90’lı yılların başında sporda ciddi bir atılım yapan Türk futbolu, son 15 yıla kadar lokal ve sonradan globalleşen yerli golcüler çıkarmakta hiçbir zaman zorlanmadı. 60’larda Metin Oktay ağları delerken, 70’lerde Cemil Turan kalecilerin korkulu rüyasıydı. 80’lerin ilk yarısında Selçuk Yula, ikinci yarısında Tanju Çolak fileleri sarsarken, 90’larda da şu an FETÖ firarisi olan Hakan Şükür’ün attıkları lige damga vurmuştu. Peki, son 10 yılın Türkiye Süper Lig’inde gol kralı olan isimler kimler?
2000’li yıllarda hayatımıza internetin girmesi, yurtdışı seyahatlerin sıklaşmasıyla dünya daha global bir yer haline geldi. Elbette bundan ülke futbolu da nasibini aldı. Galatasaray’ın UEFA Kupası’nı getirmesiyle, ligin marka değeri yükseldi ve doğal sonuç olarak da yabancı sınırında artışa gidildi. 2000’de beş yabancı sahada-bir yabancı tribünde şeklinde olan kural, günümüzde sekiz yabancı sahada, altısı da tribünde olacak şekilde bir artış gösterdi.
Ligin ilk yabancı gol kralı 1983/1984’te Galatasaray’ın Bosnalı santraforu Tarık Hoçiç olurken, bir sonraki yabancı gol kralı için 10 yıldan fazla süre geçti. 1995/1996’da Trabzonspor’un Gürcü golcüsü Şota Arveladze attığı 25 golle tacı giymişti. 2005/2006 sezonunda Fenerbahçe’nin Brezilyalı forveti Alex de Souza’nın krallığına kadar, 10 yıllık periyotta yerli yıldızlar takımlarının skor yükünü çekiyordu. Fakat 2012/2013 sezonunda Galatasaray’ın santraforu Burak Yılmaz’ın gol krallığından sonra, geçen yılki Kasımpaşalı Umut Bozok’a kadar bu unvana erişebilen Türk futbolcu olmadı. Fransa’nın Saint-Avold şehrinde doğan yıldız forvet, Türk altyapılarının ürünü değil. Umut Bozok, Fransa’nın Metz kulübü ile sahaya ayak bastı ve 24 yaşında Süper Lig’e geldi.
2022/2023 sezonunda da farklı bir tarifeye tanıklık etmemiz imkânsız gibi duruyor. Şu ana kadar 18 haftası geride kalan lokal ligimizde, rakip fileleri en çok sarsan oyuncu 13 golle Fenerbahçe’nin Ekvadorlu forveti Enner Valencia, onu sırasıyla Haji Wright (10), Diagne (10), Borini (9) takip ediyor. Ligin bu sezonki en çok gol atan yerli oyuncuları 6 golle Umut Nayir ve Kerem Aktürkoğlu.
Kendi jenerasyonum adına konuşacak olursam, 2000’li yıllarda Bursasporlu Okan Yılmaz, Samsunsporlu Serkan Aykut, gittiği her takımda gol yükünü çeken Cenk İşler, gol repertuarı çok geniş olan Fatih Tekke’yi izlemek ayrı bir keyifti. Serkan Aykut’un maçında bilirdik ki o top bir şekilde ceza sahasına gelecek ve yıldız santrafor tek vuruşta bitirecek. Peki sınırların kalktığı dünyada yerli golcüler neden önemlidir?
Yabancı golcülerin ligde geçirdikleri süreler çok kısa oluyor. Bir-iki sezon içinde kendilerini gösterip tekrar Avrupa’ya, daha çok para kazanabilecekleri Arap coğrafyasına veya kiralıksa takımlarına dönüyorlar. Son yedi yıl içindeki krallara baktığımızda, Boupendza bir sezon sonunda Al-Arabi’ye, Sörloth bir sezon içinde kiralandığı takıma, oradan da Crystal Palace’a, Diagne iki sezon sonunda Club Brugge’e, Gomis bir sezon sonunda Al-Hilal’e gitti. 2016/2017’nin Türkiye Ligi’ndeki en golcü ismi olan Vagner Love Alanyaspor’dan Beşiktaş’a geçti. Siyah-beyazlıların bu transferi yapmasındaki yegâne sebep ise 2015/2016 yılı gol kralı Mario Gomez’in bir sezon forma giydikten sonra kiralandığı Fiorentina’ya dönmesi ve oradan da Alman ekibi Wolfsburg’a transfer olmasıydı. Elbette her futbolcu, daha yüksek ücretlerle veya daha iyi takımlarda oynamak ister. Fakat golcüsü ile sadece bir sezon geçirebilen Süper Lig ekipleri, her yıl sil baştan kadro yapılanmasına gitmek zorunda kalıyor. Bu ayrılıklarda bizim takımların da hiç suçunun olmadığı düşünülmesin. Fakat genel tablo bu şekilde oluyor.
