Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Almanya seçimlerine doğru (6): Seçimlerin kaderini Türkiye kökenlilerin oyları belirleyebilir

Almanya’da 26 Eylül Pazar günü düzenlenecek seçimlerle yeni bir döneme giriliyor. Federal seçimlerle Şansölye Angela Merkel’in 16 yıllık görev süresi sona erecek. 60,4 milyon seçmenin oy kullanma hakkının olduğu seçimde, seçmenlerin 1,2 milyonunu Türkiye kökenliler oluşturuyor. Almanya’daki en büyük azınlık grup olması nedeniyle Türkiye kökenli seçmen, Almanya seçimlerinde oldukça önemli bir rol oynuyor. Almanya seçimleri serimizin altıncı bölümünde, Türkiye kökenli seçmenin sonuçlara etkisini uzmanlara sorup değerlendirdik. j

Almanya’da kurumlar etnik kökene göre veri toplamayı ırkçı bulduğu için Türkiye kökenli vatandaşların, kesin bir şekilde hangi partiye oy verdiğini bilmek imkansıza yakın. Ancak seçim dönemlerinde yapılan anket çalışmalarından birtakım sonuçlar çıkarabiliriz.  

Türkiye kökenli seçmenler hangi partilere oy veriyor?

Türkiye kökenli Alman vatandaşları, genellikle sol partilere oy verme eğiliminde. Türkiye kökenli göçmen işçiler Almanya’ya misafir işçi olarak geldiğinden beri çoğunlukla, mavi yakalıların genel tercihi Almanya Sosyal Demokrat Partisi’ne (SPD) oy veriyor. Bu durum günümüzde de değişmiş değil. Alman Vakıfları Göç ve Uyum Bilirkişi Konseyi’nin (SVR) 2016 yılında hazırladığı rapora göre, Türkiye kökenli seçmenin yüzde 69,8’i SPD’ye oy veriyor.

SPD’nin dışında Türkiye kökenli seçmenin yüzde 13,4 Yeşiller’i, yüzde 9,6’sı Sol Parti’ye, yüzde 6,1’i Hıristiyan Demokrat Birlik’e (CDU/CSU), yüzde 1,1’i ise diğer partileri tercih ediyor.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2017 seçimlerinden önce yaptığı bir röportajda Türkiye kökenlilerin CDU, SPD ve Yeşiller’e “Türkiye düşmanı” oldukları için oy vermemesi gerektiğini söylemişti ancak bu çağrının ne derece etkili olduğu belirsiz. 

2021 seçim anketlerinde CDU, SPD ve Yeşiller en çok oy alan üç partiyi oluşturuyor. Başabaş giden seçimlerde Türkiye kökenli seçmenlerin vereceği oyların Almanya’nın kaderini etkilemesine kesin gözüyle bakılıyor.  

Almanya’da yaşayanlar Türkiye’deki seçimlerde hangi partileri tercih ediyor?

Rakamlara baktığımızda Türkiye kökenli Alman vatandaşlarının, Almanya’daki seçimlerde yüzde 90’ın üzerinde sol partilere oy verdiğini söyleyebiliriz. Bu durum Almanya’daki seçmenin Türkiye’deki seçimlerde verdiği oylarla tam bir tezat oluşturuyor.  

2018 yılı Türkiye genel seçimlerinde Almanya’daki Türk seçmenin sandığa gidiş oranı yüzde 45,7. Seçime katılanların yüzde 65,1 Cumhur İttifakı’na, yüzde 19,7’si Millet İttifakı’na oy verdi. Tabii seçime katılımın nispeten düşük olduğunu göze alırsak, iki ayrı ülkede iki zıt tercihi yapan seçmenlerin aynı insanlar olduğunu söylemek çok da doğru olmaz. Ancak genel eğilimin Almanya’da sol, Türkiye’de sağ partilere oy vermek yönünde olduğu söylenebilir.

