Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Üçüncü yılında 15 Temmuz izlenimleri: S-400 dışında söylenen yeni bir şey yok

15 Temmuz darbe girişiminin üçüncü yılı vesilesiyle Atatürk Havalimanı’nda bir anma programı düzenlendi. Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu 15 Temmuz 2016 gecesi havaalanından ayrılıp Bakırköy Belediye Başkanı’nın konutuna gitmesi nedeniyle eleştirdi. Bu sırada anma toplantısı için Atatürk Havalimanı’na gelenler Kılıçdaroğlu’na tepki gösterdi.  

Yeşilköy’de bulunan eski Atatürk Havalimanı’na gitmek için yola çıktım. Gözüme ilk çarpan şey kentteki neredeyse tüm özel güvenlik görevlilerinin “15 Temmuz” yazılı baskılı tişörtleriydi. Metronun içinde, genellikle tesettürlü kadınlar, genç-yaşlı erkekler hatta 6-7 yaşlarındaki çocuklar vardı. Pek çoğu ellerinde Türk bayrağı taşıyordu. Metronun içindeki ekranda da 15 Temmuz’da vefat eden insanların isimleri ve fotoğrafları gösteriliyordu. 

Yenikapı’dan etkinlik alanına gidebilmek için aktarma yapıyorum. Atatürk Havalimanı’na akşam saat 6 gibi vardığımda alanın yarısı doluydu. Güvenlik önlemleri hayli fazla, alana girebilmek için iki kere güvenlik aramasından geçiyorum. Hiç kimsenin elinde parti bayrağı yok, sadece Türk bayrağı var. Nitekim alanda da Türk bayrağı ücretsiz olarak dağıtılıyor. Herkes çalan şarkılara, marşlara eşlik ediyor. Adeta coşkulu bir kutlama var gibi. Alana gelenlerin çoğu muhafazakâr kesimden; tesettürlü kadınlar, bağlı oldukları dinî grupların kıyafetleriyle gelen erkekler var. Ancak sadece muhafazakârların bulunduğunu söyleyemem, seküler kesimden insanlar da burada.

Program başlamadan evvel “Dombıra”, “Ölürüm Türkiyem”, “Vatanına Göz Dikeni Ez Oğlum” gibi şarkılar çalıyor. Program, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin mehter takımının sahneye çıkmasıyla başlıyor. Mehter takımı yaklaşık yarım saat marşlar söyleyerek kitleyi coşturuyor, insanlar da marşlar söylenirken bayrak sallayarak mehter takımına karşılık veriyor.

O sırada 60 yaşında iki eline bayrak almış, başına da bayrağı bağlamış bir adamla karşılaştım. Yaşça benden büyük olduğu ve Türkiye’de yaşanan darbe girişimlerine ve darbelere şahit olduğu için neler hissettiğini sordum. Şöyle söyledi: 

“İnsanın hayatta değer vereceği çok şey var. Birincisi kendisidir, ikinci değer anne-babası ve eşidir. Eşinden sonra doğan çocukları, onların üzerinde yaşayabileceği vatanı ve o vatanı bütünleştiren sevgidir. Allah bu sevgiyi hepimize nasip etsin. Darbeleri Allah kimseye göstermesin. Darbeleri kimse istemiyor, Araplar bile istemiyor onlar ‘Müslümanım’ diye geçiniyorlar ama bu Müslümanlığın sembolü bizleriz, onlar gitsin yüksek bina yaptırsınlar, hacılardan parayı alsınlar. Rabbim kâfirlere, din düşmanlarına, zalimlere fırsat vermesin.” 

