Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Işın Eliçin yazdı: Savaşlara yoksullar gider önce…

Prusyalı general ve askerî teorisyen (savaş filozofu diyenler de var) Carl von Clausewitz’in şu çok alıntılanan tespiti, “(savaşlarda) kayıplar konusunda tarafların verdiği rakamlar asla doğru değildir, nadiren gerçeğe yaklaşır, daima bilinçli olarak tahrif edilir”, altıncı ayını tamamlamak üzere olan Rusya-Ukrayna savaşı için de geçerli. 

10 Haziran’da Ukrayna Devlet Başkanı Volodomir Zelenskiy’nin danışmanlarından Oleksiy Arestovych, cephede her gün ortalama 200 asker kayıp verdiklerini söylemişti. Bu hesaba göre 24 Şubat’tan bugüne 36 bine yakın Ukrayna askeri hayatını kaybetmiş demektir. ABD istihbarat kaynakları ise Ukrayna’nın asker kayıplarını 5 bin ila 11 bin arasında hesaplıyor.

Rusya’nın kayıpları konusunda da, Kremlin’in kamuyla paylaştığı rakam ile Batılı kaynakların tahminleri arasında büyük bir fark var ama tam aksi yönde. Kremlin 25 Mart’ta paylaştığı bin 351 askerin öldüğüne dair veriyi bir daha güncellemezken, temmuzda Amerikan İstihbarat Servisi CIA’in başkanı ölen Rus askerlerinin sayısını 15 bin olarak hesapladıklarını söylemişti. Zelenskiy ise geçen hafta Rus ordusunun 43 bin askerini kaybettiğini iddia etti.

Gerçek sayıyı savaş devam ederken bilmemiz çok güç. Ancak sivil kayıpları dahil etmediğimizde (BM’in tahmini en az 5 bin 500 sivilin öldüğü yönünde) ve iki taraf için 20’şer bin kayıptan hesap yaptığımızda, ayda en az 6 bin 500 askerin cephede öldüğünü varsayabiliriz. Dehşet verici… 

Ancak bana bu yazıyı yazdıran rakamlar değil; Ukrayna’da ölen askerlerin büyük çoğunluğunun memleketine, Rusya Federasyonu’nun en yoksul bölgelerinden Dağıstan’a gidilerek ve ölenlerin yakınlarıyla mülakatlar yapılarak yazılmış bir haber oldu: New Yorker dergisinde Nana Heitmann ve Keith Gessen imzasıyla yayınlananRusya’nın Elem Cumhuriyeti (ya da Yas Cumhuriyeti) …

Şöyle başlıyor yazı:

“Ukrayna’da ölümü resmî olarak bildirilen ilk Rus askeri, 25 yaşındaki Nurmagomed Gadzhimagomedov’du. Savunma Bakanlığı’na göre, işgalin ilk aşamasında pusuya düşürüldü; kendisini ve çevresindeki Ukraynalılar’ı bir el bombasıyla havaya uçurdu. Başkan Vladimir Putin, Gadzhimagomedov’a ülkenin en yüksek onur nişanını -Rusya Kahramanı madalyasını- verdiğini duyurduğunda, kıdemli teğmenin Dağıstanlı olduğunu da özellikle vurguladı. Putin, etnik bir Rus olarak, kökeni farklı bir azınlık mensubunun göstermiş olduğu böylesi bir kahramanlık nedeniyle ‘Rusya’nın çokuluslu ve güçlü halkının parçası olmaktan’ gurur duyduğunu da sözlerine ekledi. 

New Yorker için Dağıstan’da köy köy gezerek hem fotoğraf çeken hem de röportajlar yapan Nanna Heitman, gittiği hemen her yerde savaşta ölen askerlerin posterlerinin anma amacıyla duvarlara asılı olduğunu anlatıyor.

