Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Pegasus casus yazılımı olayında gündemdeki ülke BAE: Dubai Emiri el Maktum’un kızı Prenses Latifa ve eski eşi Prenses Haya’nın telefonları da izleme listesinde

İsrailli NSO Group’un geliştirdiği Pegasus casus yazılımının hedef aldığı isimler arasında iki Dubai prensesinin de yer aldığı ortaya çıktı. Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) Dubai Emiri Şeyh Muhammed bin Reşit el Maktum’un ülkeden kaçışı dünya gündemine oturan kızı Prenses Latifa ve 2019’da İngiltere’ye giden eski eşi Prenses Haya’nın telefonlarının da izlendiği belirtildi. Öte yandan, Prenses Haya’nın yakın çevresinin de izleme listesinde yer aldığı öne sürüldü. Listede yer aldığı ortaya çıkan bir diğer dikkat çekici isim ise Telegram’ın kurucusu Pavel Durov.

2018 yılında Dubai’den kaçmak için başarısız bir girişimde bulunan ve bu nedenle dünya kamuoyunun ilgisini çeken Dubai Emiri Şeyh Muhammed bin Reşit el Maktum’un kızı Prenses Latifa ve Latifa’nın kaçırılmasının ardından evliliği sarsılan el Maktum’un eski eşi Prenses Haya’nın telefonlarının da Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) tarafından takip edildiği ortaya çıktı.

BAE, pegasus casus yazılımını kullandığı iddia edilen 40 ülkeden biri. Şeyh Muhammed bin Raşid el Maktum tarafından yönetilen emirlik şehri Dubai’nin de bir NSO müşterisi olduğuna inanılıyor. Diğer yandan, NSO’nun faaliyetlerini yakından izleyen bazı kaynakların verdiği bilgiye göre şirket, Dubai’nin Pegasus lisansını, kötüye kullanım iddiaları üzerine geçen yıl iptal etti.

Prenses Latifa

Prenses Latifa’nın BAE’den kaçtıktan sonra Hint Okyanusu’nu geçerken yakalanması ve Dubai’ye geri götürülmesi dünya basınında sarsıcı bir etki yaratmıştı. Latifa, Dubai’ye getirildikten sonra hapishaneye çevrilmiş bir villada kalmak zorunda bırakıldığını söylemiş ve Birleşmiş Milletler (BM),  BAE’den Latifa için yaşam kanıtı sunulmasını istemişti. Dubai kraliyet ailesi ise bu talebe yanıt olarak, Latifa’nın evde bakıldığını söylemişti.

Eldeki verilere göre, Prenses Haya’nın hem kendisinin hem de yakın çevresindeki insanların telefon numaraları izleme listesinde yer aldı. Prenses Haya’ya Şeyh Maktum ile velayet davasında danışmanlık yapan Londra merkezli bir hukuk firması için çalışan bir avukatın telefonunun da takip edildiği bildirildi.

Prenses Haya ve Şeyh Muhammed bin Raşid el Maktum

Prenses Haya’nın bir dostu olan uluslararası binici John Gosden’in telefon numarasının da casus yazılımın hedefinde olduğu öğrenildi.

John Gosden

Listede İngiltere kaynaklı izlemeler arasında Lordlar Kamarası’nın ilk Müslüman kadın üyesi olan bağımsız Pola Uddin de yer aldı. İzlenildiği ortaya çıktıktan sonra konuşan Uddin, parlamento mensuplarının izlenmesinin, “egemenliği çiğneyen büyük bir güvenlik ihlali” olduğunu söyledi.

BAE’nin müttefiklerinden Bahreyn’de yıllık bir konferans düzenleyen düşünce kuruluşu Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nün (International Institute for Strategic Studies) başkanı John Chipman da listede İngiltere kaynaklı izlemeler arasında.

Durham Üniversitesi’nde güvenlik konusunda uzmanlaşmış bir doktora öğrencisi olan ve BAE’ye araştırma yapmak için giden Matthew Hedges, eldeki verilere göre ilk olarak Mart 2018’de izlendi. Hedges’in BAE’de MI6 için casusluk yapmakla suçlanarak gözaltına alınıp yedi ay boyunca işkence görmeden iki ay önce ilk defa takip edildiği ortaya çıktı. Hedges Pegasus casus yazılımı olayı ile ilgili yaşanan gelişmelerin ardından, “İngiliz hükümetinin bu konuda ne yaptığını bilmek istiyorum” dedi.

Öte yandan, The Guardian tarafından yapılan habere göre öldürülen Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı‘nın nişanlısı Hatice Cengiz için harekete geçen insan hakları avukatı Rodney Dixon QC‘nin telefon numarası da takip altında. NSO avukatları ise Dixon’ın telefonunun Suudi Arabistan tarafından hedef alınmasının “teknik olarak imkansız” olduğunu öne sürdü.  Uluslararası Af Örgütü’nün güvenlik laboratuvarı tarafından Dixon’ın cihazı üzerinde yapılan adli analizde, Pegasus ile ilgili bazı aktiviteleri görüldü ancak başarılı bir sızma görülmedi.

