Muhalefet, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Afganistan ve Taliban açıklamalarına ne diyor? – “Türkiye’nin Taliban ile kuracağı bir ilişki Atatürk’e, cumhuriyete ve kadınlara ihanettir”

Taliban‘ın pazar günü (15 Ağustos) Afganistan‘ın başkenti Kabil‘i ele geçirmesinin ardından binlerce Afgan ülkeyi terk etmeye çalışıyor. Batılı ülkeler ise vatandaşlarını ve diplomatik çalışanlarını Afganistan’dan tahliye ediyor. Türkiye de Afganistan’dan 324 kişiyi tahliye etti ve tahliyelerin sürmesi bekleniyor. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Afganistan’daki Taliban yönetimini tanıyabileceğine dair değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan daha önceki açıklamasında ise “Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok” demişti. Medyascope‘a konuşan muhalefet partisi yetkilileri ise Taliban ve göç konusunda endişeli. 

“Taliban varlığı o coğrafya için çok tehlikeli”

“Türkiye’nin Taliban ile kuracağı ilişki Atatürk’e, cumhuriyete ve kadına ihanettir”

Türkiye’nin bir Taliban hükümetini asla tanımaması gerektiğini belirten Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, Türkiye’nin dünyaya çağrıda bulunması ve Taliban yönetimine son vermesi gerektiğini söyledi: “Taliban’ın varlık sebebini o coğrafya için çok tehlikeli görüyorum. Açıklamalarında ılımlı bir taraf göremiyorum. Sanatçılar, kadınlar büyük bir tehlike altında. En son Afganistan’dan kaçan kadın yönetmenin söylediklerini tüm dünya dinledi. Türkiye’nin tüm dünya ülkelerine çağrı yapması ve Taliban vahşetine son vermesi gerekiyor. Taliban’ı asla tanımaması lazım. Cumhurbaşkanı, Taliban ile kurulacak ilişkileri  neye göre hangi hakla söylüyor? ‘Taliban’ın Ilımlı açıklamaları var’ deniyor, insanlar uçaktan düşüyor, kadınlar korku içinde bunu olumlu gören bir cumhurbaşkanı ülkemize yakışmıyor. Cumhurbaşkanının laiklik ve Mustafa Kemal Atatürk övmesi gerekiyor.”

Türkiye’nin Taliban ile hiçbir ortak yanı olmadığını belirten Başarır, sözlerini şöyle sürdürdü: “Afganistan’da şu an çocuklar ve kadınlar tehlike içinde. Türkiye 1926’da Medeni Kanun, 1934’te kadına seçme ve seçilme hakkı tanımış bir ülke, Taliban ile hiçbir ortak yanımız yoktur. Taliban’ın geçiş döneminde verdiği mesajlar bir aldatmacadan ibaret. Taliban ile geliştireceğimiz hiçbir ilişkimiz yoktur. Kadınlar orada kırbaçlanırken, müzik dinlemesi yasaklanırken, eğitim ve çalışma hakları elinden alınırken ve tek başına sokakta gezmesi yasaklanırken biz nasıl bir bağ kuracağız onlarla. Taliban’ın Afganistan’da iktidar olmasına sadece tarikatlar seviniyor. Taliban ile kurulacak ilişkiler Mustafa Kemal Atatürk’e, cumhuriyete ve kadına ihanet etmektir.”

“Türkiye, Afganistan’daki gelişmelere kayıtsız kalamaz”

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kaya, Türkiye’nin Taliban ile iletişim kurma çabalarını diplomasinin bir gereği olarak gördüğünü söyledi. Kaya, Taliban yönetimini tanımak için ise erken olduğunun altını çizdi:

“Trump döneminde Taliban doğrudan muhatap alındı. Biden yönetiminde de bu süreç devam etti. İşin İran boyutunda ise iki ay önce Taliban yönetimi doğrudan Dışişleri Bakanı Cevad Zarif tarafından Tahran’da kabul edildi. Orada görüşmeler yapıldı. Rusya da ‘Elçiliğimi kapatmayı düşünmüyorum’ şeklinde açıklama yaptı. Bu ülkelerin zaten Taliban’la iletişim kurmak, bir şekilde Afganistan’ın yeni dönemiyle ilgili kanaat sahibi olmak adına bir çaba içine girdikleri görülüyor. Hal böyleyken Türkiye’nin Afganistan’daki bu olağanüstü gelişmeler karşı kayıtsız kalması, iletişim kanallarını kapatmış olması diplomasi açısından doğru bir şey olmaz. Bu, işin bu tarafı. Dolayısıyla Türkiye’nin de böyle bir çabayı takip etmesi, böyle bir noktada iletişim kanallarını açık tutmaya çalışmasını doğru bir yaklaşım olarak görüyoruz. Ayrıca tabii bunun şu anda tanıma, cumhurbaşkanlığı düzeyinde kabul görme olayını ise çok erken bir değerlendirme olduğunu düşünüyorum. Taliban yönetiminden yapılan yeni değerlendirmeleri, yeni açıklamalara göre de tavır belirlenmesi gerektiğini düşünüyoruz.”

