Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ruşen Çakır yazdı: Kemal Kılıçdaroğlu kazanır mı?

Türkiye’de ne zamandır en çok dillendirilen soru galiba şu: Kemal Kılıçdaroğlu kazanır mı? Aslında yakın zamana kadar bunu “Kemal Kılıçdaroğlu aday olursa kazanır mı?” diye soruyorduk. Fakat artık Kılıçdaroğlu’nun Millet İttifakı’nın ortak adayı olması kesinleşti gibi. Zira diğer isimlerden Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu çok da gönüllü olmasalar bile liderlerinin adaylık ısrarından vazgeçmeyeceğini görüp havlu atmış durumdalar. Geride alternatif de kalmadığı için (İlhan Kesici, Abdüllatif Şener gibi “sürpriz” isimlerin ortaya atılması bana anlamlı gelmiyor) Kılıçdaroğlu’nun adaylığını istemediğini her vesileyle belli etmiş olan İyi Parti ve lideri Meral Akşener de yine gönülsüz bir şekilde kendisine onay vermek zorunda kalacağa benziyor.

Erdoğan çoktan kaybetti

Siyasette her şeyin mümkün olduğunun bir kez daha altını çizip Kılıçdaroğlu’nun kazanma ihtimalini tartışalım. Bu soru bana farklı ortamlarda sorulduğunda başından beri tereddütsüz “evet” cevabını veriyorum. Ama muhakkak Yavaş ve İmamoğlu’nun kazanma ihtimalinin ondan daha yüksek olduğunu da ekleyerek. Çünkü uzun zamandır “Erdoğan çoktan kaybetti, Türkiye kazanacak kişiyi bekliyor” düşüncesindeyim.

Erdoğan’ın kaybettiğini Haziran 2015 seçimlerinde gördüm. Normal şartlarda Türkiye o tarihten itibaren koalisyonla yönetilmeliydi, ama Erdoğan devletin her türlü imkanını kullanarak yenilgisini erteledi. Ardından Fethullahçılar, 15 Temmuz 2016 darbe girişimiyle kendisine yeni bir hayat öpücüğü verdi. 2018’deki seçimlerini de bu rüzgar ve muhalefetin savrukluğu sayesinde kolayca atlattı. Ancak 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde yaşadığı hezimet Erdoğan’ın iktidar ömrünün tamamlanmış olduğunu bize gösterdi.

Yerel seçimlerin rüzgarı çabuk dindi

Ne var ki Erdoğan’ın kaybettiği tespiti “muhalefet kimi aday çıkarırsa çıkarsın kazanır” önermesini mümkün kılmıyor. AKP’den Gelecek ve Deva partilerinin doğması hiç tartışmasız yerel seçimlerle değişen siyasi atmosferle ilişkiliydi ve muhalefeti güçlendirdi. Fakat CHP’den Memleket, İyi Parti’den Zafer ve Saadet Partisi’nden Yeniden Refah partilerinin türemiş olduğunu ve bu partilerin önümüzdeki seçimlerde ne yapacaklarının belirsiz olduğunu da unutmamak lazım.

Kuşkusuz Altılı Masa’nın gecikmeli de olsa kurulması bir başarıydı ancak altı partinin bir yıl içerisinde yaptıklarından çok yap(a)madıkları konuşuldu, özellikle adayın kim olacağı konusunda yer yer şiddetlenen tartışmalar yaşandı.

Hayati bir diğer sorun da Millet İttifakı’nın hâlâ HDP ile ilişkisini tanımlayamaması. İktidarın kara propagandalarına imkan sağlamamak adına yapılan ve yapılmayanlar sonuçta yine iktidarın hanesine yazıldı. Bunda, ilk başlarda HDP desteği olmadan da seçimleri kazanma ihtimalinin yüksek olduğu düşüncesi etkili olmuşa benziyor. Fakat son aylarda yapılan kamuoyu yoklamaları başta AKP olmak üzere iktidarın bir ölçüde toparlanmakta olduğunu, HDP olmaksızın cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmanın ve TBMM’de çoğunluğu elde etmenin imkansız gibi olduğunu gösteriyor.

