Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör ataması protestoları kapsamında açılan sergi gerekçesiyle ikisi tutuklu, biri ev hapsinde olan yedi öğrencinin “Halkı kin ve düşmanlığa alanen tahrik etme” suçlamasıyla yargılandığı davanın ilk duruşmasında mahkeme tutuklu öğrencilerin tahliyesine karar verdi. Bir öğrenci hakkındaki ev hapsinin de kaldırıldığı dava 5 Temmuz’a ertelendi.
Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör ataması protestoları kapsamında açılan sergi gerekçesiyle, ikisi tutuklu yedi öğrencinin “Halkı kin ve düşmanlığa alanen tahrik etme” suçlamasıyla yargılandığı davanın ilk duruşması Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Protestolar kapsamında üniversitede açılan sergide yer alan LGBTİ+ bayraklı ve Şahmeran figürünün yerleştirildiği Kabe görselinin olduğu eser gerekçesiyle suçlanan öğrencilerden ikisi 30 Ocak 2021’den itibaren tutuklu, biri ise ev hapsindeydi.
Öğrenciler savunmalarında suçlamaları kabul etmedi. Hakim, ara kararında bir öğrenci hakkındaki ev hapsi şeklindeki adli kontrol uygulamasını kaldırdı. Duruşma sonunda ise tutuklu öğrenciler hakkında tahliye kararı verdi. Tüm sanıkların duruşmalardan vareste tutulmasına karar verdi.
İddianamenin iadesi talebi reddedildi
Duruşmaya tutuklu öğrenciler Doğu Demirtaş ve Selahattin Can Uğuzeş ile tutuksuz yargılanan öğrenciler E.K., H.K. M.B., S.B. R.Ö ve avukatları ile katıldı.
Duruşmayı öğrencilerin yakınları ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP milletvekilleri Sera Kadıgil ve Özgür Özel, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Barış Atay, Bağımsız İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, Sol Parti Eş Genel Başkanı Alper Taş’ın da aralarında olduğu isimler ve basın mensupları takip etti. Seyirciler için 30, sanıklar ve avukatlar için ayrılan bölümde 45 kişilik yer olan salona duruşmayı takip etmek isteyen herkes giremedi. Mahkeme başkanı, salon dolu olduğu gerekçesiyle vekaleti olmayan avukatların çıkmasını istedi. Duruşmayı izlemek isteyenler için salon kapısının açık olmasına ise izin verdi.
Duruşma, kimlik tespitleri ile başladı. Avukat Levent Pişkin iddianamenin iadesini, mahkeme aksi kanaatteyse de suçun unsurları oluşmadığı gerekçesiyle derhal beraat kararı verilmesini talep etti.
Savcı, taleplerin reddine karar verilmesini istedi. Mahkeme başkanı, iddianamenin reddi talebinin reddine, derhal beraat talebine ise henüz karar verilmesine yer olmadığına karar verdi.
Doğu Demirtaş: Suçlamayı kabul etmiyorum
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Tutuklu öğrencilerden Doğu Demirtaş savunmasını yaptı ve suçlamaları kabul etmediğini söyledi.
“Boğaziçi Üniversitesi Fizik 4. Sınıf öğrencisiyim. Rektörlük protestoları sırasında polis bize plastik mermi ve gazla müdahale ettiği için sergiyle eylemi devam ettirmeyi düşündük. Benim ya da serginin siyasi parti örgütle alakası yok. Hiçbir güvenlikle iletişimim olmadı. Eseri ben asmadım. Resim anonim bir eser. Hiçbir kesim ya da kişiyi aşağılamak, kin ve nefrete sevk etmek gibi amacımız yok. Suçlamayı kabul etmiyorum.”
Mahkeme başkanı sordu: “LGBTİ üyeliğin var mı?”
Doğu Demirtaş, savunmasının ardından mahkeme başkanının sorularını yanıtladı. Mahkeme başkanı “LGBTİ ile ilgili üyeliğin, diyaloğun var mı?”, “Eseri panoya asılırken gördün mü?” sorularını sordu.
Demirtaş, eserin anonim eserler arasında olduğunu, panoya ise bir güvenlik görevlisinin astığını söyledi.
