İsrail ile Hamas arasındaki son çatışmalar 11 gün sürdü ve 60’dan fazlası çocuk, en az 243 Filistinli’nin ölümüyle sonuçlandı. Bu savaş, belki de ilk kez, Filistinliler’in kendi seslerini daha çok duyurabildiği şekilde dünyanın gündemine oturdu. “Medya üstünlüğü” bu kez Filistinliler’in eline geçti. Ölen çocukların fotoğrafları sadece Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) değil, İsrail gazetelerinin de manşetlerinde yer bulurken dünyaca ünlü isimler İsrail’i sert bir şekilde eleştirdi. Peki neden? Medyascope’a konuşan İsrail siyaseti araştırmacısı Gökhan Çınkara’ya göre, bunun en önemli sebeplerinden biri, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun geri tepmeye başlayan ve İsrail’in Filistin konusundaki inandırıcılığına darbe vuran sağ popülist politikaları.
2013 yılından beri bölgede yaşanan en şiddetli ve kanlı çatışmalar olması sebebiyle uluslararası medyada oldukça geniş bir yer bulan şiddet, İsrail’in Gazze’yi kontrolsüzce bombalayarak yüzlerce çocuk ve kadını öldürmesiyle beraber dünyanın gündemine oturdu. Filistin Sağlık Bakanlığı’na göre, İsrail’in saldırılarında aralarından 100’den fazla kadın ve çocuğun da bulunduğu en az 243 kişi hayatını kaybetti. İsrail’de ise aralarında iki çocuğun da bulunduğu 12 kişi yaşamını yitirdi. 11 gün süren çatışmalar, 20 Mayıs’ta ilan edilen karşılıklı ve eş zamanlı ateşkesle şimdilik sona erdi.
Önceki İsrail-Filistin çatışmalarının aksine, bu sefer İsrail’in yayılmacı politikaları daha çok eleştiri konusu olurken Filistin’de yaşanan insanlık dramına ait fotoğraflar, videolar ve sosyal medya paylaşımları an ve an milyonlarca kişiye ulaştı. Bu açıdan İsrail, uzun yıllardır askeri üstünlüğünün yanında sahip olduğu medya üstünlüğünü ve savaşın yarattığı algıya dair kontrol mekanizmalarını da birçok nedenden ötürü kaybetmiş gibi duruyor.
Filistinliler, sosyal medya platformları sayesinde daha önce ulaşmakta güçlük yaşadıkları kitlelere ulaşmayı başardı
Filistinliler’in çatışmalar sırasında yaşadıklarını daha çok görünür kılabilmelerinin ve uluslararası basından daha çok destek görmelerinin en önemli sebeplerden biri sosyal medyanın etkin kullanımı. Özellikle sosyal medyanın son yıllarda kriz anlarındaki dönüştürücü gücü düşünüldüğünde, Filistinliler’in İsrail uçakları tarafından Gazze’ye bomba yağdırıldığı anlardaki görüntüleri, Kudüs’te İsrail polisinin sert müdahalesi veya medya binasının bombalanması gibi anlar hızlı bir şekilde sosyal medyaya taşınarak paylaşıldı ve dünyanın dört bir yanına servis edildi.
Filistinliler’in sosyal medya hesaplarından paylaştıkları videolar milyonlarca kezizlendi. Tik-Tok’ta 500 binden fazla takipçisi olan Muslim isimli hesabın İsrail’in hava saldırılarını gösteren videosu yaklaşık 50 milyon kez izlendi ve 4 milyonun üzerinde beğeni aldı.
Özellikle, Tik-Tok ve Instagram gibi görselliği öne çıkaran sosyal medya platformları sayesinde Filistinliler daha önce ulaşmakta güçlük yaşadıkları kitlelere ulaşabilmeye başladılar.
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
Bu görünürlük, etkisini başta SBD basını olmak üzere, Batı basınında da hissettirdi. ABD’li New York Times gazetesi, ölen Filistinli çocukları manşetine taşıdı.
İngiliz The Guardian gazetesinin manşetinde de çocuklara yönelik akıl almaz şiddet ön plandaydı.
