Cemal Kaşıkçı, 2 Ekim 2018 tarihinde evlenmek için gerekli olan belgeleri almak üzere İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’na girdi ve bir daha kendisinden haber alınamadı. Olayla ilgili soruşturmayla beraber, 15 kişilik bir grubun Kaşıkçı’nın ortadan kaldırıldığı gün Suudi Arabistan’dan Türkiye’ye geldikleri ve 24 saat içinde geri döndükleri ortaya çıktı. Birçoğu henüz resmi olarak doğrulanmamış iddialar, dünya basınından ABD Başkanı Donald Trump’a kadar pek çok kişi ve kurumun tartışma ve merak konusu oldu.
Bu cinayet, siyasi boyutu, işleniş şekli, soruşturma süreci gibi pek çok açıdan bir polisiye romanını andırıyor. Biz de Medyascope.tv olarak Cemal Kaşıkçı olayını ünlü polisiye yazarı Ahmet Ümit ile konuştuk.
Bu olayda yaşananları bir romanda okusak veya bir filmde izlesek gerçek dışı gelebilir, sizce de öyle mi?
Doğru bir tespit. Aslında bu meselede polisiye bir gizem çok fazla yok. Teknik olarak baktığımızda polisiye bir gizem ortaya çıkmıyor. Yani şöyle ki mekanda kayboluş anlamında iki tane önemli edebi eser vardır. Bir tanesi bir hikaye Edgar Allen Poe’nun Morgue Sokağı Cinayeti’nde katilin içeri girdiğini görmeyiz ama iki kişiyi öldürür ve nasıl çıktığını bilmeyiz bunun çözümlemesi işlenir. Diğeri de Gaston Leroux’nun Sarı Odanın Esrarı, yine orada odadaki bir cinayet ve nasıl işlendiği bilinmemektedir ama burada her şey aslında çok açık ve her şeyi görüyoruz. Yani bence Türk yetkililer de her şeyi biliyorlar ama bir nedenle bunu açıklayamıyorlar. Sürekli bilgi sızıyor, görüntüler sızıyor. İşte Kaşıkçı’nın akıllı kol saati varmış oradan bilgi geldi ama bence bizimkiler bu işi biliyorlar yani içeride ne olup bittiğini bütün ayrıntılarıyla biliyorlar. Dolayısıyla burada polisiye olarak “Bu iş nasıl olmuştur?” düşüncesi yok, açığa çıkmış zaten içeride öldürmüşler ve muhtemelen cesedi parçalayıp ortadan kaldırmışlar bir şekilde nasıl kaldırıldığı öğrenilir ya da biliniyordur bu kadar bilgi sızdığına göre. Sorun şu, buradan düz bir polisiye roman çıkmaz ama iyi bir politik polisiye roman çıkar. Çünkü asıl mesele bu hareketin neden yapıldığı yani neden Suudiler dünyanın gözünün içine baka baka, hem dünyaya hem Türkiye’ye adeta meydan okuyarak bu işi neden yaptılar? Yani şöyle düşünün adam Türkiye’ye ABD’den yönlendiriliyor ve Türkiye’de konsolosluğa sokuluyor ve öldürülüyor. Bunun yerine adamı kaçırabilirlerdi. Ortadan kaybolurdu yine birileri suçlanırdı ama ortada bu kadar kanıt olmazdı, bu kadar açık şekilde olmazdı.
Sizce cinayetin ortaya çıkmasının sebebi bir beceriksizlik mi yoksa bir vurdumduymazlık mı?
