İzmir’de translara yönelik şiddet ve baskı son beş yılda arttı: “Rant nedeniyle Alsancak’tan transları sürmeye çalışıyorlar”

İzmir’de son dönemde translara, özellikle de seks işçisi trans kadınlara yönelik hak ihlalleri artıyor. Translar, artan polis baskısından şikayetçi. İzmir’de seks işçisi trans aktivist Yıldız İdil Şen, transların yaşadıklarını anlattı.

Transgender Europe (TGEU), her yıl dünyada trans cinayetlerini raporladığı projesi “Trans Murder Monitoring” için Türkiye’de 2008’den Eylül 2021’e kadar kayıtlara geçen 58 trans cinayeti raporladı. Bu sayı ile Türkiye, Avrupa’da en fazla trans cinayeti işlenen ülke konumunda. Türkiye’den sonra Avrupa’da en fazla trans cinayeti ise sırasıyla İtalya (44), İspanya (14) ve Fransa’da (12) işlendi.

Bu istatistiklerde, trans seks işçilerinin cinsiyet kimlikleri ve işlerine karşı dini ve kültürel yaklaşımlar sebebiyle suçlu muamelesi görmesinin yanı sıra, polis ve devlet eliyle kriminalize edilmesinin de etkisi var. Ayrımcılığa devlet katılımı, transların yaşamlarını tehlikeye atıyor.

İzmir-Alsancak’ta Kasım 2021’de bir erkeğin saldırısına uğrayan iki trans kadın ağır yaralanmış, 27 Kasım’da Basmane Tren Garı önünde trans kadın Berrak Yılmaz öldürülmüştü. 16 Ocak 2022’de ise trans kadın Günay Özyıldız, İzmir’in Karabağlar ilçesinde yaşadığı apartmanın girişinde uğradığı bıçaklı saldırıda hayatını kaybetmişti.  

İzmir’de yaşayan trans aktivisti Yıldız İdil Şen, seks işçiliği ile geçimini sağlayan bir trans kadın. Seks işçiliği yapan ve yapmayan birçok transın ikamet ettiği İzmir’in Konak ilçesine bağlı Alsancak Mahallesi’nde “polis ablukasının” beş senedir devam ettiğini belirten Şen, polislerin transları gözetim altında tutmasının onları koruma amaçlı olmadığını söyledi:

“Fail, bir trans kadın arkadaşımızı bıçaklıyor, elini kolunu sallayarak başka bir eve gidip birini daha bıçaklayabiliyor. Biz aslında şunu biliyoruz: Oradaki o polisin aslında güvenliği sağlamak için orada olmadığını biliyoruz. Tam tersi bizim çalışmamamız, orada var olmamızla alakalı polislerin orada olması. Hukuksuz işlemlerle tutulan tutanaklarla transların ikamet ettiği evler kapatılıyor.” 

Yıldız İdil Şen

“Ben sizi korumak zorunda mıyım?”

Ocak ayında İzmir’deki Bornova Sokak’ta saldırıya uğrayan trans kadın Elif, Kaos GL’ye verdiği söyleşide polisin saldırıya uğrayan trans kadına “Ben sizi korumak zorunda mıyım?” diye bağırması dikkat çekmişti. 

Şen, birkaç gün önce aldığı tehdit üzerine polisle yaşadığı diyaloğu ise şöyle anlattı:  

“Gece saatlerinde bir kişi bana tehditte bulundu, ‘Seni bıçaklarım’ dedi. Polis dönüp bana GBT yapmak istedi. Dönüp, ‘Orada beni şu an tehdit ediyor, neden ona GBT yapmıyorsun?’ dediğimde, ‘Ona da yaparım’ dedi. Biz buradan şunu çıkarabiliyoruz: Bu polisler bizim güvenliğimiz için burada değiller. Burada olma amaçları aslında o korku imparatorluğunu yaşatmak bir noktada.”

“Başvurularımız yanıtsız kalıyor”

Şen, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) yaşadığı hak ihlallerini bildiren yaklaşık 150 kişinin başvurularının yanıtsız kaldığını belirtti:  

“Biz bu işlemlere karşı ne yapabiliriz dedik, kendi aramızda CİMER’e başvurduk. CİMER başvurusundan sonuç alamadık. Hâlâ kapatılan evlerle alakalı çıkan kararlar var ve devam eden davalar, hukuki süreçler var.”

Şen’e göre transların, özellikle trans seks işçilerinin bu şekilde baskı altında olması, azınlıkların ve dezavantajlı grupların İzmir’de yaşadıkları tecrübelerin tipik bir örneği: 

“Bölge ‘güzelleştirme projesi’ adı altında ranta ve imara açıldığından orada transların var olmasını bir problem olarak görüyorlar. Ankara Esat’ta, Eryaman’da da bu yapıldı. İstanbul’da Tarlabaşı ranta açıldığında oradan ilk sürülen insanlar çingeneler olmuştu, Kürtler olmuştu, translar olmuştu. Burada da bunu yapmak istiyorlar aslında. Alsancak’tan transları sürmeye çalışıyorlar.”

“Güzelleştirme projesi” adı altında Bornova Sokağı’nın trafiğe kapatıldığını, kafe ve barlar açıldığını söyleyen Şen, “Orayı kalabalıklaştırdılar, bunu bahane ederek de polis kontrol noktalarını artırdılar” dedi.

“Konuyu Meclis’e taşıyacağız”

Şen ve diğer translar, 12 Nisan’da İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi’nde bir açıklama yapmış ve yaşadıkları hak ihlallerine dikkat çekmişti. Yarın (28 Nisan) İzmir Barosu önünde açıklama yapacaklarını, konuyu Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) taşımayı düşündüklerini belirten Şen, “Konuyu milletvekilleri aracılığıyla soru önergeleriyle Meclis’e taşımayı düşünüyoruz. Hatta orada da bir basın açıklaması yapmayı düşünüyoruz. Şimdilik iki eylem yaptık, sesimizi bu şekilde duyurabildik” diye konuştu.

“Onların makul gördüğü hayatı yaşamak zorunda değiliz”

Şen, hakları için mücadele edeceklerini vurguladı:

“Şimdi Bornova Sokağı’nda da ‘güzelleştirme projesi’ yapılıyor. Bizleri buradan sürmek, şehrin dışına itmek istiyorlar. Karabağlar Sanayi’ye veya Pınarbaşı gibi otoyollarda, şehrin uzak merkezlerinde bu işi yapalım, onların makul gördüğü hayatı yaşayalım istiyorlar. Biz onların makul gördüğü hayatı yaşamak zorunda değiliz, bunu biliyoruz. Biz kendi yaşamlarımızı, kendi hayatımızı güvence altına alacağımızı da biliyoruz. Buradan tekrar söylüyorum, trans hakları insan haklarıdır. Biz haklarımızı çiğnetmeyeceğiz. Biz translar olarak hayatlarımızı ve haklarımızı koruyabileceğimizi düşünüyoruz. Bu konuda mücadele etmeye devam edeceğiz.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.