Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Adım adım Can Atalay’ın yargılanma ve vekilliğinin düşürülme süreci

Editör: Gamze Elvan

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın vekilliği Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda düşürüldü. Gezi Parkı davasından tutuklu bulunan Can Atalay, İstanbul-Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunuyor. Can Atalay’ın yargılanma süreci, milletvekilliği ve son yaşananları derledik.

İlk beraat

Gezi Parkı eylemleriyle ilgili ilk iddianame, 2014’ün Mart ayında kabul edildi ve aralarında avukat Can Atalay’ın da bulunduğu 26 kişi hakkında “örgüt kurmak ve yönetmek” suçlamasıyla dava açıldı. Yaklaşık bir yıl sonra İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından tüm sanıkların beraatına karar verildi.

Kavala hariç herkese ikinci beraat

4 Mart 2019’da, içerdiği delillerin çoğunluğu Gezi Parkı eylemlerine ilişkin soruşturmaları başlatan ancak daha sonra “FETÖ soruşturmaları” sebebiyle görevden alınan ve firari durumda olan dönemin savcısı Muammer Akkaş tarafından toplanan ikinci iddianame kabul edildi.

Açılan ikinci dava sonucunda da mahkeme, 18 Şubat 2020’de Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Ali Hakan Altınay, Yiğit Aksakoğlu, Yiğit Ali Ekmekçi, Çiğdem Mater ve Mine Özerden hakkında beraat ve tutuklu sanık Osman Kavala hakkında ise tahliye kararı verdi. Yurtdışındaki sanıklar Can Dündar, Memet Ali Alabora, Pınar Öğün, Gökçe Tüylüoğlu, Handan Meltem Arıkan, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu ve İnanç Ekmekçi‘nin dosyalarını ise ayırdı. Kavala, tahliye kararı verildiği gün başka bir dosyadan yeniden tutuklandı.

Üçüncü yargılanma

İstinaf Mahkemesi, Ocak 2021’de beraat kararlarını bozdu. Şubat 2021’de Kavala’nın “casusluk” suçlamasıyla yargılandığı dava dosyası Gezi davası ile birleştirildi. Nisan 2021’de yurtdışındaki sanıkların dosyası da ana dosya ile birleştirildi.

Savcı 4 Mart 2022‘de duruşma sonrası sunduğu mütalaasında Kavala ve Yapıcı’ya Türk Ceza Kanunu (TCK) 312. maddede yer alan “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçlamasını yöneltti. Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’nin ise aynı suça “yardım ettikleri” gerekçesiyle cezalandırılmasını talep etti.

7 sanığa ilk tutuklama

25 Nisan 2022’deki karar duruşmasında mahkeme heyeti, Osman Kavala’nın TCK’nın 312. maddesi uyarınca “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına, takdiri indirime yer olmadığına, “casusluk” suçlamasından beraatına ve tahliyesine karar verdi. Mahkeme, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekci’nin ise TCK 312’deki “yardım” suçlamasından 18’er yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve tutuklanmalarına hükmetti.

İstinaf mahkemesi 28 Aralık 2022‘de Gezi Parkı davasında Osman Kavala’ya verilen müebbet hapis kararını ve Can Atalay, Mücella Yapıcı ve Tayfun Kahraman’ın da aralarında bulunduğu yedi kişi için 18’er yıl hapis cezasını onadı.

Yargıtay’dan bozma kararı

Yargıtay 3. Ceza Dairesi 28 Eylül 2023’te Gezi Parkı davasına ilişkin kararını açıkladı. Kavala, Atalay, Mater, Kahraman ve Özerden’in cezası onandı. Ekmekci, Yapıcı ve Altınay’ın cezası ise bozuldu. Yapıcı ve Altınay kaldıkları cezaevinden tahliye edildi. Daire, iş insanı Osman Kavala’nın “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilmesine karar verdi. Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater Utku’ya “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçundan verilen 18’er yıl hapis cezası onandı. Yapıcı ve Altınay’ın adli kontrol şartıyla tahliye edilmesine hükmedildi.

Can Atalay vekil seçildi

Can Atalay, 14 Mayıs 2023 Genel Seçimleri’nde TİP’in Hatay Milletvekili seçildi. Milletvekili seçilmesinin ardından avukatları aracılığıyla mazbatasını alan ancak tutukluluğu nedeniyle milletvekili yeminini edemeyen Atalay ile ilgili Yargıtay’a yapılan tahliye talepli başvuru reddedildi.

Can Atalay talebi reddedilince “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği” gerekçesiyle AYM’ye başvurdu.

Atalay’ın “yasama dokunulmazlığı” gerekçesiyle yaptığı başvuru 5 Ekim 2022’de AYM 2. Bölüm’de görüşüldü. Beş kişiden oluşan heyet, başvuruyu AYM Genel Kurul’a sevk etme kararı aldı. Kararda, “başvurunun niteliği itibarıyla Genel Kurul tarafından karara bağlanması gerekli görüldüğünden, AYM İç Tüzüğü’nün 28’inci maddesi uyarınca Genel Kurul’a sevkine karar verildi” denildi.

