TBMM Başkanlık Divanı’nda kadın milletvekillerini görmekten aşırı derecede rahatsız olanların varlığı sır değildi. Bir kadın milletvekilinin, CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca’nın yönettiği Genel Kurul oturumlarında tanık olduğumuz karmaşa ve kargaşanın ana nedeni, kadın başkanvekili alerjisiydi. Yönettiği oturumlarda söz verme ve söz kesmeme yoluyla makamın gerektirdiği tarafsızlık ve adaletli tutumuyla dikkat çekti Gülizar Hanım. Meclis oturumlarını takip edenlerin hatırlayacağı üzere, kural ve teamüllere uymaktan, İçtüzük’ü uygulamaktan hiç vazgeçmedi. Bu tutumunu istismar edenler de oldu, çok oldu. Sözlü sataşmaların, yerinden konuşarak hatibe müdahale etmelerin çoğaldığına tanık olduk. Amaç, erkek çoğunluklu Meclis’te “bir kadını Başkanlık Divanı’nda oturduğuna pişman etmek, kadın başkanı güçsüz ve yetersiz göstermek” idi, iktidar ve muhalefet partilerinden bazı kadın vekillerin ikili-üçlü görüşmelerde söylediklerine göre.
TBMM’deki en utanç verici oturum
Oysa TBMM için en utanç verici oturum Bekir Bozdağ’ın başkanlığında gerçekleşti. Futbolcu vekilin arka sıralardan koşarak kürsüdeki hatibe saldırması, o saldırıyı öngörüp saldırıyı önlemeye koşan ilk vekilin de bir kadın olması ayrıca dikkat çekiciydi. Ahmet Şık ve Gülistan Kılıç Koçyiğit yaralandı. Ve Bekir Bozdağ başkanlık koltuğunda otururken, futbolcunun arka sıralardan kalkıp kürsüye doğru ilerlediğini ilk gören kişilerden birisi olduğu hâlde durdurmak yerine telaşla “Oturumu kapatıyorum” diyerek hızla arkaya süzülüvermişti. O oturumun gündemi de Can Atalay hakkındaki AYM hak ihlali kararının okunmasıydı. Bugün Gülizar Biçer Karaca ve Sibel Suiçmez hakkında yazmak isteyişimin nedeni de Can Atalay kararı ile bağlantılı.
Günün önemli haberlerinden birisi, CHP grubunda Başkanvekilliği için Gülizar Biçer Karaca’nın yanı sıra iki erkek vekilin daha aday olduğunun haberlere yansıması. Normal şartlarda aday olmakta sorun yok elbette. Ancak normal şartlarda değiliz. Normalin çok uzağında, hukuksuzluğun tam ortasındayız. İktidarın hedef tahtasına oturttuğu Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca ile Katip Üyeler Sibel Suiçmez ve Elvan Işık Gezmiş çok önemli bir iş başardı ve şimdi başarıları cezalandırılırken hiçbir CHP’li vekilin onların yerine aday olmasını beklemezdim. Şüphesiz siyasetçi olmadığım için anlamıyorum ama yurttaş olarak Anayasa’yı uyguladığı için hukuksuz ve sinsi arka kapı oyunlarıyla iktidar grubu tarafından cezalandırılan vekillere partinin, partililerin destek olmasını muhalefet etmenin gereği olarak görüyorum. Üstelik hukuku uyguladıkları için hukuksuz engellerle iktidar tarafından cezalandırılan kim olursa olsun, hukukun üstünlüğünü yeniden egemen kılmak iddiasındaki CHP, partisi içinde hukukun gereğini yapanları korumakla tutarlı politika izlediğini göstermiş olur.
Hatırlatmakta fayda var…
Henüz üzerinden çok zaman geçmedi ama yine de olayı hatırlamakta fayda olabilir. Malum, bir güne bin günlük gündem sığdıran ülkeyiz. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı haftasında TBMM kürsüsünden AYM Can Atalay kararı okundu ve iki yıldır iktidar tarafından yürütülen engelleme politikası yıkıldı. 19 Mart krizinde gençlerin polis barikatını aşması gibi, Meclis’te de üç kadın vekil iktidarın kurduğu ve iki yıldır inatla, kan dökülmesi pahasına koruduğu Can Atalay barikatının aşılmasını sağladı. Evet, siyaset böyle yapılır. Fırsat kollanır, hatta dikkatli planlama ile fırsat yaratılır. Ve böyle başarılı politikacıların da korunması gerekir. İktidar inadından vazgeçmedi. Seçilmiş Hatay Milletvekili Can tahliye edilmedi ama iktidar grubunun hukuksuzluk politikası kayda geçti.
