Cana Tülüş Türk yazdı: Avrupa Parlamentosu seçimlerinde gündem ve kayıpların etkisi

Sene başında yaptığımız yorumlarda 2024’ü dünyada seçimlerin yılı olarak tanımladık. Bunun sebebi, net olmamakla birlikte 64 ülke ve bölgede planlanan seçimlerde dünya nüfusunun yüzde 49’unun belirli kademelerde sandığa gideceğinin öngörülmesiydi. Bu yüzdeyi etkileyen en büyük seçmen kitlesine sahip Hindistan’da 6 hafta süren seçimler yeni tamamladı. Ardından da ikinci büyük kitle olan Avrupa Birliği (AB) vatandaşları 6-9 Haziran 2024’te Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde oy kullandı. Bu yazıda, 2024 AP seçimleri öncesi gündemi ve seçimlerin etkileri inceleyeceğim.

Öncelikle AB düzeyinde sonuçlara bakalım çünkü seçim öncesi masadaki en önemli gündem maddemiz AP içerisinde siyasi grupların ağırlıklarının ne yönde değişeceğiydi. 11 Haziran sabahı henüz kesinleşmemiş sonuçlara göre merkez sağ meclis grubunu oluşturan Avrupa Halk Partisi (EPP)’nin, beş yıl önceki AP seçimleri ile karşılaştırıldığında parlamentoda 10 sandalye daha kazanarak 720 sandalyeden 186’sına vekil yerleştirdiğini ve AP’de yine en büyük siyasi grubu oluşturduğunu görüyoruz. Ardından gelen merkez sol Sosyalistler ve Demokratların İlerici İttifakı (S&D) yine 2019’da oluşan parlamentoya kıyasla dört koltuk, liberal ve Avrupa yanlısı Renew Europe (RE) ise 23 koltuk kaybetmiş. Aşırı sağda European Conservatives and Reformists (ECR) dört koltuk, Identity and Democracy (ID) ise dokuz koltuk kazanmış. Buna karşın Yeşiller/Avrupa Özgür İttifakı (Greens–European Free Alliance) 18 ve Avrupa Parlamentosu’nda Sol (The Left in the European Parliament – GUE/NGL) grubun bir vekil kaybı var.

AB kurumlarının 2023 ve 2024’te önemli gördüğü konularla bağlantılı olacak şekilde seçim öncesi sekiz gündem başlığı üzerinde duruyorduk. Bunlar: AB Kurumları ve Stratejik Gündem; seçimlere katılım; gençlerin katılımı; seçim sonuçlarının sağ popülist partilere ne derecede yarayacağı; dezenformasyon tartışmaları; sonuçların uluslararası siyasete etkisi; yeni dönem için reform önerileri ve de AB kurumlarının geleceğiydi. Öncelikle, 2024 önemli bir yıl çünkü AP seçimlerinin ardından yine 2024 yılında AB Konseyi ve Avrupa Komisyonu Başkanlıkları yeniden seçilecek. Seçimin hemen ardından Üçlü Dönem Başkanlığı’nın son ayağında önümüzdeki 6 ay Macaristan dönem başkanlığı yapacak ki demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğüne karşı Macaristan’ın karnesi ve bu AB değerlerini zedeleyen birtakım adımlar geçtiğimiz yıllarda cezalandırmaya kadar giden tartışmalara sebep olmuştu. Yeni başlayan Stratejik Ajanda bu dönemde uygulanacak. 2024’te oluşacak parlamentonun önümüzdeki dönem Komisyon Başkanlığı yapmak niyetinde olan von der Leyen’i ne derece etkileyeceği ve AB Konseyi Başkanı Charles Michel ile çekişmeleri tartışılıyordu ama parlamentoda siyasi grupların kompozisyonuna baktığımızda sonuçların von der Leyen’in halihazırdaki konumunu sarsacak nitelikte olmadığını görüyoruz. Takip eden günlerde durumu göreceğiz.

Bir diğer başlık ise seçimlere katılımla ilgiliydi. Bizdeki “yerel seçim ne kadar yerel” tartışmasına benzer şekilde AP seçimlerinin ikinci derece seçim olduğu ve ülkelerin birinci derece seçiminden farklı görülmesi gerektiği ya da bu kuralın popülizm tartışmalarıyla son zamanlarda esnediği üzerineydi. Bu farkı niteleyecek şekilde ülke düzeyinde yapılan seçimlerinde katılım düzeyinden çok daha düşük rakamları biz AP seçimlerinde okuyorduk. Fakat 2019 yılında bu katılım düzeyi geçmiş yıllara nazaran yükseldi. Ülkeler özelinde katılım yüzdeleri farklı olsa da genel katılım yüzde 50,66 oldu. Bu yükselişin çeşitli sebeplerini tartışıyorduk ve yükseliş ivmesinin 2024’te nasıl olacağı, “use your vote” gibi kampanyaların etkisini bekliyorduk. Yine resmi olmayan sonuçlara göre Birlik düzeyinde katılım yüzde 50,93 ve 2019 ile benzer seviyede gözüküyor. Ülkelere göre katılım düzeyleri ve alt kırılımları önümüzdeki günlerde inceleme şansımız olacaktır fakat ilk dataya bakarak söyleyebilirim ki bazı ülkeler özelinde 2019’a kıyasla ya çok yükselen ya da çok düşen katılım düzeyleri görebiliriz.