Sol Parti Rhein-Erft bölge sözcüsü ve milletvekili adayı Şirin Seitz, konu hakkında şöyle konuştu: “Türkiye seçimlerinde ağırlıklı olarak AKP’ye oy veren bir grubun Almanya seçimlerinde genelde sosyal demokrat veya başka sol partilere oy vermesi Almanlar için de merak konusu. Gerçi bu seçmenler aynı kişiler mi, onu da sorgulamak lazım. Çifte vatandaşlık Almanya’da bazı istisnalar hariç yasadışı. Aynı kişilerse bile ben bunu çok garip bulmuyorum. Seçmenler Türkiye’yi ayrı, Almanya’yı ayrı standartlarla ölçüyorlar. Türkiye ile ilgili haberleri Türk medya kanallarından, Almanya haberlerini ise Almanya kanallarından takip ediyorlar. Almanya’da onlar için vergilendirme, emeklilik ve asgari ücret gibi konular önemliyken, bu tarz sol içerikler Türkiye siyasetinde bu seçmenleri ilgilendirmiyor. Tam tersine, Almanya’da hissettikleri toplumdan dışlanma durumunun faturasını Türkiye seçimlerinde, Merkel’e ahkam kesen bir adaya oy vererek kesiyorlar. Bu tarz bir gücenmişlik yaşamayan seçmenler, zannediyorum ki Türkiye’de oy kullanmıyordur. Genç jenerasyondan bireylerin sık sık ‘Türkiye’de niye oy kullanayım? Oranın siyaseti hakkında yeterince bilgim yok’ dediğini duyuyorum.”

“Türkiye kökenlilerin Sosyal Demokratlar’ın doğal tabanı olduğu algısı 2013’te çatırdamaya başladı”

Medyascope’a konuşan Almanya’da yaşayan siyasetbilimi uzmanı Emrah Aslan, “Türkiye’den bakılınca görülen yaygın algı, Almanya’daki Türkiyeli seçmenlerin sol partilerin, bilhassa sosyal demokratların doğal tabanı olduğu şeklinde. Bu yaygın algının özellikle 2013 seçimiyle çatırdamaya başladığını ve Türkiye kökenlilerin oy dağılımlarının partiler arasındaki dağılımın daha çeşitlilik gösterdiğini söylemek mümkün. Bunun çeşitli sebepleri var. Almanya’ya Türkiye kökenli insan göçünün 60. yılını geride bıraktık. Artık Türkiyeli göçmenlerin pek çoğu, salt göç ve entegrasyon meselesine odaklanmayı tercih etmiyor. Eğitim, çalışma hayatı, sağlık politikaları ve hatta dış politika insanların oy verme alışkanlıklarında belirleyici olmaya başladı” dedi.

“Türk Armin” Laschet, seçmeni CDU’ya oy vermeye ikna edebilir mi?

Seçim anketlerinde Merkel’in partisi CDU/CSU ve SPD başabaş görünüyor. İki parti de bu seçimin sonucunda birlikte koalisyon kurmayacağını söyledi. Bu iki partiden biri iktidarın ana ortağı olurken, diğerinin ana muhalefet partisi olacağını söyleyebiliriz. İki partinin bir önceki seçimde kurduğu ortaklığın bozulması merkez dışında siyaset yapan partilerin iktidar ortağı olması anlamına geliyor. 

Aslan, CDU/CSU ve SPD rekabetinin Türkiye kökenli topluluğa nasıl yansıdığını şöyle anlattı:  

“2021 federal seçimlerinin Türkiyeli seçmenler açısından iki ana dinamiği bulunuyor: İlki, CDU/CSU’nun şansölye adayının, Türk dostu olarak bilinen Armin Laschet olması. Laschet Almanya’nın en büyük eyaleti olan Kuzey Ren Vestfalya’da Uyum Bakanlığı yaptığı dönemde çok başarılıydı, göçmen dernekleriyle ve farklı göçmen gruplarıyla çok yapıcı ilişkiler geliştirdi. Uyum ve entegrasyon konularında somut, ileriye dönük projeler geliştirdi. Bu noktadan baktığımızda Laschet’in Türkiyeli göçmenlerde bir karşılığının olduğunu söylemek mümkün. Öte yandan ikinci dinamiğimiz, SPD’nin Olaf Scholz gibi partisini yüzde 20 bandının üstüne taşıyan ve Sosyal Demokratlar’ın üstündeki ölü toprağını kaldıran güçlü bir adaya sahip olması. Şunu söyleyebiliriz ki Scholz, Laschet gibi göçmenlerle özel bir bağa sahip olmamakla birlikte yoksulluk, istihdam politikaları, eğitim ve sağlık politikaları gibi gündelik hayata dokunan meselelerde toplumun her kesimine ve elbette Türkiyeli göçmenlere daha çok dokunabiliyor. Dolayısıyla Armin Laschet’in uyum bakanlığı geçmişi ve göçmen dostu oluşu, bu seçimde Laschet’i Türkiye kökenli seçmenler nezdinde kurtarmaya yetmeyecek gibi duruyor. Beklentim, Türkiyeli seçmenlerde SPD’ye dönük ilginin bu secimde artması. Belki 15-20 yıl önce bu denklem Laschet lehine çalışabilirdi fakat 2021’in sosyal ve politik realitesi, ibreyi net şekilde Olaf Scholz’e çeviriyor. Kaldı ki göçmenler açısından bakacak olursak, Türkiyeli göçmenler için en klasik öncü konu, çifte vatandaşlık meselesi. Bu meselede de Scholz, Laschet’e kıyasla çifte vatandaşlık lehine çok net ve somut önerilere sahip, pozitif bir tutumu benimsemiş halde. Bu da SPD’nin hanesine yazılmış bir artı olarak düşünülmeli.”

