiz yılın öne çıkan filmleri, mart ayında dağıtılacak Akademi Ödülleri sırasında son kez anılacak ve böylece 2024 film defterini tamamen kapatacağız. Öte yandan, 2025 yılına damgasını vuracak yerli ve uluslararası yapımlar da yavaş yavaş kendilerini göstermeye başlayacak.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da sinema dünyasında en çok konuşulacak filmler, ilk gösterimlerini uluslararası film festivallerinde yapacak. Festival programları açıklandıkça biz de hangi yönetmenler ve ülkelerin bu listelerde yer aldığını heyecanla takip edeceğiz. Acaba bu yıl Nuri Bilge Ceylan’ın yeni bir filmi ana yarışmada olacak mı? (Not: 2025’te yeni filmi yok.) Terrence Malick, Wes Anderson, David Cronenberg veya Apichatpong Weerasethakul gibi usta yönetmenler festival sahnesine çıkacak mı? Peki ya hiç tanımadığımız yeni isimler? Kaç kadın yönetmen bu yıl listelere girmeyi başaracak? Ve en önemlisi, Türkiye’den hangi filmler bu yıl uluslararası festivallerde boy gösterecek?
Festival sezonu boyunca, sosyal medyada yönetmenlerin ve yıldızların görkemli kırmızı halı yürüyüşleri, tartışma yaratan basın demeçleri ve filmlerin kaç dakika boyunca ayakta alkışlandığına dair paylaşımlar görmeye devam edeceğiz. Biz de bu filmleri, biraz önyargıyla, biraz tereddütle ama büyük bir heyecanla sinema salonlarında ya da dijital platformlarda izlemek için sabırsızlanacağız.
Bu hafta, 2025 yılında takip edilmesi gereken önemli film festivallerine, bu festivallerin sektöre nasıl yön verdiğine ve festivallerde yarışacak yerli yapımlara odaklanıyorum. Yıl boyunca öne çıkacak etkinlikler hangileri? Bu festivaller film endüstrisinin dinamiklerini nasıl şekillendiriyor ve yılın atmosferini nasıl belirliyor?
Henüz erken olmasına rağmen, açıklanan festival listelerinde hangi yerli yapımlar yer bulmayı başardı? Amacım, festival takvimlerini temel alarak 2025’e rehber niteliğinde kısa ve net bir özet sunmak ve uluslararası sahnede prömiyer yapacak yerli filmleri tanıtmak.
Şimdiden keyifli okumalar ve iyi seyirler!
Film festivalleri sinema endüstrisini yıl boyunca nasıl şekillendiriyorlar?
Ay ay festival takvimlerini önümüze aldığımızda, yılı ocak sonunda Amerika’nın Utah eyaletinde düzenlenen ve ülkenin en büyük sinema etkinliklerinden biri olan Sundance Film Festivali’yle açıyoruz. Sundance’in Amerika’da düzenlenmesi, festivali doğal olarak Amerikan film pazarının çekici bir merkezi haline getiriyor. Burada gösterilen birçok film, doğrudan Amerikan film endüstrisinde üretilmiş ve Amerikan pazarını hedefleyen projelerden oluşuyor.
Yapımcılar ve film stüdyoları, filmlerini Sundance’de sergileyebilmek için yoğun bir rekabet içinde ve çoğu zaman yapım takvimlerini festivale göre şekillendiriyor. Örneğin, 2021 yılında Apple, Sundance’de gösterimi yapılan CODA (2021) filmini rekor bir fiyatla, 25 milyon dolara satın alarak sektörde büyük bir yankı uyandırmıştı. Film yalnızca Sundance’den birçok ödülle dönmekle kalmadı, 2022 Akademi Ödülleri’nde En İyi Film, Yardımcı Erkek Oyuncu ve Uyarlama Senaryo ödüllerinin de kazananı oldu. Benzer şekilde, 2023 yılında Sundance’de gösterilen Fair Play adlı film, Netflix tarafından 20 milyon dolara satın alındı. Sundance’de yer alan filmler, görünürlüklerini artırarak dağıtımcılar ve platformlarla daha kolay buluşma şansı elde ediyor. Festivalde güçlü bir başlangıç yapan bir film, yıl boyunca farklı mecralarda adından söz ettiriyor ve uzun bir raf ömrüne sahip oluyor. Amerikan film endüstrisi için hem trend belirleyici hem de sektörü şekillendiren bir merkez olarak öne çıkan Sundance, kapılarını film tutkunlarına ve profesyonellere bu sene 23 Ocak’ta açıyor.