İkinci gündem maddesiyle bağlantılı olarak gençlerin seçimlere katılımının genel katılım düzeyini nasıl etkileyeceği ve seçimlerdeki tutumu da 2024 başlıkları arasındaydı. Yaşlı jenerasyonun materyalist ve realist değerleri karşısında iklim değişikliğini, gıda güvenliğini, sağlık politikalarını, dijital dönüşümü dert edinen bir neslin varlığı görülmekteydi. Özellikle bazı üye ülkelerde oy verme yaşının 18, 17 ve 16’ya indirilmesiyle ilk kez AP seçimlerinde oy kullanacak bu genç neslin katılımının sonuçlara etkisi soru işaretlerinden birisiydi. Sonuçlarda yeşiller ve solun düşüşü ve bunun aksine aşırı sağın yükselişi bu varsayımla ters düştüğünden önümüzdeki günlerde gençlerin algıları üzerine kelamı çok duyacağımızı düşünüyorum.

The New Yorker’ın paylaştığı karikatürde Avrupa kıtasına ulaşmaya çalışan uçağın pilotu, kıta sağa kaydığı için uçuşun biraz uzadığı uyarısını yapıyordu. AP seçimleri öncesindeki dönemde üye ülkelerde yapılan seçimlerde sağ partilerin güç kazanması, çiftçi protestoları gibi gelişmeler ve ardından gelen söylemlerin yeşil dönüşüme etkisi, göç sorunları ve ekonomik sıkıntıların AB vatandaşları üzerine etkileri sebebiyle 2024 seçimlerinde, popülist radikal sağ partilerin AB genelinde oy ve sandalye kazanması ve merkez sol ve yeşil partilerin kaybetmesi ile birçok ülkede sağa doğru büyük bir kaymaya tanık olabileceğini konuşuyorduk. Tahminler, radikal sağ partilerin dokuz ülkede (Avusturya, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Macaristan, İtalya, Hollanda, Polonya ve Slovakya) birinci, dokuz ülkede (Bulgaristan, Estonya, Finlandiya, Almanya, Letonya, Portekiz, Romanya, İspanya ve İsveç) ise ikinci veya üçüncü olacağını öngörmekteydi. Ülkeler düzeyinde seçim sonuçlarına baktığımızda, özellikle AB’nin kurucu altı ülkesinden Fransa’da aşırı sağın galibiyeti ve Macron’un Parlamentoyu feshederek ülkeyi seçime götürme kararı, Almanya’da aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD)’nin yükselen oy oranı, Belçika’nın Başbakanı Alexander de Croo’nun istifası, İtalya’da Meloni’nin zaferi tüm bu öngörüleri doğrular nitelikte.

Sayılar sağın yükselişini gösteriyor fakat gündem başlıklarıyla sonucu eşleştirdiğimizde önümüzdeki yıllarda tartışma yaratabilecek asıl değişimin sağın kazancı değil de diğer siyasi grupların kayıplarının olacağı düşüncesindeyim. Çünkü 2019’dan farklı olacak şekilde, parlamentoda grupların kompozisyonunda yeşiller, liberaller, sosyal demokratlar ve soldaki kayıpların aşırı sağ ile doldurulduğunu görüyoruz. Bu da 2019 parlamentosunun aldığı -Çiğdem Nas Hoca’nın bu programdaki deyimiyle- “ilerici” kararları 2024 kompozisyonu ne kadar tekrarlar konusunda ciddi soru işaretleri doğuracaktır. Özellikle Komisyon Başkanı von der Leyen’in başını çektiği ve Stratejik Ajanda’da altı çizilen Avrupa Yeşil Mutabakatı, Dijital Çağa Uygun bir Avrupa, Halk Odaklı Ekonomi, Dünyada Daha Güçlü bir Avrupa, Avrupalı Yaşam Tarzını Desteklemek gibi başlıklar tartışmaya ve çatışmaya daha açık olacaktır.

Seçimler yeni bitti, dünden bugüne sayılarda değişme görüyoruz ve henüz sadece dört başlıkta kelam edebiliyoruz. Parlamentodaki grupların değişen dağılımının hem AB’nin uluslararası siyaset gündemi üzerine tartışmalardaki rolüne etkisi hem de AB’nin demokratik yönetişim, ekonomik ve sosyal reformlar, çevresel sürdürülebilirlik ve güvenlik konularına olan yaklaşımını ne derecede etkileyeceği henüz net değil fakat bu konular da gündemde sıklıkla konuşulacak başlıklar arasında olacaktır.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.