Cumhur İttifakı’nın son döneminde masamızda artık AKP yatağında MHP iktidarı var. Yemek, mafya ve kriminal suçlar soslarıyla servis ediliyor önümüze. Ülkedeki uyuşturucu ticaretinin boyutları ekonomik krizle birleşince toplumu çökerten bir dinamite dönüştü. Aileler okutamadıkları, bir işe de sokamadıkları çocuklarını uyuşturucu ticareti yapan mafya çetelerine teslim ediyor. Bu işin sonu iyi bir yere varmayacak biliyorlar ama dur diyemiyorlar çünkü dur dedikten sonra alternatif sunabilecek bir cümleleri yok. İşte böyle yoksul ve cahil ailelerin sahip çıkmadığı, Şahsım rejiminin elinde piç edilmiş bir nesil AKP iktidarının eliyle çöp poşetine konup önümüze bırakıldı. Bizim önümüze ne bırakıyorsunuz, alın kindar neslinizi ne yapıyorsanız yapın! İşte MHP’nin gizli iktidarının bile ülkemizi taşıyacağı nokta burası, narko Türkiye!
AKP ve MHP ittifakının birbirine meraklı olmaktan değil, mecbur olmaktan ileri geldiği artık herkesçe aşikâr sanırım. Hikâye ilerledikçe heyecan doruklara çıkıyor. Bir sonraki seçimlere hazırlanırken altlığı çoktan yapılmış “ahmak” davasına odaklanmıştı herkes ki, Özgür Özel Şahsımın imdadına yetişti. Yalnızca CHP genel başkanlarına özgü bir oyun var, Tayyip’i iktidarda tut. New York belediye başkanı hakkında açılan Türk yetkililerden rüşvet almakla suçlandığı davayı kökten reddetti Özgür Özel. Ne münasebet canım, bir defa rüşvet ve dolandırıcılık bizim ata sporumuzdur, bizim için böyle şeyler normal, sen benim sırtımı kaşı, ben senin sırtını kaşıyayım, bu işler böyle olur, dedi, mealen, aynen böyle dedi, mealen. Bu cümleleri gören iletişim robotu Fahrettin’in içinin yağları eridi, Furkan murkan işe yaramıyordu artık, telefona sarıldı tabii hemen, mesaj attı Özel’e: Yarın gel başla.
Özgür Bey, sizin çok daha önemli bir probleminiz yok muydu bu günlerde, Şahsımı ve rüşvet çarkını savunmak size mi düştü? İki gözünüzden birini oymaya çalışan Erdoğan’a karşı Ekrem İmamoğlu’nu savunmanız gerekmiyor mu şuan? Özgür Bey, Ekrem İmamoğlu’na açılan uyduruk davanın aleyhte sonuçlanmaması için dava öncesi hiçbir şey yapmayacak klasik CHP Genel Başkanı teamüllerine göre, yasak geldikten sonra sokaklara döküleceklermiş. O zaman dökülecek ki, millet “Sizden ne köy olur, ne kasaba” diyebilsin. Kendi cumhurbaşkanı adayının hakkını savunmayan beni mi savunacak, değil mi ama? Rüşvete tamam, adalet, madalet, geçin bunları.. (?) Altan Sancar’ın Sözcü Televizyonunda anlattığı bir kulise göre, Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak gelirse, birçok belediye başkanı istifa edecekmiş protesto olarak. Erdoğan’ın rüyasını mı anlatıyor diye geri sardım bir daha izledim, Vallahi öyle yapacaklarmış. Hay Allah müstehakınızı versin..
Özgür Özel’in umurunda olmayan gündemi gelin biz takip edelim muhalif seçmen kardeşlerim. Bizim derdimiz başımızdan aşkın zaten, bu CeHaPe zihniyetinden bize fayda yok. Saç baş yolmaktansa akıl yürütmeye başlayalım. Belki biz buluruz bir çaresini hı? Acaba mahkemenin kararı ne yönde çıkacak? Mahkûmiyet çıkar mı? Erdoğan “yasak getir” diyenleri mi dinleyecek, “getirme, bu bir intihar, adamı kahraman yapacaksın” diyenleri mi? Analizler, analizler, muhalif görünümlü gazeteciler her akşam Erdoğan’ın İmamoğlu’na nasıl da işkence edeceğini anlatıyor ballandıra ballandıra. Araya hükümet propagandası sıkıştırmayı da ihmal etmiyorlar tabii. Muhalif seçmen “Ekrem İmamoğlu’nun önü kapanırsa halimiz nice olur?” diye yana dururken, görüyoruz ki durum vahim, CHP’nin durumu tersine çevirecek basireti yok. Bir kabulleniş çöküyor haliyle üzerimize. Herkesin aklında bir “ampul” yanıyor aynı anda. “Aman canım, Ekrem İmamoğlu mahkûm olursa, Mansur Yavaş var? Hem, İmamoğlu’nun mahkûmiyetinden elde edilen mağduriyetle Yavaş daha ezici oy alır.” deyiveriyoruz.
