Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ozan Sağsöz yazdı: Kaplana binmek ya da çağın alametleri

Zaman tasavvuru insanın nereden gelip nereye gideceğinin bir haritasıdır. Bu harita değişik kültürlerde bazen farklılık bazen de benzerlik gösterir. Mesela kadim Yunan’da mitoloji ile harmanlanmış bir zaman tasavvuru içinde Hesiodos tarihi dörde ayırır: Altın çağ, gümüş çağ, bronz çağı ve demir çağı. Bu çağlara verilen metal isimleri niteliklerinden dolayıdır. Yani altın çağ en değerlisi, gümüş ondan sonra gelen ve bu şekilde devam eder. Hint zaman tasavvuru ile kadim Yunan arasında benzerlik vardır. Hindular da zamanı dört çağa ayırırlar. Satya Yuga, Treta Yuga, Dvapara Yuga ve Kali Yuga. Bu çağlar birbirini takip ederek büyük bir çevrimi tamamlar ve bu çevrime “Manvantara” adı verilir. Satya başlangıç ise Kali Yuga bitiştir. Kali Yuga ile büyük bir çevrim tamamlanarak tekrar Satya ile yeni bir Manvantara’ya başlanır. Bu tasavvur devrevi veya çevrimseldir. Zamanı dört çağa, dört döneme ayırma başka formlarda da olsa bugün bile devam eder. Sene dört mevsimden oluşur, bir ayın dört haftası, ömrümüzün dört bölümü vardır.

Uzak doğu düşüncesi denince ilk akla gelen Ying-Yang metaforu da dairevi/çevrimsel bir zaman tasavvurunu ima eder. Kötü-iyi, aydınlık-karanlık, yaş-kuru, eril-dişil gibi ikili kavramlar sonsuz bir devrevilikte birbirlerini takip ederler. Ying-Yang’ı temsil eden simge kendi içinde bir hareketin, devrevi bir hareketin görünümüdür.

Semitik dinlerin gelişi ile beraber devrevi zaman tasavvuru kendini doğrusal bir zamana bırakır. Yunan ve Hint düşüncesinden farklı olarak Semitik dinlerde kadiri mutlak bir Tanrı’nın kâinatı yarattığı ve günün birinde de bu yaratımı nihayetlendireceği inancı yer alır. Kâinatın yaratılmasıyla başlayan bu süreç, yaratılanların yapıp etmeleri ile devam eder. Kâinatın yok olması ile ufak bir ara verildikten sonra yargı gününe geçilir. Bu süreç cehennem ve cennet ile neticelenir. Bu zaman tasavvuru üç Semitik dinde de ufak farklılıklara rağmen bulunur. Örneğin İncil’in Vahiyler bölümünde “Alfa ve Omega, birinci ve sonuncu, başlangıç ve son Ben’im” cümlesi bu inancın güzel bir ifadesidir.

Modern düşünce de doğrusal zamanı içselleştirmiştir. Kötüden iyiye, eksikten tama ilerleyen zaman ve tarih tasavvuru vardır. 90’larda “Tarihin Sonu mu?” başlığıyla kitap yazan Francis Fukuyama, siyaseten liberalizmi, iktisaden kapitalizmi olumlarken zihinde doğrusal bir tarih düşüncesi vardı. Cennetin yeryüzünde bu iki sistem tarafından oluşturulduğu fikri. Fukuyama’yı derinden besleyen düşünce 19. yy. Alman idealizmi ve Hegel’dir. Hegel’in tarih düşüncesi de bu doğrusallığı içerir.

Doğrusal zaman her ne kadar son dönem içinde temel bir düşünce olmuşsa da bunun dışında farklı sesler de yükselmiştir. 14. yy. Arap düşünürü İbn Haldun tarihi göçebe-yerleşik diyalektiğinde devrevi bir süreçle yorumlar. Haldun’un tarih düşüncesi kötümserdir; insanın ömrünün dört dönemi olduğu gibi devletlerin ömrünün de dört bölümü vardır. Devletler de doğar, büyür, olgunlaşır ve ölürler. İtalyan düşünür Giambattista Vico tarihi üç çağa ayırır: Tanrılar, kahramanlar ve insanlık çağı. Vico da devrevi ve kötümserdir.

Devrevi tarihi/zaman tasavvuruyla kurgu dünyasında da karşılaşıyoruz. Yeniden çevrilen Battlestar Galactica dizisi bilimkurgu öğelerinin yanında devrevi bir zaman tasavvurunu da içinde barındırır. Her ne kadar olay örgüsü gelecek zamanda bir kurgulanmış olsa da devrevilik açısından bakıldığında film zamansız mitolojik bir anlatı sunar.

Tekrar Hint zaman anlayışına dönelim. Yukarıda ismini zikrettiğimiz dört devrin kendine has bazı özellikleri vardır. Satya Yuga doğruluk çağıdır. Satya Yuga’dan Kali Yuga’ya yani karanlık çağa doğru seyreder tarih. Bu dört çağ kendi içinde eşit dört parça şeklinde yer almaz. Bir Manvantara’nın süresini 10 olarak kabul edersek Satya Yuga 4, Treta Yuga 3, Dvapara Yuga 2, Kali Yuga 1 birimdir. Kali Yuga’da zaman hızlı akmaya başlar. Nesnelerin hızı tabiatlarının ötesindedir. Karanlık çağ insanın ibtidai hislerine karşılık gelir, nasıl ki Satya Yuga doğruluk çağıysa ve insan bedeninde baş ile temsil edilirse, Kali de ayaklara ve cinsel uzuvlara tekabül eder. Ayrıca Kali, Hindu inancında, yok edici ve kötücül güçleri temsil eden tanrıça olarak kabul edilir. Kali siyah kelimesini işaret eden Kalam’ın dişil halidir. Tanrıça Kali genellikle dans eden bir figür ile temsil edilir ve genellikle karşısında beyaz Şiva bulunur.

Karanlığın ve çözülmenin olduğu dönemlerde insanlar farklı kurtuluş yolları ararlar. Semitik dinler belirli ibadetlerin ifa edilerek kıyametle bitecek sonda insanların kurtuluşa ereceklerini söylerler. Doğu öğretisinde de bu tarz ibadetler yer alır. Bununla birlikte farklı düşünceler de bulunur. Özellikle karanlık çağla beraber çevrimin sonunda artık bazı şeyler geri döndürülemez duruma gelir. İyi olmak, ahlaklı olmak yahut ibadetlerini yerine getirmek tarihin çevrimine ferdi olarak etki etmez. Burada tevekkül gösterip dünyanın sonunu beklemekten fazlası yapılabilir. “Kaplana binmek” diye adlandırılan ve çevrimin daha hızlı sonlanmasını sağlayarak yeni bir çağın başlangıcını hazırlamak. “Kaplana binmek”, kontrol altına alınamayan, evcil bir hayvan olmayan kaplana, bir kere bindikten sonra sonuna kadar sıkıca üzerinde durarak gidebildiği yere, sona kadar gidebilmektedir. Kaplan üzerinde olanın emirleriyle değil, kendi isteğiyle istediği yere doğru yönelir.

İçinde bulunduğumuz dönem, karanlık çağın ibarelerini taşıyor. Ve biz çevrimin sonuna gelirken ne yapacağız? Çevrimi hızlandırmak için kaplana mı bineceğiz yoksa önüne engeller mi koyacağız?

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.