Gökhan Bacık yazdı: Hercümerç

“Kargaşa” anlamına gelen hercümerç, Farsça herc ve merc (ki ikisi de karışıklık ve karmaşa anlamına gelen kelimedir) birleşimi ile oluşmuş ve Türkçe’ye yerleşmiş bir sözcük.

Türkiye’de bugünkü siyasi vaziyeti hercümerç olarak tanımlamak mümkün. Ancak genelde olduğunun aksine içinden geçtiğimiz hercümerç arzulanmış bir kargaşa.

Genel olarak bakarsak Türkiye siyasetinin tabir-i caizse “bağımsız değişkeni” ekonomi. Hemen her ülkede olduğu üzere Türkiye’de de yurttaşlar siyaset ile ana ilişkilerini ekonomi üzerinden kuruyorlar. Ancak ekonominin şöyle bir tarafı da var: Ekonomik vaziyet diğer konulara bakışı da etkiliyor. Yani ekonomik sorunlardan dolayı kızgın olan vatandaş, hükümetin diğer konularda siyasetini de daha kolay eleştiriyor. Sözgelimi, ekonomik sorunlarla bunalmış vatandaş, Kürt açılımına da destek olmuyor. Tam tersi ekonomik şartlar iyileşince, iktidarın başka alanlardaki adımları kolayca destekleniyor.

Gökhan Bacık yazdı: Hercümerç

İktidar elbette aldığı kararlarla ekonomik durumu değiştirebiliyor ancak bu değişim kolay ve hızlı olmuyor. Üstelik çoğu zaman mümkün de olmayabiliyor. Hal böyle olunca “aleyhimize olan siyasi dengeyi başka yerden bizim lehimize sonuç üretecek biçimde bozalım” diye düşünülüyor. Sonuçta bu da bir siyaset yapma yöntemi. Hercümerç siyasetinin bir nedeni de laik-Müslüman kutuplaşmasının eskisi kadar seçimlerde etkisi kalmaması. Seçmeni etkilemek için artık salt söylemsel değil daha yapısal siyasete ihtiyaç var.

Böyle hesaplama bizi Türkiye siyasetinin “bağımlı değişkeni” olarak tanımlanacak alanlara götürüyor ve burada bizi muhalefet cephesinin dağıtılması stratejisine götürüyor. Ancak bu strateji salt politik araçlarla yürümüyor. Niyetlerini usulen sorgulamasak bile mahkemelerin ve savcıların CHP’ye yahut diğer muhaliflere yönelik attığı adımlar siyasi sonuçlar ve vaziyetler üretiyor. Böylece ulusal hercümercin bütün şiddetiyle ilk olarak burada ortaya çıktığını görüyoruz: Mevcut denge, daha iyi olacağı öngörülen bir dengenin oluşması için şiddetle sarsılıyor.

Elbette burada büyük riskler var. Bir hercümerç çıkarmak, çıkaranların bile sonra kontrol edemeyeceği dinamikleri tetikleyebilir. Ancak yine de zamanla oluşacak neticelere bakmak gerekiyor. Diyelim CHP kurultayı iptal edildi ve eski yönetim tekrar iade edildi. Bu hadise kamuoyu nezdinde bir “ayıp” olarak mı tanımlanacak? Yoksa zamanla CHP içinde grupların birbiri ile kavga ettiği ve kamuoyu tarafından “kanıksanan” bir hale mi evirilecek?  Doğrusu hepimiz Türkiye’de öyle şeylere şahit olduk ki bu sorularının cevabını kestirmek mümkün değil. Şöyle hatırlayalım: 28 Şubat sürecinde darbe yiyen Refah Partisi oradan bölünerek çıkmıştı. Yani dış darbeler, içeride bölünmeye yol açabiliyor.

Eğer eski yönetim CHP’nin başına dönerse hercümerç büyüyecek. Bir kere Türkiye’de birbiri ile uzlaşmaz iki dinamik sürtüşmeye başlayacak. Bunlar Kürt açılımı ve CHP’nin başına gelenler. Elbette Kürtler iktidara “yamanmayacak” ama CHP’nin ensesinde boza pişirilirken, Kürtlerin hiçbir şey yokmuş gibi davranmasına imkân kalmayacaktır. Bu sürtüşme, Kürt siyaseti üzerinde ciddi bir baskıya yol açacaktır. Diyelim eski CHP yönetimi tekrar koltuğa oturdu. DEM onlarla görüşecek midir?

