Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Feministler, Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’nun İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili mesajlarını yorumladı: İktidar savunmada, muhalefet hücumda

AKP Genel Başkanı (AKP) ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, pazartesi (8 Kasım) günü kabine toplantısının ardından, “Her kim bu ülkede bir daha ‘İstanbul Sözleşmesi’ diye başlayan bir cümle kurarsa ona en başta ve en çok kendi adlarını sapkın ideolojik ajandaları uğruna istismar ettiği için kadınlarımız tepki göstermelidir” açıklamasında bulunmuştu. Erdoğan’ın bu açıklaması tepki çekti hatta sekiz baronun kadın hakları merkezi, Erdoğan’ın İstanbul Sözleşmesi’ne dair sözlerine karşılık olarak “İstanbul Sözleşmesi yaşatır” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerini ve İstanbul Sözleşmesi’ni hedefe almasını avukat ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi Tuba Torun ve aktivist, Gazete Duvar yazarı, Medyascope yorumcusu Berrin Sönmez ile konuştuk. Torun da Sönmez de muhalefetin gündemi belirlediğini, iktidarın ise savunmada olduğunu düşünüyor.

Av. Tuba Torun

Tuba Torun: “Erdoğan hem kadınları karşına alarak sözleşmeden kurtulmaya çalışıyor hem de sözleşmenin gündeme gelmemesi için kadınları arkasına almaya çalışıyor”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla 19 Mart’ı 20 Mart’a bağlayan gece Resmî Gazete’de yayımlanan kararla Türkiye’nin, 11 Mayıs 2011 tarihinde ilk imzacısı olduğu, kamuoyunda “İstanbul Sözleşmesi” olarak bilinen “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye ilişkin Avrupa Sözleşmesi”nden çekildiği duyurulmuştu. Avukat ve CHP Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi Tuba Torun, Erdoğan’ın İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkmasına rağmen sık sık bunu dile getirmesini “Kendi siyasetine alet etmeye çalışıyor” diyerek yorumluyor. Burada iki önemli sorunun sorulması gerektiğini söyleyen Torun, “Bu sözleşmeyi istemiyorlarsa kadına karşı şiddeti de önlemeyi istemediklerini rahatlıkla söyleyebiliriz” diyor:

“Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem kadınları karşısına alarak sözleşmeden kurtulmaya çalışıyor hem de sözleşmenin bir daha gündeme gelmemesi için kadınları arkasına almaya çalışıyor. Burada çok uzlaşmaz bir çelişki var; ‘Kadınları gerçekten ciddiye alıyor musunuz, kadına karşı şiddeti önleme konusunda samimi misiniz?’ Bu soruların sorulması gerekiyor. Erdoğan’ın bu konuda samimi olduğunu düşünmüyorum. İstanbul Sözleşmesi’nden neden çekildiler biliyor musunuz? Çünkü eşitliği istemiyorlar. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin varlığı kendi iktidarlarının bekasını zora sokar diye düşünüyorlar. Sırf bu yüzden ‘Toplumsal cinsiyet eşitliği’ kavramını bile ‘Toplumsal cinsiyet adaleti’ olarak değiştirdiler çünkü kendi adaletleri var. İstanbul Sözleşmesi toplumsal cinsiyet eşitliğini teminat altına alan ve en ince ayrıntılarıyla şiddetin önlenmesi için düzenlemeler yapmış bağlayıcı bir sözleşmeydi. Bir iktidar neden bu sözleşmeyi istemez? Önce samimiyetlerini bir sorgulamaları gerekiyor. Eğer bu sözleşmeyi istemiyorlarsa kadına karşı şiddeti de önlemeyi istemediklerini rahatlıkla söyleyebiliriz.”


“Erdoğan kadınlara İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili emir vermek yerine bence bu sözleşmeyle barışmalı”

Kadın örgütleri ve aktivistler sözleşmeden çıkılmasının ardından, “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” dedi. Bunu hatırlatan Torun, kağıt üzerinden sözleşmeden çekilmekle, sözleşmeden vazgeçilmediğini ve bunun için mücadele edildiğini belirtiyor. Sözleşmenin hâlâ zihinlerde olmasından Erdoğan’ın rahatsız olduğunu söyleyen Torun, “Bugün bu sözleşmeyi duymayan kalmadı” diyor:

“Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Sözleşmesi’nin şu an hâlâ var olduğunun farkında. Kağıt üzerinde sözleşmeden çekilmekle, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmadığını en iyi Cumhurbaşkanı Erdoğan biliyor. Biz hep dedik ‘Siz kağıt üzerinden sözleşmeden çekilmiş olabilirsiniz ama bugün bu sözleşmeyi duymayan bir kişi dahi kalmadı’. Bilakis iktidarın sözleşmeden çekilme kararı, sözleşmeyi topluma ve kadınlara daha iyi anlamamıza vesile oldu. Kendi seçmenleri dahi bu sözleşmeye sahip çıktılar. İstanbul Sözleşmesi’nin zihinlerde olmasından ve sözleşmenin hâlâ var olmasından iktidar rahatsız. Kadınlara İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili emir vermek yerine bence bu sözleşmeyle barışmalı ve sözleşmenin söylediklerini anlamaya çalışmalı”

“Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun vaadinin insanlar için ne kadar önemli olduğunu farkında”

Sosyal medya hesaplarından 7 Kasım’da bir video paylaşan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidara geldiklerinde kadına yönelik şiddetle mücadelenin hemen başlayacağını bildirdi ve “İstanbul Sözleşmesi’ni ilk bir hafta içinde yeniden yürürlüğe koyacağız” dedi. Tuba Torun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu çıkışının bir nedenin de Kılıçdaroğlu’nun bu vaadi olduğunu düşünüyor: 

“Kılıçdaroğlu’nun İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili söylediklerinden dolayı ilişkin bir gönderme olduğunu da düşünüyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanlar için bu vaadin ne kadar önemli olduğunu farkında. Dolayısıyla iktidar, birtakım siyasi gerekçeleri bahane ederek tekrar İstanbul Sözleşmesi’ni karalamaya devam ediyor. Ancak biz de bu sözleşmenin neden önemli olduğunu anlatmaya devam edeceğiz.”

