Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Edgar Şar yazdı: Altılı masa fonksiyonunu yerine getiriyor mu?

Geçen hafta Macaristan’da kurulan altılı muhalefet ittifakının Başbakan Viktor Orban’a karşı kaybettiği seçimlerden Türkiye muhalefetinin çıkarabileceği dersler üzerinde durmuştum. Bu hafta da bu önemli dersleri, bu aralar sıkça yapılan bir sorgulama olan “Altılı masa neden heyecan yaratmıyor?” sorusuna referansla muhalefetin görünen eksikleri üzerinden ele almak istiyorum. Seçimli otoriter rejimlerde muhalefetin zaferi için tek bir reçete yok. Ancak yenilgiye nelerin yol açtığını bu gibi karşılaştırmalarla görmek mümkün.

Öncelikle şu “Neden heyecan yaratılamıyor?” meselesini ele alalım. Bir defa salt heyecanın ne demokrasilerde ne de bizimki gibi otoriter rejimlerde seçim kazandırdığı görülmemiştir. Evet, Türkiye’nin çoklu krizler yumağında olduğu bu dönemde normalde muhalefetin “gümbür gümbür geliyor” olması gerekir. Ancak bu da salt heyecanla olacak bir şey değil. “Salt heyecan”dan kastımın ne olduğunu 24 Haziran 2018 seçim kampanyasını hatırlayanlar anlayacaktır. Kaldı ki heyecan dediğimiz şey seçimlerden 1,5 yıl önce yaratılıp, seçime kadar sürdürülebilecek bir şey de değil. Heyecan, zamanı geldiğinde yan seçim sathı mailine girildiğinde ancak anlamlı ve sürdürülebilir hale gelir. Ancak o noktada da heyecanın işlevsel olabilmesi altının dolu olmasına bağlı. İşte bugün altılı masanın yapması gereken, heyecan vermekten öte seçim sathı mailinde yaratılacak bu heyecanın altını doldurmaya başlamaktır. Muhalefet bugünden seçime kadar sahip olduğu zamanın en azından bir kısmını bunu yapmak için kullanmalıdır.    

Bugün altı muhalefet partisi, her ayın son pazar gününün akşamları hariç zamanlarının neredeyse tamamını kendi parti propagandalarına ayırıyorlar. Bunu tamamen bırakmaları ne mümkün ne de anlamlı. Ancak şu ya da bu şekilde önümüzdeki seçimleri kazanması durumunda ülkeyi uzun bir süre beraber yönetmek durumunda olacak bu partiler, zamanlarını sadece tek başına iktidar oldukları zaman yapacakları şeyleri anlatmaya ayırdıkları zaman, seçmene neden bir araya geldiklerini anlatmamış oluyorlar. Şu anda altılı masanın tek somut çıktısı olan güçlendirilmiş parlamenter sistem (GPS) önerisi ve bu öneri de partilerin altına beraber imza attığı 28 Şubat’tan bu yana bir kenara atılmış gibi görünüyor. Normal şartlarda altı muhalefet partisinin örgütlerine, tabanlarına ve potansiyel seçmenlerine şu mealde bir anlatım yapması beklenirdi:

“Altı parti tüm farklılıklarımızı bir kenara bırakarak bir araya geldik, çünkü ülkemizin kronikleşmiş sorunlarını beraber çözebilir, daha iyi bir ortak yaşamı ancak beraber inşa edebiliriz. Bu bir Erdoğan karşıtlarının aritmetik birlikteliği değil. Güçlendirilmiş parlamenter sistem çözüm önerilerimizin ilki ve temeli. Bunu uygulamaya koyup, demokratik bir ortamda rekabet etmeye başlayana kadar ülkenin acil sorunları başta olmak üzere tüm sorunlarını ele almak üzere birlikte hareket edeceğiz.”