Şeyh Muhammed bin Raşid el Maktum’u temsil eden Alman avukat Till Dunckel, Süddeutsche Zeitung gazetesine verdiği demeçte, “Müvekkilimiz, talebinizde adı geçen kişilerin telefonlarına sızma girişiminde bulunduğunu veya başkalarına böyle talimat verdiğini kesinlikle reddediyor” dedi. Şeyhin temsilcileri de daha önce Prenses Latife’nin kaçırılmış olmasından korkulduğunu ve bundan dolayı bir “kurtarma operasyonu” yürütüldüğünü söylemişti.

BAE’nin gelişen siber gücü

BAE’nin lideri Şeyh Muhammed bin Zayed‘in ailesi ve özellikle kardeşi, ulusal güvenlik danışmanı Şeyh Tahnoon bin Zayed tarafından kontrol edilen güçlü bir izleme ağına sahip olduğu ve hızla gelişen bir siber güç haline geldiği belirtiliyor.

BAE tarafından izlendiği iddia edilen isimler arasında ilgi çeken bir diğer isim ise İngiltere’deki Finsbury Park Camisi’nin sorumlusu Muhammed Kozbar. Kozbar’ın telefon numarasının büyük olasılıkla BAE tarafından 2018 yılında takip edildiği belirtildi. Telefon numarasının izlenmesine dair şaşkınlığını dile getiren Kozbar, “hiç BAE’de bulunmadığını ve bu ülkeyle hiçbir bağının olmadığını” söyledi.

BAE rejimini düzenli olarak eleştiren İngiltere merkezli haber kuruluşu Middle East Eye için üç yıl boyunca haber editörlüğü yapan Rori Donaghy‘ye ait bir telefon numarasının da 2017 ve 2018 yılları boyunca izleme listesinde olduğu belirtildi. Donaghy’nin daha önce, NSO ile ilgisi olmayan bir BAE bilgisayar korsanlığı kampanyasının hedefi olduğu bildirilmişti.

Sızdırılan izleme listesinde Telegram kurucusu da var

Mesajlaşma uygulaması Telegram’ın kurucusu olarak bilinen Rusya doğumlu teknoloji milyarderi Pavel Durov’un telefon numarasının da Pegasus casus yazılımı tarafından izlendiği ortaya çıktı. Kullanıcılarının verilerine sızılamamasıyla ünlü Telegram mesajlaşma uygulamasının sahibi Durov’un izlenmesi “ironik” bir durum olarak karşılandı. Telegram, özellikle baskıcı rejimlerin kontrolü altında ezilen muhalifler arasında dünya çapında ünlü bir uygulama olarak göze çarpıyor. Telegram, Belarus, Hong Kong ve İran’daki protesto hareketlerinin organize edilmesinde önemli bir rol oynadı.

Pavel Durov

Öte yandan bir NSO kaynağı Durov’un hedef alındığı iddiasını reddetti. NSO, bir kişinin telefon numarasının söz konusu listede yer almasının o kişinin izlendiği anlamına gelmediğini savunuyor.

Durov, 2013 yılında Rusya’dan ayrıldığından beri sürekli gezerek yaşıyor. Elde edilen bilgilere göre Durov’un, 2018 Şubat’ında Finlandiya’da olan resmi ikamet adresini BAE’ye taşıdığı biliniyor. Kayıtlara göre Durov’a ait olan telefon numarasının izlemeye alındığı tarih de bu dönemle örtüşüyor. 

Durov, 2021 yılının Şubat ayında Dubai Emiri Şeyh Muhammed bin Raşid el Maktum ile bir araya gelmişti. İkilinin görüşmesinin ardından Şeyh Maktum, Dubai’ye değer katacak kişileri ağırlamaktan memnuniyet duyduğunu ifade etmişti. BAE ve Dubai, Durov’la ilgili iddialara ilişkin yorum taleplerine yanıt vermedi.

“Tamamen güvenli olan tek cihaz kapalı olan cihazdır”

Veri koruma şirketi Acronis’i yöneten Singapurlu bir teknoloji girişimcisi olan Serguei Beloussov, Pegasus gibi casus yazılımların Telegram veya WhatsApp gibi uygulamalara birbirinden ayırmaksızın sızabildiğini söyledi.

Beloussov tek bir uygulamayı korumanın mümkün olmadığını, ana güvenlik açığının elimizdeki cihazlar olduğunu belirtti. Beloussov, “Tamamen güvenli olan tek cihaz kapalı olan cihazdır” diye konuştu.

Dalai Lama’nın yakın çevresi de izleme listesinde

The Guardian’ın haberine göre, Tibet’in ruhani lideri Dalai Lama’nın yakın çevresi Hindistan hükümetinin bilgisi dahilinde Pegasus casus yazılımı tarafından telefon numaraları aracılığıyla takip edildi. Eldeki verilere göre, Dalai Lama’nın çevresindeki üst düzey danışmanlardan oluşan bir grubun telefon numaraları Delhi hükümetinin direktifleri doğrultusunda izlendi.

