Seçimlerin ardından zamlar peş peşe geliyor. Kurlarla birlikte enflasyon artarken, Erdoğan’ın yeni kabinesinin Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “rasyonel zeminin” açıklamasının emekçiler için ne anlama geldiğini ve ücret beklentilerini Doç. Dr. Galip Yalman, Medyascope için değerlendirdi.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, yeniden cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından zamlar da peş peşe geliyor. Erdoğan’ın seçilmesinin hemen ertesi günü bir rakı grubu fiyatları arttırdı. İçki zamları, iktidarın yaşam tarzına müdahale etmesi olarak eleştirilirken yeni zamların da geleceği düşünülüyor.
Bazı illerde ekmek fiyatları zamlanırken, ekmek üreticileri, artan maliyetler nedeniyle İstanbul’da ekmek fiyatının 6 Türk Lirası’ndan (TL) 10 TL’ye çıkması gerektiğini söylüyor. Çeşme sularının içilebilecek kadar güvenilir olmaması nedeniyle pek çok yurttaşın tercih ettiği damacana suların fiyatı ise ortalama 50 TL’ye yükseldi. Çaya yüzde 43 zam gelirken, Philip Morris grubundaki sigaralara 5 TL zam gelirken, BAT ve JTİ grupları da sigara fiyatlarını artırdı.
Türk Lirası iki haftada yüzde 15 değer kaybetti, zamlar peş peşe geldi
Seçime kadar döviz kurlarının artmasını engellemeye dönük politikalar ve tedbirlerin, seçim sonrasında terk edilmesiyle birkaç gün içinde dolar 23 TL’yi, euro 25 TL’yi geçti. Cumhurbaşkanlığının ikinci tur seçimlerinden önce, 26 Mayıs’ta 19,95 TL olan dolar kuru, bugün (9 Haziran) itibariyle 23,47 TL’ye çıktı ve TL, dolar karşısında yüzde 15 değer kaybetti. Kur artışları öncelikle fiyatı dövize endeksi ürünlere zam olarak yansıdı.
OKUYUN: Seçime kadar baskılanan döviz nereye kadar yükselecek? | Prof. Başlevent: “Bu tablo kaçınılmazdı”
Fiyatı uluslararası piyasalarda belirlenen akaryakıta, dolar kuru artışı nedeniyle bir hafta içinde ikinci zam geldi. Zamla birlikte benzinin litre fiyatı yaklaşık olarak İstanbul’da 23,94 TL’ye, Ankara’da 24,30 TL’ye, İzmir’de 24,29 TL’ye yükseldi. Motorinin litre fiyatı ise İstanbul’da 22,12 TL’ye, Ankara’da 22,48 TL’ye, İzmir’de 22,56 TL’ye çıktı.
Otomobil fiyatları da artıyor. Haziran ayı başındaki yüzde 5’lik zammın ardından, Renault araçlarına yüzde 12’lik bir zam daha yapıldı. Ford, araçlarına ortalama yüzde 7,6’lık bir zam yaparken, diğer otomobil markalarında da fiyat artışları bekleniyor. ABD’li Apple da ürünlerine birkaç gün arayla zam yapan şirketlerden. Üç haftada yüzde 30’un üzerinde zam yapan Apple’ın en ucuz telefonu 21 bin 999 TL’ye, en pahalı telefonu 76 bin 499 TL’ye satılıyor.
Zamlar haziran enflasyonunu yükseltecek
TÜİK mayıs ayı enflasyonunu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim öncesi “bedava” dediği doğalgazın fiyatını sıfır olarak baz aldı ve aylık enflasyon yüzde 0,04 oldu. TÜİK’in doğalgaz hesabının, ücret zamları için belirleyici olan altı aylık enflasyonu düşük tutmak için olduğu tartışılırken, kur artışı ve yeni zamlarla haziran ayında enflasyonda ciddi bir artış olabilir.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
OKUYUN: Erdoğan’ın seçim vaadi olan “ücretsiz” doğalgaz, emeklinin ve memurun cebinden çıkacak
Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanan Mehmet Şimşek’in, görevi Nureddin Nebati’den devralırken “Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeceği kalmamıştır” sözleri, bedelini yoksulların ödeyeceği acı reçeteler anlamına mı geliyor diye düşünülürken, temmuz ayında memur ve emekli aylıklarına da zam yapılacak. Erdoğan’ın Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun çalışmalara başladığını söylemesiyle asgari ücrete de yine bir ara zam yapılacağı kesinleşti.
“TL’nin değersizleşmesinin bedelini toplumun emeğiyle geçinen kesimi ödüyor”
Seçim sonrasında gelen zamları, enflasyonu, asgari ücret beklentilerini Medyascope için değerlendiren ODTÜ emekli öğretim üyesi Doç. Dr. Galip Yalman, “TL’nin değersizleşmesinin bedelini büyük ölçüde toplumun emeğiyle geçinen kesimi ödüyor” dedi. Yalman, kur korumalı mevduat (KKM) uygulamasının da bedelini, bütçeye yükü nedeniyle toplumun geniş kesimlerinin ödediğine dikkat çekerek, kur ve faiz politikaları arasında kurulacak ilişkinin belirleyici olacağını söyledi.
