Elif Gökçe Aras yazdı: Türkiye işgal altındadır

Türkiye Cumhuriyeti, bu ülke kurulduğundan beri Atatürk’ün isyancı bir asker olarak Osmanlı’ya darbe yaptığını zanneden bir grup İslamcı tarafından işgal edilmiştir. Elbette onlar bu işgal sürecini düşünüp planlayacak zekâ ve dirayette değillerdir. Onları sabırla bu günlere hazırlayanlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla Osmanlı’yı sömürgeleştirme eylemleri yarım kalanlardır.

Onlar, bu ülkede demokrasi olmasını istemediler çünkü demokrasi demek tek adamı ikna etmek yerine milyonlarca insanı karşına almak demekti. Onlar kadının özgür bir birey olmasını istemediler, çünkü kadının özgürlüğü medeniyet demekti. Kadın eğer sosyal hayata karışırsa, erkeği diledikleri gibi güdemezlerdi artık. Bir padişah, altında erkler, hocalar ve bu kokuşmuş yönetim biçiminin en küçük cüzü evin erkeği sayesinde tüm ülkeyi tek adamın kafasıyla idare edemezlerdi o zaman.

Bunun için ne yaptılar? Eğitim sistemimizi felç ettiler. Atatürk, Köy Enstitüleri’ni kurdu, köylünün ayağına kadar eğitimi götürmek şarttı. Bu ülkeyi kalkındırmak için küçücük bir köye kadar eğitimi ulaştırmak şarttı. AKP geldi, köy okullarını dahi kapattı. Bugüne kadar kazanılmış tüm birikimi yok etti, yerine yeniden hurafeleri dizdi. Önce taşımalı eğitimi getirdiler, ardından servisleri kaldırıp kız çocuklarını evlere, oğlan çocuklarını bahçeye mahkûm ettiler.

Üniversitelerimizin en değerli hocalarını FETÖ’cülerle birlikte kovdular, içlerine cahil adamlarını doldurdular ve başladılar kemirmeye. Öğrenciler reddetti, hocalar direndi ama kolay mı? Karşılarında işgal kuvvetleri var, karşılarında 80 yıllık kinle sabırla beklemiş soysuzlar var, kime diş geçirebilirler? Üniversitelerimiz yok edildi. Okullarımız yazın düğün salonuna, kışın medreseye çevrildi. Bilimsel eğitim bitti, tarikatlar yeniden ihya edildi. Onları dışlayan ve iğrenen genç nesiller, zorla tarikatların eline teslim edildi.

Çiftçiye kredi desteği vermediler, ürününü almadılar; kendi kendine yeten bir ülkeyken, bizi yeniden ele güne muhtaç ettiler. Bağımsız ekonomi yerine, tıpkı Osmanlı gibi dışa bağımlı, hasta, muhtaç bir ülke yarattılar. Bugün kapı kapı geziyor, Osmanlı’nın son zamanlarında olduğu gibi kaldıkları yerden kapitülasyonlar dağıtmaya devam ediyorlar.

Cumhuriyet’in 80 yılında halkın çoğunluğu bilinçlenmiş, demokrasiyi özümsemeye başlamıştı. Bugün, 20 yıldır yediğimiz dayaklardan ve muhalif görünümlü siyasetçilerin ihanetlerinden küstük de suspus olduk, hiçbir şeye itiraz edemez hale geldik. İtiraz edenlerimiz karşısında ilk iş muhalif siyasetçileri değil, devletin polisini buluyor. Bir halk, hem iktidara, hem muhalefete yeniliyor. Bizi bizden başka kim kurtarabilir?

Türkiye’nin her köşesinde bir işgalcinin zulmüne direniyor halk. Fabrikalar işgal edilmiş, madenlerimiz işgal edilmiş, tarlalarımız işgal edilmiş, okullarımız işgal edilmiş; çocuklarımıza kadar ırzımıza geçilmiş. Bizler, ele güne peşkeş çekilmiş, üç kuruşa satılmış bir halkız.

Satanlar bizden, alıcımız yabancı. Rus’u, Arap’ı, Avrupalısı alıyor-satıyor bizi. Kendi yarattıkları Ortadoğu cehenneminde kaçan haydutları bizim bağa bağladılar. Çekirge sürüsü gibi kemiriyorlar, beş dakikalığına dahi olsa bizi bize bırakmıyorlar. 

“Ohh olsun” diyor saltanat yıkılınca altında kalanlar, oh olsun, o yine gelecek yine sizleri mahvedecek. Bir kuruşa değil, bir ekmeğe sizi muhtaç edecek, siz değil misiniz padişahınızı terk eden, hilafeti boş veren, ohh, beter olun diyorlar. Düşman hem dışarıda, hem içeride.

Görüyor musunuz sokakta size nefretle ve nispetle, hınçla bakanları. Ohh dediklerin görüyor musunuz gözlerinden? En ufak bir utanma, sıkılma gördünüz mü hiç, ülkelerini bu hale getirmelerinden? Çiftçinin inlemesinden, kadının öldürülmesinden, çocuğun tecavüzünden yüzlerinin kızarmasından utandıklarını gördünüz mü hiç?

Ey AKP’liler. Bu ülkede öldürülen her çocuğun kanı ellerinizdedir. Bu ülkede akan her gözyaşının hesabı sizden de sorulacak. Cebimizden çalınan her kuruş sizin de kursağınızdadır. İster harama el uzat ister uzatma, sen çaldırdın bunu unutma! Siz desteklediniz, siz büyüttünüz, siz “çalıyor ama çalışıyor da” dediniz. Çalışmak için çalmadılar, çalmak için çalıştılar. Devletin kasasında duran parayı öylece cebine atıp gidemezdi ya? Çalmak için bir milyarlık köprüyü üç milyarlık göstermek lazımdı, siz de avuçlarınız patlayana kadar alkışladınız bu soygunu. Hepimizden çalınanlar, sizin eve kadar varacaktı çünkü.

Bu halkın çoğunluğunun tıyneti budur arkadaş. Güçlüyü över, masuma söver, inananı yüceltir, bileni döver. Kimseden değil, en çok kendinden kaçar çünkü. Çalışmak, üretmek, bilmek irade ister çünkü emek ister, ama tapınmak, elini uzatıp iaşeni almak bedava. Bu utançla yaşamaktansa safa yatmak, hiçbir şey olmamış gibi sırıtmak daha kolaydır. Ölen kendi evladıdır ama olsun, bu dünya geçici zaten, onun karnı doysun da bir şekilde.

Türkiye işgal altındadır. Vahdettin köşküne çıkan zat, Vahdettin’in sığındıklarının ev zencisi olmuş, Vahdettin’den boşalan tahta oturmuş, sadakatle hizmet etmektedir.

Zavallı muhalif seçmen, ne laf anlatabildin, ne yaslanacak bir duvar bulabildin. Cehennemin kapıları sonuna kadar açıldı, artık içeride ne kadar iblis varsa hepsi üzerimizde. Sen yine de yılma, gördüğün her şeye tepki göster, her şeye, yanlış park edilmiş bir arabaya bile. İnsan insana isyan etmeye devam et ve alay et kendini aşırı ciddiye alan tüm siyasetçilerle. Hepsi birdir bu sorumsuzlukla, hepsi iblisin uşağıdır kendi ikbalinin peşinde koştukça.

Bizim bizden başka sığınacak kimsemiz yok zavallı muhalif seçmen kardeşim. İş başa düştü, bir şey yapmalı!

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.