Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ekonomi Tıkırında (44): Aç bırakma hırsız olur!

Ekonomi Tıkırında’nın 44. programında Sedat Pişirici, TÜİK’in Kasım 2019 enflasyon verileri ile Merkez Bankası’nın beklenti anketi sonuçlarını, hükümetin geçen eylül ayında açıkladığı Yeni Ekonomi Programı hedefleri ile karşılaştırdı ve bu veriler ışığında yine TÜİK’in 2018 yılı cezaevi istatistiklerini değerlendirdi.

Yayına hazırlayan: Dilek Şen

İyi günler, iyi haftalar. 

Türkiye İstatistik Kurumu geçen hafta 3 Aralık’ta Kasım 2019’un enflasyon verilerini açıkladı. Yıllık enflasyon, tüketici fiyatlarında yüzde 10,56, üretici fiyatlarında yüzde 4,26, gıda ve içecek fiyatlarında yüzde 8,89 oranında artmış görünüyor. 

Bu oranlar, bu yılın ilk ayında, Ocak 2019’da, tüketici fiyatlarında yüzde 20,35 üretici fiyatlarında yüzde 32,93, gıdada yüzde 30,97 idi. Yılın ortasında, haziran ayında, tüketici fiyatları enflasyonu 15,72, üretici fiyatları enflasyonu 25, gıda enflasyonu 19,20 oranında artmış görünüyordu. 

Geçen ay ise enflasyon, tüketici fiyatlarında yüzde 8,55, üretici fiyatlarında 1,70, gıda da 7,85 oranında çıkmıştı. 

Bugün de Merkez Bankası 2019 yılı aralık ayı beklenti anketi sonuçlarını yayınladı. Real sektör ve finans sektörü temsilcileriyle bu iki sektörün profesyonellerinden oluşan 67 -muhtemelen çok değerli- katılımcıyla bir anket gerçekleştirmişler. Bir önceki anket döneminde yüzde 0,72 olan aralık ayı TÜFE beklentisi, bu anket döneminde yüzde 0,59’a gerilemiş. Merkez Bankası anketini katılanlar, aralık ayında enflasyonun yüzde 0,52 oranında artacağını öngörüyormuş. Bu ankete katılanların Ocak 2020 TÜFE beklentisi ise aynı anket döneminde yüzde 1,26’dan yüzde 1,16’ya gerilemiş. 

Bu yılın sonuna, 2019 yılına ilişkin TÜFE tahminleri ne? Bir önceki ankette 12,18’miş. Şimdi 11,62’ye gerilemiş. Bu, katılımcıların tahmini. Aynı katılımcılar 12 ay sonrası için, Aralık 2020 için TÜFE beklentisinin 10,07 olduğunu, 24 ay sonrası -yani Aralık 2021- için TÜFE beklentilerinin ise yüzde 8,94 olduğunu söylemişler. 

Bir karşılaştırma yapalım, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın 30 Eylül 2019’da açıkladığı “Yeni Ekonomi Programı 2020-2022”.  Neydi enflasyon hedefleri? 2019 için yüzde 12. Merkez Bankası anketi yüzde 11,62 diyor. 2020 için programın hedefi yüzde 8,5 enflasyon. Merkez Bankası anketi 10,07 diyor. 2021 için hedef, yeni ekonomi programında yüzde 6 enflasyon. Merkez Bankası 8,94 diyor. Merkez Bankası anketiyle Yeni Ekonomi Programı’nın hedefleri pek örtüşmüyor. Buradan bakıldığında, 2019’da Merkez Bankası anketine katılanlar yeni ekonomi programına göre daha iyimser. Piyasa profesyonelleri hükümete göre 2020 için bir miktar yukarıda, 2021 için yine bir miktar yukarıda tahminde bulunuyor. 

Dönelim Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı Kasım 2019 enflasyon verilerinin ayrıntılarına. Aylık tüketici enflasyonunda en yüksek artış giyim ve ayakkabıda olmuş. Oran yüzde 2,69. Yıllık tüketici enflasyonundaki en yüksek artış ise alkollü içecekler ve tütünde olmuş, yüzde 43,35. Bu iktidar döneminde alkollü içecek ve tütün enflasyonunda artış olması beklenebilir. Onun için onu atlayalım, diğer kalemlere bakalım. Yıllık enflasyonda eğitimdeki artış oranı yüzde 14,35. Onu yüzde 14,03 oranıyla çeşitli mal ve hizmetler izliyor. Sağlık hizmetleri fiyat enflasyonundaki artış oranı 13,85. Lokanta ve otellerin enflasyonu ise 13,07. Elbette fiyat enflasyonu! 