“Suudi Arabistan, Katar gibi ülkelerden gelen finansmanın sınırına gelindi”
Muhalefetin, seçimlerdeki yenilginin muhasebesini yaptığını söyleyen Yalman, “Bunu partiler kendi aralarında yapıyor ama toplumsal olarak bu yenilgi duygusunu paylaşanların yılgınlığa kapılmaması gerekir. İleriye dönük olarak, özellikle genç kuşak öğrencilerin, toplumun değişik sektörlerinde çalışanların yılgınlıktan bir an evvel kurtulmasında yarar var” diye konuştu. Yalman, seçimleri tekrar kazanan iktidarın ekonomi politikalarına ilişkin şunları söyledi:
“Dış finans piyasalarıyla olan ilişkisini mümkün mertebe düzeltebilmek için, üç sene önce Naci Ağbal’ın Merkez Bankası Başkanı olarak atandığı süreçte yaptığı gibi, ‘Ortodoks’ denen politikalara uymak zorunda kalabilir. Şimşek’in ‘rasyonel zemin’ lafı da, uluslararası finans piyasalarının ya da toplumun daha alışkın olduğu terminolojiyle sıcak paranın tekrar gelmesini sağlama çabası çünkü Suudi Arabistan, Katar gibi ülkelerden gelen finansmanın sınırına gelindi.”
“Seçime giderken olduğu kadar gevşek bir maliye politikası uygulama şansları yok”
Yalman, Mehmet Şimşek’in “rasyonel zemin” sözlerinin emekçiler ve ücretliler için ne anlama geldiği konusunda şunları söyledi:
“Bizde kemer sıkma deniyor ancak İngilizce ‘austerity’ kavramı daha iyi karşılıyor. Kamu maliyesinin gelir gider tablosunda, giderlerini azaltma, kamu sektörünün harcamalarını kısma anlamında kullanılıyor. Seçimler öncesinde daha gevşek bir maliye politikası uyguladılar. Kamu çalışanlarının maaşları, emekli aylıkları, asgari ücret büyük oranlarda arttı. Şimdi böyle gevşek bir maliye politikası uygulama şansları olmadığını düşünüyorum. Nasıl bir denge kurabileceklerini ya da kuramayacaklarını göreceğiz. Çalışanlar açısından çok yakın gelecekte radikal bir alt üst oluş beklemiyorum ama bu bol kepçe politikasına devam edemeyecekler. 8 bin 500 lira olan asgari ücreti, bir anda 12 bin lira yapabileceklerini zannetmiyorum. ”
“Hızlı faiz artışının başka türlü olumsuz sonuçları olur”
2024 yılında yapılacak yerel seçimler için iktidarın ne yapacağını kestirmenin zor olduğunu belirten Yalman, yerel seçimi de gözeterek, finans piyasalarının önem verdiği kriterlere bağlı olarak bir denge kurulabileceğini söyledi. Yalman, kurların ve enflasyonun yükselmesinde etkili olan düşük faizlerde, birdenbire hızlı bir artış beklemediğini vurgulayarak, “Onun başka türlü olumsuz sonuçları olacak” dedi. Yalman, faiz artışlarının nasıl olacağına ilişkin şunları söyledi:
“Toplumun geniş kesimlerinin konumlarını bir anda değiştirecek bir şey beklemiyorum, son bir buçuk yılı yavaş yavaş telafi etmeye çalışacaklar. Çok radikal değişiklik yaparlarsa, birdenbire reel düzeye faizi çıkarıp, buna bağlı olarak kur politikasını yeniden düzenlerlerse, sadece toplumun ücretli kesimleri açısından değil, işveren dünyası açısından da sıkıntılar yaratabileceğini düşünmek mümkün. İşveren kesimi yeni istihdam yaratmak bir yana, mevcudu da azaltma yoluna giderse işsizlik yeniden bir sorun haline gelebilir. Dengeler hesabında bu da var. Ben yakın gelecekte, kitlesel işsizlik beklemiyorum ancak işsizlik dediğimiz şeyin de türleri var, güvencesiz çalışma da çok yaygın. TÜİK’in ya da İŞKUR’un rakamları gerçeği ne kadar yansıtıyor, o da ayrı bir tartışma.”
“Alt gelir gruplarının günlük yaşantılarına olumsuz etkileri kestiremedik”
“Boş tencerenin iktidarı götürmemesi” konusunda seçim sonrasında yapılan değerlendirmeler hakkında Yalman, “Koronavirüs salgının başlangıcından bu yana, Türkiye’nin sosyal harcamaları birçok Avrupa ülkesine oranla daha düşük ama toplumun görece daha düşük gelirli gruplarına başka takviyelerin yapıldığına yönelik de farklı yorumlar yapıldı. Sosyal harcamaların düşük olmasının, alt gelir gruplarının günlük yaşantılarını ne derece olumsuz etkilediğini kestiremedik” diye konuştu. Yalman, asgari ücretin, ortalama ücret haline gelmesi eleştirilse de, belli bir kesim açısından önemli bir gelir kaynağı olduğu gerçeğine dikkat çekti.