Aslında Putin’in Ukrayna’daki “özel operasyon”unu yürüten orduda etnik cumhuriyetlerden çarpıcı sayıda genç erkek bulunuyor. Mariupol kuşatması sırasında bir Çeçen taburu, TikTok dahil sosyal medyada epey görünürdü. Buryatlar ve Başkırtlar savaşırken ve ölürken görüntülendi. Azınlıkların bu bariz çokluğu, kısmen demografik eğilimlerle açıklanabilir. Ancak bu aynı zamanda Moskova ve St. Petersburg’un dışındaki pek çok bölgenin hem ekonomik olarak hem de fırsatlar açısından eşitsiz oluşuyla alakalı. Rus güçlerinin büyük çoğunluğunu sözleşmeli askerler oluşturuyor ve bunların maaşları oldukça yüksek; kimi kaynaklara göre ayda 4 bin 700 ABD Doları’nı bulabiliyor”. 

Çeçenistan, Gürcistan ve Azerbaycan ile sınır komşusu Dağıstan, 14 resmî dilin konuşulduğu, çoğu Müslüman 30 civarında farklı etnik grubun yaşadığı bir cumhuriyet. Kuzey Kafkasya’daki pek çok bölge gibi, Çeçenistan Savaşı’nın da etkisiyle, işsizlik oranı yüksek. Ekonomide aktif olan nüfusunun çoğu tarım sektöründe çalışıyor. New Yorker’a mülakat veren imamın dediği gibi “Başka iş yok, gençlerin hepsi sözleşmeyle orduya yazılıyor”. 

Dağıstan’da yaşayan İbrahim Arapçanov, imamlık yapıyor. Oğlu Kemran’ı mart ayında Ukrayna’da kaybetmiş.

Rusya Savunma Bakanlığı’nın internet sitesine göre, Rus ordusuyla sözleşmeli çalışan herkesin “hayatta kalma” kursuyla birlikte dört haftalık yoğun bir silah eğitimi alması şart. Toplam 240 saatlik programda, atış talimi, el bombası kullanımı ve askerî taktikler üzerine dersler bulunuyor. Ancak The Moscow Times’ın haberine göre, Ukrayna işgali ertesinde şartlara uyulmamaya ve sözleşmeli askerler bir haftalık, en fazla iki haftalık talimle cepheye gönderilmeye başlanmış. Gazetenin konuştuğu bir sözleşmeli, Ukrayna sınırına yakın Belgorod’daki askerî üste beş günlük talimin ertesinde beş gün de rotasyon için bekledikten sonra savaşa katıldığını anlatıyor. Bağımsız haber sitesi Meduza da geçen ay Belgorod’daki üsse girer girmez üç günlük eğitimle Harkov yakınlarındaki muharebenin içine gönderilip biri ölen, diğeri yaralanıp sakat kalan iki genç askerin hikayesini haberleştirmişti. 

Dağıstan’da ölen askerlerin yakınları her hafta mezarlarda toplanıp sevdikleri için dua ediyor ve birbirlerini teselli ediyor.

BBC Rusça servisine göre, Rusya’daki büyük çevrimiçi işe alım platformlarından HeadHunter’da Nisan-Temmuz 2022 arasında sözleşmeli askerlik için 7 bin ilan çıkmış. Bir başka çevrimiçi işe alım sitesi Superjob’da da 18 bin ilan tespit edilmiş. Haberde, düzenli orduda asgari hizmet süresinin genellikle iki yıl olduğu, ancak mart ayından bu yana üç aylık, altı aylık ve bir yıllık olmak üzere kısa süreli sözleşmeler teklif edildiği belirtiliyor. Kremlin, askerleri Ukrayna’da savaşa değil “özel operasyon”a yolladığı için, bu sözleşmelerle orduya yazılanlara da “gönüllüler” deniliyor. Böyle bir gönüllünün BBC News’e anlattıkları, askerlerin cepheye sadece eğitimsiz değil kötü donanımla gönderildiklerini de ortaya koyuyor: “Birkaç gün içinde herkesi topladılar. Birliğe gece geldik. Sabah giyindik: Botlar, üniforma, Sovyet döneminden kalma bir spor çantası, ince bir havlu, bir kalıp sabun ve Sovyet iç çamaşırları. Benimki 1960 tarihli”.

Biliyoruz ki “Savaşlara her yerde ve her zaman yoksullar gönderilir. Yoksul ülkelerin yoksulları birbirine kırdırılır. Dünyanın dengesi yeniden kurulur”…

(Fotoğraflar: Nanna Heitmann / Magnum for The New Yorker)

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.