Hi hi hi, beklenen noktaya geldiniz, piuuvv!
Şimdi gelin, başta değindiğimiz konuya geri dönelim ve İmamoğlu davasına kalp şeklinde pembe camlı bir gözlükle yeniden bakalım.
Bu hafta BDDK başkan yardımcısının düğününde yaşanan rezalet ve şehit olan kadın polisimizin ardından ülkeyi saran MHP bürokrasisinin devleti birlikte yönettiği mafya ağının vardığı noktayı müşahede ettik. Cezasızlığın norm oluşunun sonuçlarından korktuk. Polislerin sokak ortasında vurulduğu bir ülkede hiçbirimiz güvende değiliz. Bu iki olayla gördük ki, denetlemesi gereken bankalardan göstere göstere rüşvet alan bir bürokrat ve onlarca suça rağmen üye olduğu mafya bağlantıları ve mafya bağlantılı bürokratlar sonucu devlet artık onlar olmuş. AKP sadece tabağın altlığı konumunda artık, yaşadığımız çürümüşlüğün sebebi; her şeyi kendine hak gören, bütün siyasi hayatı boyunca kayırılmış ve hiçbir şey için bedel ödememiş şımarık MHP iktidarı.
Şimdi “Ahmak” davasına da MHP’nin devlet bürokrasisi üzerindeki hâkimiyetini düşünerek bakalım. MHP için seçimleri kazanan parti olmanın hiçbir önemi yok, kim kazanırsa kazansın, onlar yönetsin istiyorlar. Her devrin hükümetinin içinde kamufle oluyorlar. Şimdi Erdoğan’dan bıktılar, çünkü Erdoğan’ın ekonomik ve politik güçsüzlüğü ayaklarına bağ oluyor. Daha fazlasını almak varken aza kanaat etmek zorunda kalacaklar, ne gerek var? Artık gidebilir. Peki, içerisinde kamufle olabilecekleri kim gelsin şimdi? Hazır bu kadar kadrolaşmışken başlarına iş açmayacak biri olmalı.
İstanbul’da kaçak yapıları yıkan, gençlere yurt açan, anneler ev kadını olmak zorunda kalmasın çalışıp hayata karışabilsin diye kreşler açan, vatandaş ekonomik krizden mümkün olduğunca az etkilensin diye Kent Lokantaları açan Ekrem İmamoğlu mu? Yoksa milliyetçi gelenekten gelen, raconu bilen, ODTÜ’nün içerisinden otoban geçiren, şimdi ketum ama zamanında ağzını açtı mı mangalda kül bırakmayan biri olan Mansur Yavaş mı?
: )
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Bingo! Vallahi bildiniz!
Ekrem İmamoğlu’nun siyasi yasak almasını Erdoğan elbette çok ister ancak onu bu konuda gaza getiren MHP aklıdır. Yoksa Erdoğan bu işin iki ucunun da ona zarar vereceğini çok iyi biliyor. Erdoğan şu an önünde zehirli ciğer duran bir sarman gibi, hem ciğeri yemek istiyor hem ciğerin onu öldürebileceğini biliyor.
Unutulmasın!
“Ahmak” davası MHP’nin AKP içerisindeki trolü Süleyman Soylu üzerinden onun İçişleri Bakanlığı döneminde başladı. Mansur Yavaş’ın CHP’nin içinde olmasından hiç rahatsızlık duymayanlar, “ahmak” davasının sonucuna en çok tesir etmek isteyenler.
Hoff… Yine kaldık mı el ele baş başa muhalif seçmen kardeşim. Ne olacak bu halkın hali? Ekrem İmamoğlu çevresini saran bu reisçi ve milliyetçi tayfanın içerisinde ne yapacak? Bakınız, hem İmamoğlu hem halk aynı haksızlıkla kuşatılmıştır. Tıpkı bir zamanlar Erdoğan’ın olduğu gibi. Bakalım, Erdoğan dava tercihiyle koltuğunu İmamoğlu’na mı teslim edecek, yoksa MHP pitonu tarafından boğulmayı mı tercih edecek?
Evet, Erdoğan için kurtuluş zor.
Erdoğan’ın biraz siyasi öngörüsü kaldıysa son bir varoluş hamlesiyle Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak getirmez. İmamoğlu’na yasak gelirse, Mansur Yavaş cumhurbaşkanı adayı olur. Artık Erdoğan’dan kurtulmak isteyen milliyetçiler, ekonomik krizden ve sahte gündemlerden bunalan muhafazakâr seçmen gönül rahatlığıyla Yavaş’ı destekler, MHP iktidar sefasına devam ederken kendisi tasfiye olur. Ancak karşısında İmamoğlu aday olursa, hiç değilse siyasi kampanyası için hem milliyetçilerin hem muhafazakârların desteğini bir tur daha isteyebilir. İki kesim için de bir tehdit figürü çünkü İmamoğlu. Erdoğan rakip olarak Ekrem İmamoğlu’nu tercih ederse, bir ihtimal kazanma şansı olabilir.
Şimdi size soruyorum. Bu hikâyede ahmak kim?