Madımak Katliamı’nın üzerinden 30 yıl geçmesinin ardından, firari sanıklar yönünden süren davanın 30. duruşması bugün (14 Eylül) yapıldı. Davanın avukatları insanlığa karşı suçlarda zamanaşımı olmayacağını söylerken, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi, firari üç sanık yönünden süren davayı zamanaşımı gerekçesiyle düşürdü.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin (PSAKD) Sivas’ta düzenlediği şenliklerde, 2 Temmuz 1993’te Madımak Otel’in ateşe verilerek 33 kişinin ve iki otel çalışanının yakılarak öldürülmesiyle ilgili firari sanıklar yönünden süren dava bugün (14 Eylül)Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü ve dava zamanaşımı gerekçesiyle düşürüldü. Bu aşamadan sonra firari sanıklar yakalansa da mahkeme karşısına çıkarılmayacak, yargılanmayacak.
Madımak Katliamı’nın üzerinden 30 yıllık sürenin ardından başlayan zamanaşımı tartışmalarının ardından yapılan duruşmada savcı, esasa ilişkin mütalaasında “30 yıl olan olağanüstü zamanaşımı süresinin 2 Temmuz 2023’te dolduğunu” söyleyerek firari sanıklar Murat Sonkur, Eren Ceylan ve Murat Karataş yönünden süren davanın düşmesini istedi. Avukatların zamanaşımının zorunluluk olmadığına yönelik itirazlarına ve Madımak Katliamı’nın insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunun kabul edilerek yargılamanın devam etmesi talebine karşın, mahkeme heyeti davayı düşürdü.
Duruşma için küçük salon verildi, izleyenler salona sığmadı
Zamanaşımı kararı verilmesi tehdidine karşı duruşmayı siyasetçiler, sanatçılar ve Madımak Katliamı’nda öldürülenlerin aileleri takip etti. Duruşma bugün, Ankara Adliyesi’nin büyük ağır ceza mahkemesi salonları yerine küçük bir salonda görüldü. Duruşmayı izlemek için gelenler salona sığmadı, kapılar açık tutularak koridordan dinlemeye çalışanlar oldu. Türkiye ve Avrupa’dan Alevi örgütlerinin temsilcileriyle sanatçı Erdal Erzincan da duruşma salonundaydı.
Yeşil Sol Parti Eş Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, Yeşil Sol Parti milletvekilleri Sevilay Çelenk ve Celal Fırat, EMEP Milletvekili Sevda Karaca, CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, CHP milletvekili Veli Ağbaba, CHP Kadın Kolları Başkanı Aylin Nazlıaka da duruşmayı izledi.
Sivas Katliamı’nın 30. yılı | Madımak tanıkları anlatıyor
Adliye’nin çevresi polis bariyerleriyle çevrildi. Gelenler, Adliye’de ne işi olduğu sorularak ve Çevik Kuvvet polislerinin üst araması yapmasından sonra Adliye binasına alındı. Mahkeme salonunun önünde de polis bariyeri konuşlandırıldı.
“Devlet Sivas’ta Alevilere karşı katliam işledi”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Madımak’ta katledilen Gülsüm Karababa’nın babası Hüseyin Karababa, “Devlet Sivas’ta Alevilere karşı katliam işledi” diyerek dönemin Sivas Belediye Başkanı olan Temel Karamollaoğlu’nun, dönemin Sivas Valinin, jandarma komutanının, emniyet müdürünün ve devlet görevlilerinin ifadeye çağrılmasını talep etti. Karababa’nın avukatı Coşkun Özgür Piroğlu ise “Tarih, Sivas Madımak Alevi soykırımını yapan iki katili affeden ve tahliye ettiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı yargılayacak. Tarih, katliamın en büyük sorumlularından biri olan Temel Karamollaoğlu’nu aklamaya çalışan Kemal Kılıçdaroğlu’nu ve muhalefet partilerini de yargılayacak” diye konuştu.