“İlerleyen süreci dikkatli izlemek gerek”

Taliban’dan başkent Kabil’i ele geçirdikten sonra gelen açıklamalar kimi çevreceler tarafından “ılımlı” mesajlar olarak algılandı. Kaya, örgütün 1996-2001 döneminden sonra dersler çıkardığına dair mesajlarını gördüklerini ancak ilerleyen süreci dikkatli izlemek gerektiğini belirtti:

“Taliban’ın 1996-2001 yılları arasındaki tecrübeden bazı dersler çıkardıklarına dair açıklamalar bunlar ama şu anda sadece açıklama düzeyinde. Dolayısıyla dünya şu anda sadece sözlü olarak bir alan açmış durumda ama bu uygulamalarda ne getirecek, ne götürecek herkes bunu merakla bekliyor. Memurların işlerine devam etmesi, valilere koruma sözü gibi uygulamalar şu anda açıklama düzeyinde. Bunları ilerleyen zamanda izlememiz gerekiyor.”

“Taliban’ın uygulamalarıyla Türkiye’deki dini tecrübenin uyuştuğunu söylemek mümkün değil

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok” açıklamalarını da değerlendiren Kaya, kişisel olarak bu söylemin dini bir değerlendirme olmadığı inancında:

“Bunun doğrudan dini bir yaklaşım değil siyasi bir yaklaşım olduğu kanaatindeyim. Hatırlayınız, Sayın Cumhurbaşkanı bu açıklamayı yaptığında henüz Taliban Kabil’e girmemiş, Türkiye’nin Kabil Havalimanı’nın güvenliğiyle ilgili görüşmeleri devam ediyordu ve kime karşı bu korumayı gerçekleştirilecekti Türkiye? Taliban’a karşı. Böyleyken ben bunun çok dini bir değerlendirme üzerinde yoğunlaştığı kanaatinde değilim. En azından bireysel olarak kanaatim bu. Daha çok siyasi, en azından Taliban’ın karşıtlığını yumuşatmak açısından dile getirilen bir şey olduğu kanaati oluştu bende. Yoksa Taliban’ın uygulamalarıyla Türkiye’deki dini tecrübenin uyuştuğunu söylemek mümkün değil.”

“İktidar, şimdi de Afgan mülteciler üzerinden Batı’ya göz kırpıyor”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Dış İlişkiler Komisyonu Eşsözcüsü ve Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoy ise hükümetin Taliban ile ilgili verdiği mesajları eleştirdi. İktidarın kriz içinde olan Afganistan’da Batı dünyasına mesaj verdiğini söyleyen Özsoy şöyle konuştu:

“Erdoğan, Afganistan’daki yıkıntıları toparlama işi, o harap olmuş coğrafyada Batı’nın taşeronluğunu yapmak istiyor. Bu taşeronluğu yapabilmek için de Taliban’la belli bir düzeyde de olsa ilişkilenmesi gerektiğini düşünüyor. Kabil Havaalanı’nın güvenliğini sağlamak için bunlar Taliban’la da görüşüyor. Tabii şimdi çıkmak durumunda kalacaklar, öyle görünüyor. Ama devam eden tahliyeler söz konusu, çok sayıda Batılı insan var, Amerikalı var, Avrupalı var. Türkiye bunların tahliyesinde de bir rol oynuyor. Dolayısıyla bir kriz ortamında Afganistan’da Taliban’la kısmen ilişkileri olan, doğrusu bu ilişkileri geliştirmeye de teşne olan AKP iktidarı söz konusu. Dolayısıyla bu pozisyonu kullanarak Afganistan’daki yıkıntının kaldırılması için bir anlamda hükümet, ‘Ben sizin yerinize bunu yaparım’ diyerek Batı’ya göz kırpıyor. Daha önce Suriyeli mültecileri kullanıyordu, şimdi Afgan mülteciler üzerine gelecek, bunun üzerinden yeniden bir rol kapmaya, bir pozisyon almaya çalışan bir Erdoğan söz konusu.”

