Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Onur Yaser Can davası 2 Aralık’ta görülecek | Ezgi Sevgi Can: “Dayanışma ağını kuvvetlendirip polis şiddetine karşı ses çıkarmamız gerekiyor”

Gözaltında kötü muamele ve çıplak aramaya maruz bırakıldıktan sonra 2010’da hayatına son veren Onur Yaser Can’ın ölümüyle ilgili davanın ikinci duruşması 2 Aralık’ta İstanbul Adalet Sarayı’nda yapılacak. Medyascope’a konuşan Onur Yaser Can’ın kız kardeşi Ezgi Sevgi Can davadaki son gelişmeleri anlattı. 

Onur Yaser Can

“İşkenceyi inkâr etmek üzere kurdukları senaryoyu devam ettirdiler”

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mimarlık Fakültesi mezunu Onur Yaser Can’ın gözaltında kötü muamele ve çıplak aramaya maruz bırakıldığı için hayatına son vermesinden 12 yıl sonra, dört polis ve bir bilirkişi hakkında açılan davanın ilk duruşması 30 Eylül’de yapıldı. Dört polis memurunun “kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği”,“resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme”, bilirkişinin ise “gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık yapma”, “kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği”, “resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme” suçlamasıyla yargılandığı davada, duruşmaya katılmayan polis amiri Hakan Aydın’ın SEGBİS sistemiyle ve gerekirse zorla getirme kararıyla mahkemeye katılmasına karar verildi.

Onur Yaser Can’ın kız kardeşi Ezgi Sevgi Can, 2 Aralık’ta görülecek duruşma öncesi Medyascope‘a konuştu. Sanık polislerin duruşmada yıllardır söyledikleri yalanları sürdürdüğünü söyleyen Ezgi Sevgi Can, “İşkenceyi inkâr etmek üzere kurdukları senaryoyu devam ettirdiler. Daha önce verdikleri ifadelerle çelişen ifadeler verdiler. Karşı tarafın avukatı, ‘Onur Yaser eğer uyuşturucu kullanmasaydı bunlar olur muydu?’ beyanında bulunarak bu kadar ağır bir sonucu olan olayda bile mağduru suçlu göstermeye çalıştı” diyerek ilk duruşmayı değerlendirdi. 

Sanık polis Hakan Aydın’ın ilk duruşmaya katılmamak için duruşmadan önce bizzat mahkeme kalemine gelerek hasta olduğuna dair dilekçe verdiğini hatırlatan Can, “Ama bir gün sonraki duruşmaya gelemiyor. Yani bariz bir şekilde sorgudan kaçma yoluna gitmiştir” dedi. 

Polislerden birinin çıplak aramayla ilgili, “Bazen çıplak arama yaparız. Ben 18 yıldır polislik yapıyorum. Benim hep uyguladığım bir usül. Bu aramalar usülsüzse benim bütün yaptığım aramalar usulsüzdür” açıklamasında bulunduğuna dikkat çeken Can, “Yani çıplak aramanın yapıldığı tekrar itiraf edildi. Bu da mahkeme kayıtlarına geçti. Bunun mahkeme gözünde bir kanaat oluşturmasını bekliyoruz” diye devam etti. 

“Yorgun ama umutluyum”

Yorgun ama bir yandan da umutlu hissettiğini anlatan Can, “Çok fazla destek var. Yoğun bir mücadele veriyoruz. O nedenle kendimi bir yandan güçlü de hissediyorum. Ama bu zor bir mücadele, kolay değil benim için.” dedi. 

Özellikle anne ve babasını kaybettikten sonra hakkaniyetli bir sonuç beklentisine girmemeyi öğrendiğini dile getiren Can, “Benim amacım, Onur Yaser’e yapılan haksızlığın, bana, bütün aileme yapılan haksızlığın kayıt altına alınması. Umarım olumlu bir sonuç çıkar. Mücadelenin kendisine değer veriyorum, inanıyorum ve ona odaklanmaya çalışıyorum” diye konuştu.

Mücadeleleri ortaklaştırmak gerektiğini belirten Can, 2 Aralık’ta görülecek duruşma için şu çağrıda bulundu: “Ancak birlikte bir şeyleri değiştirebileceğimizi düşünüyorum. Dayanışma ağını kuvvetlendirip polis şiddetine, devlet şiddetine karşı ses çıkarmamız gerekiyor. Bunun için 2 Aralık’ta herkesi bekliyorum. Gelemeyenleri de sosyal medyadan desteğe çağırıyorum. Her türlü destek çok önemli.”

Ne olmuştu?

ODTÜ Mimarlık Fakültesi mezunu Onur Yaser Can, 2010 yılının haziran ayında İstanbul-Harbiye’de esrar satın aldığı iddiasıyla gözaltına alındı. 28 yaşındaki genç mimar, nöbetçi savcının talimatıyla ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. İki gün sonra tutanaklarda eksiklik olduğu gerekçesiyle tekrar karakola çağrıldı. Kötü muameleye maruz bırakılan Can, baskı altında tutanakları imzalamak zorunda kaldı. 23 Haziran’da bir kez daha karakola çağrılan Can, 23 Haziran 2010’da odasının penceresinden atlayarak yaşamına son verdi. Anne Hatice Can, oğlunun intiharından sonra kot pantolonun arka cebinde bir not buldu. Notta, “Narkotik Şube’de çırılçıplak soyulup yere çöktürülüp öksürtüldüm. Onurumla oynadılar. Korkuyordum” yazıyordu.

Oğulları Onur’un ölümünün ardından Can ailesi hukuk mücadelesi başlattı. İki polis memuru hakkında “resmi belgede sahtecilik” suçlamasıyla dava açıldı. Polisler dava sırasında çıplak aramayı itiraf etti ancak 2011 yılında polisler hakkında işkence ve kötü muameleyle ilgili kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi.

İki polis, evrakta sahtecilik suçundan 6 yıl 5 ay hapis cezasına çarptırıldı. Anne Hatice Can, mahkemenin kararını Yargıtay’a taşıdı ama sürecin adaletsizliğine dayanamadı ve 2014 yılının mart ayında yaşamına son verdi. Bu süreçte sağlığı bozulan baba Mevlüt Can da 2019’da hayatını kaybetti.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.