Roj Girasun yazdı: Muhalefete muhalefet etmek

Türkiye’de son günlerde bir mesele etrafında epeyce tartışma dönüyor: muhalefete muhalefet etmek.

Otoriter iktidarların olduğu ülkelerde liderlik kavgasından ideolojik çatışmalara muhalefetin beceriksizliğine değin her ne sebeple olursa olsun muhalefete muhalefet etmeyi anlamsız görenler muhalefet içindeki her bölünmenin otoriter iktidarı beslediğinden yakınılabilir. “Ben iki tarafı da eleştiriyorum” ifadesinin güçlü olan iktidarlara yaradığı ve bu yargının taşıdığı büyük ahlaki konforun esasında ahlaki olmadığı da söylenebilir.

1994 İstanbul yerel seçimlerinde DSP, CHP ve SHP, kendi aralarında anlaşamayarak farklı adaylar çıkarmışlardı. SHP adayı Zülfü Livaneli’nin yüzde 20,3 DSP Adayı Necdet Özkan’ın yüzde 12,38 CHP adayı Ertuğrul Günay’ın yüzde 1,4 oy aldığı bu seçimlerde Refah Partisi’nin İBB adayı Recep Tayyip Erdoğan oyların yüzde 25’ini alarak ipi önde göğüslemişti. Solun toplam oyunun yüzde 34’leri bulduğu bu seçimlerde solun sola muhalefeti Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugün gücünün zirvesine ulaşan yolculuğu başlatmıştı. 94 İstanbul seçimlerinde muhalefet adına yaşanılan bu travma bugün dahi muhalefetin bölünmemesi gerektiğine dair her açıklamada yerini bulabiliyor. Bu anlamda geçmişin hikayesi üzerinden dersler çıkarmaya çalışan muhalifler, muhalefete muhalefet etmeyi bu deneyim üzerinden anlamsız gösterebilir.

Muhalefete muhalefet etmeyi bir politik ve ahlaki vazife bilenler, “Muhalefete muhalefet etmeyin” diyenlerin günün sonunda denetlenemez, eleştirilemez bir muhalefet yarattığı endişesini taşıyayabilir. Henüz muhalefetteyken eleştirilemeyen muhalefetin, iktidar olması durumunda eleştirilere tahammül eşiğinin düşük olacağına dair kaygıları olabilir.

Son dönemde Türkiye’de bu minvalde süregelen tartışmaların odak noktasında Ümit Özdağ ve liderliğini yaptığı Zafer Partisi geliyor. Sığınmacılar meselesinden Kürt meselesine kadar Özdağ, Türkiye’nin geçmiş ve müstakbel tüm kimlik sorunlarında nefret siyasetini körüklüyor. Türkiye’nin istila ve bekaa tehdidi olduğu propagandasıyla merkez sağdan merkez sola tüm siyasetin gündemini domine etmeyi başardı. Özdağ’ın haftalardır süren açık ırkçılık barındıran, nefret söylemi taşıyan bu ifadelerine karşın muhalefetin kendisine yüksek sesle yönelttiği tek bir eleştiri duyuluyor: Özdağ’ın muhalefete muhalefet ettiği.

Türkiye’nin milliyetçi ve totaliter bir havaya büründüğü şu dönemde siyasetin dönüştürücü ve özgürleştirici rolüne her zamankinden fazla ihtiyaç olduğu hissedilmektedir. Muhalefetin mülteciler meselesinde Özdağ’ın ırkçı tutumuna net bir karşı çıkış sergileyememesi demokrasi iddialarının mülteci karşıtı oylarla takas edilebileceğini göstermektedir. Bu kaygıları azaltmanın yollarından birisi de Özdağ’a muhalefete muhalefet etme kabahatinden fazlası için cephe almaktan geçiyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.