Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ruşen Çakır yazdı: Muhalefet partilerinin açmazı – “Benim hassasiyetim senin hassasiyetini döver”

Bu yazıyı 25 Mart Cuma akşamı Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun sosyal medyada paylaştığı bir videoya borçluyum. “Şahit ol ya Rab” başlıklı bu videoda Davutoğlu, önce Furkan Vakfı mensuplarının Adana’da maruz kaldığı polis şiddetinden örnekler veriyor, ardından Recep Tayyip Erdoğan’ın mal varlığı olarak alyansını göstermiş olduğunu hatırlatıp Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’ten söz ediyor ve nihayet konuyu 28 Şubat sürecindeki başörtüsü eylemlerine bağlayarak seçmene “vicdan” çağrısı yapıyor.

Davutoğlu bu videoyla AKP’nin muhafazakâr/İslamcı seçmenine hitap ettiği ve onları Erdoğan’dan koparmayı hedeflediği açık. Ve bu nedenle muhalefetin diğer aktörleri tarafından da yaptığı/yapmak istediği “isabetli” bulunabilir. Aynı kanıda değilim, çünkü:

Erdoğan ile dindarlık yarışına girmek

Her ne kadar Adana’da yaşananlar derin siyasi anlamlar içeriyor olsa da Furkan Vakfı ilk kez polis baskısına maruz kalmadı. Hatta vakfın liderleri Alparslan Kuytul başta olmak üzere çok sayıda kişi tutuklandı, yargılandı. Yani Kuytul ve takipçilerinin iktidarın gadrine uğraması nedeniyle AKP ve Erdoğan’dan kopanlar çoktan koptu, kalanlar da yaşananları bazı komplo teorileriyle meşrulaştırmaya çalıştı, çalışıyor.

Zaten Erdoğan’ın seçmen tabanıyla ilişkisini bozmak için dinin, İslami birtakım iddia ve eleştirilerin isabetli birer enstrüman oldukları söylenemez. Kuşkusuz bazı seçmenleri Erdoğan’ı dindar olarak gördükleri için de seviyor olabilirler ama bağlılığın ana nedeni büyük ölçüde dünyevi. Yani rakipleri seçmene Erdoğan’dan daha iyi bir ahiret yerine daha iyi bir dünya sunmaları gerekiyor.

Dolayısıyla rakiplerinin kendisiyle dindarlık yarışına girmesi Erdoğan’ı büyük ölçüde memnun eder, siyasi tartışmayı o çok sevdiği kutuplaşma ve kimlik tokuşturma alanına çekmiş olur.

Endişeli muhafazakârlar”

Bütün bunlara ek olarak en büyük sorun, muhalefet partilerinin büyük kısmında baskın olan ve başlığa çıkardığım “Benim hassasiyetim senin hassasiyetini döver” yaklaşımı. Örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bir etkinliğinden, bana göre fazlasıyla alınan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan “endişeli muhafazakârlar” tartışması başlatmış ve kişisel gözlemlerime göre kendisine ilgi duyan genç kuşak seçmenlerinin kafasında soru işaretleri doğmasına neden olmuştu.

“Endişeli muhafazakârlar” argümanına Gelecek Partisi’nin de sahip çıktığını biliyoruz. Bu iki parti, belli ölçülerde de Saadet Partisi, dindar seçmenleri Erdoğan’dan koparmak için bu konuda hassas olmak gerektiğini, bu kesimlere ancak kendilerinin güven verebileceğini söyleyerek muhalefet bloğu içerisindeki özgül ağırlıklarını ve buna bağlı olarak pazarlık güçlerini artırmak istiyorlar.

Endişeli milliyetçiler”

Diğer tarafta İYİ Parti, en azından içlerinden bazı isimler de “endişeli milliyetçiler” olgusunun muhalefet bloğunun ana dertlerinden biri olmasını dayatıyorlar. Ve bunu da tabii ki HDP üzerinden yapıyorlar.

HDP’nin Millet İttifakı içinde yer almayacağı kesin ve bu durum milletvekili seçimleri için çok da ciddi bir sorun değil. Fakat muhalefet cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak istiyorsa HDP seçmenine ihtiyacı var. Bunu başarabilmek için de o seçmenin gönlünü almak, en azından gönlünü kırmamak zorunda. Bu açıdan bakıldığında söz konusu İYİ Partililer’in nasıl bir akıl yürütmeyle hareket ettiklerini anlamak çok zor.

Muhtemelen “Ne yani bizim adayımıza değil de Erdoğan’a mı oy verecekler!“ ya da “Biz dövelim, nasılsa CHP ve Kılıçdaroğlu onların gönlünü alır“ diye düşünüyor olmalılar. Halbuki nasıl diğerlerinin Erdoğan ile İslamcılık yarışına girmesi yanlışsa onların da Devlet Bahçeli ile milliyetçilik yarışına girmesi o ölçüde yanlış.

Ve bütün bu yanlışlar dini veya milli kimliklerinin ötesinde ülkeleri için endişe duyan seçmenlerin şevkini kırma potansiyeline sahip.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.