Ama asıl şaşırtıcı olan, İsrail’in Haaretz gazetesinin de çocukları manşetine taşımasıydı.
Birçok İsrail gazetesi de bu savaşı eleştiren haberler yaptı. Jerusalem Post, asıl üstünlüğün artık Hamas’ta olduğunu yazdı.
Medyascope olarak biz de, Filistinli çocukların hikayelerini anlattık.
“Netanyahu’nun otoriter politikaları İsrail’in inandırıcılığını azalttı”
Medyascope’a konuşan İsrail ve Filistin çalışmaları konusunda uzman Dr. Gökhan Çınkara’ya göre, İsrail’e yönelik değişen algının diğer bir önemli sebebi Netanyahu’nun 10 yılı aşkın iktidarında uyguladığı otoriter ve popülist politikaların İsrail’in inandırıcılığına darbe vurması. Çınkara, ABD’de New York Times ve Washington Post gibi yerleşik medyanın uzun süredir Netanyahu hükümetinin politikalarını yakından takip ettiği yorumunu yaptı ve ABD basınında bu sefer, İsrail’in tezleri yerine Filistin’in argümanlarının ve Filistinliler’in temel insan haklarına yönelik müdahalenin daha çok işlendiğini belirtti.
Çınkara, “Netanyahu’nun önceki ABD Başkanı Donald Trump’la çok yakından ilişki kurması da yerleşik medyayı daha farklı bir pozisyon almaya itti. Trump’la yakınlaşması bardağı taşıran son damla oldu” dedi.
“Yeni nesil Demokrat Partili siyasetçiler ve Black Lives Matter hareketi, Filistin’in argümanlarının anlaşılmasını kolaylaştırıyor”
Gökhan Çınkara’ya göre medya üstünlüğünün Filistinlileri’n eline geçmesinin bir başka sebebi de ABD’de Black Lives Matter (Siyah Hayatlar Önemlidir) hareketinin yaratmış olduğu atmosferde, Filistinliler’in yaşadıklarına yönelik empati yapabilmenin kolaylaşması:
“Sistematik şiddete uğrayan azınlık bir grup ve karşılarında devlet. Bu, bildikleri bir senaryo. Böylece, özellikle yeni nesil Demokrat Partili siyasetçiler ve gençler hızlıca bağ kurabildiler.”
New York Times gazetesi, Demokrat Vermont Senatörü Bernie Sanders’ın “ABD, Ortadoğu’da tarafsız ve eşit bir yaklaşımı desteklemelidir” başlıklı yazısını yayınladı. Yazısını “Filistinliler’in haklarının önemli olduğunu kabul etmeliyiz. Filistinliler’in yaşamı önemlidir” diyerek bitiren Sanders, ABD uzun süredir gündemde olan “Black Lives Matter” sloganını kullanarak Filistinliler’e destek verdi.
Dünyaca ünlü isimler bu sefer Filistin’i savundu
Sosyal medya, her zaman başta İsrail-Filistin çatışması olmak üzere birçok krizin algı ve medya boyutunda en önemli araçlardan biriydi. Fakat özellikle Tik-Tok ve Telegram gibi yeni nesil sosyal medya platformları, bu platformların kullanıcısı olan genç nesillere kolay ulaşım imkanı yaratmasıyla kısa süre içerisinde çok sayıda kişiyi harekete geçirebiliyor. Son çatışmalarda dünyaca ünlü pek çok ismin Filistin lehine paylaşımlar yapması da kamuoyunun dikkatini bu konuya ve Filistinliler’in yaşadıklarına çekmesinde önemli oldu.
Özellikle Filistin kökenli ABD’li model Bella Hadid’in Instagram hesabı üzerinden New York’taki “Filistin’e destek” protestolarına katıldığına dair paylaşımları, önceki kriz anlarında genellikle sessiz kalmayı tercih eden ünlülerin tavırlarına dair önemli değişikliklerden biri oldu.
Hadid’in paylaşımları milyonlarca görüntüleme ve beğeni aldı.
“Önceden savaşın algısını kontrol eden İsrail, kendi perspektifinin zayıflamasına engel olamadı”
ABD merkezli haber sitesi Vox da bu durumu “Tik-Tok İntifadas” yorumuyla gündeme taşıdı.