“Kesinlikle ılımlı bir Taliban söz konusu değil”

Taliban’ın verdiği mesajların bir aldatmaca olduğunu belirten Özsoy, örgütün uluslararası meşruiyeti yakalama çalıştığını belirtti. Özsoy şöyle devam etti: “Kesinlikle ılımlı bir Taliban söz konusu değil. Bu yapı ideolojik olarak net radikal olan bir yapı. Fakat şu an herkes şokta yani Amerika’nın apar topar şekilde böyle oradan çekilmesi, oluşan büyük boşluk karşısında uluslararası kamuoyunun tepkileri söz konusu. Ama bir şekilde hem Amerika içerisinde çevreler hem Türkiye’den, Taliban’ın ılımlı mesajlar verdiği söyleniyor. Bu aslında oradan çıkışı meşrulaştırmak için, ‘Taliban da kısmen değişti’ imajı üretmeye çalışıyorlar. Amerikan basınını takip ederseniz görürsünüz, ‘O kadar da kötü değilmiş Taliban’ dedirtmeye getiriyorlar. Bu şekilde oradan çıkışı meşrulaştırmak için kullanılan bir argüman. Ama Taliban zaten yönetimi ele geçirdi, bir ay sonra herkes bu durumu unutacak, Amerika’nın oradan çekilişini unutacak. Fakat açıkçası Taliban oraya tam yerleştikten ve iktidarı ele geçirdikten sonra, hak ihlalleri yaptığı zaman, her türlü zulmü yaptığı zaman kim ne diyebilecek ki?  Şu an uluslararası meşrutiyeti yakalamaya çalışıyor. Çin’in kaygılarını, İran’la Rusya’nın kaygılarını takiben yine Batı’nın kaygılarını bir şekilde söylem düzeyinde de olsa cevaplamaya çalışıyor. Dolayısıyla bu böyle bir-iki aylık bir geçiş süreci, bu Taliban’ın ılımlı mesajlar verdiğini en fazla görüyorsunuz, hükümete yakın çevreler dillendiriyor burada.”

“Batı dünyası ve Türkiye, Taliban’ı meşrulaştırmaya çalışıyor”

Özsoy, Taliban’ın verdiği mesajlardan ziyade Batı dünyasının, örgütün iktidara gelişini meşrulaştırma çabasında olduğu görüşünde:

“Amerika’da da Biden’a yakın çevreler ‘Efendim o kadar da kötü değilmiş, Taliban da değişebiliyormuş. Hatta bakın bir tane kadınla bir televizyon programı bile yapmış sözcüsü’ üzerinden bir imaj. Ama gerçekte olan şu ki Taliban, 20 yıl sonra zorla iktidardan indirilmiş Amerika müdahalesiyle, şu an çok daha güçlü bir şekilde geldi. Bir taraftan böyle pozitif imajlar, ılımlı imajlar sirküle etmeye çalışıyorlar, özellikle Batı dünyası. Bunu Taliban yapmıyor. Bunu Taliban’ın iktidara gelişini bir şekilde meşrulaştırma zorunda olan Batı ülkeleri ve Türkiye yapıyor. Taliban’a yardımcı oluyorlar bir şekilde. Çünkü biliyorlar ki zaten Taliban geldi iktidara, bu duruma uyum sağlamak için moral üstünlüğü de kaptırmak istemiyorlar. Amerika Taliban gibi bir yapıya, terörist dediği bir yapıya komple bir ülke verecek, ortada böyle bir durum söz konusu. Dolayısıyla şu an herkes Taliban’la ilişkilerinin zeminin yakalamaya çalışıyor. O kadar öcüleştirdiğiniz bir yapıyı bir parça da olsa sempatik kılmak durumundasınız, yeniden ilişkilenmek için şu an bunu yapıyorlar. Bir-iki ay sonra Taliban iyice yerleştikten sonra, kamuoyunun da gözü başka yere kaydıktan sonra Taliban’ı kim durdurabilecek ki orada?

“Türkiye’de Taliban’ı şirin gösteren açıklamalara ihtiyatlı yaklaşıyorum”

İYİ Parti Grup Başkanvekili ve Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, Taliban ile ilgili açıklamalar nedeniyle hükümeti eleştirdi. Türkkan, Afganistan’da yaşananlardan sonra Türkiye’ye yönelebilecek bir göç dalgasına karşı uyardı. Türkkan’a göre Türkiye’nin ne ekonomisi ne de siyasal durumu yeni bir göç dalgasını kaldıramaz:

