30 Mayıs 2022’de “göklerden gelen karar” ile tek aday olarak Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) seçimlerine katılan eski Gaziantep FK Başkanı Mehmet Büyükekşi, futbolumuzun patronu oldu. Bir yıl boyunca kulüpler itiraz etti, istifası istendi… Sayın Büyükekşi, Haziran 2023’teki seçimlere yine tek aday olarak girdi ve kazandı.
Hakem hataları, skandal atamalar hepsi sineye çekilmişti. Kısacası ahali memnundu gidişattan. Taraftarın gazını almak için TFF’ye yüklenip “hakkımızı yediler” izlenimi yaratıyorlardı.
O zamanki adıyla Digitürk, şimdinin beIN’i 2016 yılında yıllık 500 milyon dolara (1 dolar = 3,38 TL) 5 yıllığına yayın ihalesini aldığında, dönemin TFF Başkanı Yıldırım Demirören ve Kulüpler Birliği Başkanı Göksel Gümüşdağ harika bir iş başarmışlar gibi gözüküyordu. Gerçekten yayıncı kuruluş her yıl 500 milyon dolar mı ödeyecekti? Elbette hayır! Ödemedi…
2017’de dolar kuru 3,30 TL’ye sabitlenirken, sonraki yıllarda da sürekli olarak kur sabitlene sabitlene anlaşma devam etti. 2022’de de beIN ile yayın ihalesi yenilendi. Ahali zam beklerken çok daha düşük bir ücret kabul edildi. Geçtiğimiz günlerde de atanan başkan Mehmet Büyükekşi’nin yönettiği TFF önce bir anket yayınladı. Açıklaması şöyleydi: “Türkiye Futbol Federasyonu’nun UEFA Şampiyonlar Ligi, Hollanda ve Belçika Lig yapılarını yeniden düzenleyen Hypercube firması ile yaptığı iş birliği protokolü çerçevesinde format yapısını belirlemek için planlanan anketler kulüp ve taraftarlara açıldı.”
Ankette ilk göze çarpan soruların yönlendirici olmasıydı. İkinci, üçüncü ve dördüncü soruya gelin birlikte bakalım: “Maçlarda takımların arasındaki güç farkının az olması – En iyi takımların birbirlerine karşı daha fazla maç yapması – Ligin zirvesi için rekabetin son ana kadar devam etmesi” çok enteresan değil mi? Hypercube firmasının çalıştığı liglerden biri Belçika. Belçika Ligi 2009/2010 sezonundan itibaren 18 takımdan 16 takıma düştü ve play-off düzenine geçildi. Jupiler Pro League’i ilk 6 içinde bitiren takımlar birbirleriyle maçlar yapıp şampiyonu belirliyorlar.
TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi geçtiğimiz günlerde yayın gelirlerini arttırmanın yollarını aradıkları söyledi: “Yayın geliri 120 milyon dolardan 90 milyon dolara düştü. Derdimiz marka değerini yükseltmek. Bu, ‘Play-off’ ile mi olur başka şekilde mi olur bilmiyorum. Kulüplerle birlikte karar vereceğiz” Bu açıklamanın bir benzerini de oyunculuk döneminde “şeytan” lakabını alan yorumcu Rıdvan Dilmen de yaptı: “Bu ligin play-off oynatmaktan başka çaresi yok. Yüzde 90 doğru görüyorum bu çözümü. Bu sezonki lig üç büyükler arasında kalan bir lig olarak kalacak. Geçen sezonlarda da öyleydi, bu sezon daha çok öyle olacak. Seyirciler kaçıyor, bugünkü tip maçlara para vermek istemiyorlar. 3-4 yıl geçici olarak bu yapılabilir çünkü sıklet farkları çok doğdu.”
Sanki ağızlarında bir bakla var da bir türlü çıkaramıyorlar gibi değil mi? Spor editörü olarak TFF’yi seslendirmeyi kendime borç biliyorum. TFF aslında şunu demek istiyor: “Biz bu ligi satamıyoruz. beIN’in fahiş fiyatlı dekoder fiyatlarına da bir şey diyemiyoruz. Çünkü Katar canımız ciğerimiz. En çok reyting getiren maçlar 4 büyüklerin arasında oynadıklarıysa eğer, neden bunların sayısını arttırmıyoruz?”
Yine kendim cevap vereyim. Sevgili TFF, bir şeyin sayısını arttırmak ona değer katmaz tam tersine değerini düşürür. 20 takımla oynanan Süper Lig’de play-off yapmanız demek sezonun tüm önemini kaybetmesine ve “4 Büyükler”in play-off öncesi antrenman maçları yapmasına zemin hazırlar. Ayrıca 2024 için planladığınızı varsayarsak, 14 Haziran-14 Temmuz tarihleri arasında 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’nın olması sebebiyle ligi erken başlatmanız da bu koşullarda imkânsız görünüyor. Ligi arkanızdan atlı koşturur gibi oynattığınızı varsayarsak eğer, 4 takımın da play-off oynayacağını düşünürsek, 3 takım da ligden düşüyorsa, geri kalan 13 takım sezonu Mayıs ayının başında mı bitirecek?
Ligin albenisini yayın tarafında arttırmak istiyorsanız, öncelikle zeminleri düzeltin. Ekranı açtığımızda TRT GAP’ın “Patates yetiştiriciliği”ni izlemek kimse istemiyor. Adının Atatürk olduğu sahanın zeminini şark kurnazı şekilde yeşile boyayan firma ile yollarınızı ayırdığınızı duyurdunuz. Peki bu şirket ile anlaşma sağlayan TFF görevlisi kimdi ve onunla ilgili ne gibi bir karar alınacak?
Tazeleri en öne koyalım diyen manavcı kurnazlığı ile lig yönetilmez. Takımlar arasında rekabet kalmadığından yakınıyorsanız, maaşlar ve ödenen bonservisleri araştırın. FIFA’ya farklı açıklanan, KAP’a farklı bildirilen paraların hesabını sorun ki herkes eşit koşullarda yarışmaya başlasın. Önce TFF’de düzgün bir seçim yapın, mesela tek adaylı olmayan. Hepimiz inanalım futbolun saydamlığına.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.