Avrupa sinemasının kalbi Berlinale ve Cannes’da atıyor
Sundance’in Avrupa’daki karşılığını ise şubat ayında düzenlenen Uluslararası Berlin Film Festivali (Berlinale) olarak kabul edebiliriz. Almanya’da düzenlenmesi, festivali Avrupa film endüstrisinin cazip bir merkezi haline getiriyor. Avrupa fonları ve ortak yapımlarla hayata geçen birçok yapım, ilk gösterimlerini Berlinale’de yapmayı tercih ediyor. Bu nedenle, Amerikan film sektörü için yıl Sundance’le başlıyorsa, Avrupalı filmciler için yılın açılışı Berlinale’yle oluyor diyebiliriz. Örneğin, geçtiğimiz yıl İlker Çatak imzalı The Teacher’s Lounge (2023) filmi, Berlinale’deki prömiyerinin ardından büyük beğeni toplamış, bütün sene adından bahsettirmiş ve sonunda da Akademi Ödülleri’nde En İyi Uluslararası Film kategorisinde adaylık almayı başarmıştı. Bu sene Berlinale kapılarını 13 Şubat’ta sinemacılar için aralayacak.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Hiç kuşkusuz, yılın açık ara en büyük sinema etkinliği her yıl mayıs ayında Fransa’da düzenlenen Cannes Film Festivali. Amerika, Avrupa ve Asya kıtalarını bir araya getiren ve yılın en çok konuşulan filmleri ve yönetmenlerinin boy gösterdiği Cannes, bir film festivali olmanın ötesinde, sinema dünyasının kalbinin attığı bir sahne. Her yıl sinema endüstrisinin en önemli pazarı olan etkinlik, aynı zamanda senenin sinema tonunu belirliyor, yeni yeteneklerin, trendlerin ve hikayelerin önünü açıyor. Cannes’ın ana yarışma listesinde Amerika, Avrupa, Orta Doğu, Asya ve Uzak Doğu’dan ünlü yönetmenler ve auteur sinemacılar yer alarak festivalin çok kültürlü ve çok uluslu yapısını inşa ediyorlar. Cannes’ın Avrupa filmlerini nasıl dünya ligine taşıdığına 2023’ten iyi örnekler vermek mümkün. Cannes’da prömiyer yapan The Zone of Interest (2023) ve Anatomy of a Fall (2023) gibi filmler, Akademi Ödülleri’nde büyük başarılar elde etmişti. İlk gösterimlerini geçen sene Cannes’da yapan Anora, The Apprentice, The Substance, The Seed of the Sacred Fig ve Emilia Perez gibi filmler, bu yıl Akademi’den adaylıklar almayı başaran işler olarak yine tarihe geçtiler. Festival bu sene 13 Mayıs’ta başlayacak.
2025’in ikinci yarısına damga vuracak uluslararası film festivalleri
Sundance, Berlinale ve Cannes’ı geride bıraktığımızda, yılın ilk yarısını neredeyse tamamlamış oluyoruz. İkinci yarıya damga vuran iki büyük festival ise Uluslararası Venedik ve Toronto Film Festivalleri.
Venedik Film Festivali, son yıllarda Hollywood yapımlarının ve dijital platformların tercih ettiği prestijli bir durak haline geldi. Örneğin, Joker (2019), Nomadland (2020) ve Poor Things (2023) burada prömiyerlerini yaptı. Ayrıca geçen yılın dikkat çeken Netflix filmleri Maestro ve Society of the Snow da ilk kez Venedik’te izleyiciyle buluştu. Venedik aynı zamanda, en eski film festivali olma özelliğini de taşıyor.