Kılıçdaroğlu’nun adım adım adaylık yolculuğu

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu neredeyse iki yıldır Erdoğan’ın karşısına aday olarak çıkmak için hazırlık yapıyor. Bu uğurda yaptıklarından ilk akla gelenleri sıralayacak olursak:

  1. Genellikle evinden videolar çekip kimi durumda belli toplumsal kesimlere vaatlerde bulundu, bazen de iktidarı ve onunla iş tutanları hedef aldı;
  2. Bazı kamu kurumlarının, ardından SADAT’ın veya “Beşli Çete”den birinin yurtdışındaki evinin önüne gitti;
  3. Erdoğan’ın kendisini küçük göstermek için kullandığı “Bay Kemal” hitabını benimsedi ve konuşmalarında birinci çoğul şahıstan ziyade birinci tekil şahıs cümleleri kullanır oldu;
  4. Değişik vesilelerle yurdu gezdi ve buralarda CHP’ye mesafeli, hatta ona hasmane davranan kesimlerle kapalı toplantılar yaptı;
  5. Helalleşme ve hesaplaşma stratejilerini ülkeyi yönetmeye aday bir siyasetçi olarak hayata geçirdi;
  6. İmamoğlu ve Yavaş gibi diğer adayların önünü genellikle belli etmeden, ama son Saraçhane olayında olduğu gibi bazen açık ederek kesti;
  7. Altılı Masa’yı aynı zamanda kendi adaylığının onay mekanizması olarak kullandı.

Kılıçdaroğlu’nun adaylığına kim nasıl bakıyor?

Muhalefet tabanının Kılıçdaroğlu’nun adaylığına bakışında farklı eğilimler dikkat çekiyor:

  1. Coşkuyla destekleyenler;
  2. İtirazsız destekleyenler;
  3. “İlk tercihim o değil ama kendisine oy veririm” diyenler;
  4. “İstemeye istemeye oy vereceğim” diyenler;
  5. “Kesinlikle kendisine oy vermem” diyenler.

“Kesinlikle Kılıçdaroğlu’na oy vermem” diyenlerin son anda “bağırlarına taş basıp” yine oy vereceği düşüncesi çok güçlü olmakla birlikte CHP liderinin muhalefet tabanının tümünü heyecanladırmadığı bir gerçek. Muhalefetteki bu heyecan eksikliği, ilk kez oy kullanacak seçmenlerle daha önce iktidara oy vermiş olup halen kararsız oldukları varsayılan seçmenleri kazanmayı epey zora sokacaktır. Ama daha önemlisi bu seçimlerde çok daha büyük önem kazanan “seçim güvenliği” konusunda bu yüzden ciddi sorunlar yaşanabilir. Şöyle ki seçim gecesi oylara sahip çıkmak için partilerin kendi örgütlenmeleri kadar vatandaş katkısı da birinci derecede önem arz ediyor. Vatandaşların sandık başlarında saatlerce kalmaları için en çok ihtiyaç duydukları şeylerin başında heyecan geliyor; son İstanbul seçimlerinde bunu açık bir şekilde gördük.

Kılıçdaroğlu nasıl heyecan yaratabilir?

Kılıçdaroğlu’nun bugüne kadar yaptığı yurt gezilerinde, örneğin Ekrem İmamoğlu’nun son yurt gezilerinde yarattığı heyecanı kesinlikle yakalayamadığını gördük. Kuşkusuz seçim kampanyasının başlamasıyla birlikte durum bir ölçüde değişecektir ancak Kılıçdaroğlu’nun gerekli olan heyecanı yaratmak için takviyeye ihtiyacı olduğu muhakkak.

Bu noktada ilk akla gelen esas olarak İmamoğlu’nu, bir ölçüde de Mansur Yavaş’ı kampanyasının parçası yapması. İmamoğlu’nun böyle bir desteğe, kendi siyasi geleceğini de düşünerek fazlasıyla hevesli olduğu, ancak Kılıçdaroğlu sonrasında CHP’yi ona bırakmak istemeyenlerin direnciyle karşılaşacağı kanısındayım.

İkinci olarak, adaylığına en fazla karşı çıkan İyi Parti’yi ve tabii ki Akşener’i güçlü bir şekilde kampanyasına dahil etmesi gerekecektir. Eğer Millet İttifakı’nın ikinci güçlü partisi kampanyaya tam olarak angaje olmazsa Kılıçdaroğlu’nun işi zorlaşır.

Masadaki diğer parti liderleri de muhtemelen Kılıçdaroğlu’nun kampanyasına destek verecektir fakat onlardan daha önemlisi, seçilmesi halinde örneğin ekonomiyi, dış politikayı, içişlerini, savunmayı kimlere teslim edeceğini açıklaması ve bu ekiple (kabine) seçmene seslenmesi gerekir.

Kılıçdaroğlu’nun adaylığını benimsetmek için attığı adımlara, yaptığı doğru ve yanlışlara bakınca, kampanya için ekibini yenilemesi, en azından buna profesyonel bazı isimler katması gerektiği anlaşılıyor. Çünkü şu ana kadar daha adaylıklarını bile açıklamayan isimleri (İmamoğlu, Yavaş…) devre dışı bıraktılar, ama bundan sonra Erdoğan ile yarışmaları gerekiyor.

Kılıçdaroğlu’nun kendisi, ekibi ve ona destek verenler, Erdoğan ile yarışacaklarını idrak ettikleri andan itibaren Kılıçdaroğlu kazanma potasına girmiş olacaktır.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.