Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Fransızlar’ın lider arayışı (5) – Emmanuel Macron: Avrupa’nın ortasında merkez sağ ve liberal siyasetin mücadelesi

Mehmet Yaşar Altundağ, Paris’ten bildiriyor.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali hem dünyada hem de Avrupa’daki tüm dengeleri değiştirdi. Avrupa’nın ikinci büyük ekonomisi, Avrupa Birliği’nin (AB) tek Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) daimi üyesi ve 2022’nin ilk dönem Avrupa Konseyi Başkanı Fransa, hem kendisinin hem dünyanın geleceği açısından oldukça önemli bir seçime gidiyor. Ulusal Cephe’nin (Rassemblement National) lideri Marine Le Pen de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oylarını giderek artırmaya devam ediyor. Medyascope’un “Fransızlar’ın lider arayışı” serisinin beşinci bölümünde, 2017’den beri cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Emmanuel Macron’un siyasî hayatını derledik.

Henüz 39 yaşındayken Fransa Cumhurbaşkanlığına seçilen Emmanuel Macron, Fransa’nın en genç cumhurbaşkanı olmayı başarmıştı. Kurucusu ve genel başkanı olduğu partisi Le Republique en Marche (LREM) partisini seçimden sadece bir sene önce, 2016 yılında kuran Macron, kariyer basamaklarını hızla tırmanarak; genç, parlak ve Fransa’ya dair tutkulu idealleri olan bir siyasetçi olarak beş sene önceki seçimleri kazanmayı başardı. İki hafta önceye kadar tekrar başkan seçilmesine kesin gözüyle bakılan Macron, son anketlere göre en büyük rakibi Marine Le Pen’le neredeyse kafa kafaya gidiyor. Peki 2017 yılının idealist Cumhurbaşkanı’nın beş yılı nasıl geçti? Hangi reformları yaptı, hangi konularda büyük tepki gördü? Şu an anketlerde neden geriliyor ve yeni bir başkanlık döneminde Fransa’ya öneriyor? Bu yazıda Macron’un hesap defterini tutacağız ve siyasî programını mercek altına alacağız.

Emmanuel Macron kimdir?

1977 yılında doğan Emmanuel Macron, Fransa’nın neredeyse bütün üst düzey yöneticilerinin mezun olduğu, en elit ve başarılı okullarından Sciences Po Paris ve Ecole Nationale Administration (ENA) mezunu. Fransa’nın yedi cumhurbaşkanından beşinin Sciences Po Paris’ten mezun olduğunu belirtmek gerekir. Parlak ve başarılı bir profil çizen Macron kariyer basamaklarını da çok hızlı tırmandı. Önce uluslararası bir yatırım bankasında analist olarak çalıştı. 36 yaşında kendisini Sosyalist Parti iktidarında Ekonomi ve Endüstri bakanı olarak buldu.

Bir senede yeni partiden cumhurbaşkanlığına giden yol

François Hollande yönetimindeki Sosyalist Parti’nin gidişatından rahatsız olan Macron, 2016 yılında partisinden ayrılarak ekonomik anlamda daha liberal, siyaset anlamında daha merkezde konumlanan partisi Le Republique en Marche (LREM) İlerleyen Cumhuriyet’i kurdu. Kendisi merkezde konumlandırarak hem sağ hem sol seçmenden destek aldı ve 2017 yılındaki seçimlerde kendisini ve partisini ikinci tura taşıdı. İkinci turda Rassemblement National (Ulusal Cephe) lideri Marine Le Pen ile yarıştı. Bazı seçmenler için kötünün iyisiydi, bazı seçmenler içinse idealist, merkezde konumlanan adaydı. Nitekim Le Pen’e karşı büyük bir zafer elde etti ve oyların yüzde 65’ini alarak Fransa’nın yeni cumhurbaşkanı seçildi.

Macron kesin kazanacak algısı yavaş yavaş dağılıyor

2017 seçimlerindeki desteğini uzun süre koruyamayan Macron’un anketlerde görev onayı yüzde 30’lara kadar düştü. Ancak Fransa’daki seçmenlerin 2007’den beri aynı cumhurbaşkanını iki dönem seçmediği düşünülünce oy oranları çok kötü bir performans da göstermiyordu. Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle beraber anketlerde Macron’a olan destek yüzde 30’lara kadar fırladı, seçimleri tekrar kazanacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Fakat anketler artık başka bir realiteyi ortaya koyuyor. Macron’a olan destek eriyor ve Marine Le Pen başkanlık şansını her gün daha da artırıyor.