Tekrar Merkez Bankası anketine dönelim. Katılımcıların yıl sonu dolar kuru beklentisi bir önceki ankette 5,90 lira imiş. Bu ankette 5,81 liraya düşmüş. Bugün dolar kuru 5,80 lira idi. 12 ay sonrası dolar kuru beklentileri neymiş? 6,32 iken önceki ankette, şimdi 6,35’e yükselmiş. Merkez Bankası anketine katılanlar gelecek yıl dolar kurunun 6 liranın üzerinde, 6 lira 32-35 civarında olacağını öngörüyorlar. Merkez Bankası anketine katılanların 2019 yılı büyüme beklentisi yüzde 0,3’müş önceki ankette, yüzde 0,4’e yükselmiş. 2020 yılına ilişkin büyüme beklentileri de yüzde 3,2. Yeni Ekonomi Programı’nın hedefleri neydi? 2019 yılı için 0,5. 2020-2021 için yüzde 5. Piyasa profesyonelleri, Yeni Ekonomi Programı hedeflerinin altında tahminde bulunmuşlar. 

Bunların hepsi bir yana, bir de memleket gerçeği var. Dikkat ederseniz, bu Ekonomi Tıkırında’nın başından itibaren, amiyane tabirle “sallıyor” demesinler diye Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerini öne alarak analiz yapmaya çalışıyorum. 

Türkiye İstatistik Kurumu geçen hafta 5 Aralık’ta da Ceza İnfaz Kurumu istatistiklerini yayınladı. Buna göre, 31 Aralık 2018’de cezaevinde bulunan kişi sayısı, 2017 yılının aynı tarihine göre yüzde 14 oranında artmış ve 264 bin 842 olmuş. Yani 31 Aralık 2019’da Türkiye’de cezaevinde bulanan kişi sayısı 264 bin 842’ymiş. Bu sayı 2017’de 232 bin, 2013’te ise 144 bin imiş. Ceza İnfaz Kurumları’nın 31 Aralık 2018’deki 264 bin 842 kişilik nüfusunun yüzde 78,9’u hükümlü, 21,1’i ise tutukluymuş. Yine bu 264 bin 842 kişinin yüzde 96’sı erkek yüzde 4’ü kadınmış. En çok işlenen suç hırsızlık olarak görünüyor Türkiye İstatistik Kurumu’nun verisine göre, oran yüzde 17. Yüzde 12,4 oranında yaralama suçundan içeride olan var. Bunların 6,7’si “uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti”nden, yüzde 5,8’i İcra İflas Kanunu’ndan, yüzde 3,5’i ise “öldürme” suçundan cezaevinde. Bunun toplamı yüzde 45,4 ediyor. Geriye kalan yüzde 54,6 ne? Maalesef Türkiye İstatistik Kurumu açıklaması onu ifade etmiyor. 

Suçluların çoğu, -hırsızlık, yaralama, uyuşturucu ve uyarıcı madde imal ticareti, İcra İflas Kanunu’na muhalefet, cinayet dahil- ilkokul ve ilköğretim mezunu. Hırsızlık suçu işleyenlerin yüzde 60’ı ilkokul ve ilköğretim mezunu. Yaralama suçu işleyenlerin yüzde 54,5’i ilkokul ve ilköğretim okulu mezunu. Uyuşturucuya karışanların yüzde 55,7’si ilkokul ve ilköğretim okulu mezunu. Öldürme suçu işleyenlerin yüzde 47,1’i ilköğretim ve ilkokul mezunu. Cinsel içerikli suç işleyenlerin yüzde 54,9’u ilköğretim ve ilkokul mezunu. 

Ceza İnsaf Kurumu’na 1 Ocak -31 Aralık 2018 tarihleri arasında giren hükümlüler eğitim durumları ve işledikleri suç itibariyle değerlendirildiğinde okur yazar olup bir okul bitirmeyenlerde yüzde 30, okuma yazma bilmeyenlerde yüzde 25,6, ilköğretim mezunlarında yüzde 21, ortaokul ve dengi meslek okulu mezunlarında yüzde 18,6, ilkokul mezunlarında yüzde 13,9 oranları ile hırsızlık suçu ilk sırada. Lise ve dengi okul mezunlarında ve yüksek öğretim mezunlarında 13 ve 10 buçuk oranlarıyla yaralama suçu ilk sırada. 

Bir diğer üzücü istatistik veri de şu, çocuk hükümlü ve suçlu sayısı artmış. Ceza İnfaz Kurumu’na hükümlü statüsünde giriş kaydı olanlardan cezaevine girdiği sıradaki yaşına göre çocukların -yani 12-17 yaş arasında olanların- sayısı bir önceki yıla göre yüzde 2 civarında artmış, 2 bin 095 olmuş bu sayı. Suç işlediği andaki yaşı çocuk sayılanların sayısı ise yüzde 23 oranında neredeyse artmış, 14 bin 502 olmuş. 

Şimdi programın başındaki cümle, yani “Aç bırakma hırsız olur” cümlesi, aslında bir atasözünün yarısı. Atasözünün tamamı şöyle: Çok söyleme arsız olur, aç bırakma hırsız olur.

Hırsızlık ortada da umarız söylediklerimiz sorumlularına çok gelmiyordur. İyi günler efendim.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.