İsrail’in Filistin karşısında tartışmasız bir askeri üstünlüğe sahip olmasına rağmen savaşın algı boyutundaki üstünlüğünü yitirmeye başladığını konu edinen yazıda, “Önceki savaşlarda gerek internet gerekse liderlerin açıklamaları sayesinde savaşın algısını kendi lehine çevirebilen İsrail, bu sefer Filistinliler’in kendi hikayelerini anlatabilmeleri karşısında özellikle Amerika’daki İsrail perspektifinin zayıflamasına engel olamadı” denildi.
Vox’a konuşan, ABD merkezli düşünce kuruluşu Atlantic Council’dan kıdemli araştırmacı Emerson Brooking, “Bunun sonucunda da hem Filistin’in hem de İsrail’in perspektifine ait daha fazla şey öğreniyoruz. Bu, önceki savaşlara göre ortada daha karmaşık ve daha az kontrol edilen bir durum yaratıyor” dedi.
Brooking’in işaret ettiği bu önemli nokta, bu karmakarışık ve daha az kontrol edilen medya ortamındaki kriz anlarında Filistinliler’in sesini ve hikayesini daha iyi duyurmaya yarıyor. Önceki durumlarda görülen “filtreli ve kontrol edilebilen” yayınların sonucunda İsrail’in argümanlarının öne çıktığı durumun ötesinde yeni bir durumla karşılaşmamıza sebep oluyor.
Amerikan siyasetinde de yeni nesil Demokrat Partili üyelerle beraber İsrail-Filsitin meselesine dair algı da önemli değişimlere uğramış gibi duruyor. Bernie Sanders’ın başını çektiği ve Alexandra Ocasio-Cortez, Ilhan Omar ve Rashida Talib gibi isimlerin yer aldığı “ilerici kanat”, Amerikan kamuoyunda Filistin’in argümanlarını daha görünür olmasını sağladı. Filistin asıllı Rashida Talib’in ABD Kongresi’nde ABD’nin İsrail’e yönelik “koşulsuz desteğini” eleştirdiği konuşma, bu açıdan ABD siyasetindeki önemli kırılma noktalarından biri.
20 Mayıs itibariyle iki taraf arasında ateşkes antlaşması yürürlüğe girmiş olsa bile 10 günlük savaş, Filistin tarafında en az 243 kişinin ve İsrail’den de en az 12 kişinin hayatına mal oldu. İki tarafın da medya ve savaş algısını kontrol etmediği bir ortam ve her iki taraftan da yaşananlara dair objektif ve filtresiz haberlerin gelmesi, sonraki çatışmaları engelleme ya da şiddetini azaltma yönünde önemli basamaklardan biri olabilir.
Ne olmuştu?
Filistin’de Ramazan ayında iftarı, Kudüs’te eski kentin Şam Kapısı’nın merdivenlerinde açmak ve iftarın ardından kapının etrafında zaman geçirmek eski bir adettir. Ancak bu sene İsrail polisi merdivenlerin etrafına bariyer dikti. Filistinliler bunun geleneksel iftarlarını engellemek amacıyla yapıldığını düşünürken Tik-Tok üzerinden yayılan ve Filistinliler’in Yahudiler’e saldırdığını gösteren birkaç video, İsrail’deki radikal Yahudileri öfkelendirerek Ramazan ayı boyunca Kudüs’ün etrafında birçok Filistinli’ye saldırmalarına sebep oldu. Son olarak Şeyh Cerrah Mahallesi’nde yaşayan Filistinlilerin tahliyesi için görülen davadaki duruşma günü olan 10 Mayıs’ta Filistinliler ve İsrail polisi ninkarşı karşıya gelmesi son dönemlerde yükselen tansiyonun iyice arttırdı. Kudüs’te, Yahudiler ve Müslümanlar arasında nisan ayında başlayan gerilim, 10 Mayıs itibariyle İsrail’in Gazze’yi bombaladığı ve Hamas’ın da Gazze’den Hamas’ın roket saldırısı düzenlediği 11 günlük bir çatışmaya evrildi.