Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Elif Gökçe Aras yazdı: AKP dini, AKP milliyetçiliği

Bu haftanın ağırlıklı konusu “Şahsım” rejiminin okullara atayacağı diyanet personeli oldu. Bu tartışma devam ederken 15 Haziran Perşembe günü daha önce de yaşadığımız korkunç bir olay yaşandı. Bu, eğitimin kanayan bir yaraya dönüştüğünün ispatı. Henüz 12 yaşındaki Abdülbaki Dakak, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı kurumlarda eğitim görmesi gerekirken, ailesi tarafından zorla medreseye gönderildiği için intihar ederek hayatına son verdi. Taciz mi edildi, baskıya mı maruz kaldı bilmiyoruz. Aileden görülen din baskısı bile hayat neşesini soldururken bir kurumda baskıyla yaşamak bütün gelecek umutlarını yok etmiş olabilir.

“Şahsım” rejimi istiyor ki, “Din ve milliyetçilik yükseldi” diye düşünelim. Türkiye’de din ve milliyetçilik yükselmiyor, “mış gibi” yapma yükseliyor. Gelin, din ve milliyetçiliği kendisi ve onu destekleyenlerden başka kimseye layık görmeyen “Şahsım rejiminin” samimiyetini inceleyelim. 

“Şahsım” bu zamana kadar dindar bir yönetici olduğu için İslam’a uygun hasletlerle ülkeyi yöneteceğini vadetti. O’na oy verenler sorsanız bu sebeple oy verdi. Bugün gelinen noktada İslam dini yerine AKP dinini icat ettiler.

Şanlıurfa’da 12 yaşındaki Abdülbaki Dakak ahırda asılı bulundu.

İslam dininde çalmak haramdır ancak “Şahsım” rejiminde çalmanın sınırı öyle aşıldı ki, bakanlar kendi bakanlıklarını dolandırdı. Ülkemize Çin’den bedava gönderilen Sinovac aşılarını devlete parayla satan kişi şuan milletin vekili olarak Meclis’te. AKP dininde hırsızlık cezalandırılmaz, ödüllendirme sebebidir. İslam dininde başkasının malına çökmek haramdır ama AKP dininde serbesttir. Bu ülkede zorbalıkla iş insanlarının malına çöküldü ve o zorbalar elini kolunu sallayarak kabadayılık yapmaya devam ediyorlar.

İslam’da iftira günahtır, AKP dininde serbest. Aynı vatanın evladı, muhalif siyasî partilere sahte videolarla vatan haini iftiraları attılar, her şeyden işkillenen seçmenleri bu durumdan hiç işkillenmediler, altında kripto ajanlar aramadılar. Onlardan olmayan insanlar hakkında sahte dosyalar düzenleyip keyfî biçimde hapse attılar. Seçmenleri, “vardır bir bildikleri” deyip haksızlığa sustular, dilsiz şeytan oldular.

İslam dininde yalan günahtır ama AKP dininde serbest. Bize TÜİK rakamlarıyla yalan söyleyip maaşlarımızı çaldılar, kriz yok deyip ekonomiyle ilgili gerekli önlemleri almadılar. Seçmenleri, “zaten ondan önce de fakirdik biraz daha idare ederiz, yeter ki kurulu düzenimiz bozulmasın” dediler.

İslam’da kul hakkı haramdır ama AKP dininde serbest. KPSS’de yüksek puan almış gençleri mülakatta elediler, atamasını yapmadıkları gençler mülakat haksızlığı karşısında umudunu kaybetti, onlarca genç intihar etti. Seçmenleri kendi çocukları atandığından ölen çocuklar için vicdan azabı hissetmedi.

İslam dininde yoksulu gözetmek gerekir, komşusu açken tok yatan bizden değildir der Hz. Muhammed. Ancak AKP’li rejim mensupları halkın parasıyla saraylarda sefa sürerken, Emine Akçay, iki çocuğunu ısıtmak için aldığı kömür ıslak çıkınca yoksulluğun ağırlığına daha fazla dayanamadı ve “Devlet şimdi belki bakar çocuklarıma” diyerek intihar etti. Seçmenleri, “Bileydik de paylaşaydık varımızı yoğumuzu” demedi. Bakmadı. Bilmedi.

Kutsadıkları aileye ve muhalefeti suçladıkları LGBT’ye gelelim. LGBT’ye gerek yok, hayat pahalılığı öyle bir noktaya geldi ki gençler evlenemez, evlenenler çocuk yapamaz oldular. Aileyi LGBT değil, AKP bitirdi. “Şahsım” rejimi mensupları, “Hani üç çocuk yapacaktık? Soyumuz tükeniyor” demedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan cami avlusunda miting yaptı.