Şenal Sarıhan: “2019’da sanıklar kaçak sayıldı, kaçak sayılma zamanaşımını durdurur”
Davayı 30 yıldır takip eden avukat Şenal Sarıhan, Adalet Bakanlığı’nın mahkemeye zamanaşımı uyarısı yapmadığına dikkat çekerek şunları söyledi:
“Sanıkların oturması ve yargılanması gereken koltuklar 30 yıldır boş. Biz yıllardır diyoruz ki, ortada insanlığa karşı işlenmiş bir suç vardır. Bu dava yıllardır çok sayıda heyetle yürüyor, 30 yıllık geçmişi bilebilmek son derece zor. Ben bu davanın 30 yıldır tanığı, 30 yıllık avukatıyım. Her aşamayı ince ince anımsamaya çalışıyorum. Biz 2019’da sizden önceki heyetten, bu üç sanığın kaçak olmasına ilişkin talepte bulunduk ve mahkeme kabul etti. 2019 yılında üç sanık kaçak sayıldılar, kaçak sayılma zamanaşımını durdurur. Hepimizin yüreği titriyor, bu titreyişi sizin de duymanızı istiyoruz. Kaçak sayılmaları halinde artık karar da verebilirsiniz çünkü dosyada bu sanıkların Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 146/1 maddesi gereğince yargılanmaları için her türlü delil var.”
Üç firari sanığın Almanya’dan iadeleri için yazışmaların sürdürülmesini talep eden Sarıhan, “İdam cezası alabilecek delil çokluğu olan insanlar 1994’te tahliye edildiler ve örgütlü bir biçimde kaçırıldılar. Ortada örgütlü, planlı bir eylem vardı ve bu eylemi gerçekleştirip, ellerini kollarını sallayarak gittiler. Tarihin bir aynası var ve o aynada biz her gün gerçeği görmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
Sivas Katliamı’nın 30. yılı | Binlerce kişi 33 aydının öldürüldüğü Madımak Oteli’ne yürüdü
PSAKD Başkanı Erçe: “Siz adaleti geciktirdiğiniz için Roboski, Suruç, 10 Ekim oldu”
PSAKD’nin 30 yıldır davaya müdahil olmak istediğini ancak bu zamana kadar taleplerinin reddedildiğini belirten PSAKD Başkanı Cuma Erçe, ilk defa mahkemede konuşmaya fırsat bulduklarını söyledi. Erçe, “Siz adaleti sağlamadığınız sürece adalet muktedirlerin iki dudağı arasında kaldı. Bu adaleti geciktirdiğiniz için Gazi, Roboski, Suruç, 10 Ekim katliamları oldu. Siz bu adaleti geciktiriyorsunuz, muktedirler konuşuyor” diye konuştu.
“Lütuf beklemiyoruz, adalet bekliyoruz”
Avukat Cafer Koluman, mahkeme heyetine, heyetin yaklaşımından, çoktan karar verdiklerini anladıklarını söyleyerek, “Bu suç insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur, uluslararası hukuk ve anayasa gereği böyledir. Bu davada zamanaşımından bahsedemeyiz. Sizden bir güzellik ya da lütuf beklemiyoruz, adalet bekliyoruz” diye konuştu.
Avukat Deniz Aksoy ise, “O gün Sivas’ta olmayan güvenlik önlemi, bugün bu adliyede var” diyerek Adliye çevresinde ve duruşma salonunun önünde bekleyen polislere tepki gösterdi.
“Cumhurbaşkanının affı ve zamanaşımı yine bir yerlerde benzin bidonlarının doldurulmasına yarıyor”
Avukat Hüsniye Şimşek, mahkeme başkanının, Almanya’da olduğu belirtilen firari sanıkların iadesini istemeye yönelik iade talepnamelerinde sanıkları korumaya yönelik cümleler olduğunu ve davada zamanaşımı süresine vurgu yapıldığını söyledi. Mahkeme başkanı ise, uluslararası iade talepnamelerinde ilgili makamlara teminatlar verilmesi ve dilekçede iddianamede tarif edildiği şekliyle olaya yer vermesi gerektiğini söyledi. Şimşek, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Madımak Katliamı hükümlüsü Hayrettin Gül için af yetkisini kullandığını hatırlatarak, “Bu af ve mahkemenin bütün yazışmalarında zamanaşımını geçirmesi, yine bir yerlerde benzin bidonlarının doldurulmasına yarıyor” dedi.