İzlenen isimler arasında sürgündeki hükümetin başkanı Lobsang Sangay, Budist ruhani lider Gyalwang Karmapa’nın ofisindeki personel ve Hindistan’daki Tibet sürgün toplumunun bir parçası olan diğer birkaç aktivist ve din adamı daha yer alıyor.

Hindistan’ın Dalai Lama’nın yakın çevresindeki isimleri izlemesinin gerekçeleri arasında 86 yaşındaki Dalai Lama’nın halefinin kim olacağı sorusunun cevabını bulmak, Tibet’in statüsüne ilişkin gelişmeleri yakından takip etmek ve Dalai Lama’nın Çin ve Batı ile ilişkilerinden haberdar olmak bulunuyor.

Çin, bir sonraki Dalai Lama’yı Tibet üzerindeki otoriter hakimiyetini zayıflatabilecek potansiyel bir ayrılıkçı lider olarak görüyor. Bu duruma engel olmak adına harekete geçen Pekin, Tibet üzerindeki otoriter hakimiyetini kaybetmemek için yeni Dalai Lama’nın seçim sürecinin kendisinin kontrolünde olduğunu vurguluyor. Çin ayrıca, komşu ülkeler Nepal ve Moğolistan’a da kendi halefi dışında herhangi bir halefi tanımayı reddetmeleri için baskı yapıyor.

Pekin ayrıca, bazıları Hindistan’da yerleşik olanlar da dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki nüfuzlu Budist öğretmenler ve din adamlarıyla temasa geçerek, onları kendi çıkarları doğrultusunda ikna etmek için Çin’e davet ediyor.

Tüm bu nedenlerden dolayı Delhi’nin güvenlik kurumlarının süreci yakından takip etmek adına böyle bir izleme faaliyetine girişmiş olabileceği belirtiliyor. İsmini vermek istemeyen Tibet yönetiminden eski bir görevli, “Hindistan Tibetliler’in Çinliler’le Dalai Lama’nın Tibet’e geri dönmesini içeren bir anlaşma yapıp yapmadığından emin olmak istiyor” dedi.

Ayrıca Hindistan’ın, Çinli yetkililer ve Tibetli liderler arasında devam eden gayri resmi teması izlemeye çalışmış olabileceği belirtildi. Dalai Lama iki yıl önce, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in 2014 yılındaki Hindistan ziyaretinde Hint hükümetinin kendisini Şi ile görüştürme planlarını veto ettiğini açıklamıştı. Bu noktada ismini vermek istemeyen Tibet yönetiminden eski bir görevli, “Dalai Lama, birkaç kez Çin ile ‘eski dostlar’ aracılığıyla bağlantılarını sürdürdüğünü söyledi. Hindistan bunun farkında ve onların bilgisi veya katılımı olmadan Tibet’in statüsü hususunda hiçbir anlaşma yapılmadığından emin olmak istiyorlar” diye konuştu.

Delhi, Tibet’in statüsüyle ilgili müzakereleri resmen destekliyor ancak yakın tarihli bir Hint düşünce kuruluşunun raporu, ülkenin istihbarat örgütlerinin Dalai Lama’nın Tibet üzerindeki Çin egemenliğini tanıyan ancak eyalete önemli derecede bir özerklik vererek anlaşmazlığı çözme planı olan “orta yolunu” her zaman desteklemediğini öne sürdü.

Columbia Üniversitesi Tibet Çalışmaları Programı’nın eski direktörü Prof. Robert Barnett ise Hindistan’ın Dharamsala’ya gelen Batılı yetkililere çok dikkat ettiğini ve bu ziyaretleri izlemek istediğini düşünüyor: “Belki de Dalai Lama onlardan sığınma istiyordur? Bu tür bir endişenin Hindistan için çok önemli olacağını düşünüyorum.”

Öte yandan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) geçen yıl, bir sonraki Dalai Lama’nın seçim sürecine müdahale eden herhangi bir hükümete yaptırım uygulamayı bir politika haline getirdi. ABD aynı zamanda Tibetli liderlerin dijital güvenlik danışmanlarını finanse ediyor. Tibetli liderler bu danışmanlar aracılığıyla, cihazlarına yönelik herhangi bir saldırı olabileceğine hakkında önceden uyarılıyor. 

Hindistan: “İddialar Hint demokrasisini ve onun köklü kurumlarını kötüleme girişimi”

Hindistan Elektronik ve Bilgi Teknolojileri Bakanı Ashwini Vaishnaw, Pegasus casus yazılımı projesinden sızdırıldığı iddia edilen tüm verilerin “Hint demokrasisini ve onun köklü kurumlarını kötüleme girişimi” olduğunu öne sürdü. Vaishnaw parlamentoda yaptığı konuşmada, “Listede bir telefon numarasının bulunması onun izlendiği anlamına gelmez. Verilerin kullanımının bir şekilde izleme anlamına geldiğini öne sürmek için hiçbir olgusal temel yok” açıklamasında bulundu.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.