Tarık Çelenk yazdı | Kültürel iktidarsız sermaye gerçekten el değiştirdi mi?

Tarık Çelenk, bu haftaki yazısında kültürel iktidar ve sermaye değişimi arasındaki ilişkiyi inceliyor ve “Kültürel iktidarsız sermaye gerçekten el değiştirdi mi?” diye soruyor.

Kültürel iktidar
Tarık Çelenk yazdı: Kültürel iktidarsız sermaye gerçekten el değiştirdi mi?

Mahalle perspektifinden bakıldığında, TÜSİAD ve 28 Şubat tartışmalarının ardında yatan temel inançlardan biri, sermaye yapısı ve statünün el değiştiği iddiasıdır. İstatistiksel olarak bu değişim karmaşık bir konu olsa da medya ve inşaat-altyapı gibi kamu kaynaklarından beslenen sektörlerde bu dönüşüm açık bir şekilde görülmektedir. Körfez sermayesiyle iş birliği içinde olan Anadolu muhafazakarları için de benzer bir durum söz konusu olabilir. Ancak TÜSİAD ve MÜSİAD kapsamında dış dünyaya açıklık, üretim, kurumsallık ve yatırım endeksleri mukayese edildiğinde, kültürel iktidar yetersizliği gibi bir eksiklik nedeniyle, Anadolu devriminin aktörleri tarafından nitelikli bir sermaye birikimi veya üstünlüğü sağlamanın mümkün olmadığı görülmektedir.

Kültürel iktidar neden ele geçirilemiyor?

Görgü devrimini yaşayamamış veya buna ihtiyaç duymayan kesim için ciddi bir tüketim görünürlüğü muhtemelen bir statü değişimine işaret etmektedir. Artık lüks ciplerde özgüven ve kibriyle gezen bazı beyaz Türk hanımlar kadar, bir zamanlar hakir görülen karşı mahallenin başörtülü, dil bilen, siyah gözlüklü hanımları da aynı kibirli özgüvenle görünmeye başlamıştır. Sınıfsal farkları kaybolan, ancak yaşam tarzı ve kimlik farklılıklarıyla birbirlerine yabancılık ve hınç besleyen bu iki kesim, iletişimsizlik içinde bu kopuşlarını sürdürmektedir.

Dolaylı veya doğrudan kamu sermayesinden finansmanla güçlenen mahallenin, bu şekilde kültürel iktidarı asla ele geçiremeyeceğini ne kadar fark ettiği belirsizdir. Ayrıca, yatırımcı mahallenin körfez sermayesi bağlantılarıyla zenginleşmesinin ardında ve sürdürülebilirliğinin garantisi olarak güçlü bir Erdoğan liderliği görülmektedir. Olası bir CHP iktidarının mahalleli müteşebbise maliyetinin, kamu kaynaklarının beceriksizlik ve rövanşizimden ötürü kesilmesiyle sınırlı kalmayacağı, Körfez’le ekonomik bağlantıların da kopmasına neden olabileceği kabul edilmektedir.

Mahallenin kültürel üretime yaklaşımı

Yıllar önce, Kürt sorunu ve Misak-ı Milli coğrafyası üzerine sahadaki uzmanlığımızdan yola çıkarak devlet televizyonuna bir yapım hazırlamak istemiştik. Referansımız güçlüydü; ancak kanalın genel müdürünün bizi iyi niyetle yönlendirdiği Gülenist örgütün daire başkanları projemizi dolaylı olarak her defasında reddetti. Sonradan fark ettik ki, proje dağıtımını halıcılıkla uğraşan birinin işleri yürüttüğü bir Gülenist yapı organize ediyordu. Örgütlü “halıcı” veya örgütsüz tanıdıklar pek fark etmiyor. Esnaf zihniyetiyle sanat eserleri yaptırmak, kültürel iktidarı değil, yalnızca belli bir siyasal yapıya para aktarmayı sağlıyor. Oysa ki, kültürel iktidar satın alınabilir bir şey değildir, ama esnaf mantığı bunu idrak edememektedir.

Mahalleden yetişmiş eğitimli gençler ve sanatçılarla görüşme fırsatım oluyor. Dertleri genellikle davanın, iktidarın sürdürülebilirliği ve kültürel iktidar sorunu üzerine odaklanıyor. Bu noktada, iyi niyetli okumuş mahallelilere hep çift baraj sorusu sorarım: “Kürt sorunu hakkında ne düşünüyorsun?” ve “Osman Kavala hakkında görüşün nedir?” Bu iki eşiği geçemeyenlerin, kültürel ve sanatsal yaratıcılığa sahip olma potansiyeli bence pek mevcut gözükmemektedir. Kendini eleştiremeyen, kendini yeterli gören ve “ötekini” anlamaya çalışmayan zihniyet ne sanat ne de estetik üretebilir. Estetik bakışı ve felsefesi olmayan birisi kutsalı da yorumlayamaz. Ne tatil yapmasını ne de film çekmesini bilir; inancını sorgulamaktan korkar. Şüphesini müphemlikle esnetip dağıtamaz.

Kültürel iktidarın gerçek anlamı

Mahalleli olarak çoğumuz artık sermaye ve statünün değiştiğine inanıyoruz. Bunun hazzını yaşarken kaybetme kaygısını da içten içe hissediyoruz. Çoğumuz istikrarlı yoksullaşsak bile bize benzeyenlerin güçlendiğini, geçmişte bizi ezenlerin ise hak ettiklerini bulduğunu düşünüyoruz. Ancak, dönüşemeyen ısrarlı taşralılık ve kültürel iktidar eksikliği, ülkenin yarısının bize karşı duyduğu hıncı daha da körüklüyor.

Oysa, kültürel iktidar olmak için siyasal iktidarı ele geçirmek şart değildir. Belki de gerçek kültürel iktidar, kendisine duyulan hıncı bir gönül rızasına ve saygıya dönüştürebilme becerisidir. Ancak, kültürel iktidarın aslında demokratik bir bakış açısı, hukukun üstünlüğü, gerçek bir üretim sermayesi ve ötekine rıza üretme kapasitesiyle ilgili olduğunu henüz kavrayabilmiş değiliz. Kalıcı bir sermaye ve statü değişiminin sırrı da belki bu kimyada yatmaktadır.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.