Türkiye kökenlilerin seçime etkisi olur mu?

Türkiye kökenli seçmen, her ne kadar en büyük azınlık olsa da kendisine seçmen nüfusunda oldukça az bir yer buluyor. Ancak Türkiye kökenliler, yoğun olarak yaşadıkları bölgelerde seçimin sonucuna ciddi etkide bulunabilecek kilit bir rol üstleniyor.

Türkiye kökenlilerin etkisini Almanya Türk Toplumu (TGD) Genel Başkanı Gökay Sofuoğlu’na sorduk. Sofuoğlu sorularımızı şöyle yanıtladı: “Almanya’da 26 Eylül’de yapılacak seçimlere yoğun bir katılım bekleniyor. Burada Türkler’in eğilimi geçmişe nazaran biraz daha değişti. Geçmişte Türkler yoğunlukla SPD’yi seçiyorlardı, özellikle de birinci nesil Türkler. Ama daha sonra seçmenler diğer partilere de yöneldi. Bu Yeşiller olsun, Sol Parti olsun ve hatta Hıristiyan Demokrat Birlik partilerine de yönelim var. Katılım oranı maalesef fazla değil. Bu seferki seçimlerde bu katılımın biraz daha yüksek olması bekleniyor. Türkler’in oyları Türkler’in yoğun olarak yaşadığı bazı yerlerde seçimlerin sonuçlarını belirleyici rol oynuyor. Bundan dolayı Türkler’in özellikle seçimlere katılması, demokratik partilere oy vermesi ve aşırı sağ partinin parlamentodan geri püskürtülmesi için yoğun kampanyalar var. Umarım bu kampanyalar sonucunu verir.”

 Sol Parti Rhein-Erft bölge sözcüsü ve milletvekili adayı Şirin Seitz ise Türkiye kökenlilerin seçime etkisinin görece küçük olduğunu belirtti. Seitz: “Genel anlamda Türkiye kökenli Alman vatandaşlarının seçimlere büyük bir etkisi olduğunu düşünmüyorum. Bu vatandaşların seçimlere etkisi daha yerel düzeyde incelenmeli. Almanya pek çok farklı milleti ve etnisiteyi içinde barındıran bir ülke. Bu milletler arasında Türkiye kökenliler en büyük ve en eski azınlığı oluşturduğu için çoğunlukla Alman toplumuna entegre olmuş ve kabul edilmişler diyebiliriz. Artık ikinci ve üçüncü jenerasyon Alman-Türkler söz konusu” dedi. 

“Türkler, Türk’e oy veriyor”

Partilerin Türkiye kökenli seçmene yönelik politikaları hakkında da görüşlerini paylaşan Seitz, şöyle konuştu: “Her ne kadar entegre olmuş olsa da hâlâ bir azınlıktan söz ediyoruz. Bütün azınlıklarda olduğu gibi, Türkiye kökenli Almanlar da belli mahallelerde yoğun olarak yaşama ve birbirleriyle de dayanışma içinde olmaya eğilimliler. Kısacası, Türkler Türk’e oy veriyor. Bunu Alman siyasetçiler de anladı. Bu yüzden çok küçük bir Türkiye kökenli üye oranına sahip muhafazakâr CDU bile, mesela Köln’de Türkler’in yoğun olarak yaşadığı kesimde Türkiye kökenli bir milletvekili adayı koyuyor. Bu, geleneksel olarak daha sol partilere oy veren Türk seçmeni ikna eder mi bilmiyorum. Bu seçimde Türkiye kökenlilerin nasıl davranacaklarını söylemek zor. Neticede Merkel’in geri çekilmesiyle Alman siyaseti bir dönüm noktasında. Türkiyeliler’in geleneksel olarak oy verdiği SPD anketlerde önde gidiyor. Dolayısıyla Türkiye kökenli seçmenlerin oy davranışında büyük bir değişiklik olacağını sanmıyorum.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.