Sana etnik kökenini sordular bir gün. Sen de cevaben “Ben Türküm, ama bu mesele çözülene kadar Kürdüm” dedin. Neden mi? Çünkü, seleflerinden Yunus Emre’nin söylediği gibi yaşıyordun sen. Ne demişti Koca Yunus:
“Sen sana ne sanırsan
Ayrığa da onu san
Dört kitabın manası
Budur eğer var ise”
Ahmet Yesevi ile başlayan, Baba İshak’a ve ondan da günümüze kadar uzanan Anadolu erenlerinin, Anadolu’yu var edenlerin, Anadolu’yu yurt edenlerin temsilcisiydin sen. Anadolu senin gibi Türkmenler sayesinde Türk’e kucak açtı, Türk’e ocak oldu. Sen ve senden öncekiler için öteki yoktu. Sen fütüvvet yoluna sadece baş koymadın, kalbini de bıraktın. Cellatlar alamadı bunca zaman başını ama kalbin kaldıramadı artık bunca yaşananı.

Sen, barış ve kardeşliğin hakkını vererek yaşadın. Bu yolun gerekleri zordur, kahrı boldur, cefası çoktur ama sefası yoktur derler. Ve derler ki, ey yolcu talipsen eğer bilmelisin; cezalandırabilecekken affedecek, güçlüyken tevazu gösterecek ve yokluk vakti dahi cömertlik edip minnetsiz vereceksin.
Evet Baba Sırrı; sen, milletin kürsüsünde muktedirken dahi seni zindana atanlara, sana zulmedenlere hakkını helal ettin. Zira senin kişisel bir hesabın, kişisel bir husumetin yoktu. Yaptıkları zulmün mahcubiyetini dahi duymayıp sırıtanlara inat sen, helallik vermenin bile mahcubiyet arz ettiğini gösterdin. Sen, Anadolu erenlerinin bu topraklardaki 1000 yıllık nefesini yüksek sesle dillendirdin.
Evet Baba Sırrı; sen, senin makamında olanların halktan uzak şatafatlı yaşamlarına inat, son nefesine kadar halkla iç içe, mütevazı bir yaşam sürdün. Ne yatın ne katın ne de son model lüks arabaların oldu senin. Ama yüzünden gülümseme, dilinden tevazu eksik olmadı. Birilerinin değil milletin vekili oldun. Sen, Türklüğümüzle gurur duymamızı sağlayacak bir Türk’tün.
Evet Baba Sırrı; sen, Beyoğlu’nun arka sokaklarından birinde otururken bir gün, telaşlıydın. Ev tutmam lazım diyordun Şef Baba’ya. “Abi çocukları çıkarmışlar evden, onlara sözüm vardı; bir yer buldum, baktım fena da değil, mal sahibi sıkıştırıyor, ödemesini yapmam lazım bugün” dedin. Ben şahidim, benim gibi binler, on binler, milyonlar şahit. Sen sadece milletin değil, yurttaşların da derdiyle hemhal oldun. Sen bana “Ne mutlu Türküm diyene!” dedirten insanlardan biri oldun.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Türk milliyetçiliği adı altında Türklüğü ham softa kaba yobaz bir ırkçılığa indirgeyenlere inat Türk’ün, Türklüğün yüz akı oldun. Bu siyaset sahnesinde zalime selam durmayan, zulme alet olmayan Türkler de var dedirttin. Türk ile Kürt’ün 1000 yıllık yoldaşlığının ete kemiğe bürünen hali oldun.
Sen; Türk’ün hakka, hakikate ve halka dönük yüzü oldun Baba Sırrı.
Anadil haktır, anadilde eğitim haktır, doğduğun toprakları yönetmek hakkındır. Türk’e hak olan Kürt’e de haktır. Sen hep hakkı gözettin. İnsanların anasının dilini yok sayıp, hakka girenlere inat; sen, Kürt şivesiyle Türk dilinde hak mücadelesi verdin. Türkçe ile Kürtçeyi mezcettin. Sen koca bir halkın iradesini yok sayanlara karşı durdun. Barışın Mecnunu oldun; kâh zindanlara düştün, kâh dağlara vurdun kendini. Halkların kardeşliği için “kalbin elinde” oradan oraya deli divane oldun. Sendeki kadar olmasa da bizdeki de kalp be abi. Ve sorarım sana bu kalp seni unutur mu?
Kürt vardır, Kürtçe vardır, Kürdistan vardır. Hakikat budur. Sen hep hakikati konuştun. Tıpkı Türk’ün, Türkçe’nin ve Türkistan’ın var olması gibi. Sen bir Türk olarak hakikate sırtını dönmedin. İnkâr etmedin. Bilakis her daim hakikati haykırdın. Dileseydin Türk kimliğinle bir elinde kalem, bir elinde kamera konforun dayanılmaz hafifliği, şöhretin cezbedici kollarında mutlu mesut yaşardın. Salacak’ta söylemiştin ya bir gün; “Yaw aslında senaryo ve kitap çalışmalarım var, siyasetten uzak durmak istiyorum ama yapamıyorum”. Yapamadın be abi, zaten yapamadığın için sen sendin. Ve senin gibiler “yapamadıkça” bizim gibiler için, memleket için “yapabilmek” adına umut var demektir.
Halklar; kendi dili ile konuşan, kendi kültürü ile yaşayan kesimlerdir. Türk’tür, Kürt’tür, Çerkes’tir, Ermeni’dir halklar… Bu milleti, Türk milletini oluşturan da bu halklardır. Zira biz, bir milletsek eğer, şunu idrak ve kabul etmek gerek ki bu millete tonunu veren bir halk değil birçok halk vardır. O vakit her bir halkın hakkı için mücadele etmedikçe, her bir halkla beraber olmadıkça bir millet olabilmemiz mümkün değil. Sen, Türkiye halklarının ortak mazisinden, ortak acılarından; ortak bir gelecek hayali kurabilmesi için, halkların bir araya gelip bir toplumsal sözleşme akdetmesi adına halklarla beraber oldun, yaşamını ortaya koydun. Hatta ölümün bile buna hizmet etti.
Bu dünyaya bir Baba Sırrı geldi ama geçmeyecek. Tıpkı kendisinden önce gelip de geçmeyenler gibi. Hep var olacak. Hep burada olacak. Hep içimizde yaşayacak. “Düne kadar görenler onu, gövdesini gördüler, o başka yerdeydi; dün gömenler onu, gövdesini gömdüler, o başka yerde.” Nur içinde yat büyük Türk!