Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

İBB Başkanı İmamoğlu, kadın sivil toplum örgütleri ile buluştu: “Hükümetin İstanbul Sözleşmesi’nde ortaya koyduğu irade üzücüdür ve bunun çözümü, önümüzdeki seçimde gitmeleridir”

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği’nin katkılarıyla kadın sivil toplum örgütleri ile buluştu. İmamoğlu, katılımcıların, İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere, toplumsal cinsiyet eşitliği, LGBTİ+’ların hakları ve Kanal İstanbul’a dair sorularını yanıtladı. SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği Başkanı Gülseren Onanç’ın moderatörlüğünde yapılan çevrimiçi toplantı bir buçuk saat sürdü. Toplantıya, başta İlknur Üstün, Nazan Moroğlu, Feride Acar, Sevilay Çelenk ve Canan Güllü olmak üzere toplam 86 kişi katıldı.

“Kadın meselesi Türkiye’nin önemli konularından biri”

Sözlerine, SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği’ne teşekkür ederek başlayan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, kadınların, dünyada eşitsizliğe, adaletsizliğe karşı mücadele verdiğini söyledi: “Kadınlar, toplumda zulüm, şiddet gören kesim içinde. Ne yazık ki ülkemizde kadınlar, toplumsal eşitlik konusunda mücadele etmek zorunda. Bunu da hep birlikte yapmak zorundayız.” 

Türkiye’nin, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmak istemesi konusuna değinen İmamoğlu, alınan bu kararı, “kötü ve itibar düşürücü” olarak nitelendirdi. Bu yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde İBB olarak sundukları “Yerel Eşitlik Eylem Planını” da anlatan İmamoğlu, bir önceki döneme göre kadın yönetici sayısını üç katına çıkardıklarını söyledi:

“Türkiye kritik bir dönemden geçiyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek, bence son yılların en kötü ve en itibar düşürücü kararlarından biri. Bunun kentimizde yapılmış olması çok önemliydi. Biz de bunu taban olarak alıp, İstanbul’da cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik fırsatları artıran bir kent olma konusunda, ‘Hangi adımları hızlıca artmamız gerekiyor?’ konusunda, bir eylem planımız olduğunu söyleyebilirim. Bu eylem planı umut ediyorum ki çok yakın zamanda çok değerli bir seviyeye ulaşacaktır. İstanbul’da atılan her adımın tüm Türkiye’de ses getirdiğini görüyoruz ve işin kadın tarafını gündemde tutmaya devam ediyoruz. Örneğin, kadın istihdamı konusu. Bu bizim için çok önemliydi, kadının üretime katılımı çok önemliydi. Bu konuda geride kaldığımızı kabul etmeliyiz. Bunda çok yoğun bir kentleşmenin de etkisi var. İBB olarak örnek olmak istiyoruz. Bugüne kadar kadın yönetici sayısını üç katına çıkardık fakat henüz istediğimiz seviyeye ulaşamadık. Bizden önceki dönemin üç katındayız. Eşitsizliği gidermekle ilgili örnek adımlar atıyoruz.”

“Merkezi hükümetin İstanbul Sözleşmesi’nde ortaya koyduğu irade üzücü”

Moderatör Gülseren Onanç, soru-cevap kısmına geçmek istediğini söyledi ve İmamoğlu’na, Prof. Dr. Feride Acar’ın sorusunu iletti:

“Bilindiği  üzere Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Birleşmiş Milletler’in (BM) Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi’ne (CEDAW) birtakım iç politika nedenleri ile hâlâ taraf değildir. Ancak 1998 yılından bu yana San Francisco kenti, CEDAW’ı uygulayacağını ilan etmiş ve kent düzeyinde CEDAW’a sahip çıkmıştır. Bu örnekten yola çıkarak, İstanbul’un bir dünya kenti olarak ve daha da önemlisi İstanbul Sözleşmesi’ni ilk kabul eden ama bu sözleşmeden ilk çıkan devlet olarak, bu sözleşmeye açıkça ve resmen sahip çıkması konusunda ne düşünürsünüz?

İmamoğlu ise İstanbul Sözleşmesi’nin uluslararası bir sözleşme olduğu için yetki alanı dışına girdiğini ancak sözleşmeyi kendi kurumunda uyguladığı ve desteklediğini belirtti:

“İstanbul Sözleşmesi uluslararası bir sözleşme ve devletleri bağlıyor. Her ne kadar ‘yerel yönetimler taraf olabilir’ bakışları olsa da ülkemizde yerel yönetimlerin yetkilerine bakmak lazım. Biz zaten yetki alanımızda ve kurumumuzda, İstanbul Sözleşmesi’ne harfiyen uygulayacağımızı söyledik ve İstanbul Sözleşmesi’ne desteğimizi sunduk. Bu kararı şiddetle kınadığımızı söyledik. Bu karar ile ilgili olarak önümüze gelen herhangi bir kararı desteklediğimizi beyan ettik. Kadın canını tehdit eden unsurlara karşı kadının varlığını koruyan bu sözleşmenin bertaraf edilmesi utanç ve kaygı verici. Fakat benim, ‘Yerel yönetimler olarak tarafım ve bunu uygulayacağım’ dememin ne yazık ki bir anlamı yok. Tabii Amerika’da bazı eyaletlerin yerel yetkilerinin ne boyutta olduğunu bildiğinizin farkındayım. Biz onların yetkilerinin neredeyse yüzde 10’una sahibiz. Bizim yetki alanlarımız çok dar. Ama defalarca kez dile getirelim ki biz, halihazırda İstanbul Sözleşmesi’nin yanındayız ve kendi kurumumuzda uygulayacağız. Burada önemli olan merkezi hükümetin ortaya koyduğu irade. Bu üzücüdür ve bunun da çözümü, önümüzdeki seçimde gitmesidir.”