AYM Genel Kurulu 12 Ekim 2022’de dosyayı görüşerek 25 Ekim 2022’ye erteledi. AYM 25 Ekim 2022’de görüşerek Atalay’ın başvurusunu karara bağladı. “Seçme ve seçilme hakkı”, “kişi güvenliği ve hürriyeti hakkı” yönlerinden hak ihlali olduğuna ilişkin kararın kısa gerekçesi, yargılamanın yapıldığı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Gerekçeli karar daha sonra Resmi Gazete’de yayımlandı. Kararda, Can Atalay’ın hakkının ihlal edildiği söylendi, yeniden yargılamanın yapılması gerektiği hükmedildi. Can Atalay’a 50 bin TL tazminat ödenmesi gerektiği de belirtildi.

13. Ağır Ceza Mahkemesi de dosyayı 30 Ekim 2023‘te Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderdi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da 7 Kasım 2023’te AYM’nin Can Atalay hakkında verdiği hak ihlali kararına ilişkin mütalaasını açıkladı. Mütalaada, “Milletvekili, Türkiye Cumhuriyeti Anayasanın 83/2 maddesinde öngörülen yasama dokunulmazlığından yararlanamayacaktır” denildi.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Can Atalay hakkında hak ihlali kararı veren AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Daire, AYM’nin “hak ihlali” kararına uyulmamasına hükmetti. Daire, Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi için kararın bir örneğini TBMM’ye gönderdi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Yargıtay’ın kararını Meclis’te okumadı.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 10 Kasım 2023’te Yargıtay’dan yana tavır aldı. Erdoğan’ın açıklamalarının ardından Yargıtay Başkanlığı konuya ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada, AYM’nin “hukuk sistemini kaosa sürükleyen kararlar aldığı” söylendi.

Atalay’ın avukatları, AYM kararına uymayan Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kararına itiraz etti. Yargıtay 4. Ceza Dairesi, kararın itiraza açık olmadığı gerekçesiyle “karar verilmesine yer olmadığına” hükmetti.

Türkiye’de Can Atalay kararı üzerinden Yargıtay-AYM krizi yaşandı.

Atalay’ın avukatları ikinci kez AYM’ye başvurdu. AYM ise 13 Aralık 2023’te Atalay’ın başvurusunu Genel Kurul’a sevk etti.

AYM Genel Kurulu kararı 21 Aralık 2023’te görüştü. Can Atalay’ın başvurusunu değerlendiren mahkeme, ikinci kez “hak ihlali” kararı verdi. Kısa karar yine 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. İlk derece mahkeme ise gerekçeli kararı bekleyeceğini söyledi. AYM’nin gerekçeli kararı ise 27 Aralık 2023 Çarşamba gecesi Resmi Gazete’de yayımlandı.

AYM, Atalay’ın, Anayasa’nın 148. maddesinde güvence altına alınan bireysel başvuru hakkının ihlal edildiğine oybirliğiyle karar verdi:

“Seçme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ve bireysel başvuru hakkının ihlali edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna oybirliğiyle, Anayasa’nın 148. maddesinde güvence altına alınan bireysel başvuru hakkının ihlal edildiğine oybirliğiyle karar verildi.”

AYM, Anayasa’nın 67. maddesinde güvence altına alınan “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı” ve 19. maddesinde güvence altına alınan “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı”nın ihlal edildiğine oyçokluğuyla karar verdi. Üye hakimler İrfan Fidan, Muhterem İnce ve Muammer Topal bu karara karşı oy kullandı.

Kararda, AYM kararına uyulmaması eleştirildi:

“Somut olayda Anayasa Mahkemesi, başvurucunun seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlalini sonlandırması ve sonuçlarını ortadan kaldırması için İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden başvurucunun yeniden yargılamasına başlanmasını, mahkûmiyet hükmünün infazının durdurulmasını, ceza infaz kurumundan tahliyesinin sağlanmasını ve başvurucunun seçilme ve siyasi faaliyette bulunma haklarını kullanabilmesi için Anayasa’nın 83. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca yargılamanın durmasına karar verilmesini istemiştir. Buna rağmen mahkeme, usul hukukunda kendisine verilmemiş bir yetkiyi kullanarak ihlal kararının gereğini yerine getirmekten kaçınmış ve dosyayı Yargıtay 3.Ceza Dairesi’ne göndermiştir. Daire de ‘Anayasa Mahkemesi kararına uyulmamasına’ şeklinde Türk hukukunda bulunmayan bir karar vermiştir.”

13. Ağır Ceza Mahkemesi ise 27 Aralık 2023’te AYM kararını yine uygulamayıp dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderdi.