Bence burada cevaplamamız gereken üç soru var. Birincisi Suudiler gerçekten beceriksiz oldukları için mi olay ortaya çıktı? İkincisi, bilhassa bu işi göstere göstere mi yaptılar? Yani bu işin kendisi bir tür mesaj mı? Üçüncüsü ise dünyayı umursamadılar mı? Bu üç sorunun cevabı her şeyi açıklar. Burada kritik olan şey şu: Eğer ikinci soru yani bu Türkiye’ye ve Dünya’ya verilmiş bir mesaj ise o zaman bu işi başka bir şekilde ele almak gerekiyor. Çünkü Türkiye’ye neden mesaj verilmek istenir aslında politik olarak çözümlendiği zaman bunu görebiliyoruz. Cemal Kaşıkçı İhvan Hareketi’ne yakın bir adam ve İhvan Hareketi Mısır’daki darbeden tutun Katar ile ilişkilerine kadar etkili bir olay ve Türkiye de bir şekilde bu İhvan tarafında yer alan bir ülke. Bu nedenle de bizim Suudilerle aramız bilindiği üzere bozuk. Acaba Türkiye’ye doğrudan bir mesaj vermek için, yani geliriz senin ülkende senin yakın olduğun bir adamı öldürürüz mü demek istediler? İkincisi şöyle bir mesele olabilir, bir istihbarat örgütünün bir kabile devletinde bile, bırakın istihbarat örgütünü birazcık aklı olan bir katilin bile yapamayacağı kadar çok ve büyük hatalar yapılıyor. Biliyoruz ki Suudi Arabistan ABD ile çok içli dışlı yani bir zamanlar bizim olduğumuz gibi ve Amerikan istihbarat örgütü de bunların içerisinde, acaba bir yanlış yönlendirme mi var? Bütün bu soruların hepsi cevaplandırılmayı bekliyor. Bunlar zaman içinde ortaya çıkacak. Türkiye’nin tavrı burada çok önemli. Şu anda Türkiye açık bir şekilde Suudi Arabistan’a tavır almıyor alttan alta görüyoruz ki bilgiler sızıyor ve bunları bizimkiler sızdırıyor hem dünya hem Türkiye kamuoyuna. Aslında şunu söylüyorlar “Ne olduğunu biliyoruz, bizim elimizde bu belgeler var. Açık tavır almıyoruz ama elimizde bu kozlar var”. Cumhurbaşkanlığı’na yakın insanların da açıklamalarında da biz bunu görüyoruz yani biz aslında Suudilerle kavga etmek istemiyoruz, bütün bunlara rağmen dostluk elini uzatmak istiyoruz. Bir yandan da alttan alta bu söylenmeye çalışılıyor. Ama hakikat ortada, bir cinayet işlenmiş, muhtemelen adam parçalanmış, bir vahşet söz konusu, göz göre göre dünyanın önünde yaşanmış bir barbarlık söz konusu. Bu bir gerçek. Bunun altındaki mesele ise az önce söz ettiğim üç ihtimalden biri.
Bu ihtimallerden birini kuvvetlendirebilecek bir soru: Cinayet neden konsoloslukta işleniyor?
Evet bir mesaj gibi. Benim anladığım birilerine mesaj veriyorlar ya da Türkiye’yi çok küçümsüyorlar veya umursamıyorlar buradan bir şey olmaz diye dalga geçiyorlar. Ama yapılan olay çok ciddi yani adam Washington Post’un köşe yazarı Türkiye’de bir gazeteci olsa Türkiye’de bunlar zaten oluyor deyip üstünü kapatacaklar ama adamın gazetecilikten öte politik bağlantıları var. Yani adam politik bir figür aslında ve Suudi Arabistan’da bir rejim değişikliği olursa değişimi gerçekleştiren insanların da yanında olabilecek potansiyelde biri aynı zamanda. O nedenle bir mesaj verme ihtimali oldukça kuvvetli gibi geliyor bana. Çünkü dediğim gibi biraz aklı olan bir katil bile bu kadar hata yapmaz ancak mesaj verecekse bunu yapar. Birçok şey üretebiliriz ama sonuç olarak bu ortaya çıkıyor. Yani Suudi Arabistan rejimini zora düşürmek için başka istihbarat örgütlerinin katkısı olabilir mi? Olabilir böyle teoriler de üretebiliriz. Ama burada çok saçma bir hikaye var gerçekten, her şey çok bariz bir şekilde gözümüzün önünde gerçekleşiyor.
Bir komplo teorisi kuracaksak Amerikan bağlantılı bir hikaye de olabilir bu Suudileri zor duruma düşürerek kulağını çekmek amacıyla.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Ama bir yandan da ABD’nin Suudi Arabistan’la çok büyük çapta ekonomik ilişkileri var, bu ABD’yi zor durumda bırakacak bir durum olmaz mı?
O konuya da şöyle yaklaşabiliriz şu anda ABD devleti Trump’la bir çatışma içerisinde. Böyle bir hikaye de olabilir. Yani öyle enteresan bir şey ki bu bir taraf içerisinde de gruplar var. Yani Trump ABD devletine hakim değil.
Yani teorileri çoğaltabiliriz çünkü durumun kendisi rasyonel değil. Bu cinayet rasyonel bir cinayet değil. En yakın ihtimal bunun bir mesaj, bir tehdit olması gibi geliyor bana.
Özetle politik polisiye için müthiş bir malzeme var burada. Yani politik bir polisiye yazacak olsak enfes bir şey çıkar. Diğer yandan da Ortadoğu’yu çok iyi anlatan bir malzeme bu. Yani bu malzemeden yola çıkarak bütün Ortadoğu siyasetini anlatabilirsiniz çünkü tam Ortadoğulu bir olay bu Ortadoğulu bir devlet nasıl hareket eder? Enfes şekilde anlatan bir olay.