Seçimlere bir aydan kısa bir süre kaldı. Her seçim olduğu gibi bu seçimlerde de Kürtler, liderlerin, partilerin, adayların gündeminde. Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı, HDP’nin Yeşil Sol Parti (YSP) listelerinden seçime girmesi, TİP ile kamuoyuna yansıyan anlaşmazlıklar, cumhurbaşkanı adayı çıkarmaması ve daha birçok konu haftalardır konuşuluyor. İstanbul-Küçükçekmece’de ağırlıklı olarak Kürtlerin yaşadığı Kanarya Mahallesi’nde, HDP’li Kürt bir ailenin iftar sofrasına misafir olup bu tartışmalar hakkında sohbet ettik.
“Biz CHP’yi çok iyi tanıyoruz”
Zübeyir Bey’e telefon edip müsait oldukları bir akşam iftara misafir olmak istediğimi söyledim. Biraz konuştuktan sonra sözleştik ve geçtiğimiz haftalarda Zübeyir Bey ve ailesinin evine gittim. Apartmanın girişinde eskimiş bir Selahattin Demirtaş afişi karşıladı beni. Misafir olduğum ev Mardinli, dokuz çocuklu bir ailenin eviydi. Çocukların çoğu evlenerek kendi evlerine taşınmış. Zübeyir Bey’in bir oğlu, eşi ve çocuğuyla birlikte onlarla yaşıyordu. Beni akşam anne, baba, iki oğul, iki gelin, bir kuzen ve bir komşu karşıladı. İftarı beklerken tanıştık. Anne Naile, çok az Türkçe biliyordu, oğullardan Numan 24, İsmail 26 yaşındaydı. Zübeyir Bey tutuklu HDP’li siyasetçilerin serbest bırakılması için yapılan bir oturma eylemine katıldığı için yargılanmış ve suçsuz bulunmuştu. Komşu Mehmet Bey yıllardır HDP’de aktif siyaset yapıyordu. Evin 23 yaşındaki en küçük çocuğu aramızda yoktu. Katıldığı bir eylem nedeniyle yargılanan genç, yurtdışına gitmek etmek zorunda kalmıştı.
İftar vaktine az bir zaman kala ailenin kadınları yer sofrasını kurmaya başladı. Kürt misafirperverliğine bir kez daha tanık oldum. Menümüzde ayran çorbası, karnıyarık, nohut, etli pilav ve salata vardı. Daha sonra çay, kahve içip tatlı ve meyve yedik. Bütün gece önüm hiç boş kalmadı. Tabii bu nedenle ailenin kadınlarıyla erkeklerine kıyasla daha az konuşabildim. Kadınlar, gecenin neredeyse yarısını mutfakta yemekle ve bulaşıklarla uğraşarak geçirdi.
Akşam yemeğimizi yerde, kadın-erkek karışık bir şekilde büyük bir sofrada yedik. Erkekler arasında başlayan Kılıçdaroğlu ve CHP tartışması bir anda bütün sofraya yayıldı. Baba Zübeyir Bey, “Biz CHP’yi çok iyi tanıyoruz” diyerek Selahattin Demirtaş ve diğer HDP’li siyasetçilerin tutuklanmasıyla sonuçlanan süreci ve HDP’li belediyelere kayyum atanırken CHP’nin takındığı tavrı unutmadıklarını söyledi. Komşu Mehmet Bey, CHP ile AKP arasında hiçbir fark olmadığını, mesele Kürtler olunca hepsinin tek yumruk olduklarını ekledi. Bunun üzerine cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kime oy vereceklerini sordum ve bütün sofradan aynı yanıtı aldım: Kemal Kılıçdaroğlu.
Kürtlerin Kılıçdaroğlu’ndan beklentileri ne?
Bütün aile geçtiğimiz yerel seçimlerde Ekrem İmamoğlu’na ve CHP’ye, “bağırlarına taş basa basa” oy vermiş. Çok da memnun olmayarak, bu seçimde de cumhurbaşkanlığı için Kılıçdaroğlu’na oy vermeye karar vermişler. Evdeki herkes Kılıçdaroğlu’nda hemfikir olsa da Kılıçdaroğlu’nun seçime kadarki tavrı, söylemleri çok önemli. HDP, “oy verin” dese bile Kürtlerin küsüp sandığa gitmeme ihtimali her zaman var. Zübeyir Bey’in Kılıçdaroğlu’ndan tek beklentisi, seçimi kazanınca Kürtlere hakaret ve zulüm etmemesi.
Oy verme konusunda hemfikir olunsa da Kılıçdaroğlu’na karşı güvensizlikle birlikte, konuşmaların arasından ince bir kırgınlık da seziliyor. İktidarın, HDP’ye yönelik söylemlerine CHP’nin sessiz kaldığını söyleyen Zübeyir Bey ve komşusu Mehmet Bey, “Kürtlere her daim ihanet ediliyor. Çıkıp diyemiyorlar mı Öcalan’ın mektubunu kim getirip okuttu? HDP Kürt partisi değil, Türkiye partisi. HDP insanca yaşam talep eden bir parti. CHP son yerel seçimleri HDP oylarıyla kazandı” diyor.