“Taliban’ı şirin gösteren açıklamalara, konuşmalara ihtiyatlı yaklaşıyorum. Türkiye’de bunu sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan değil, bizi ters köşe yapan başka kişiler de yapıyor. Burka çıkaran kadını infaz eden Taliban’ı nasıl tasvip edeceğiz? Türkiye’de yaşayan herkes gibi bu açıklamalar beni de endişeye sevk ediyor. Afganistan’da havalimanı güvenliği sağlamak bize ne kazandırır, biz neden bunu yapıyoruz? Bunun iyice açıklanması lazım. Afganistan konusunda, ABD ve Türkiye’nin 14 Haziran’da Brüksel’de yaptığı görüşmeye dair devletin elinde hiçbir kayıt yok. İngilizce bilen bir kızcağızı almışlar görüşmeye. Görüşmede ne konuşulduğunu sadece Biden, Erdoğan ve o kişi biliyor. Türkiye Afganistan’dan kaçanların tahliyesinde ne kadar istasyon görevi yapacak, Suriyeliler gibi bunlara da kucak mı açacak? Türkiye’nin yeni bir göç dalgasını kaldıracak ne ekonomik ne de siyasi iklimi var. Avrupa Birliği ülkeleri ‘Size para veririz, aman Afganlılar’ın ülkenizde tutun’ deyip bizi rencide eden açıklamalar yapıyor. Türkiye silahsız bir işgal altında. Bu işgale son verecek demeç ve programlar yerine silahsız işgale yol açacak işler yapmak son derece tehlikeli.”

“Müslüman olarak Taliban’ı teğet bile geçen hiçbir inancım yok”

Taliban’ın “ılımlı” açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını belirten Türkkan, Erdoğan’ın açıklamalarını ise sert sözlerle eleştirdi. Türkkan şöyle konuştu: “Benim Taliban inancıyla, mütedeyyin bir Müslüman olarak Taliban’ı teğet geçen hiçbir inancım yok. Türkiye’de insanlar da böyle. Erdoğan’ın kişisel bir söylemi bu. Bence Taliban ders çıkarmadı. Siyah yerine beyaz boya kullanıyor. ‘Ülkede demokrasiden asla bahsedemeyiz’ diyorlar, bu ifade tek başına Taliban’ın karşısında durmak için yeterli, insanları yine eski sisteme sokacaklar. Gelen tepkileri azaltmak için PR çalışması yapıyorlar. Söyledikleri ve yaptıklarının farkını görüyoruz. AB ülkeleri ve ABD oradaki kaostan faydalanıyor. Bu aniden çekilme ve yaşananları bir emperyal amaca hizmet ediyor. Taliban’ın iktidarından cesaret bulanlar olacaktır. Türkiye’de sakın buna heveslenmesinler. Türkiye’deki sosyoloji buna uygun değil, hevesleri kursaklarında kalır.”

“Türkiye göçü engellemek istiyorsa Taliban’la değil ABD ile görüşmeli”

Gelecek Partisi Kurucular Kurulu Üyesi Selçuk Özdağ, Türkiye’nin olası bir Afgan göçünü engellemek için ABD ile görüşmesi gerektiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’nin kararları doğrultusunda hareket ettiğini iddia eden Özdağ, “Türkiye, Afganistan ve diğer ülkelerden gelenlerin vatanı oluyor ve ulus devlet tahrip edilmek isteniyor. Koalisyon ortağı Bahçeli de ‘Taliban’la görüşün’ diyor. Türkiye göç konusunda Taliban’la değil ABD ile görüşmeli. Taliban bir kukla. Taliban soru işaretiyle dolu, dini istismar eden ve yanlış yorumlayan ve İslam’a zarar veren bir yapı. Dünyaya İslam’ın ‘barış dini değil savaş dini’ olduğu mesajını veriyor. Taliban öldüren ve katleden bir yapı, böyle bir ideolojinin eseri ve İslami dünyaya böyle takdim ediyor. Sayın Erdoğan ABD kararları doğrultusunda hareket ediyor. Biden ile yaptığı özel görüşmenin içeriğini açıklamalı. Hâlâ muhalefete laf söylüyor. Biden ile yaptığı görüşmenin tutanaklarını kamuoyuna açmalı ve paylaşmalı” dedi.