Doğu Demirtaş’ın avukatı Mustafa Oğuzhan Yalçın, resim sergisinin birkaç gün sürdüğünü, sergiye 400’den fazla resim geldiğini, anonim bir eser yüzünden soruşturma başlatıldığını söyledi. Güvenlik görevlilerinin Demirtaş ve Uğuzeş’in resmi astığını söylemesine rağmen, resmi güvenlik görevlisinin astığını belirterek bu konuda fotoğraf gösterdi. Avukat öncelikle tahliyesini sonra da beraatını talep etti.
Demirtaş, “Hepimiz okumuş insanlarız, [güvenlik görevlisi] F. K. ifadesinde ‘bunun Müslümanlığa aykırı olmadığını iddia edip indirmediğimizi’ söylemiş. Savunacak olsak ‘Müslümanlığa aykırı değil’ diye değil ‘hukuka aykırı değil’ diye savunuruz” dedi.
Selahattin Can Uğuzeş: “Anlayamadığım bir suçtan 47 gündür tutukluyum”
Tutuklu öğrencilerden Selahattin Can Uğuzeş’in suçlamaları kabul etmediğini söylediği savunmasında şu ifadeler öne çıktı:
“Serginin amacı rektör olaylarıydı. Gelen her resim sergilendi. Geçen seneye dek Boğaziçi öğrencisiydim. Bir yıldır İTÜ’de mimarlık okuyorum. Sergi sırasında okula gittim. Öğrenciler hatta güvenlikler bile bir şeyler asıyordu. Gün boyunca bir şeylerin taşınmasına, asılmasına yardımcı oldum. Hangi eserleri tek tek astığımı sorarsanız sayamam. Bu resmi asıp asmadığımı hatırlamıyorum. Sabahtan akşama kadar okuldaydım ama uyarıda bulunan olmadı, tartışma ortamı da görmedim. Herhangi bir örgütle de bağlantım yok.”
“Sergi sırasında halkın herhangi bir kesimi kışkırtma aşağılamak gibi amacım, kastım yoktu. Sergiden sonra eve gittiğimde polis tarafından arandığımı öğrendim. Taksi ile Vatan karakoluna gittim. Bir amir bana resmi kimin yaptığını bilip bilmediğimi sordu. Polisle başka konuşma yapmadım ama tutanak getirdiler, tutanakta ‘biz dört kişi resmi asmışız’ diye beyanım vardı. Ama polisle resmi kimin yapıp yapmadığı dışında konuşmamıştım. Tutanağı imzalamadım.”
“Sergiye gittim. İfadeye çağrıldım. İfadeye kendim gittim ve anlayamadığım suçtan 47 gündür tutukluyum. “
Mahkeme başkanı Uğuzeş’e de “LGBTİ ile bağlantın var mı?”, “Eseri kim hazırladı”, “Yere sereni gördün mü?” sorularını sordu.
Uğuzeş, Boğaziçi Üniversitesi’nde derslerin yarın (18 Mart) başlayacağını ancak kendisinin İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) öğrencisi olduğunu ve 17 gün önce derslerinin başladığını belirtti.
“Cezaevinden dersler giremiyorum. Bana terörist değil öğrenci olmam söyleniyor ama devlet eliyle derslere girmem engelleniyor.”
Ev hapsindeki öğrenci: “Yapmadığımız suç sebebiyle bir aydır ayağımdaki kelepçe ile evdeyim”
Ev hapsinde olan öğrenci S.B., “kendilerini ifade etmek için sanat yolunu seçmiş genç öğrenciler olarak sergi açtıklarını” belirtti. Beyanlarında şu ifadeler öne çıktı:
“Elimizden gelen her şeyi bulunduğumuz ortama uygun şekilde ortaya koymaya çalıştık. Eksiklerimiz vardı. Yerde sergilenmesi konusunda kastımız olmamasına rağmen insanların üzülmesinden dolayı üzgünüm. Etki alanımız çok küçüktü. Tek başına bu eserin yerine konması gibi bir şey söz konusu değil. Bu eseri ben asmadım, asıldığını görmedim. Sabah eserleri atölyeden alan kişi asıyordu. Bir aydır kelepçe ile evdeyim. İşime gidemedim. Para kazanamadım. Kiramı ödeyemedim. Hepsinin sebebi yapmamış olduğumuz bir suç.”
Mahkeme başkanı suçlama konusu eseri salona gösterdi
Mahkeme başkanı suçlama konusu yapılan eseri açarak salona gösterdi.