Anmanın hakim dili kutuplaştırıcı, ötekileştirici bir tonda. Sunucu, mehter takımı gösterisinin bitmesinin ardından anons yapmaya başlıyor ve “15 Temmuz’da korkaklar kaçarken cumhurbaşkanımız bu alandaydı. Birazdan üçüncü yıl vesilesiyle cumhurbaşkanımız burada olacak” diyor. Ali Sinanoğlu, Ceyhun Çelikten, Mustafa Damacı, Eşref Ziya ve Ömer Karademir gibi kimi şarkıcılar sahneye çıkıyor, 15 Temmuz’da yaşamını yitirenler anısına şarkılar söylüyor.

Saat akşam 8’i 20 geçiyor. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ın gelişi barkovizyonda canlı olarak gösteriliyor. Cep telefonları video çekmek için havada. Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan uçaktan indiklerinde onları karşılayan insanlarla tokalaşırken, alanda bulunan kitle “Recep Tayyip Erdoğan” sloganı atıyor. Tam bu sırada selâ okunmaya başlanıyor. Dönüp çevreme baktığımda “Tayyip Dede” diye bağıran çocuklar, ağlayan kadınlar, bayrak sallayan adamlar var. Sadece selâ okunuyor, az önceki coşku yerini sessizliğe bırakıyor.

Bir anda Ekrem İmamoğlu ekrana yansıyor. Cumhurbaşkanı, İmamoğlu ile tokalaşıyor. Kalabalıktan bazıları yuh çekiyor. “Kim yuhalandı?” diyorum, ilk sorduğum, “Malûm kişi” diyor İmamoğlu’nu kastederek. Bir diğeri “İsmi gereksiz” diyor. Bu söylem bana yabancı gelmiyor; Erdoğan’ın, 31 Mart ve 23 Haziran seçimleri öncesinde İmamoğlu’nun ismini kullanmadan hitap etmesini hatırlıyorum. Aynı tavır insanlarda da mevcut. Bir yuhalama daha duyuluyor, bu kez yuhalanan Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç. Fakat belli ki Ali Koç, İmamoğlu’ndan daha çok seviliyor!

Selânın ardından İstiklâl Marşı ve saygı duruşuna geçiliyor. Ardından Kur’an-ı Kerim’den bazı ayetler okunuyor. Bu sırada Erdoğan’ın görüntüsü ekrandan gösterilmeye devam ediyor. Ayet okuması bittikten sonra kitle tekbir getiriyor, alandan sesler yükseliyor: “Ya Allah, Bismillah, Allahuekber.” Ardından darbe girişiminin yaşandığı anda yaşamını yitirenlerin isimleri sırasıyla okunuyor ve kalabalıktan her bir ismin ardından “burada” sesleri yükseliyor. Vefat edenlerin isimleri sayılırken yerde oturan bir kadın ve adam dikkatimi çekiyor. Kadın, tespihe ve bayrağa sarılarak ağlıyor. Recep Tayyip Erdoğan “Vatanına Göz Dikeni Ez Oğul” şarkısıyla sahneye çıkıyor. Tayyip Erdoğan sahnedeyken “Allahuekber” sesleri duyuluyor. Kalabalık, Erdoğan’ı coşkuyla karşılıyor.

Erdoğan sahnede, konuşuyor. İlk başta insanları selamlıyor:  

“Aziz milletim, sevgili İstanbullular, değerli şehit yakınlarımız ve gazilerimiz, kıymetli kardeşlerim, sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum. 2016 yılının 15 Temmuz gecesi, milletimizin istiklâlini ve ülkemizin istikbâlini korumak için uçakların, tankların, kurşunların karşısına dikilen kahraman milletimizin her bir ferdini hürmetle, muhabbetle selamlıyorum.” 