“Bizim Taliban ile hiçbir ortak yönümüz yoktur”

Özdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bizim Taliban ile hiçbir ortak yönümüz yoktur. Taliban orada yıllarca Müslüman’ı Müslüman’a öldürttü. Yaptıkları ılımlı açıklamalar ise takıye ve taktiktir. Afganistan fakir ve zor durumda bir ülke, bu nedenle böyle açıklamalar yaparak çeşitli yardımlardan kopmak istemiyor. Bu ülke çok etnik yapılı ve mezhepli bir ülke, bu nedenle burada çatışmalar eksik olmayacaktır. Tüm bunlar nedeniyle en çok İslam ve Müslüman zarar görüyor. Erdoğan’ın, ‘Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok’ açıklaması çok yanlış. Erdoğan’ı Hacı Bektaşı Veli, Mevlana ve Yunus Emre okumaya davet ediyorum. ‘Yaratılanı severiz yaratandan ötürü’ diyenleri, Taliban’a başka gözle bakmaya davet ediyorum.“

“Türkiye askerini Afganistan’dan çekmelidir”

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Başkanı Yasemin Bilgel, Türkiye’nin önceliğinin Afganistan’dan gelebilecek göçü önlemek olduğunu belirtti. Bu doğrultuda da muhatabın Taliban değil komşu ülkeler olması gerektiğini söyleyen Bilgen, “Cumhurbaşkanının ‘Taliban yöneticileri ile her türlü işbirliğine hazırız’ açıklaması son derece ucu açık bir açıklamadır. Bu işbirliği neyi kapsıyor, hükümet Taliban gibi radikal bir örgütle işbirliği yapmanın risklerinin farkında mı, Türkiye’nin menfaati nedir? Öncelikle ABD’nin ve NATO’nun askeri güçlerini çektiği, belirsizliğin ve kaosun hâkim olduğu Afganistan’da Türkiye’nin askeri olarak bulunması son derece risklidir. Bu ortamda ilk yapılması gereken hükümetin askerlerimizi Afganistan’dan çekmesidir. Bunun özellikle altını çizmek istiyorum. Afganistan’daki gelişmelerde Türkiye’nin şu an önceliği ülkemize gelebilecek Afgan göçünü önlemek ve bu yönde İran’la diplomasiyi çalıştırmak gibi adımlar atmak olmalı. Taşıyabileceğinden fazla sığınmacı kabul eden ülkemiz için şu an öncelikli mesele yeni göçleri önlemek olmalı. Bunun için sınır güvenliğimiz sağlanmalı ve komşu ülkelerle diplomasi yürütülmelidir” dedi.

“Taliban’ın açıklamalarına güvenmemek gerek”

Taliban’ın açıklamalarını da değerlendiren Bilgel, sözlerine şöyle devam etti:

“Taliban’ın 1996-2001’de Afganistan’ı nasıl yönettiğine, insan haklarını, kadın haklarını nasıl ihlal ettiğin, yönetiminin vahşetine tüm dünya tanık oldu. Bugün Taliban’ın Afganistan’ı farklı yöneteceğine inanmak için elimizde hiçbir veri yok. Taliban’ın açıklamalarını gösterge olarak almak ise son derece hatalı olur. Şüphesiz Taliban dünya kamuoyunda imajını değiştirmek için ılımlı açıklamalar yapacaktır. Ancak Taliban’ın cihatçı, radikal İslamcı ve siyasi hedefler için terörü meşru gören ideolojisinde bir değişim olduğunu düşünmek büyük bir hata olur. Açıklamalara güvenmemek gerek. En iyimser bakış açısıyla dahi son derece temkinli olup, süreci izlemek gerekir. Ayrıca unutmamak gerekir ki Taliban, Türkiye’nin resmen terör örgütü olarak tanıdığı bir örgüttür. Sayın Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanımızın Taliban’a karşı iyimser görüşleri gerçekten şaşırtıcı. Neye dayanarak terör örgütünün yönetimi ele geçirdiğinde farklı davranacaklarını düşünüyorlar? Önce bunu açıklamaları gerek.”

“Hükümet kendini, Türkiye’ye bedel ödeten dış politika hatası içinde bulmamalıdır”

Bilgel, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu laik Türkiye Cumhuriyeti ile Taliban’ın nasıl bir ortak noktası olabilir? Bir benzerlik olabileceğini düşünmenin neye dayandığını anlamak mümkün değildir. Türkiye’nin laik bir  devlet olduğu anayasal olarak tanınmıştır. Halkımız da kendi inançlarıyla Taliban’ın inancı arasında hiçbir benzerlik görmemektedir. Hükümet, Taliban ile ilişkilerinde son derece temkinli olmalıdır. Hükümet diğer birçok konuda olduğu gibi yine aldanmamalıdır. Ayrıca unutmamak gerekir ki Türkiye’nin Afganistan’da önemli bir etki alanı olacağına inanmak bir hayalperestliktir. Hükümet, yine kendini Türkiye’ye bedel ödeten bir dış politika hatası içinde bulmamalıdır.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.

İlgili içerikler