Ara sıra liderlerden bu mealde açıklamalar duysak da partilerin ayrı ayrı bunu vurgulamaktansa büyük oranda kendi propagandalarına yönelmeleri, seçmenin bu birlikteliği salt Erdoğan karşıtlığı olarak algılamasına ve ister istemez Erdoğan’ın karşısına kimin aday olarak çıkacağını tartışmasına sebep oluyor. Bu arada da 20 yıldır ülkeyi yöneten Erdoğan iktidarına karşı da güçlü bir alternatif inşa edilmemiş oluyor. Halbuki seçime bir yıl kala bu değerli zamanı muhalefetin bu amaçla kullanması gerekiyor. Zira 2023 seçimlerini muhalefetin kazanması durumunda seçmenlerin hayatında iyiye doğru nelerin değişeceğini iki aylık kampanya döneminde bir adayın anlatması mümkün değil. Madem adayın açıklanması, benim de katıldığım sebeplerle son aşamaya bırakılacak, o zaman altılı masanın heyecan yaratma işini adaya bırakması ve bugünden o heyecanın altını doldurmaya başlaması gerekiyor.

Peki altılı masa bunu neden yapamıyor? Bana kalırsa bunun temel sebebi altılı masanın statüsündeki belirsizlik. Bu masanın seçimlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısına çıkacak siyasi ittifak mı olduğu yoksa sadece parlamenter sistem konusunda mutabakata varan bir istişare masası mı olduğu konusu halen belirsiz. Bu belirsizlik aşılmadan altılı masanın başta ekonomi olmak üzere sistem haricindeki tematik konularda beraber hareket etmesi mümkün gözükmüyor. Ancak bu arada zaman daralıyor.   

Şimdilik belirsizliği azaltan yegane şey, altılı masa ve ötesindeki tüm muhalefetin ortak aday fikrini paylaşıyor olması. Ancak TBMM çoğunluğu da muhalefet için bir hayli önemli olduğuna göre, özellikle seçim yasasındaki değişikliklerle birlikte nasıl bir ittifak yapısının uygulamaya koyulacağı, listelerin nasıl hazırlanacağı ve diğer tüm soruların cevapları bu belirsizlik çözülmeden verilemeyecek gibi gözüküyor. Ancak unutmamak gerekir ki her ne kadar da bu meseleler muhalefetin seçim stratejisi açısından hayati olsa da altılı masanın veya genel anlamda muhalefetin bu konularla “heyecan” yaratması mümkün değil. Seçmenin duymak istediği ittifakın yapısı, listelerin nasıl hazırlanacağı değil; 2023 Haziran’ından sonra hayatlarında nelerin değişebileceği. Altılı masa, bu noktada seçmene net ve uygulanabilir mesajlar verilebilmesi için gerekli çalışmaları yapmalı.  

Macaristan’dan çıkarılacak belki en önemli ders muhalefetin çatlak değil birlik görüntüsü vermesi. Bu görüntü sadece bir ittifak kurup, ortak aday çıkarmakla olmuyor. Budapeşte Belediye Başkanı Gergely Karácsony, seçim yenilgisi sonrası yaptığı değerlendirmede“… yenilginin sebebi kurduğumuz ittifak değil, birlik olmayı başaramamış olmamız” diyor. Türkiye’de de muhalefet liderlerinden herhangi birinin altılı masadan kalkması kolay değil; zira bunu kim yaparsa yapsın seçmenin gazabına uğrar. Ancak bu durum bazı partiler için masada zoraki olarak kalma durumunu yaratabilir ki bunun ne gibi problemler yarattığını Macaristan örneği net bir şekilde gösterdi. Dolayısıyla partilerin masada gönüllü ve istekli oturmalarını engelleyecek hareketlerden herkesin kaçınması gerekir. Eğer bu başarılamazsa, bu masadan çıkan programa da, ekibe de, ortak adaya da güven yaratmak kolay olmayacak. Elbette ortak aday aynı anda herkesin gönlünde yatan biri olmayacak. Kim olursa olsun, seçmenin bir kısmının “bağırlarına taş basarak” oy vermesi gerekecek. Ancak bunun olabilmesi için altılı masa tüm bu süreçlerin hazırlığını yapmalı ve de bunları toplumla konuşmalı. Her ayın son pazarı yapılan toplantılar sonucunda, seçimlere giderken bir ilerleme sağlandığı hissedilmeli.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.