13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararında konunun, “Yargıtay ilgili ceza dairesince verilen tahliye talebinin reddi kararına ilişkin olduğu” söylendi:

“Anayasa Mahkemesince verilen bireysel başvuruya konu ihlal kararı mahkememizin kararına ilişkin olmayıp, Yargıtay ilgili ceza dairesince verilen tahliye talebinin reddi kararına ilişkin olduğu, dosyanın ilgili daire önünde bulunduğu sırada başvurucunun milletvekili seçildiği ve bireysel başvuruya konu ihlalin bu dairenin kararından kaynaklandığı, ayrıca bireysel başvuru yapıldıktan sonra ilgili ceza dairesince dosyanın esastan incelendiği ve karara bağlandığı, bu sebeple oluşan yeni hukuki durum karşısında Yargıtay 3. Ceza Dairesince yeni bir değerlendirme yapılarak bireysel başvuruya ilişkin karar verildiği, bu karara karşı yeniden Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu kullanmak suretiyle başvuru yapıldığı, Anayasa Mahkemesince yapılan değerlendirme neticesinde ilgili başvuruya konu kararın mahkememize yeniden gönderildiği, belirtilen başvuruya konu yeni değerlendirmelerin Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin vermiş olduğu karara dair olduğu gözetilerek karara ilişkin oluşan yeni hukuki duruma karşı Yargıtay 3. Ceza Dairesince yeni bir değerlendirme yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılmakla, dosyanın Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”

Yargıtay 3. Ceza Dairesi 3 Ocak 2024’te bir kez daha AYM’nin Atalay hakkında verdiği “hak ihlali” kararının hukuki değeri olmadığına ve karara uyulmamasına hükmetti. Daire, Anayasa’nın 153/6. maddesi kapsamında uygulanabilecek bir kararın olmadığını belirtti.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda Can Atalay’ın milletvekilliği 30 Ocak 2024’te düşürüldü. CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, Bekir Bozdağ’a Anayasa kitapçığı fırlattı.

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Meclis’teki konuşmasında “Her yurttaş, Anayasa’nın ayaklar altına alındığını anlayabilir, siz de anlıyorsunuz. ‘AYM kararlarını tanımayalım, Anayasa’yı tanımayalım’ diyen bir Yargıtay kararının Meclis’te okunmasını reddediyoruz. Meclis Divanı Anayasa’yı tanımazsa burada Meclis Başkanlığı yoktur. Bu karar, Meclis tutanaklarına girdiğinde sizin vekilliğiniz sorgulanır, cumhurbaşkanı sorgulanır, bakanlar sorgulanır. Herkese soruyorum: Karar okunacak, Atalay’ın vekilliği düşürülecek yani Can Atalay vekilmiş değil mi? Milletvekiliyse dokuz aydır neden hapiste, değilse neyi düşüreceksiniz? Atalay benim mücadele arkadaşım. Gezide de beraberdik. Bir gün bile yapmadım demedi. Bu halk için yaptığı her şeyi onurla, gururla söyledi” diye konuştu.

Can Atalay da vekilliğinin düşürülmesinin ardından şu açıklamayı paylaştı:

“Yurttaşlar, Bu da oldu, bunu da yaptılar. Anayasa’nın açık; hiçbir kuşkuya yer bırakmayan hükümlerine karşın seçilmiş Hatay milletvekilinin milletvekilliğini ‘düşürdüler’.

Hukuk tanımazlığın, kuralsızlaşmanın bu boyutlara gelmesine yine de şaşırıyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bu suça ortak edilebilmesine onun adına üzülüyorum. Kimin hangi hakkı, hangi yetkiyi nasıl kullanacağının öngörülemediği; kuralsızlığın egemen olduğu bu halin memlekete vereceği zararlardan ülkem adına endişe duyuyorum.

Türkiye, bu kuralsızlık, hukuksuzluk deli gömleğine sığmayacak. Hep beraber göreceğiz…

Peki onlar ‘bitti’ dediler diye ben görevimi yapmaya çalışmaktan geri mi duracağım?

Asla!

Ülkeme, Hatay halkına, yıkılmış bir kentin ortasında oy kullanan insanlara karşı borçluyum. Zor koşullarda olsa da olanaklarımız çok sınırlı olsa da başta Hatay ve deprem bölgesi olmak üzere; halkımızın, emeği ile geçinen yurttaşlarımızın meramına tercüman olmaya çalışacağım.

Eksik ve gediklerimin sorumlusu özgürlüğümü engelleyenlerdir. Başta Hataylılar olmak üzere tüm yurttaşlarımın durumu açıklıkla gördüğüne inanıyorum.

Tam bir hafta sonra 6 Şubat. Yarından itibaren ana gündemimiz budur.

Uygulamaya bulaşmak istemeyenler, kendini dışında tutmak isteyenler varmış… Uygulamayı bir arayış olarak takdim edenler varmış… Milletvekillerinin haklarını korumaktan birinci dereceden sorumlu olan TBMM Başkanı yurtdışına gitmiş…

Başka biçimde takdim etseler de başka yere baksalar da başka yere gitse de, imzaları olmasa da tarihe Anayasa’nın askıya alınmasına ortak olanlar olarak geçecek. Saygılarımla yurttaşlarıma duyururum…

Şerafettin Can Atalay Seçilmiş Hatay Milletvekili”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.