Öğrencilerin avukatları eserin ortadan kaybolduğunu söyleyerek nasıl bulunduğunu sordu. Mahkeme başkanı, dosyadakiler dışında bilgisi olmadığını söyledi.
Ev hapsi kaldırıldı
S.B.’nin avukatlarından Oğuz Mescioğlu sergi alanından görüntüleri mahkeme başkanına gösterdi. Suçun unsurlarının oluşmadığını söyleyerek ev hapsinin kaldırılmasını talep etti. Avukat Merve Uçanok, “Bu iddianame hukuk tarihinde gördüğüm en yüz karası iddianamelerden biri” dedi.
Savcı, konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrolünün haftada bir gün imza verme şeklinde değiştirilmesini istedi. Mahkeme başkanı ev hapsi kararını kaldırdı.
Avukat Pişkin: “Kabe’yi pasta yapıp yediler, sorun olmadı“
Duruşma verilen 15 dakikalık aranın ardından avukat beyanları ile devam etti. Usule dair itirazlarını sundular, suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığını anlattılar. Tahliye ve beraat talep ettiler.
Avukat Levent Pişkin “Kadı rejimi altında yaşıyorsak önceden belirtsinler. Hukuki rejim altında, laik hukuk devleti adı altında yaşıyorsak bu iddianame Anayasa’ya aykırıdır, suçtur. Değerlendirmeler İslami inancın tek yorumuna göre yapılmıştır” dedi. Serginin rektörlük izni ile yapıldığını, tüm üniversite mezunlarına da davetiye düzenlediğini belirtti.
Kabe şeklinde bir pasta kesen insanların olduğu fotoğrafı gösteren avukat “Bu ülkede Kabe’yi pasta yapıp yediler. Kabe maketi kurdular Üsküdar meydanında. İnsanlar etrafında döndü. Bunlar sorun olmadı” dedi.
“Çıktığımızda can güvenliğimiz var mı bilmiyoruz”
Avukatların ardından tutuksuz yargılanan öğrenciler söz aldı.
Ev hapsi geçen hafta kaldırılan H.K. “Bir süredir suçsuz yere ev hapsindeydim” dedi.
“Orantısız polis şiddeti, kayyum atanması, korona eklenince en mantıklı şey sanat festivali düzenlemek dedik. İlk gün sorunsuzdu. İkinci gün o eser geldi. Kimin yaptığını bilmiyoruz. Eser yerleştirildiği anda direkt Twitter’a sızdırıldı.“
“Dosyada delil gösterilen haber düpedüz hakarettir. Ürkütücü şeyler konuşuyor insanlar hakkımızda. Çıktığımızda can güvenliğimiz var mı bilmiyoruz. Yapmak istediğimiz tek şey insanların kendilerini ifade edebilmeleri için alan yaratmaktı.”
“Güvende hissetmiyorum. Kötü hissediyorum. Neden burada olduğumu anlamıyorum. Eğer ceza vereceksiniz uzun bir açıklama bekliyorum çünkü uzun süren bir kabusun içerisindeyiz. Psikolojilerimiz zedelendi. Adalet ne tam olarak anlamadık.“
“Her gün kadın öldürülüyor ya, o kelepçeyi takmak çok kötü hissettiriyordu. Adaletinize güvenmek istiyorum.”
Avukatı Doğuşcan Aydın Aygün, teşhis, görüntü kayıtları, tanık beyanlarının hukuka aykırı şekilde dosyada yer aldığını söyledi. Derhal beraat talep etti. Müvekkiline yönlendirilen suçun unsurunun oluşmadığını, ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini anlattı.
“Müvekkilim Müslüman, ben eşcinselim. Kim kimi, kime karşı tahrik etmiş?”
Eserin kaybolmasına ilişkin rektörlüğe verilmek üzere tuttukları kayıp tutanağında imzası olan ve tutuksuz yargılanan üç öğrenci ifadelerinde suçlamaları kabul etmedi, avukatları da öğrenciler ile tutanakta imzası olan bir güvenlik görevlisinin dosyada tanık olarak yer aldığına dikkat çektiler.
Tutuksuz yargılanan öğrencilerden E.K. rektörlük binası karşısında gördüğü eserin akşam saatlerinde kaybolduğunu, kaybolma ile ilgili tutanak tuttuklarını söyledi, suçlamaları kabul etmediğini belirtti.