- Misafirliğimiz sırasında Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Ne zaman seçim konuşsak, saray ne zaman seçimi kaybedeceğini görse Kürtlere toplu bir yaftalama, terörist muamelesi yapma durumu başlıyor” dediği Kürtler videosu henüz yayınlanmamıştı. Bu nedenle, Kılııçdaroğlu’nun bu mesajını konuşma şansımız olmadı.
“Bugün HDP çıksa AKP’ye oy verin dese kimse vermez”
Bu seçimden en büyük beklentileri iktidarın kaybetmesi ve insanca bir yaşam ihtimalinin doğması. Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanmak için daha cesurca adımlar atması gerektiğini düşünen ev halkı, Türkiye’nin bu seçimi kazanmak için Kürtlere, daha doğrusu HDP’ye ihtiyacı olduğunu düşünüyor. Kürtlerin, HDP’nin kararına uyacağını söyleyen Mehmet Bey, şunu da ekliyor: “Bugün HDP çıksa ‘AKP’ye oy verin’ dese kimse vermez.“
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Mehmet Bey, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da köylerde ağalar ve korucuların AKP’den hızla uzaklaşmaya başladığını anlatıyor. Geçen seçimde “gözlerini kapatarak ve utanarak” CHP’ye oy verdiğini söyleyen Mehmet Bey, “İçimden Kılıçdaroğlu’na oy vermek gelmiyor ama ne yapayım, çaresizlikten vereceğim. Bu ülkede benim varlığım kabul edilmiyor. CHP gelse ne yapacak? Kimse onlara umut bağlamasın” diyor.
“Selo aday olsaydı vallahi ben oyumu ona verirdim”
Naile Hanım ilk defa konuşuyor ve “Selo aday olsaydı vallahi ben oyumu ona verirdim” diyor. Gelinler ve iki oğul da “Demirtaş ya da Gültan Kışanak da aday gösterilebilirdi” diye ekliyor. Evde bulunan herkes, HDP aday çıkarsaydı, aday kim olursa olsun ona oy verecekleri vurguluyor. Evin en küçük gelini Sara, CHP’nin bir şekilde HDP ile anlaşmak zorunda olduğunu, Kılıçdaroğlu ve Altılı Masa’nın HDP’yi doğrudan muhatap alması gerektiğini, eğer bu olmazsa HDP’nin desteğini geri çekmesi gerektiğini düşünüyor. Böylece evin gündemi Altılı Masa’ya geliyor. Masadaki liderler ve partilerden odada bulunan kimse memnun değil. Kürtlerin, HDP’nin hiçbir zaman verdiği sözden dönmediğini söyleyen Sara, HDP’nin asla AKP’ye oy istemeyeceğini dile getiriyor.
“Bir ülkede 40 milyon kişi terörist olabilir mi?“
Bütün televizyon kanallarında Kürtlerin, Kürtler olmadan konuşulmasından rahatsızlık duyduğunu dile getiren Sara, “Bize ‘terörist’ diyorlar. HDP ve Kürtler Kılıçdaroğlu’nu destekliyor diye onlara da ‘terörist’ diyorlar. İYİ Parti, Altılı Masa’da diye onlara da ‘terörist’ diyorlar. Yahu bir ülkede milyonlarca kişi terörist olabilir mi?” diyor.
Gecenin ilerleyen saatlerinde ailenin genç üyeleri daha çok konuşmaya başlıyor. Kılıçdaroğlu, 24 yaşındaki Numan, 26 yaşındaki İsmail için umut vaat etmiyor. Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) duruşunu beğenseler de liste krizinden dolayı mesafeliler. Onlara göre Muharrem İnce’nin ise hiç şansı yok. Onlara göre TikTok ile seçim sürecini yönetmeye çalışmak en hafif tabiriyle hayalci bir yöntem. Evdeki gençlerin HDP ile Yeşil Sol Parti’ye de eleştirileri var. Yeşil Sol Parti’nin medyayı TİP kadar iyi kullanamadığını düşünen gençlerin milletvekili aday listeleri de tam anlamıyla içlerine sinmemiş. Gençlere göre Ermeni bir adayın listelerde olmamasının haklı bir açıklaması olamaz. Ayrıca Başak Demirtaş’ın aday gösterilmemesi ve Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi’ye adaylık teklifi götürülmesini de eleştiriyorlar. Bu sırada aile büyüklerinden de itiraz geliyor: Türkan Elçi neden Yeşil Sol Parti’ye adaylık için başvurmadı?
HÜDA PAR’ın Cumhur İttifakı’na katılması da derin rahatsızlık yaratmış. Sofradaki kimse HÜDA PAR’ı bir siyasi parti olarak görmüyor ve Hizbullah döneminde yaşananları hatırlatıyor. AKP’nin, HÜDA PAR’ın oylarına muhtaç kaldığını söylüyorlar.
Erdoğan’ın kaybetme ihtimali
Kılıçdaroğlu’nun kazanma ihtimali büyük bir heyecan yaratmasa da Erdoğan’ın kaybetme ihtimali her dile getirildiğinde umut ve coşku yükseliyor. Gecenin sonunda sütlü Türk kahvemizi içtikten sonra Zübeyir Bey ve eşi Naile Hanım beni yolcu ediyor. Kürtlere söz söyleyecek alan bırakılmadığını vurgulayarak, ne düşündüklerini dinlemeye gelmemin onları çok mutlu ettiğini söylüyorlar ve anlattıkları her şeyi yazmamı rica ediyorlar.