Medyascope Suriye’de. Ülkede savaş bitmiş gözükse de gelecek belirsiz. Halep’teki dansçılar, kendi ülkesinde mülteci olma endişesi taşıyor. Göksel Göksu ve Kaya Heyse Halep’ten bildiriyor.
Suriye’de bir devir kapandı HTŞ lideri Ahmed El Şara (Golani) liderliğinde İdlib’ten yola çıkıp neredeyse yürüyerek Şam’a ulaşan cihatçıların kurduğu geçici hükümetle birlikte belirsizliklere gebe yeni bir devir başladı. Esad’ın gidişine sevinenlerin en büyük kaygısı belirsizlik. Yeni dönemin kendilerine nasıl bir yaşam sunacağını kestiremeyen grupların başında farklı din ve milletlere mensup olanlar var… Arabı, Kürdü, Türkmeni, Süryanisi, Ermenisi, Çerkesi, Arnavudu, Rumu hep birlikte yaşıyor bu topraklarda. Halep de rengini o farklılıklardan alan bir kent.
Başlarına yağan varil bombalarına, susmayan silah seslerine rağmen ne coşkulu kutlamalardan vazgeçtiler bugüne dek ne sanat etkinliklerinden, meyhanelerden ne de yaşam tarzlarından. Şimdi ne durumda olduklarını görebilmek umuduyla Halep’te Hıristiyanların yoğun olarak yaşadığı Süleymaniye ve Aziziye mahallelerine gittiğimizde gördüğümüz manzara bizi yanıltmadı. Aziziye’de bir apartmanın alt katında dans öğretmenliği yapan Hikmet Sanciyan’ın kapısını çaldığımızda o mozaiğin renkli bir parçası karşıladı bizi. Gencecik kızları her şeye rağmen dans ederken bulduk karşımızda.
İzini her sokağında hissettiren savaş, şaşırtıcı bir şekilde bu kuytu köşeyi teğet geçmiş gibiydi. Müzik eşliğinde ellerinde tuttukları beyaz toplarla havaya şekil verir gibiydi gencecik kızlar. Hepsi çok mutlu. Senkronize hareketlerini tamamlayıp dansları sona erene dek süren mutluluğun altında gizlenen kaygıyı fark etmek mümkün olmadı.
Dans bitip de konuşmaya başladıklarında bir kez daha anlaşılıyor hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı.
19 yaşındaki Talar Hagopcian, HTŞ geldikten sonra korkudan eve kapanmış, 21 yaşındaki Yorgina Keleş de öyle…
Herkes gibi Esad rejiminin sona ermesine çok sevinseler de değil bir daha dans etmek sokağa bile çıkamama endişesi sarmış onları. HTŞ kontrolündeki İdlib’te yaşayan kadınları duymuşlar… “Ya bize de dayatılırsa o yaşam!” korkusuyla evden çıkmamış günlerce hiçbiri.
Öğretmenleri Hikmet Sanciyan anlıyor en çok öğrencilerinin ortak korkusunu çünkü o da paylaşıyor aynı kaygıyı. Duygularını, “Bizim bu gruplara karşı öteden beri yerleşik bir fobimiz var” diye özetliyor biraz da temkinli konuşarak.
Kendilerine de aynı yaşam biçiminin dayatılmasıdan, şimdiye dek her koşulda sürdürdükleri yaşamı bundan böyle sürdüremeyeceklerinden endişe ediyorlar.
Halep’le özdeşleşen coşkulu kutlamaların, dans etkinliklerinin, sanat çalışmalarının son bulmasından, erkeklerle kadınların bir araya gelmesinin bile yasaklanmasından korkuyorlar.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Sanciyan, HTŞ’nin Halep’i, hayat rutin akışında devam ederken ele geçirdiğini anlatıyor:
“HTŞ geldikten bir gün sonra çok önceden planlanan bir düğün vardı. Öğrencilerim dans edecekti düğünde. Önce korktum ve onları düğüne götürmemeye karar verdim. Ama sonra düşündüm ve ‘Korkunun ecele faydası yok’ deyip erkek öğrencilerimden oluşan bir grup oluşturdum. Zaten Esad gitti diye herkes coşkuluydu. Gittik. Çok güzel bir etkinlik oldu.”
Hikmet Sanciyan, “Nasıl bir ülke nasıl bir yönetim modeli istiyorsunuz?” sorusuna “’Laiklik istiyorum’ gibi büyük laflar söylemek istemiyorum” cevabını veriyor. Bu cümleyi ilk kez ondan duymuyoruz ama devamında söyledikleri sadece Suriye’deki azınlıklara özgü kaygıları dile getiriyor:
“Ülkeyi kimin yöneteceği değil önemli olan. Beni kendi ülkemde mülteci hissettirmeyecek bir yönetim istiyorum. Önemli olan bir Hıristiyan olarak dini vecibelerimi yerine getirebilecek miyim, sosyal yaşamımı sürdürebilecek miyim, özgürlüğüm kısıtlanacak mı?”