Anketler Ne diyor?

Birçok seçmen Fransa’nın, koronavirüs salgınıyla çok kötü mücadele etmediğini düşünüyordu, salgın sonrasındaki yüzde 7’lik ekonomik büyüme de Macron’a büyük destek sağladı. Ukrayna’nın Rusya’yı işgaliyle başlayan sürecin getirdiği belirsizlik de seçmenleri Macron’a yöneltmişti. Ayrıca Macron’un savaş öncesi ve sonrasında Ukrayna ve Rusya taraflarına yaptığı seyahatler, savaşı engelleme çabası ve AB ülkelerini mobilize etmesi dünya basınında genel olarak dalga konusu olurken birçok Fransızın olumlu değerlendirdiği bir durumdu.

Savaş, Macron’a yaradı

Bütün bunların sonucunda Macron’a yönelik destek, mart başında yüzde 20’lerden yüzde 30’lara çıkmıştı. Araştırma kurumu IPSOS ve prestijli Fransız gazetesi Le Monde’un beraber hazırladığı 28 Mart tarihli anket, Macron’un oy oranını %28 olarak tespit etti. İki haftada bir güncellenen bu araştırmanın son bulguları Rusya-Ukrayna Savaşı’nın seçmenlerde yarattığı kenetlenme hissinin dağılmasıyla beraber Macron’a yönelik desteğin azaldığını gösteriyor. Nitekim Macron’un oyu 4 Nisan tarihli araştırmaya göre %26.5.

Son gelen anketler ise Macron için daha da kötü haberler getiriyor. Institut français d’opinion publique’in (IFOP) son araştırmasına göre Le Pen, ilk turda oyların %24’ünü alıyor. Böylece Emmanuel Macron’la Le Pen arasındaki oy farkı yüzde 2’ye kadar inmiş gözüküyor. Seçimlere doğru gidilirken iki aday arasında oy farkı ilk kez bu kadar azaldı. Le Pen için bu iyi bir haber çünkü Ukrayna Savaşı’nın ilk günlerinde anketler Macron ile Le Pen arasında %13-14 fark gösteriyordu.

İkinci tur tahminleri

İkinci tur için yapılan tahminler Macron için daha da kötü haberler taşıyor. Yine IFOP’un araştırmasına göre Macron’la Le Pen arasında çok ciddi bir çekişme var. Güncel anketler, 2017 seçimlerindeki ikinci tur sonuçlarının aksine şu an Macron’un oy oranını yüzde 52, Le Pen’in ise yüzde 48. Aralarındaki fark sadece yüzde 4 ve anketlerin hata payı da göz önünde tutulursa Le Pen’in seçimleri kazanma ihtimali hiç de az değil.

Macron neden zorlanıyor?

Seçimleri Macron’un zorlanmadan kazanacağına dair öngörüler tamamen dağılmış gibi görünüyor. Prestijli İngiliz gazetesi Financial Times’ta dün çıkan “What if Le Pen wins?” (Ya Le Pen kazanırsa?) haberiyse oldukça dikkat çekici. Gazetenin detaylı raporu Macron’un zayıflamasının arkasındaki nedenleri detaylıca inceliyor.

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın güvenlik endişeleri dağılıyor

Macron’a yönelik desteklerin azalmasındaki ilk sebeplerden biri Rusya-Ukrayna Savaşı’nın yarattığı kenetlenmenin azalması. Savaşın ilk anlarındaki güvensizlik ve endişe durumunun yarattığı lider etrafında toplanma etkisinin azaldığı görülüyor. Nitekim IPSOS-Le Monde araştırmasının mart ve nisan ayındaki sonuçları da bunu doğruluyor. Mart ayındaki sonuçlarda seçmenlerin %50’si Ukrayna-Rusya Savaşı’nı ülkenin en önemli üç sorunundan biri olarak görürken bu oran nisan ayında %35’e düşüyor.

Ekonomi en önemli gündem maddesi

Halihazırda salgın sonrası dönemin getirdiği yüksek enflasyonunun üzerine savaşla gelen enerji ve gıda krizi ekonomiyi en önemli gündem maddesi yapmış durumda. Yukarıda paylaşılan araştırmanın sonuçları da bunu net bir şekilde gösteriyor. Fransızların yarısından fazlasına göre (yüzde 54) ekonomi ülkenin en önemli gündem maddesi.