Toronto Film Festivali ise adeta “köprüden önceki son çıkış” olarak değerlendirilebilir. Stüdyolar ve film yapımcıları iddialı projelerini çoğunlukla senenin ilk yarısında, yukarıda bahsettiğimiz film festivallerinde yapmayı planlıyorlar. Ancak Kanada’da düzenlenen Toronto’nun da Kuzey Amerika pazarı için önemli bir sahne olduğunu ve Akademi Ödülleri’nin habercisi niteliği taşıdığını da söylememiz gerekir. Geçtiğimiz yıllarda, Green Book (2018), Jojo Rabbit (2019) ve American Fiction (2023) gibi Akademi Ödülleri töreninde adından sık sık bahsettiren başarılı filmler, Toronto’da açıldılar.
Her ne kadar Sundance, Berlinale, Cannes, Venedik ve Toronto dünyanın en büyük beş film festivali olarak kabul ediliyor olsa da, yılın kayda değer diğer festivallerini de unutmamak gerekir. Ocak ayında Rotterdam, ağustos ayında Locarno ve Saraybosna, eylülde San Sebastian Avrupa’nın öne çıkan diğer festivalleri arasında. Amerika’da ise mart ayında yapılan South by South West (SXSW), haziranda Tribeca ve son olarak eylül ayında gerçekleştirilen Telluride Film Festivalleri, sektörde dikkatle takip edilen önemli etkinlikler olarak anılıyorlar.
Uluslararası film festivallerinde hangi yerli yapımları izleyeceğiz?
Şimdi biraz da Sundance, Rotterdam ve kısmen Berlinale’nin açıklanan listelerinde yer almayı başaran yerli yapımlara odaklanalım.
Film Sundance ve Rotterdam film festivallerinde yer alan yerli yapımlar arasında.
Bu hafta başlayan Sundance Film Festivali, ülkemizden iki yapımı ağırlıyor. İranlı yönetmen Alireza Khatami’nin imzasını taşıyan, Türkiye, Fransa, Polonya ve Kanada ortak yapımı The Things You Kill, Dramatik Dünya Sineması bölümünde yarışacak. Kısa film seçkisinde ise, ilk gösterimini Venedik Film Festivali’nde yapan Neredeyse Kesinlikle Yanlış isimli film, Cansu Baydar’ın yönetmenliğinde Sundance’in program seçkisinde yer alıyor. Festivalin bu yılki programında toplam 92 proje bulunuyor; bunların arasında uzun ve kısa metraj filmlerin yanı sıra dizi projeleri de yer alıyor.
Rotterdam Film Festivali ise, tam 5 yerli yapımı programına dahil ederek heyecan uyandırdı. The Things You Kill, Sundance sonrası Avrupa prömiyerini Rotterdam’da gerçekleştirecek. Diğer yerli yapımlar arasında Pelin Esmer’in O da Bir Şey mi, Ela Kazdal’ın If You Seek Amy, Rezan Yeşilbaş’ın Uçan Köfteci ve çoklu yönetmen ekibiyle hazırlanan Görünür Görünmez: Bir (Oto) Sansür Antolojisi dikkat çeken yapımlar arasında.
Henüz Berlinale’nin tüm programı açıklanmamış olsa da şimdiden bir yerli yapımın listede olduğu görebiliyoruz. Confidente, Türkiye, Fransa ve Lüksemburg ortak yapımı olarak Çağla Zencirci ve Guillaume Giovanetti’nin yönetmenliğinde Panorama seçkisinde dünya prömiyerini yapacak. Yönetmenleri, birçok festivalden ödüllerle dönen 2018 yapımı Sibel filmleriyle hatırlıyoruz.
Kapatırken…
Şimdilik sadece üç festivalin listelerine erişebilsek de yerli yapımların uluslararası arenada yer bulabilmesi oldukça sevindirici.
Önümüzdeki aylarda Cannes, Venedik, Locarno, San Sebastian ve Saraybosna gibi festivallerde, Türkiye’den çıkan yeni filmleri görebileceğimizi düşünüyorum. Festival programları açıklandıkça biz onları izlemeye, yazmaya ve paylaşmaya devam edeceğiz. Herkese iyi bir seyir yılı dilerim!