Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Anayasa Mahkemesi’nin Osman Kavala kararında “Kafkaesk hukuk sarmalı” benzetmeli karşı oy

Anayasa Mahkemesi (AYM) üyesi Engin Yıldırım, AYM’nin Osman Kavala’nın bireysel başvurusu hakkındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine dair gerekçeli kararındaki karşı oyunda Kavala’nın iki kez tahliye edilip üç kez tutuklanmasını “Kafkaesk bir hukuk sarmalına” benzetti.

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Osman Kavala’nın bireysel başvurusu hakkındaki, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine dair gerekçeli kararı Resmi Gazete’de yayımlandı.

AYM, tutuklamanın hukuki olmadığı ve tutukluluğun makul süreyi aştığı iddiasıyla Anayasa’nın 19. maddesinde yer alan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediği kararını 15 üyeden yedisinin karşı oyları sonucu oyçokluğu ile aldı.

Karşı oy sunanlardan Engin Yıldırım, yazar Franz Kafka’ya atıfta bulunarak, “Başvurucunun neredeyse aynı olguya dayalı suçlamalarla ve kuvvetli şüphe uyandıracak önemli yeni deliller ortaya konulmadan iki kez tahliye edilip üç kez tutuklanması da Kafkaesk bir hukuk sarmalına benzemektedir” dedi.

“Tutuklama ölçülü

AYM, tutuklamanın hukuki olmadığı iddiasına karşı “tutuklamanın ölçülü olduğunu” belirtti.

AYM’nin gerekçeli kararında şu ifadeler öne çıktı:

“Başvurucu yönünden soruşturma mercilerince dayanılan ve Sulh Ceza Hâkimliği tarafından tutuklamaya esas alınan -Türkiye aleyhine casusluk yaptığı, ayrıca 15 Temmuz darbe teşebbüsüyle ve teşebbüsün arkasındaki yapılanma olan FETÖ/PDY ile irtibatı olduğu ileri sürülen- H.J.B. ile bağlantısına dair ‘teşebbüsten hemen sonra bir lokantada görüşme, birçok farklı tarihte aynı mahalde bulunmaya işaret eden telefon sinyal bilgilerinin kesişmesi, bazı konferanslarda yüz yüze görüşme, aynı gün içinde birkaç kez telefonla konuşma’  gibi olguların ve bunların yanı sıra casusluk suçuyla bağlantılı olarak -PKK terör örgütünün ideolojisiyle ve iddialarıyla özdeşleştirilebilecek- bazı projelere destek verdiği veya finansman sağladığı iddiasıyla ilgili olarak ‘başvurucudan ele geçirilen bir flash bellekteki ve cep telefonundaki tespitlerin’ -isnat konusu suçun niteliği ve özellikleri de dikkate alındığında- bütünüyle kuvvetli suç belirtisi olarak kabul edilebileceği değerlendirilmiştir.

Diğer taraftan başvurucuya isnat edilen ve tutuklamaya konu olan devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askerî casusluk amacıyla temin etme suçu ile ‘devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri’nin güvenliğinin korunması hedeflenmiştir. Buna göre suçun koruduğu hukuki değer ile millî güvenlik arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Dolayısıyla bu nitelikteki bir suç bakımından tutuklama dışındaki diğer koruma tedbirlerinin yetersiz kalması söz konusu olabilir. Bu itibarla somut olayın koşullarında tutuklamaya konu suçun niteliği ve önemi ile suç için kanunda öngörülen yaptırımın ağırlığı göz önünde bulundurulduğunda başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirlerinin ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır.”

Tutukluluğun makul süreyi aştığı iddiasına dair değerlendirmede ise şu tespite yer verildi:

“Bu bağlamda başvurucu hakkındaki tutukluluğun devamına ilişkin kararların gerekçelerinin hürriyetten yoksun bırakılmanın meşru nedenlerinin belirtilmesi bakımından ilgili ve yeterli olması, isnat konusu suçlara yönelik soruşturma/kovuşturma sürecinin yürütülmesinde bir özensizliğin tespit edilmemiş olması dikkate alındığında yaklaşık 2 yıl 10 aylık tutukluluk süresinin makul olduğu sonucuna varılmıştır.”