Bunlar yalnızca birkaç örnek. 20 yılın günahları say say bitmez. Ancak İslam’da haram olanlar “Şahsımın” AKP dininde helâldir. Cami Allah’ın evidir ancak “Şahsım” Allah’ın evinde miting yaptı, Allah’ın evine parti bayrağı ve propaganda afişleri astırdı. Nesillerce Türkçe ezanın kinini güdenler, minareden AKP seçim müziği yayınlanmasına itiraz etmediler. El insaf.

Eyy, “Çalıyorlar ama çalışıyorlar da” diyen AKP’li kardeşim, çalabilmek için çalışıyorlar.

Devletin kasasından alıp kendi kasasına koyabilmek için ortada bir iş olmalı, öylece alıp cebine atamaz ya. Bir liralık işi 3 lira diyorlar, biri işin kendisine, biri müteahhidine, biri de birisinin cebine gidiyor. Bunları görmezden gelenler, siz görmeseniz de, eğer gerçekten inanıyorsanız Tanrınız tüm bunların hesabını sizden de soracak. Bu ülkede çalınan tüm paranın, hakkı yenmiş, malına çökülmüş, hukuksuz kararlarla keyfi biçimde tutuklandığı için ömründen ömür çalınmış insanların vebaline siz de ortaksınız. Bilmiyor değilsiniz ya, anlamazdan gelmenizin bir manası yok. O yüzden kayıt düşüyoruz amel defterinize haberiniz olsun.

Elinizi vicdanınıza koyun. Bu ülkede herkes adaletle, şefkatle, kardeşlikle yaşamayı hak ediyor. Seçim sürecinde “Şahsıma” oy vermeyenlerin şeytanlaştırıldığı, taşlandığı, türlü iftiralara maruz kaldıkları AKP dinini reddedin, dininizin gerektiği gibi adil olmayan hükümdara itiraz edin. Bu ülkede din de milliyetçilik de “Şahsımın” tekelinde değil. 

Gelelim milliyetçilik meselesine:

“Şahsımın” eski dostu Esad, bir harfle oynanarak Esed oldu ve Türkiye içinde olmaması gereken bir savaşın tarafı oldu. Bugün yine “Şahsım” içinden öyle gelmiş, barış istiyor. Esad’la görüşmek için aracılar gönderiyor. “Şahsım” yüzünden dâhil olduğumuz Suriye iç savaşında yüzlerce askerimiz şehit edildi. Peki politika değişince o askerler de geri gelecek mi? Bu ülkenin yetişmiş evlatları ne uğruna şehit edildi? IŞİD’liler yeşil pasaportla Avrupa’da seyahat edebilsin diye mi?

Erdoğan ve Esad

Baktığınız zaman bir oğlu çürük raporu alarak askerlikten muaf olmuş, diğer oğlu ise 28 günlük askerliğini “bedelli” olarak yapmış. Aynı kişi kalkıp, oğlu tıpkı sizin evlatlarınız gibi uzun dönem askerlik yapan Kılıçdaroğlu’nu terör örgütleriyle görüşmekle suçladı, düzmece videolarla hedef gösterdi. Hiç demediniz ki, “Ama sen?”.

Ergenekon ve Balyoz davalarında FETÖ’cü hâkimlerce bu ülkenin komutanları yıllarca yargılandı. Kimi onuruna yediremeyip intihar etti. 15 Temmuz sonrası FETÖ’cü hâkimler içeri girdi, sahte delillerle hapsedilen komutanlar ömürlerinden ömür çalındıktan sonra “pardon” denilip serbest kaldı. O askerlerin çalınan hayatlarını nasıl geri vereceğiz? 

Yabancı sermaye ülkeye gelecek diye muhalefeti IMF’ci ilan ettiler. Bugün devletin kasası eksiye düştü, tıpkı çoğumuzun banka hesapları gibi. Ve “Şahsım”, tıpkı bizim artı bakiye ve kredilerle idare etmeye çalıştığımız gibi Arap ülkelerinden aldığı borçlarla ülke ekonomisini döndürmeye çalışıyor, vatandaşlık satıyor, üç kuruşa muhtaç olduğumuz için. Şimdi muhalefet legal yollardan kaynak bulunca gayri milli, “Şahsım” neyin karşılığında olduğunu bilmediğimiz borçları alınca yerli ve milli öyle mi?

“Şahsım” rejimi mensupları “mış gibi” yapmaya devam edebilir ama bilsinler ki her yaptıklarını görenler onları olduğu gibi damgalıyor. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.