Burada yeri gelmişken bir şeyi tartışmak gerekiyor: Kürt siyaseti ile Türk siyasetinin ikisinin de Fransız siyaseti ile dinamikleri aynıdır. Filmin sonunda siyasi eylem, siyasi çıkar ile ilintilidir. Dolayısı ile elbette Kürtler, iktidara “yamanmayacaktır” ama iktidarın da Kürtlerden siyasi beklentisi vardır. Erken seçim, iktidar lehine anayasa değişikliği hatta olası bir cumhurbaşkanlığı seçiminde alınacak tavırlar gibi konularda iktidar, Kürtlerin belirli biçimde davranmasını bekleyecektir. Hepimiz birinci Kürt açılımının neden çöktüğünün arkasındaki nedenlerden birinin Kürtlerin iç politikada özellikle seçimlerde aldığı iktidar karşıtı sert tavrın olduğunu hatırlıyoruz. Daha açık yazarsak, açılım, Kürtlerin özellikle iç politikada muhalefete yönelik siyasi otonomisini kısıtlayacaktır. Bunu Kürtler, sert biçimde sorgularsa açılım riske girecektir. Açılımın siyasi doğası şunu gerektirir: Kürtler açılım sürdüğü sürece iktidara siyaseten ciddi bir zarar verecek şey yapamaz. Bu bağlamda, Kürt çevrelerinde bütün süreci Bahçeli’ye yönelik artan saygı ve sevgi şeklinde ifade etmenin bir tür psikolojik savunma mekanizması olarak görülebilir. “İktidar ile iş tutmak” sorunsalını Bahçeli bir nevi izale ediyor.

İlerleyen aşamalarda hercümercin büyüklüğü daha da artabilir. Eğer daha çok politik enerji gerekirse hercümerç büyüyecektir. Bu bir siyasettir ve muhalefetin bu stratejiye karşı gelecek gücü ve politik zekâsı var mıdır onu zamanla göreceğiz.

Ancak hercümerç siyasetinin nihai amacı şudur: Seçimlerden önce kazanmaya müsait bir siyasi vasat oluşturmak. Seçim sayım işlemlerinin dürüst yapılacağını –ki bugüne kadar küçük sıkıntılar hariç böyle olmuştur– varsayarsak önümüzde kabaca şu ihtimaller çıkacaktır:

İktidar lehine olasılık: “Muhalefet dağılmış birbirine düşmüştür. Güçlü bir aday muhalif aday çıkarılmamıştır yahut çıkmamıştır. Ekonomik durumda hissedilir biçimde düzelmiştir ve vatandaşlarda siyasi alanda bazı yanlış uygulamalara rağmen ekonomik düzelme gerekçesiyle iktidara desteğini devam ettirmiştir. Kürtler, açılımın somut bazı neticelerini görerek iktidar ile seçimler bağlamında büyük sürtüşme istememektedir.”

Muhalefet lehine olasılık: “Ekonomik sorunlar kötüleşmiş halk daha kızgın hale gelmiştir. Muhalefetin bazı adayları çeşitli yollarla ekarte edilmiş olsa bile halk makul bir adaya destek vermeye kararlıdır. Ekonomik sorunların büyümesinin etkisiyle, CHP gibi muhalif partilere yönelik siyasi ve yargı süreçleri toplumsal bir kızgınlık oluşturmuştur. İtibarını kaybeden iktidar Kürtler arasında da destek bulmakta zorlanmaktadır.”

Hercümercin kelimesinin cümle içinde nasıl kullanıldığını Kubbealtı lügati Halit F. Ozansoy’dan gösteriyor: “Bu hercümerç içinde fırtınanın uğultusuyla perde iner.” Bakalım Türkiye’de yaşadığımız siyasi hercümerci bitirecek perde inince netice ne olacak?

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.