Tarık Çelenk yazdı: Terörsüz gidişat nasıl bir tarihsel kazanım olabilir?

PKK’nın fesih ve silah bırakma kararı, Cumhuriyet tarihimizde Kürt meselesinin çözümüne dair ulaşılan en ciddi tarihsel eşiklerden biridir. Emekli Kenan Evren, Turgut Özal ve Necmettin Erbakan gibi liderler, bu sorunu dönem dönem cesurca gündeme getirmiş olsalar da güvenlik bürokrasisi ve kamuoyu genellikle çözüm müzakereleri karşısında dirençliydi. Devlet içindeki bazı odaklar çözüm zamanlaması için muhtemelen uluslararası koşulların da güvenlik açısından henüz olgunlaşamadığı kanaatindeydi.

PKK fesih
Tarık Çelenk yazdı: Terörsüz gidişat nasıl bir tarihsel kazanım olabilir?

Erdoğan’ın Avrupa Birliği girişiminin rüzgârıyla başlattığı 2010’lu yılların açılım ve çözüm süreçlerinde bürokrasi bu kez direnç göstermedi; fakat kendilerinde “bekle-gör” yaklaşımı hâkimdi. Bugün ise hem uluslararası konjonktür hem de KCK, terörsüz ve silahsız yeni bir çözüm-dönüşüm üretme aşamasına gelmiş görünüyor. Üstelik bu kez devlet bürokrasisi, siyasetçilerin bile önüne geçerek bu tarihi fırsatı değerlendirme kararlılığını sergiliyor.

PKK, bugün itibarıyla fesih ve silah bırakma sürecini fiilen başlatmıştır. Bu noktadan dönüş artık düşük bir ihtimaldir. Süreç sekteye uğrasa bile, yaşanabilecek olası güvenlik sorunlarının merkezinde artık Kandil değil, Rojava ve ülke içindeki Kürt siyaseti yer alabilecek gözükmekte. Zaten “silahsızlanma” ile, iç ve dış dinamiklerde moda tabir ile bir Türk-Kürt ittifakının zeminini oluşturacak politikaların bir süredir hazırlandığı artık anlaşılmıştır.

Çözümün mimarları, bu sürecin daha önceki açılım ya da çözüm süreçlerine benzemediğini, bunun bir “süreç” değil, doğrudan ve kararlı bir devlet inisiyatifi olduğunu vurguluyor. Ne var ki, Meclis’te muhalefetin katılımı ve komisyonların oluşturulması yönündeki talepler şimdilik çok ilgi görmezken, artan siyasi kutuplaşma ve tutuklamalar, sürecin rekabetçi-popülist bir otoriterlik zemininde ilerlediği izlenimini de güçlendiriyor.

FARC modeli Türkiye için örnek olabilir mi?

Tarihsel deneyimler, kapsamlı bir siyasi af ve demokratik güçlenme sağlanmadan da terörle çözüm üretilebileceğini gösteriyor. En yakın örnek Kolombiya’daki FARC sürecidir. 2016 yılında imzalanan barış anlaşmasıyla FARC yalnızca silah bırakmamış, aynı zamanda bir siyasi partiye dönüşerek yasal alana entegre olmuştur. 13 binden fazla militan silah bırakmış; geçiş dönemi adaleti kapsamında cezasızlık yerine itiraf, pişmanlık ve telafiye dayalı bir yargı mekanizması işletilmiştir. Af, sadece FARC mensuplarını ve devlet güçlerinin belirli suçlara karışmış mensuplarını da kapsayacak şekilde tasarlanmış; bu süreç Birleşmiş Milletler gözetiminde ilerlemiştir. Diğer siyasi tutuklular ise devre dışı bıraktırılmıştır.

Türkiye’deki ilgili devlet aktörlerinin de benzer biçimde FARC modeline dayalı bir çözüm yönünde tercihlerini belirledikleri netleşmektedir. DEM, Kandil, Rojava ve ABD denklemi içerisinde iyi çalışılmış bir FARC modeli hem PKK terörünü hem de bölgesel Kürt sorununu Türkiye açısından bir tehdit olmaktan çıkarabilir. Tabi ki Suriye’de saha gerçeklerine ve istikrara uygun dolaylı bir garantörlük başarılabilirse.

Ancak böylesi bir çözümde kamuoyunun ve muhalefetin dışarda bırakılması, yeni ve paralel “ötekiler” in doğmasına yol açabilir. DEM çevresi ya da muhafazakâr Kürt siyaseti Cumhur ittifakına dahil edilse bile, gelişecek bu durum yeni çapraz kutuplaşmaların kaynağı olabilir. Nitekim, daha bugünden itibaren genç kuşakta tepkisel yeni bir tür Atatürkçülük ve ulusalcılık dalgasının yükselmeye başladığı gözlenmektedir.

Tarık Çelenk yazdı: Terörsüz gidişat nasıl bir tarihsel kazanım olabilir?
Tarık Çelenk yazdı: Terörsüz gidişat nasıl bir tarihsel kazanım olabilir?

Barışın kalıcılığı için hangi temeller gerekli?

Erdoğan ve Bahçeli, kendi seçmen kitlesi nezdinde yeni duruma ikna sorununu pek yaşamayacaklardır. Bu açıdan sürecin toplumsal rıza üretimi mekaniğine 2013’teki gibi bir ihtiyacın olmayacağı kanaati hakimdir. Ancak bu sürecin, zaten oldukça ötekileştirilmiş muhalif seçmeni daha fazla motive edeceği ve kararsızları CHP lehine sandığa odaklayacağı da açıktır. Bu açıdan İktidar, sadece teknik bir çözüm uygulamakla yetinmemeli; güçlendirilmiş demokrasiyle bu ısrar pratiğini yeniden gözden geçirmelidir.

PKK, Kürt ve terör sorunu içeride ve dışarıda birbirleriyle ilişkindir. Rekabetçi popülist otoriterlik ve zayıf demokrasi ile terör ve PKK sorunu çözülebilir mi evet çözülebilir fakat Kürt sorunu çözülebilir mi pek emin değilim. Osmanlı döneminden bu yana ayrılıkçı etnik terörü yöntem kullanan talepler karşısında müzakere ve çözüm sicilimiz pek parlak değil. Her müzakere ve masa girişimi etnik aidiyeti dış tahrikler eşliğinde güçlendirmişti. Bunda refah ve adalet lojistiğinin üretilmemesi yanında ortak aidiyet ve geleceğe ilişkin ideolojik harcın yetersizliği de önemli rol oynamıştı.

Bu sefer Ortadoğu dinamikleri, istisnalar hariç, yanımızda. Ortadoğu’nun zengin kaynaklarına rağmen hukuksuz ve demokrasisiz halkları bu haliyle bile ülkemize gıpta ile bakmaktalar. Kimsenin ayrılmaya değil çoğunun katılmaya niyeti vardır. Dışarda ve içeride çözümün harcı veya ideolojisi; hukuk üstünlüğü ve refah üretimi ile demokrasidir.

Geçiş dönemi adaletinin terörsüz gidişat gibi iyi çalışılması sadece Kürt sorununa ilişkin değil tüm ilgili aktörlerin kaygılarını izale edebilecektir. Demokrasiyi güçlendirebilmek, kimseyi dışlamayan kapsamlı bir siyasi af, geçiş dönemi adaleti ve eski veya yeni yapılacak anayasal düzenin işlerliği hepimiz için elzemdir. Barış, doğru temellerle kurulduğunda hiç kimse için bir kayıp değil; başta iktidarın ortak bir tarihsel kazanımı olacaktır.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.