Hakimin “LGBTİ üyesi misin?” sorusu üzerine avukat Levent Pişkin “LGBTİ üyesi misin?’ sorusu Anayasa’ya aykırı. Düşünce ve kanaat açıklamaya zorlamaktır. LGBTİ üyesi diye bir şey yoktur. LGBTİ olmayı kriminalize ediyorsunuz” dedi.
Hakim, “Cevaplamak zorunda değiller. Ne anlama geldiğini yakın zamana dek bilmiyordum” dedi.
Tutuksuz yargılanan öğrencilerden R.Ö. emniyetteki tutanakta doğru olmayan ifadelerin yer aldığını söyledi. “Oradaki polis memuru ‘sen görürsün haklarını’ diyerek beni azarladı. Avukatım yoktu, avukat çağırabileceğimi bilmiyordum” dedi. Hakim bu kez “LGBTİ çatısı altında mıydı sergi?” diye sordu.
Avukatı Pişkin, “Rektörlüğün izniyle düzenlenmiş bir sergi. Kaybolan eserden sorumlu olacak yer de üniversitenin özel güvenlik birimidir. Kayıp tutanağında [güvenlik görevlisi] A.Ç.’nin imzası var, o tanık, benim müvekkillerim sanık” dedi.
“LGBTİ aktivisti ve eşcinsel avukat olarak, yapılmaya çalışılan bu olayın başından beri kriminalizasyon çabasıdır. LGBTİ toplumu kriminalize edilmeye çalışmakta. Burada da başka bir aşamasını görüyoruz. Müvekkilim Müslüman, ben eşcinselim. Kim kimi kime karşı tahrik etmiş? Biz barış içinde yaşıyoruz. Eşcinsel Müslümanlar var. Eşcinsel hacılar da var. Müslümanlık ve eşcinsellik karşıt şeyler değildir. Bu iki toplumu birbiriyle karşı karşıya getirmek risktir, kamu barışını bu bozar.”
Tutuksuz yargılanan öğrencilerden M.B. bir grup öğrencinin güvenliklerle, resmin kaybolmasıyla ilgili tartıştığını duyduğunu, tutanak tutulduğunu, kendisinin de imzaladığını, ifadeye çağrılması üzerine emniyete ifadesini verdiğini söyledi.
Öğrencilerin ifadelerinin bitmesinin ardından avukat Hatice Demir söz alarak şöyle konuştu:
“Kişilere LGBTİ özne, LGBTİ kulüp üyesi olup olmadıkları, kulübün sergi ile alakası olup olmadığını sordunuz. Kulübün sergi ile alakası yok, iddianamede Boğaziçi LGBTİ kulübü ile serginin bağlantısı olduğuna dair bir şey yok. Öğrencilerin LGBTİ kulübüne üye olmasının bu dosya ile ilgisi yok. O kulüp kapandı. Hedef göstermeler üzerine rektörlük tarafından kulüp kapatıldı.”
Tanıkların bu celsede dinlenmesinden vazgeçildi
Hakim, duruşmaya 15 dakika ara vermek istediğini söyledi, tanıkları daha sonra da dinleyebileceğini belirtince ara verilmedi. Hakim, pandemi koşulları, duruşmayı takip eden seyirci sayısı, sanık sayısı nedeniyle tanıkların bu celse dinlenmelerinden vazgeçilmesine karar verdi.
Doğu Demirtaş ve Selahattin Can Uğuzeş tahliyelerini istedi. Avukatları da tahliye ve beraat talebinde bulundu. Savcı, “üzerine atılı suçu işlediklerine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren, iddianamede belirtilen somut olguların bulunması, yasada bu suç için öngörülen cezanın üst sınırı da dikkate alındığında sanıkların kaçma ihtimallerinin devam ediyor oluşu” iddiasıyla tutukluluk hallerinin devamını istedi.
Hakim, dosya içindeki 30.01.2021 tarihli 01.30 saatli el yazısı ile tutulmuş iki sayfadan ibaret tutanakta suça konu resmin bulunmadığının belirtilmesi, dosyadaki belgelerde de resmin bulunduğu, emanete nasıl alındığı belli olmadığından bu hususun Cumhuriyet Başsavcılığı’na sorulmasına karar verdi.
Tutuklu sanıkların “tutuklu kaldıkları süre, üzerlerine atılı suçun kanunen öngörülen cezasının alt ve üst sınırları dikkate alınarak tutuksuz yargılanmak üzere salıverilmelerine” karar verdi.