Ardından Atatürk Havalimanı’nda buluşmanın çok anlamlı olduğunu, 15 Temmuz gecesi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun hemen uzaklaştığını söyleyip onun kaçtığı imasında bulunuyor. Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu 15 Temmuz 2016 gecesi havaalanından ayrılıp Bakırköy Belediye Başkanının konutuna gitmesi nedeniyle eleştiriyor:

“Kardeşlerim, burası anlamlı bir mekan. Niye anlamlı biliyor musunuz? O gece burası iki ânı tespit etti: Bunlardan bir tanesi saat 23.15 civarı ve tankların arasından Sayın Bay Kemal gelip Bakırköy’e geçti. Bakırköy Belediyesinde kendi ifadesiyle ‘Gidebilecek bir otel bulamadığım için oraya gittim’ dedi. 01.15 ve biz de yine buraya indik. Eşim, kızım, torunlarım ve damadımla beraber buraya indik. Burada kim vardı? Burada millet vardı. Beraberce buradan üzerimizden geçen F-16’lar, helikopterler vardı ve onlar mermilerini yağdırıyordu. Fakat biz bir şeye inanıyorduk; Korkmayın Allah bizimle beraberdir.” 

Cumhurbaşkanı Erdoğan,  Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı’nın kurulduğunu ilan ediyor: 

“Açılış öncesi hocalarımızı dinledik ve Kur’an-ı Kerim’den tamamıyla şehitlerimizi, şehitlerimizle birlikte onlara Rabbimizin müjdelerini o ayetlerde dinledik. Bunlarla birlikte, hamdolsun geleceğin müjdelerini aldık. Biz bugün nasıl ecdadı rahmetle ve minnetle yâd ediyorsak, inşallah sonraki nesiller de 15 Temmuz kahramanlarını aynı şekilde anacaklar, hatırlayacaklardır. Hiç endişeniz olmasın. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından hazırlıkları yürütülen Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı’nın kuruluşu resmen tamamlanmıştır. Çünkü bunun çok istismarı yapılıyor. Onun için istedik ki Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız da bu devletin teminatı altında olsun. İlgili tüm bakanlık ve kurumlarımızın mütevellisinde yer aldığı bu vakfımız aracılığıyla, şehit yakınlarımıza ve gazilerimize verdiğimiz hizmetleri daha iyi, daha derli toplu yürüteceğimize inanıyorum. Vakfımızın hayırlı olmasını diyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı’nda yapılan anma törenine katılmadan önce Ankara’da S-400’lerle ilgili basın toplantısı düzenliyor. Erdoğan, sanki o basın açıklamasının devamını getiriyormuş gibi kitleye sesleniyor: 

“Ülkemizin diplomatik, askeri, ekonomik alanda verdiği mücadeleyi sıradan bir siyasi çekişme parantezine hapseden, zaten iflah olmaz bir mankurta dönüşmüştür. S-400’leri aldık mı? S-400’ler artık ülkemize inmeye başladı mı? Sekiz uçak geldi ve diğerleri de geliyor ve Allah’ın izniyle Nisan 2020’de tamamı yerlerine yerleştirilmiş olacak. Biz dik durduk, dikleşmedik. Ülkemize saldırmak isteyenlere karşı S-400’ler en güçlü savunma sistemidir. Türkiye savunma sanayisinde, dikkat ediniz, 17 yıl önce ihtiyacımızın yüzde 20’si yerliydi, şimdi yüzde 70’i yerli oldu. Nereden nereye. Tabii bazılarının maalesef tilki gibi biliyorsunuz uzanamadığı üzüme ne dermiş? Koruk. Bunların durumu bu. Türkiye’nin, son 17 yılda demokraside ve ekonomide gerçekleştirdiği hamlelerle çağ atladığını inkar edenin gözü görmüyor, kulağı duymuyor, dili lal olmuş demektir.” 

Konuşma sırasında etrafımdaki insanlardan bazıları namaz kılıyor, bazıları da dışarı çıkıyor. 50 dakika boyunca konuşan Erdoğan, sözlerini Necip Fazıl Kısakürek’in şiiriyle bitiriyor. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş dua okurken insanlar hızlıca çıkışa yöneliyor. Dua bitimiyle etkinlik bitiyor ancak kalabalık nedeniyle insanlar etkinlik alanından çıkamıyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.