Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Doğa Üründül yazdı: Gizli işsizler – “Milli Takım” teknik direktörleri

“Bizim Çocuklar” önce Lüksemburg ile berabere kaldı, ardından Faroe Adaları’na kaybetti. Futbolun olağan akışında ve Türkiye A Milli Futbol Takımı’nın dünya futbolunda konumlandığı yere göre elbette yol kazaları olabilir fakat Lüksemburg üzerine Faroe Adaları, yol kazasının ötesinde sistemin artık çöktüğünün göstergesi. Ne yapar bu milli takım teknik direktörleri?

Milli takım teknik direktörlüğü taktiksel hocalıktan çok seçicilikle ilgili bir mevzu. Zaten bu kadar az maç oynayıp da formda kalmak imkânsız. Türkiye A Milli Futbol Takımı’nı ele alalım. Alman hoca Stefan Kuntz 2022 yılında, milli takımın başında 24 Mart’taki Portekiz maçı ile sezonu açtı ve sırasıyla İtalya, Faroe Adaları, Litvanya, Lüksemburg, Litvanya, Lüksemburg, Faroe Adaları müsabakalarına çıktı. Yani bu yazının yayımlandığı tarihi (1 Ekim) baz alırsak 273 günde sekiz maç oynandı. Neredeyse ayda bir müsabaka anlamına geliyor. 

Milli takım hocalarından beklenen şey takıma taktiksel dokunuşlar yapmaları değil, doğru oyuncuları maksimize edilecekleri pozisyonlara yerleştirmek. Mesela Belçika Milli Takımı gibi savunma bekleri problemli fakat forvet hattı sağlam takımlarda taktiksel farklılıklar görürsünüz. Savunmada 5-4-1’e dönen, hücumda 2 veya 3’lü savunma varyasyonlu 3 forvetli sistemi Roberto Martinez kurgulamak zorundadır. Lakin bizim gibi çoğu pozisyonunda iyi-kötü dengeli bir dağılım olan takımlarda, teknik direktörlükten çok kadro seçiciliği ön plana çıkar. Kuntz’un kadro seçimlerinde ne kadar yardım aldığını bilmiyorum. Lakin şu an ligin en iyi mücadele eden orta sahası İsmail Yüksek’in sonradan takıma dahil olması ve ligin pas ile yaratıcılık anlamında özel isimlerinden Salih Uçan’ın yer bulamaması, hocanın kadro seçiciliğini sorgulatıyor.

Kadrodan bağımsız olarak Süper Lig’den yapılan yerli bir karmanın bile rahatlıkla yenebileceği Lüksemburg ve Faroe Adaları’na karşı varlık gösterememenin tek açıklaması elbette kötü kadro tercihleri olamaz. Milli Takımımız’ın başarılı olduğu yıllara bakarsak hatta dünyada da milli takımların başarılı olduğu yıllara bakarsak ortak bir fikri görürsünüz. Yerelde “lokomotif” bir kulüp. 

EURO 1996’ya katılan A Milli Futbol Takımı’nın oyuncuları, Fatih Terim’in 1993 Akdeniz Oyunları’nı kazanan futbolcularının üst arenada kendini ispatıydı. EURO 2000 ve dünya üçüncüsü olduğumuz 2002 Dünya Kupası’na katılan Türkiye’nin kadrosunda iskeleti, UEFA Kupası’nı kazanan Galatasaray’ın futbolcuları oluşturuyordu. EURO 2008’de mucizeler yaratan ve yarı-finalde Almanya’ya kaybeden kadronun temelini ise Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finale kadar yükselmiş Fenerbahçe’nin oyuncuları oluşturuyordu. 

EURO 96 ve 2008’de Fatih Terim, EURO 2000’de Mustafa Denizli, 2002 Dünya Kupası’nda Şenol Güneş’in maç içi hamleleri onların teknik direktör dokunuşlarıydı lakin esas başarıları oyuncu seçimleriydi. Düşünsenize büyük bir turnuvadan 20 gün önce toplanmış bir takıma, kondisyon yüklemesinin dışında nasıl bir taktiksel dizilişi öğretebileceksiniz? İmkânsız bir iş ve bizim futbolcularımızın da temellerinin problemli olduklarını, altyapılarda dörtlü savunma varyasyonları dışında başka bir şey öğrenmediklerini de soruya cevap ararken kenara yazın. 

Bizim tüm başarılı olduğumuz milli takımların temelinde güçlü bir lokal kulüp yatar. Benzer durum İspanya için de geçerliydi. 2008-2012 Avrupa Futbol Şampiyonu ve 2010 Dünya Kupası şampiyonu kadronun omurgası, Barcelona ile 2006-2009-2011’de UEFA Şampiyonlar Ligi kupası kaldırmış oyunculardan oluşuyordu. 

Yani aslında Stefan Kuntz’un basın açıklamasında dediği “Hoca değişimi bir şey değiştirmeyecek” cümlesi çok da yanlış değil. Bizim lokomotif kulüp eksikliğimiz de başarısızlığa temel hazırlıyor. Yıllık 1,5 milyon euro maaş aldığı iddia edilen Stefan Kuntz’tan da beklenti, taktiksel dizilişlerden bağımsız olarak oyuncuların hakkaniyetli seçilmesi ve motivasyonlarının yükseltilmesiydi. Eğer düzgün oyuncu seçemiyorsa ve maç içi hamlelerde de yetersizse, ikinci lig dahil bir takım çalıştırması Stefan Kuntz ve Türkiye A Milli Futbol Takımı için de en doğrusu olacak.

Herhangi bir işi yaparken, kendinizi yenilemek çok önemlidir. Bunun için de ritim gereklidir. Ritmin de doğru tempoda çıkması tekrar ile sağlanır. Ayda bir milli takım ile maça çıkan teknik direktörlerde ne ritim kalır ne yeniliklere adaptasyon. Kısacası maaşı yüksek gizli işsizliklerin başında gelir milli takım hocalığı.

Bir soru: Futbolculuk kariyerinde Bayern Münih, Real Madrid gibi devler olan ve futbol aklına taraflı/tarafsız herkesin inandığı Hamit Altıntop’un kaybedilen Faroe Adaları maçından sonra “Sorumluluk bende, hocanın arkasındayım” açıklaması çok havada kaldı. Merak ediyorum, böyle bir krizin yaşanmaması için ne önlemler alındı? Sorumluluk sizdeyse zaten Faroe Adaları gibi bir rezalet sonrası istifa etmeniz gerekmiyor mu?

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.