Berrin Sönmez

Berrin Sönmez: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul Sözleşmesi’nde kadınların kurduğu dil karşısında bir çıkmaz içine düşüyor ve karşı savunmaya geçiyor”

Gazete Duvar yazarı, Medyascope yorumcusu Berrin Sönmez de Tuba Torun gibi bu çıkışı CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun sosyal medya üzerinde paylaştığı video ile bağdaştırıyor. Muhalefetin son dönemde gündemi belirlemesine atıfta bulunan Sönmez, Erdoğan’ın bu çıkışlarını savunma olarak görüyor. Sönmez’e göre bu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın içinde bulunduğu panik halini gösteriyor:

“Bu çıkışı Kemal Kılıçdaroğlu’nun videosuyla ilişkilendiriliyorum. Bu vaadi doğrultusunda muhalefetle karşıtlık kurabilmek, İstanbul Sözleşmesi’ne karşı olan desteklediği aşırılıkçı dini gruplara mesaj vermek ve kendi oylarını konsolide etmek için kullandığını düşünüyorum. Muhalefetin son zamanlardaki çıkışları iktidarın gündemi belirliyor. Bir yandan da bunu bir savunma olarak görüyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, İstanbul Sözleşmesi’nde kadınların kurduğu dil karşısında bir çıkmaz içine düştüğünü ve o çıkmaz içine düşme hissini de karşı saldırıyla bertaraf ettiğini düşünüyorum. Kadınların bu kadar ısrarla devam eden İstanbul Sözleşmesi kararlılığı karşısında kendi kararında haksız olmadığına dair tabanını, seçmenini konsolide etmeye çalışmak için gündeme taşıyor. Bu söylemler giderek sertleşiyor. Fesih bildirimini verirken kullanmadığı kadar sert ve hakaret içeren sözler kullanmaya başladı. Bu bir panik halini gösteriyor bence.”

“Kılıçdaroğlu’nun video söylediği birçok şeyi de kabul etmiyorum”

Berrin Sönmez, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun yayınladığı videodaki maddelerden bazılarına katılmadığı belirtiyor. Kılıçdaroğlu, yayınladığı videoda, “Eşinden boşanan kadınlar için ilk altı ayda Yeni Başlangıçlar Fonu oluşturacağım. Kadın ve erkek arasındaki nafaka gerginliğini kesinlikle bitireceğim” demişti. Berrin Sönmez “nafaka gerilimi” ifadesinin yanlış olduğunu düşünüyor:  

“Kılıçdaroğlu’nun söylediği birçok şeyi de kabul etmiyorum. Kadınlara birtakım haklarını teslim ediyormuş, kadınların hayatları hakkında iyi düzenlemeler yapmaya hedefleniyormuş gibi gösteriyor ancak hayır. Öne sürdüğü nafaka gerilimi gibi ifade nafaka karşıtı erkek dilinin kullanımı olduğunu gösteriyor.”

İstanbul Sözleşmesi neden önemli?

Türkiye, kamuoyunda “İstanbul Sözleşmesi” olarak bilinen “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”nden, 19 Mart’ı 20 Mart’a bağlayan gece yarısı cumhurbaşkanı kararıyla çıktı. 1 Temmuz’da yürürlükten kalkan, imzalandığı ve yürürlüğe girdiği günden bu yana siyasetin gündeminde olan sözleşmenin 1. maddesi, sözleşmenin amacını tanımlıyor:

  • Kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak, 
  • Kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınları güçlendirmek de dahil olmak üzere, kadınlarla erkekler arasında önemli ölçüde eşitliği yaygınlaştırmak,
  • Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin tüm mağdurlarının korunması ve bunlara yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politika ve tedbirler tasarlamak,
  • Kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti ortadan kaldırma amacıyla uluslararası işbirliğini yaygınlaştırmak,
  • Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin ortadan kaldırılması için bütüncül bir yaklaşımın benimsenmesi maksadıyla kuruluşların ve kolluk kuvvetleri birimlerinin birbiriyle etkili bir biçimde işbirliği yapmalarına destek ve yardım sağlamak. Tarafların söz konusu sözleşmenin hükümlerini etkili bir biçimde uygulamalarını sağlama amacıyla bu sözleşmede spesifik bir izleme mekanizması oluşturulmuştur.

İlgili haberler:

Türkiye 1 Temmuz’da İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıyor – Av. Tuba Torun: “İktidar gider, kadın mücadelesi kalır”

Türkiye, 1 Temmuz’da İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıyor – Berrin Sönmez: “Bu karar AKP için de gerilemedir, AKP kendini daha dar bir kesimin desteğine muhtaç gördü”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.