Ekonomi temel mesele, Macron’sa reform yanlısı

Macron’un seçim kampanyasıysa ekonomi konusunda tatmin edici bir heyecan yaratamadı. Aksine Le Pen, vergi indirimleri ve göçmenler yerine Fransızları önceleyeceğini söylediği sosyal yardım vaatleriyle ekonomi konusunda güçlü bir sinerji yaratmış durumda. Macron ise Fransa’nın kamu harcamalarını azaltmak, sosyal yardımları kısmak ve emeklilik yaşını 65’e taşımak gibi reformların destekçisi olmakla biliniyor. Ekonominin temel kaygı olduğu bir seçimde Macron’un politikaları birçok seçmeni ikna etmekte zorlanıyor.

McKinsey skandalı

Macron’u zorlayan bir diğer etken ise geçtiğimiz günlerde patlayan bir politik skandal. Fransa Senatosu’nun hazırladığı bir rapor, Macron hükümetinin 2019-2021 yılları arasında ünlü Amerikan danışmanlık şirketi McKinsey’den danışmanlık hizmeti aldığını ve bunun için şirkete 1 milyar euro ödediğini ortaya çıkardı. Macron’un rakipleri harcanan bu parayı skandal olarak değerlendirdi. Ayrıca bu skandal, Macron’un neo-liberal, halkı düşünmeyen ve elitist bir siyasetçi olduğuna yönelik algıları da güçlendirdi.

Macron’un karnesi

Fransa’nın en genç cumhurbaşkanı Macron, göreve başladığında ekonomide liberalleşmeden dış politikaya; Avrupa Birliği (AB) politikalarından Fransa’nın İslam sorununa kadar birçok konuda oldukça reformist ve idealist politikalara sahipti. Hatta Macron’un idealist hamleleri, çoğu zaman istenen sonucu üretmediği ve tepki çektiği çoğunlukla başarısız bulundu. Emeklilik yaşını yükseltmek isterken son dönem Fransa tarihinin en büyük greviyle karşılaştı, getirdiği akaryakıt vergisi sonucu Sarı Yelekliler (gilets jaunes) aylarca protesto yaptı. Macron’un beş yıllık görev süresine beklenmedik krizler damga vurdu.

Sarı yelekliler hareketi Macron dönemine damga vurdu.

Aktif ama sonuçsuz diplomasi

Emmanuel Macron göreve ilk geldiğinden beri dış politikada oldukça atak bir pozisyon sergiledi. AB’den uzaklaşmış bir Rusya’nın AB’ye zararlı olacağını söyleyip Putin’le dostane ilişkiler kurmaya çalıştı, İran’la yapılan nükleer müzakereleri tekrar başlatmak istedi, Sahra-altı Afrika’da Fransa etkisini devam ettirmeye çalıştı, Doğu Akdeniz’de Türkiye karşısında Yunanistan’a destek verdi. Dış politikadaki adımlarıysa çoğu zaman istenen sonucu vermedi. Fransa, geçtiğimiz yıllarda uluslararası sahnede daha fazla bulunsa da günün sonunda Mali’den çekilmek zorunda kaldı veya Avustralya müttefikliğini Amerika Birleşik Devletleri’ne kaptırdı.

Ekonomi bir yandan iyi bir yandan kötü

Macron göreve geldiği ilk andan itibaren Fransa ekonomisini düzeltmek istediğini, Fransa’yı daha rekabetçi ve dış yatırıma açık bir pazara dönüştürmek istediğini söylüyordu. Devletin üzerinde yük olarak gördüğü kamu ve sosyal harcamaları azaltmak, işsizlik problemini çözmek ve yatırım imkanlarını artırmak istiyordu. Nitekim işsizlik 2008’den beri en düşük seviyeye, yüzde 7’lere geriledi. Salgının da etkisiyle ekonomi yüzde 7 büyüdü, ayrıca danışmanlık şirketi E&Y’ın araştırmasına göre Fransa, geçtiğimiz yıl İngiltere ve Almanya’dan bile daha fazla yatırım aldı.

