Seçim sonuçlarının ardından muhalefet eleştirilerin hedefinde. Cumhuriyet Halk Partisi’nde (CHP) liderlik tartışmaları sürerken, İYİ Parti de kurultaya hazırlanıyor. Halkların Demokratik Partisi’nde (HDP) ise Selahattin Demirtaş’ın eleştirileriyle başlayan tartışma devam ediyor. HDP seçimleri nasıl okuyor, kadrolar ve seçmen ne düşünüyor? Gökçe Çiçek Kösedağı sordu Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun yanıtladı.
Coşkun HDP’ye oy veren seçmenlerin sonuçlardan memnun olmadığı görüşünde. Coşkun, bu eleştirilerin temelinde 5 gerekçe olduğunu söylüyor:
- HDP’nin kendi cumhurbaşkanı adayını çıkarmaması
- Muhalefete kayıtsız, şartsız ve karşılıksız destek verilmesi
- HDP’nin milletvekili adaylarını belirlerken yerel dinamikleri göz ardı etmesi
- Türk solunun bileşenlerine haddinden fazla destek verilmesi
- Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) ayrı listeyle seçime girme kararının ardından HDP’nin ittifakı devam ettirmesi
“Demirtaş kendi sırasını bekleyecek”
Coşkun’a göre tartışmaların yapısal sorunlara odaklanmadan devam etmesi halinde küçülme eğilimi devam edecek. Coşkun Selahattin Demirtaş ile mesafenin de artarak devam edeceğini düşünüyor:
“HDP’li yetkililerin yaptıkları açıklamalara bakılırsa burada temel sorunu 2019’da Öcalan’ın belirttiği çizgiden sapmak olarak tarif ediyorlar. Öcalan ‘Herhangi bir ittifaka girmeyin, kendi yolunuzu tayin edin’ demişti. Buna rağmen HDP, CHP’nin yanında yer almıştı. HDP’de seçimden önce başlayan Demirtaş ile mesafelenme eğilimi devam edecek. Demirtaş’ın aktif siyasetten çekilmesi de bunu doğruluyor. Bir süre gözlerden uzak durup kendi sırasını bekleyecektir.”
“Türkiyelileşme doğru anlatılamadı”
Demirtaş’ın da eleştirilerinde yer verdiği HDP’nin “Türkiyelileşme” politikasına değinen Coşkun, bu politikanın altının doldurulamadığı ve seçmene anlatılamadığı görüşünde. Coşkun “Herkes kendi bulunduğu yerden, kendi angajmanına göre bu süreci yorumladı” dedi.
Coşkun kendisinin “Türkiyelileşme”den ne anladığını ise şöyle tarif etti:
“Kürtler artık belirli bir bölgede yaşamıyor. Türkiye’nin her yerinde yaşıyor. Dolayısıyla Kürtlerin kendisi Türkiyelileşmiş vaziyette. HDP, Kürtlerin taleplerini siyasal alana aktaracaksa, Türkiye’nin her yerinde yaşayan Kürtlere dokunan, taleplerini gözeten, sorunları ile ilgilenen bir siyaset üretmek durumundadır. HDP’nin bu anlamda Türkiyelileşmesi kendi kalıbından çıkmasını da sağlayacaktır. Aynı zamanda sadece Kürtlerin sorunlarıyla ilgilenen bir parti olmaktan çıkıp Türkiye’nin diğer sorunlarına da politika üreten bir parti olma iddiasıydı benim anladığım.”
Coşkun bunu Türk soluyla yapmaya çalışmanın temel başarısızlık olduğunu söyledi. Coşkun, Türkiyelileşme politikasına en çok zarar veren noktanın ise HDP üzerindeki PKK gölgesi olduğu görüşünde:
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
“Bu gölge varlığını devam ettirdiği sürece HDP’nin Türkiye’nin tamamına seslenen bir parti olması oldukça güç. Çünkü Türkiyeli seçmenin çoğunluğu PKK’nin varlığından ötürü HDP’yi peşinen mahkum ediyor. Yapısal bir tartışma yapılacaksa eğer HDP’nin bunu tartışması gerekiyor. Türkiyelileşmeyi nasıl tarif ediyor? HDP, Türkiye’nin geri kalanıyla Türk solu dışında nasıl bir ilişki kuracağını, parti üzerindeki PKK gölgesinin nasıl kaldırılacağını tartışmalı.”