Mahkeme “sanıkların lehine” olan kanunu dikkate alıp zamanaşımı kararı verdi
Beyanda bulunan avukatlar süre isteyerek, davanın insanlığa karşı suç kapsamında değerlendirilerek zamanaşımına uğrayamayacağını ve firari üç sanık hakkında kaçaklık kararı verilmiş olmasının zamanaşımını durdurduğunu vurguladı. Mahkeme heyeti, avukatların süre talebinin “Mahkemeyi sürüncemede bırakma amacı taşıdığını” söyleyerek, oy birliğiyle talebi reddetti. Duruşmayı izleyenler heyete, “30 yıldır biz değil, siz sürüncemede bıraktınız” diyerek tepki gösterdi.
Mahkeme, savcının esasa ilişkin mütalaasında zamanaşımına uğratılarak davanın düşürülmesi talebini kabul etti. Kararı açıklayan mahkeme başkanı, suçun işlendiği tarihte kaçaklık kararının zamanaşımını durdurmadığına yönelik kanuni düzenlemeyi “sanıkların lehine olduğu için” dikkate aldıklarını belirtti.
Erçe: “Mahkemenin kararını etkilemek için geçen hafta katillerden birini affettiler”
Avukatlar ve duruşmayı takip edenler, Madımak Katliamı Davasının düşürülmesi kararına karşı Ankara Adliyesi’nin A Kapısı önünde açıklama yapmak istedi ancak polis D kapısına yönlendirdi. Kısa süreli oturma eyleminin ardından uzlaşma sağlandı ve A kapısı önünde açıklama yapıldı. PSAKD Başkanı Cuma Erçe, şunları söyledi:
“30 yıldır devam eden adalet arayışımıza bugün kaldığımız yerden devam ediyoruz. Her türlü uluslararası anlaşmaya, her türlü evrensel hukuk normlarına rağmen ne yazık ki yukarıdan aldıkları emirleri uygulamak adına zaman aşımı kararıyla sonuçlandı. Bu kararla mahkeme heyeti bundan sonra halkın vicdanında yargılanacakların yerinde saf tutmuştur. Bu devlet ve bugüne kadar gelmiş geçmiş hükümetler, 21 yıldır da AKP hükümeti zaten katliamla ilgili kimin yanında olduğunu defalarca teyit etti. En son bugünkü mahkemenin kararını da etkilemek için geçen hafta katillerden birini daha affettiler. En başından beri zaten hükümet, katillerden ve katliamcılardan yana olduğunu defalarca vurgulamıştır. Katliamda bizzat rol oynayan, katliamın arka planında gerçek sorumluları mahkeme önüne çıkarmayarak bu tavrını ortaya koymuştur.”
Sarıhan: “Geçmiş olsun demeyeceğim, hepimize yeni mücadele için güç olsun bu karar ”
2 Temmuz 1993’ten beri yanan ateş için adalet aradıklarını vurgulayan Avukat Şenal Sarıhan ise şunları söyledi:
“Bu mücadele aslında başladığı günde kaybedilmiş bir mücadeleydi çünkü polisin tutanaklarına göre 15 bin kişinin katıldığı eylemde gözaltına alınan, yargı önüne getirilen ancak 150 kişi oldu. Bu kişilerden 125’i hakkında idam ceza verildi. İdam cezası kalktı, cezaları müebbete döndü. Cezaların önemli bir bölümü ne yazık ki infaz edilemedi. Hepsi örgütlü bir biçimde kaçırıldılar. Hukuk mücadelemizin sonunda değiliz. İstinaf hakkımızı, temyiz hakkımızı, onlar reddedilirse Anayasa Mahkemesi’ni ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ni, bütün yolları denemekte kararlıyız. Çünkü biz şunu öğrendik. Yenilgi gibi görünen, kaybedilmiş gibi görünen alanlardan aslında büyük kazanımlar çıkıyor. O kazanım, mücadele etme ve direnme kararlılığıdır. Hepimize geçmiş olsun demeyeceğim, hepimize yeni mücadele için güç olsun bu karar.”