Fakat ekonomiye dair bu iyimser tablo biraz da nereden baktığınızla ilgili. İşsizlik rakamlarının gerilemesinin arkasında işçi yasalarının gevşetilmesi sonucu daha fazla insanın kısa dönemli çalışma sözleşmelerine mahkum olması var. France24’ün detaylı incelediği habere göre Fransa’da 3,3 milyon insan kısa dönemli sözleşmelerle çalışıyor. Bütün bunların ötesinde Macron’un getirmek istediği emeklilik yasası gibi reformlar büyük bir dirençle karşılaşıyor ve oy kaybetmesinin en önemli sebeplerinden biri olarak gösteriliyor.

Macron ne öneriyor?

Macron kendisini merkez bir siyasetçi olarak tanımlıyor. Öte yandan liberal ve reform yanlısı ekonomik politikaların da sıkı bir destekçisi. Bu reformlarla Fransız ekonomisini canlandırmak ve daha rekabetçi bir hale getirmek istiyor. Fransız devletinin kamu harcamalarını kısmak, işçi yasalarını gevşeterek kronik işsizliğe çare olmak ve emeklilik yaşını 65’e çıkartmak parti programı arasında. Bu politikalar soldan güvencesizliği ve eşitsizliği arttıracağı için eleştiriliyor, sağ siyasettense halkın çıkarlarına hizmet etmediği için.

Macron, herkesin oyuna talip

Macron’un siyaset anlayışı merkezde konumlanarak toplumun her kesiminden oy alabilmeye dayanıyor. Macron, iklim krizine karşı ekonominin karbonsuzlaştırılmasından, ülkeye giren göçmen sayısını kontrol etmek için sınırları güçlendirmeye ve İslamofobi’yle mücadeleye kadar geniş bir ajandaya sahip. Örneğin geçen sene Fransa’da gerçekleşen yerel seçimlerde Yeşiller ciddi bir başarı kazanmıştı. Lyon, Bordeaux ve Strazburg gibi büyük şehirler Yeşillerin kontrolüne geçmişti. Bunu gören Macron, iklim krizine karşı daha fazla politika üretilmesini isteyen seçmenleri kazanmak için benzer politikaları hemen partisine adapte etti. Fakat bazı farklarla. Macron, Yeşil ve sol siyasetin aksine nükleer enerjiyi Fransa’nın geleceği ve karbonsuzlaşması için önemli bir teknoloji olarak görüyor. Mélenchon ve Yannick Jadot gibi adaylarsa Fransa’nın nükleer enerjiyi terk etmesini savunuyorlar.

Macron, dış politikada daha güçlü bir Fransa ve AB’yi savunuyor. Fransa’nın askeri harcamalarının arttırmasının yanında AB’nin de kendi stratejik otonomisini sağlaması gerektiğini düşünüyor.

Macron’un programının madde madde önerileriyse şu şekilde:

Ekonomi

  • Macron’un programı devletten sosyal yardım alanların her hafta 15 saat meslek eğitimi almasını öngörüyor.
  • Emeklilik yaşını 62’den 65’e çıkarmak istiyor.

Enerji

  • Macron’un enerji programı Fransa’nın 6 tane yeni tip nükleer santral inşa edeceğinin vaadini veriyor.
  • Yenilenebilir enerji alanındaysa denizin üzerinde 50 yeni rüzgar gülü tarlası kurmak istiyor.

Uluslararası ilişkiler

  • Macron AB’nin daha da güçlenmesi ve bir arada hareket etmesi gerektiğini düşünüyor. AB’nin enerji bağımsızlığını sağlamasını gerektiğini savunuyor.
  • Macron, AB’nin stratejik otonomisinin olması gerektiğini yıllardır savunuyor. AB’nin savunma harcamalarını artırmasını istiyor.

Eğitim

  • Detayları tam belli olmasa da öğretmen ücretlerini arttıracağını savunuyor
  • Macron’un meslek okullarını öğrenciler için “mükemmellik merkezine” dönüştürmeyi savunuyor.

Göçmenlik

  • Macron, Fransa ve AB’nin sınırlarını daha iyi koruması gerektiğini savunuyor. Bunun için yeni güvenlik birimleri oluşturmayı öneriyor.
  • Uzun süreli oturum elde etmek için Fransızca sınavını şart koymak istiyor.

Ayrıca Macron ötenazinin yasallaşıp yasallaşmaması gerektiğine dair toplumsal bir tartışma başlatacağını söylüyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.