“Birçok kez yurtdışına çıksa da kaçmayıp geri döndü

Karar, Zühtü Arslan, Hasan Tahsin Gökcan, Engin Yıldırım, Hicabi Dursun, Celal Mümtaz Akıncı, Emin Kuz ve Yusuf Şevki Hakyemez’in karşı oyları ile alındı.

AYM Başkanı Zühtü Arslan karşı oyunda, “Soruşturma ve kovuşturma mercilerinin tutukluluğun devamına ve bunlara itiraza dair kararlarındaki gerekçelerinin tutukluluğun üç yıla yakın süre boyunca sürdürülmesini haklı kılacak özen ve içerikte olmadığını, aynı hususların tekrarı niteliğinde matbu ifadeler olduğunu” belirtti.

Arslan, tutukluluğun devamına ilişkin kararlarda Kavala’nın casusluk suçunu işlediğine dair kuvvetli şüphenin varlığına dair somut olgudan bahsedilmediği gibi, neden tutuklu devam etmesi gerektiğinin de açıklanmadığını ifade etti.

Arslan, Osman Kavala’nın birçok kez yurt dışına çıkmasına rağmen kaçmayıp her seferinde Türkiye’ye döndüğünü belirterek, “Kaçma, delilleri yok etme, gizleme ve değiştirme gerekçelerinin tümüyle soyut kaldığı, inandırıcı somut olgularla desteklenmediği görülmektedir” dedi.

Arslan karşı oyunda, “Tutuklama tedbirinin hukuka aykırı olması, tutukluluğun makul süreyi ve kanunda soruşturma evresi için öngörülen azami süreyi aşması nedenleriyle Anayasa’nın 19. maddesinin üçüncü ve yedinci fıkraları kapsamında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini düşündüğünü” yazdı.

“Kafkaesk bir hukuk sarmalı”

Üye Engin Yıldırım da karşı oyunda Kafka’dan alıntı yaptı:

“Kafka’nın Dava romanında Josef K. kendisini aniden bir hukuk sarmalının ve labirentinin içinde bulmuştu: ‘Josef K. Bir hukuk devletinde yaşıyordu… büyün kanunlar sapasağlam yürürlükteydi…’ Somut olayımızda başvurucunun neredeyse aynı olguya dayalı suçlamalarla ve kuvvetli şüphe uyandıracak önemli yeni deliller ortaya konulmadan iki kez tahliye edilip üç kez tutuklanması da Kafkaesk bir hukuk sarmalına benzemektedir.”