“Kim olduğuna ve tercihlerine bakmadan bütün vatandaşlarımızın yanındayız”

“LGBTİ+’lara ilişkin yeni politikalarınız olacak mı?” sorusuna da cevap veren İmamoğlu, “herkesin yanında olduğunu” söyledi ve “Bizimle her zaman iletişimde olmaya devam edin” dedi. İmamoğlu sözlerine şöyle devam etti:

“Toplumun her katmanında olduğu gibi LGBTİ+ sürecinde de bu konuda mağdur olan vatandaşlarımızın bize başvurularına ilgi gösteriyoruz. Biz şöyle ilerliyoruz: Bir, bizim tespit ettiklerimiz, iki, vatandaşın bize ulaştığı başvurular. Belki de bir üçüncü araç da sivil toplum kuruluşları olabilir. Bu konuda bizi arayan ve yardım isteyen vatandaşlarımıza -kim olduğuna ve tercihlerine bakmaksızın- kurum olarak en hassas biçimde yoğunlaşarak yanındayız. Bizimle iletişim kurma konusunda daha etkin olmalarını diliyorum.”

“Kadınların olduğu masanın güçlü olduğunun farkındayız”

İmamoğlu’na siyasi kariyerinde kadının yeri ve olası bir cumhurbaşkanı adaylığı söz konusu olursa, o alanda kadınlara kadrosunda nasıl yer ayıracağı da soruldu. İmamoğlu bu soruyu şöyle yanıtladı:

“Sorunuzun politik kısmını es geçerek cevap vereceğim. İş ve siyasi yaşamımda kadını, yol arkadaşı olarak tanımlıyorum. Bu yol arkadaşlığı bazen dava arkadaşı olarak da tanımlanabilir. Bu yol arkadaşlığından oldukça üst seviyede faydalanan birisiyim. Kadınların olduğu masanın güçlü olduğunun farkındayız. Mümkün olduğu kadar bunun sayısını da artırmaya yönelik çabamızın olduğunu da bilmenizi isterim. Bu gerçekten toplumda hakkı olan bir şeyin teslimi olarak görüyorum. Sakın yanlış anlaşılmasın, bu bir lütuf olamaz. Bunun biraz zaman alacağını da görüyorum. Altını çizmek isterim, dönem dönem benim çaba gösterdiğim aşamalarda belki o alanda kadın sayısı eksikliği ya da yeterince meslek sahibi insanın bulunmaması gibi engellerle karşılaşılmıyor değil. Ancak bunu gideren, bunu ortadan kaldıran bir belediye başkanı olmak istiyorum. ‘İstanbul’da gelmiş geçmiş en demokrat belediye başkanı olmak istiyorum’ kavramının da önemli bir bölümü bu. Bu sorumluluğu yerine getirirken en değerli katkıyı verdiği gibi dönem dönem en ağır eleştiriyi yapan bir eşim ve yol arkadaşım olduğunu da belirtmek isterim. Bu sorumluluğu bana her gün hatırlatan, azimli, dokuz yaşında bir kızım var.”

“Kanal İstanbul, tarihin görüp görebileceği en ağır ihanet modelidir ve telafisi yoktur”

İmamoğlu, Kanal İstanbul ile ilgili sorulara da cevap verdi. Kanal İstanbul projesi için “tarihin en ağır ihanet projesi” yorumunda bulunan İmamoğlu, “bu projenin telafisi olmadığını” da sözlerine ekledi:

“Kanal İstanbul, tarihin görüp görebileceği en ağır ihanet modelidir ve telafisi yoktur. Karşı tarafın fırsat kabul ettiği engelleri çok akıllı çalışmalarla engelleyebileceğimizi düşünüyorum. İktidarın buna zamanı da nefesi de yetmeyecek. Halk bu konuda hak ettiği cevabı verecektir. Bu kadar yeşile, insan yaşamına, doğaya duyarsız yönetimi, son yıllarda dünya çok az görmüştür. Bu kanal meselesinde de an ve an sizi bilgilendireceğim. Bu kolay bir zaman dilimi değil. Fakat bunun yaratacağı tahribatları anlatacağım. Bu ekonomik durumda bir kuruşun bile oraya harcanması haramdır. Mücadelemizi en üst seviyede vereceğiz. Kadın gücünün yanımızda olması çok önemli. Yan yana ve omuz omuza olalım.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.