Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ruşen Çakır yazdı: Kemal Kılıçdaroğlu hangi partinin lideri?

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu belli bir süredir peşpeşe hamleler yapıyor: Evinden videolar çekiyor, bazı devlet kurumlarının kapısına dayanıyor, farklı toplum kesimlerin ayaklarına gidip “helallik” istiyor. Bunların miladı olarak “Adalet Yürüyüşü”nü alabiliriz ama esas olarak cumhurbaşkanlığı adaylığı sorusuna “Neden olmasın?” cevabını verdiği andan itibaren bunlar çeşitlendi ve yoğunlaştı.

Kılıçdaroğlu bütün bunları yaparken, cumhuriyeti kuran ve bir süredir ana muhalefet görevini üstlenen CHP’nin lideri olmaktan ziyade partiler üstü bir siyasetçi gibi davranmaya çalışıyor.

Bu, ilk bakışta anlaşılır bir durum. Zira aday olabilmesi altılı masanın mutabakatına bağlı. Seçilebilmek içinse hem masadaki partilerin hem masa dışı muhalefetin tabanlarına, üstüne üstlük iktidara yakın olmakla birlikte kararsız olan seçmene hitap edebilmesi gerekiyor.

Sağdaki “CHP alerjisi”

Peki “partiler üstü” bir imaj sergileyebilmek için illa “partisiz” olmak gerekir mi? Kılıçdaroğlu’nun durumu fazlasıyla böyle.

Onun CHP’yi geri plana atmaya çalışmasında sağ tabanda yerleşik olduğu varsayılan “CHP alerjisi”nin etkisi hayli fazla olsa gerek. Zaten altılı masadaki bazı liderlerin de ellerini kuvvetlendirmek için masanın lokomotifi görünümündeki CHP’nin özgül ağırlığını düşürmek istedikleri, bunun için de o alerjiye referans verdikleri biliniyor.

İki abartılı önermeyle karşı karşıyayız: 1) “Bu alerji hâlâ çok baskın”, 2) “Türkiye’de sağcılık gücünden bir şey kaybetmedi.”

Özellikle yeni kuşaklar için “CHP alerjisi” büyüklerinden dinledikleri bir nakarattan ibaret. Hayatlarında AKP’den başka bir iktidar görmemiş gençlerin CHP’nin geçmişte yaptığı söylenen “kötülükler”i pek önemsedikleri söylenemez. Zaten kamuoyu yoklamalarında ilk kez oy kullanacak seçmenlerde CHP fazlasıyla öne çıkıyor.

Tek parti dönemine atfedilen “dindarlara zulüm” anlatılarının da özellikle Erdoğan-Gülen savaşının bilançosu, hele 15 Temmuz darbe girişimi söz konusu olduğunda, eskisi kadar ilgi çekici olmadıkları da ortada.

Bir “yalnız kovboy”

Kılıçdaroğlu, “partiler üstü” olmakla “partisiz” olmayı sık sık karıştırıyor. İşte böyle durumlarda partisinin devreye girip kafa karışıklıklarını düzeltmesi beklenir ama olmuyor. Gözlemlerime göre partisi onu epey yalnız bırakıyor.

Kuşkusuz bazı devlet kurumlarının ya da SADAT’ın kapısına dayanırken yanında çok sayıda parti yöneticisi ve grup başkanvekili de oluyor fakat biz bir süredir hep Kılıçdaroğlu’nu görüyor bu eylemleri partisinden ziyade ona atfediyoruz.

Bu durum onun cumhurbaşkanlığı adaylığı stratejisinin bir gereği olarak görülebilir ve diğer partililerin onu yalnız bırakması da böylece açıklanmak istenebilir. Bunları doğru kabul etsek bile ortada yine ciddi bir sorun olduğu kanısındayım. 20 yıldır ülkeyi yöneten ve koltuğunu bırakmamak için elinden geleni yapacağı aşikâr olan Erdoğan’a meydan okuyan liderlerine değişik kademelerdeki CHP’lilerin, hak ettiği ve ellerinden gelecek desteği verdikleri kanısında değilim.

Genellikle şöyle şeylere tanık oluyoruz: CHP’li isimler her vesileyle “adayımız Kılıçdaroğlu” diyor, (Bu arada Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’tan bu cümleyi henüz işitmiş değiliz) arada sırada bazı parti yöneticileri, genellikle sosyal medya üzerinden iktidar temsilcileriyle polemiğe giriyor; çağırdığı zaman da Kılıçdaroğlu ile birlikte fotoğraf veriyorlar.

Bunların ötesinde, Kılıçdaroğlu’nun mesela “helalleşme” stratejisine yaratıcı şekilde katkı veren, verebilen, daha önemlisi vermek isteyen CHP’li sayısı çok az.

Alışkanlıklar ve beklentiler

Neden böyle? Çünkü CHP çok köklü dengeleri ve siyaset yapma alışkanlıkları olan bir parti. Kılıçdaroğlu’nun “yeni CHP” iddiası ne derece gerçekleşti bilemiyorum ama bu dengeler ve alışkanlıkların büyük ölçüde sürdüğünü, bunların dışında bir şeyler yapmak isteyenlere içeriden çok ciddi engeller çıkarıldığını düşünüyorum.

Şu günlerde CHP’de seçimden ziyade seçim sonrasına kafa yorulduğunu söylemek sanırım abartılı olmayacaktır. Ama seçimler hiç de “çantada keklik” değil ve şimdiden muhtemel iktidardaki cazip pozisyon hayallerine kapılanlar çok ciddi hayal kırıklığı yaşayabilirler.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.