Yerli forvet üretiminin bir diğer önemi de lokal oyuncular ile kurulabilen kolay bağlar. Bu konuyu örnekle açmak gerekirse; Trabzonlu bir çocuk sadece bir sezon kalan Sörloth’u mu kendisine rol modeli olarak belirler, yoksa Fatih Tekke gibi Trabzon halkının içinden çıkmış bir yıldızı mı? Şehirle bütünleşen lokal yıldızlar, futbolcu olmak isteyen gençlere daha kolay dokunabiliyorlar.
Bir de işin Milli Takım boyutu var. Türkiye A Milli Futbol Takımı’nın santrafor havuzuna baktığımızda, yurtdışında oynayan Enes Ünal, Everton’a gittikten sonra iki yıla yakın süre forma giymeyen Cenk Tosun ve Süper Lig’in gol kralı Umut Bozok bulunuyor. Santrafor rotasyonundaki rekabet, tüm oyuncuların gelişimi için çok önemli. 2002 Dünya Kupası’nda Hakan Şükür mü oynamalı yoksa İlhan Mansız mı, yoksa ikisinin de forma giydiği bir düzen mi oluşturulmalı sorusu başarının anahtarlarından biriydi. 2008’de Avrupa Futbol Şampiyonası’nda iz bırakan takımın ileri ucunda kendisini UEFA Şampiyonlar Ligi arenasında ispatlamış Semih Şentürk vardı. Şu an ki Milli Takım kadrosundaki oyuncular ya sakatlıktan yeni çıkmış ya da kendini uluslararası ispatlamamış isimlerden oluşuyor.
Avrupa’nın beş büyük ligindeki gol kralları listelerinin ilk 10’nuna bakarsak, İngiltere Premier Lig’de Norveçli Haaland’ın (21) en yakın takipçileri İngiliz Harry Kane (15) ve Ivan Toney (11) olarak göze çarpıyor. Listenin devamında bir diğer İngiliz James Maddison da bulunuyor. Almanya Bundesliga’da Fransız Nkunku’nun (12) arkasından Alman futbolcu Füllkrug (10) gelirken, Gnabry de 8 golle takipteki diğer yerli isim. İspanya LaLiga’da lider Polonyalı Robert Lewandowski’yi (13), Almanya doğumlu İspanyol oyuncu Joselu (9) ve lokal forvetler Borja Iglesias (8), Iago Aspas (8), Brais Mendez (7), Morata (7) takip ediyor. İtalya Serie A’da ise gol krallığı listesinin en tepesindeki Nijeryalı Osimhen’in (10) dört sıra arkasında Immobile (7) bulunuyor. Fransa Ligue 1’de Fransız Mbappe’nin (13) dört sıra arkasından itibaren, yerli yıldızlar Lacazette (10), Terrier (9) ve Ben Yedder (8) geliyor. Elimizdeki verilere baktığımızda son Dünya Kupası finalisti Fransa’nın, çeyrek finalde elenen İngiltere’nin ve güzel bir futbol oynamasına rağmen sonuca yansıtamayan İspanya’nın, lokal ligindeki yerli forvetlerin form durumları belirleyici özellik taşıdı. Tablonun negatif tarafında yer alarak turnuvaya katılamayan İtalya ve santrafor tartışmalarının odağında grubundan dahi çıkamayan Almanya’nın durumlarını özetleyen verilerden biri de forvet rotasyonlarındaki yetersizlik.
Yaratıcılığın ön plana çıktığı pozisyonlar için, altyapılardaki eğitim ve sporcuya verilecek özgürlük çok önemli. Biz çocuklarımızı tek tip oyuncu modellerine çevirirken artık yeni akım, tüm oyuncuların topla vakit geçirerek antrenmanlardan keyif alması üzerine kurulu. 2000’li yılların sonlarına doğru hayatımıza dahil olan kentsel dönüşüm projeleri, kontrolsüz yapılaşma ile sokaklarda futbol oynanacak yer bırakmadı. Kentsel dönüşüm/değişim sadece yeşil alanlarımızı değil spordaki gelecek nesillerimizi de elimizden aldı.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.