Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Alphan Telek yazdı: Fransa cumhurbaşkanlığı seçimleri – Türkiye’deki aday tartışmasına dersler

Fransa seçimleri ilk tur sonuçları itibariyle önemli veriler ve yorumlar sunuyor. Siyasetin sıkışması, insanların siyasal sisteme ve siyasetçilere duyduğu güvensizliği gösteren önemli bir örnek olarak Fransa aynı zamanda nasıl bir aday nasıl bir program sorularına da önemli bir ışık sunuyor.

Geçtiğimiz pazar günü gerçekleştirilen Fransa ilk tur seçimlerinde halihazırdaki Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile Ulusal Birlik lideri Marine Le Pen en yüksek ilk iki oyu alarak ikinci tura kalmayı başardılar. 47 milyon kayıtlı seçmenden 35 milyonu oy kullandı. Macron yüzde 28 (9,7 milyon oy), Le Pen yüzde 23 (8,1 milyon oy) aldı.

Böylece Fransa tarihinde son seçimlerde görmeye alıştığımız merkez sağ ile aşırı sağın mücadelesi bir kez daha sahne alacak. Ancak özellikle gençler büyük bir isyan halinde: “Ne Macron ne Le Pen” diyerek sadece seçim sonuçlarını değil sistemi de protesto ediyorlar. Temsil edilmediklerini düşünüyorlar.

Öte yandan bu kez durum daha farklı çünkü anketlere göre ikinci turda Macron ile Le Pen arasındaki fark son derece dar. Anketlere göre Macron’un ikinci turdaki oy oranı yüzde 53 civarıyken, Le Pen’in oy oranının yüzde 46 ile yüzde 47 bandında olduğu hesaplanıyor. Bu birbirine son derece yakın bir oran. 24 Nisan Pazar günü gerçekleştirilecek olan ikinci tur seçimlerinde ne olacağı büyük merak konusu.

Türkiye’deki aday tartışmaları açısından en ilginci üçüncü sırada gelen adayın profili ve söylemleri.

Anketler, Boyun Eğmeyen Fransa hareketi lideri Melenchon’un oy oranlarını yüzde 15 civarı gösteriyordu. Ancak Melenchon seçimde yüzde 21,95 (7,7 milyon oy) aldı. Le Pen’den sadece 450 bin oy geride.

Melenchon’un oy desteği en çok gençler arasında. İlk tur sonrası yapılan anketlere göre, Melenchon’un oy oranı 18-24 yaş arası gençlerde yüzde 31. 25-34 yaş aralığında ise yüzde 34. Macron ve Le Pen bu oranlara yaklaşamıyor.

Ayrıca Melenchon en çok oyu beyaz yaka olarak tabir edebileceğimiz cadres-professions intermediares (her ikisinde de yüzde 25) gruplardan alıyor. Ayrıca sahada yaptığım gözlemler de bana şunu gösteriyor: 70 yaşındaki Melenchon prekaryalaşan/güvencesizleşen kesimlere yönelik bir programla, projeyle gençlerin ve beyaz yaka denilen grupların oyunu alabildi. Diğer adaylar konuşulurken memnuniyetsizliklerini belirten gençler, Melenchon söz konusuyken heyecanlanıyorlar. Programının adı Ortak Gelecek. Vizyonu ise Fransa’da yeni bir siyasal sistem gerekliliği ve sosyal olarak adil bir Cumhuriyet.

Tıpkı ABD’deki Bernie Sanders, İngiltere’deki Jeremy Corbyn gibi Melenchon da prekaryaya/güvencesizlere yönelik talepleriyle ve güçlü bir siyasal vizyonla/yol haritası ile gençlerin oyunu alabildi. Denilebilir ki bu programla ola ola üçücü olmuş. Başarısız bir adayı mı örnek gösteriyorum? Mesele o kadar basit değil.

Melenchon seçim öncesi yapılan anketlerin ortaya koyduğundan çok daha yüksek oy aldı. Anketler onun yüzde 15 civarı oy alacağı algısını yaymıştı. Oysaki Melenchon yüzde 21,95 aldı.

Seçimden bir hafta önce öğrencilerimle anket despotizmi (Tyranny of Survey) kavramını tartışıyorduk. Eğer anketler Melenchon ile ilgili bu kadar yanılmasaydı (bir anlamda asla kazanamayacağı, ikinci tura kalamayacağı, yarışın kesinlikle merkez sağ ile aşırı sağ aday arasında geçeceği algısı yaratılmış olmasaydı) muhtemelen sistem/Macron karşıtı insanlar daha fazla oy kullanmaya gidecekti. Bunlar arasında Melenchon destekçileri ve değişim isteyenler de bir hayli fazla.

Türkiye siyaseti için de önemli bir konu. Anketler önemlidir ama her şey değildir. Geçtiğimiz günlerde Kemal Kılıçdaroğlu’nun başdanışmanı Erdoğan Toprak da benzer bir çıkarım yaptı Diken’e verdiği röportajda.

Fransa’da anket algısı bu denli olmasaydı ve dahası sol bu kadar bölünmüş olmasaydı –sol adaylardan sadece biri bile Melenchon’un arkasında dursaydı– bugün Fransa’da Macron ile Melenchon’un yarışını konuşuyor olacaktık.

Fransa seçimlerinden çıkarılabilecek olan temel dersler:

  • Anketler önemlidir ama yeterli değildir.
  • Siyasal dönüşüm isteniyorsa bölünmüş değil birleşmiş bir muhalefet gerekir.
  • Siyasal dönüşüm isteniyorsa güvencesizleşen kesimlere yönelik yeni bir siyasal proje sunmak gerekir.

Bu açıdan Türkiye’de de en çok konuşulan konulardan biri adayın popüler mi yoksa güvenilir biri mi olması gerektiği yönünde. Görünüyor ki aday hem güvenilir hem popüler olabilir. Dahası aday yaşlı biri de olabilir. Önemli olan onun toplumun prekaryalaşan/güvencesizleşen kesimlerine yönelik bir Türkiye projesi sunması. Yeniyi göstermesi ve buna ikna etmesi. Bu ikisi yapıldığı takdirde –eğer çok kuvvetli bir program, dil ve heyecan varsa- adayın popülerliği tartışması anlamsızlaşıyor. O zaman güvenilir olan adayın sadece bu kesimlere yönelik programı ile adım atması kalıyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.