Osman Kavala’nın yargılanma süreci 

  • İş insanı Osman Kavala, 18 Ekim 2017 tarihinde Gaziantep’te gözaltına alındı ve bir hafta gözaltında tutuldu. Kavala’nın gözaltı gerekçesi ilk anda öğrenilemedi, soruşturmanın gizli olduğu söylendi. Kavala, 1 Kasım 2017’de İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından “cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs” suçlamasından tutuklandı.
  • Kavala’nın avukatları 8 Aralık 2017’de, tutuklama kararına itiraz etti.
  • Avukatlar 29 Aralık 2017 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu.
  • 23 Ocak 2018 tarihinde mahkeme, Kavala’nın tutukluluğunun incelenmesine ilişkin yapılan başvuruları toplu olarak reddetti.
  • Osman Kavala 8 Mart 2018 tarihinde cezaevi vasıtasıyla tahliye talebinde bulundu ancak 19 Mart’ta bu talebi reddedildi. 
  • Kavala’nın avukatları 7 Haziran 2018’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. AİHM, 23 Ağustos 2018’de Mahkeme İçtüzüğü’nün 41. maddesi uyarınca Kavala’nın başvurusunun öncelikli olarak değerlendirilmesi talebini kabul etti.
  • 30 Nisan 2019 tarihinde İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutukluluk incelemesi duruşmalı olarak yapıldı. 1 Kasım 2017 tarihindeki tutuklama kararı sonrasında ilk kez Kavala’nın avukatları duruşmaya çağrıldı. Duruşmada, tutukluluk halinin devamına karar verildi.
  • Anayasa Mahkemesi 22 Mayıs 2019’da, Osman Kavala’nın kişi hürriyeti ve güvenliğinin ihlal edildiğine ilişkin yapmış olduğu bireysel başvuruyu beşe karşı 10 oy ile reddetti. 
  • 24 Haziran 2019 tarihinde, aralarında Kavala dahil 16 kişinin yargılandığı Gezi Parkı davasının ilk duruşması yapıldı. Mahkeme heyeti Osman Kavala’nın tutukluluğunun devamına karar verdi. 
  • Kavala, 11 Ekim 2019 tarihinde 15 Temmuz darbe girişimiyle ilişkilendirildiği “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” suçundan resen tahliye edildi.
  • AİHM 10 Aralık 2019 tarihinde, Kavala’nın tutukluluğunun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5.1, 5.4 ve 18. maddelerine aykırı olduğunu belirterek tutukluluğun bir hak ihlali olduğuna ve derhal serbest bırakılmasına karar verdi.
  • Kavala, 18 Şubat 2020 tarihinde Gezi Parkı davasından beraat etti ancak daha cezaevinden çıkmadan 15 Temmuz darbe girişimiyle ilişkilendirildiği davadan gözaltına alındı. 19 Şubat 2020’de ise İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliği Kavala’yı, daha önce tahliye edildiği dosyadan yeniden tutukladı. 
  • Adalet Bakanlığı, AİHM’nin Osman Kavala’nın tutukluluğu hakkında verdiği hak ihlali kararına 9 Mart 2020 tarihinde itiraz etti. 
  • Kavala 20 Mart 2020 tarihinde “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” suçundan bir kez daha resen tahliye edildi. Ancak İstanbul 3. Sulh Ceza Hâkimliği, Kavala’nın tutukluluğunun devamına hükmetti.  
  • 4 Mayıs 2020’de Osman Kavala’nın avukatları AYM’ye bireysel başvuru yaptı. 
  • 29 Eylül 2020’de Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılmasına, 1 Aralık 2020 tarihine kadar serbest bırakılmaması halinde verilecek ara karar taslağının hazırlanmasına karar verdi.
  • Aynı gün, yani 29 Eylül 2020 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Kavala hakkında TCK’nın 309 ve 328. maddeleri uyarınca cezalandırılması talepli iddianame düzenleyerek İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sundu. Mahkeme 8 Ekim 2020’de iddianameyi kabul etti. 
  • İki kez beraat ettiği “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” suçundan bir kez daha yargılanan Kavala, 18 Aralık 2020 tarihinde hâkim karşısına çıktı. Kavala’nın bu duruşmada da tutukluluk halinin devamına karar verildi. 
  • 29 Aralık 2020 tarihinde Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında tutuklanan Kavala’nın başvurusunu görüştü. Genel Kurul, Kavala’nın bireysel başvurusunda, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine karar verdi. 
  • 22 Ocak 2021’de Osman Kavala’nın da aralarında bulunduğu Gezi Parkı davasıyla ilgili verilen beraat kararı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi tarafından bozuldu. İlk duruşma 21 Mayıs’ta yapılacak.
  • 5 Şubat 2021 tarihinde Kavala’nın daha önce iki kez beraat ettiği “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” ve “devletin gizli kalması gereken bilgilerini casusluk amacıyla temin etme” suçlamalarıyla yargılandığı davanın ikinci duruşması yapıldı. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, davanın Gezi Parkı davası ile birleştirilmesi yönünde muvafakat verdiğini açıkladı. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.