Gülizar Hanım ve Sibel Hanım’ın anlatımlarıyla, aylar önce TBMM Başkanı Numan Bey tarafından başkanvekili görev sırası değiştirilip Bekir Bey Başkanlık Divanı’na oturtulduğu için olaylı oturumda okunamayan kararı Ulusal Egemenlik Haftasında okutmak, sınırlı sayıda vekil tarafından bilinen önemli bir adımdı. Başlangıçta iktidar vekilleri kadar muhalefet vekilleri de ne olduğunu anlayamadı. Bu kavrayış eksikliğinden yararlanmak isteyen Sibel Hanım da hızlıca okuyarak kesilmesine fırsat vermedi.
Okumaya başladığı zaman yerinden kalkan AKP’li katip üyeyi, Sibel Hanım’ın arkasında gezinerek telefon mesajı attığı videolarda görülüyor. Kalkmasının nedeni ise Başkanlık Divanı’nı eksik gösterip, kararın okunmasında usul hatası yaratarak geçersiz kılmak imiş. Bu detayı daha sonra Sibel Hanım’ın anlatımıyla öğrendim. Ve tabii bir de AKP’li üyenin boşalttığı koltuğun Elvan Işık Gezmiş tarafından jet hızıyla doldurulması sayesinde bu hamle boşa çıkarılmış. Sadece birkaç dakika içinde olup biten başarının arka planında ne çok dikkatli ve özenli tutumun birbirini tamamlaması yatıyor. Bu arka plan detaylarını öğrendiğimde çok heyecanlanmıştım, okurlarımız da bilsin istedim. Bir de kadın dayanışmasının Meclis’te, siyaset arenasında çok kıymetli ve işlevsel bir yaklaşım olduğunun ispatı olarak bilinmesi gerekiyor bence.
AKP iktidarı döneminde Meclis tutanaklarında söylenen her söz yer almayabiliyor
Fakat olayımız bu kadarla bitmiyor. Meclis’i takip edenler ve tutanakları okuma alışkanlığı olanlar bilir ki AKP iktidarı döneminde Meclis tutanaklarında söylenen her söz yer almayabiliyor. Bazen konuşmalarda, bazen tartışmalı ve sorunlu anlarda söylenen sözün hangi vekile ait olduğu kayıtlara geçirilmiyor. İşte bu nedenlerle Gülizar Biçer Karaca, yönettiği oturumun tutanaklarını hemen incelediğini, eksikleri tamamlatıp, yanlışlıkları düzelttirdiğini belirtiyor. Göreve sadakat ve titizlik sayesinde konumuz olan oturumun tutanaklarında Can Atalay kararının okunduğu bilgisinin yer almadığını hemen görmüş. İtiraz etmiş. Genel Kurul oturumlarında milletvekillerinin her sözü ve davranışı kayıtlara geçer, geçmek zorundadır. O çatı altındaki o salonda hapşırık, öksürük dahil her ses TBMM’nin onuru gereği kayıt altına alınır.
Egemenliğin gerçek sahibi olan millet, vekillerinin her söz ve davranışını istediği takdirde tutanaklarda bulabilmeli. Ancak Can Atalay kararının okutulması için verilen mücadelenin bir benzeri de oturum sonrası tutanak için verilmiş. İtiraz üzerine o tutanağa kararın okutulduğu yazdırılmış. Ancak okunan karar metnine yer verilmemiş. Bu durum, kabul edilemez bir hukuksuzluk örneği. Milletin meclisi, milletten bilgi saklamak için tutanak yazım usulsüzlüğü yapıyor. Olacak iş değil. Kabul edilemez.
Maşeri vicdana kayıt düşelim
Sanıyorum Meclis’te bu konudaki mücadele sürüyor. Biz de aklımızda tutalım. Maşeri vicdana kayıt düşelim. Nitekim kadın hareketi, bu üç başarılı kadın vekilin yerine erkek vekillerin getirilmesi ihtimaline karşı tepkisel tutum sergiliyor. EŞİK – Eşitlik İçin Kadın Platformu da konuyla ilgili görüşlerini paylaştı. Anayasa’ya aykırı, hukuk dışı cezalandırma olarak tanımlandı yaşananlar. Gülizar Biçer Karaca’nın başkanvekili görevini yerine getirmesi engellenmişti. Aynı şekilde Sibel Suiçmez’e de seçildiği Başkanlık Divanı’nda görev verilmeyişi hukuksuz cezalandırma olarak tanımlandı.
CHP, sokaklarda ve alanlarda başarıyla yürüttüğü muhalefetin benzerini TBMM’de de sergilemeli. İktidarın engellerini yıkmayı başarmış ve sırf bu nedenle haftalardır başkan vekilliği görevini yapması engellenen politikacıların konumunu değiştirdiği takdirde, iktidarla hizalanmış olur. İktidarın hukuku çiğneyerek cezalandırdığı milletvekillerini muhalefet partisinin desteklemesi gerekirken, iktidarın istediği gibi Meclis Başkanlık Divanı’ndan uzaklaştırılması anlamına gelecek şekilde bir seçim tercihi siyaseten muhalefet zaafı yaratır.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.