Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Cengiz Özdemir yazdı: Yılanlı Sütun’un başına gelenler

Geçtiğimiz günlerde İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, İBB Miras ekipleri tarafından halen sürmekte olan restorasyon çalışması sırasında sütunun kaidesinde 2007 tarihinde kazınmış bir grafiti “keşfedildiğini” açıkladı. Bu grafitide 2007 yılında restorasyonu yapan firmanın adı ve 2007 tarihi, kabaca sivri uçlu bir malzemeyle kazındığı görülüyor. Böylece sütunun gövdesine kazınmış 32 Yunan şehir devletinin yanına bir de şirket adı eklenmiş. M.Ö. 479 yılında Platea Savaşı’ndan sonra katledilen Pers askerlerinin teçhizatı eritilerek yapılmış bu sütun, tam 2 bin 500 yaşında. 800 yıl Yunanistan’da, 1600 yıldır İstanbul’da geleni geçeni selamlamış bir zafer anıtı. Popüler anlatıdaki yansıması “300 Spartalı” filmine kadar gider. Neticede ta Yunanistan içlerine kadar sokulan Xerhas komutasındaki Pers orduları, Platea ovasında büyük bir bozguna uğrarlar. Bu anıt da o zaferi hatırlatmak için kutsal Delfi Tapınağı’na dikilir.

2000’li yılların başından beri restorasyon uygulamaları kurumların bünyelerinden çıkarak özel firmalara ihale ediliyor. Bunu sadece yerel belediyeler değil, merkezi hükümet de bu şekilde yapmayı tercih ediyor. Genel olarak özelleştirme dalgasının restorasyon sahasındaki yansıması diyebileceğimiz birçok sorunu da beraberinde getiriyor. Devlet ihale kanunundaki sorunlar, firmaların iş bilmezlikleri, açık eksiltme yahut ekseriyetle davet usulü ile yapılan ihaleler, nepotizm, torpil vs. gibi etkenlerle felaket sonuçlar doğurabiliyor. Kamuoyunda son derece tepki toplayan restorasyon örnekleri gördük, görüyoruz. Bir de bu çalışmalar etkili bir şekilde denetlenmediğinde -malum sebeplerle- ortaya skandal boyutuna ulaşan restorasyon faciaları çıkıyor. Lakin asıl sorun bu özelleştirmeci zihniyette.

İBB’de yeni ekip görevi devralır almaz ilk yaptığı şey bu uygulamadan vazgeçip etkili bir organizasyon ile restorasyon faaliyetlerini kurum içine aldı. İBB bünyesinde birçok sanat tarihçisi, arkeolog ve uzman restoratörü istihdam ederek “önleyici koruma” başlığıyla basit onarımlar yoluyla eserlere hızlı ve etkili bir şekilde müdahale etti. Bu şekilde hem kurum içinde çok daha denetlenebilir ve nitelikli restorasyonlar gerçekleşirken, kaçınılmaz olarak maliyetler de epey düştü. İşini iyi yapmaya çalışanları bir kenara ayırarak, kâr etmek zorunda olana firmaların açık eksiltme yoluyla aldıkları projeleri ne derece sağlıklı bir şekilde gerçekleştirecekleri hep bir muamma olmuş, her gün sosyal medyada gördüğümüz pek çok tepki çeken uygulamayla sonuçlanmıştır. İBB’nin yaptığı bu yeni uygulama uzun zamandır unuttuğumuz, kamucu yaklaşımı yeniden hatırlatması açısından önemli. Neoliberal özelleştirmeci zihniyetin etkili bir alternatifi olduğunu hatırlatıyor. Hatta bazı AKP’li belediyelerin bu uygulamanın benzerini kendi yerellerinde tekrarladığını şahsen biliyorum. Artsın, eksilmesin.

Yılanlı Sütun’a dönersek 2 bin 500 yaşındaki bu anıtın fetih zamanında bütünlüğünü koruduğunu eski minyatürlerden görüyoruz. Hatta Evliya Çelebi’ye göre şehri yılanlardan ve çıyanlardan koruduğuna inanılıyor. Fakat ne olduysa son 550 yılda olmuş. Sütunun yarısı artık yok. Kalanı ise güneşin, yağmurun, dolunun, rüzgarın, soğuğun, sıcağın yıkıcı etkisine maruz kalıyor. Zaman zaman sosyal medyada gündeme getirmeye çalışıyorum. Tunçtan da olsa metallerin de bir ömrü var. Bu anıtın bir replikası yapılarak meydana o dikilmeli ve anıtın orijinali Arkeoloji Müzesi gibi daha korunaklı bir yere dikilmelidir. Venedikliler bile San Marko Kilisesi’nin girişindeki tunçtan atların -ki yılanlı sütundan çok daha iyi durumdaydılar- replikalarını yapıp orijinalini içeriye aldılar. Bu atlar yaklaşık olarak Yılanlı Sütun ile aynı yaştadır ve İstanbul’dan kaçırılmışlardı.

Buradan çağrımı yenilemek istiyorum: Yılanlı Sütun korumaya alınsın, lütfen, çok geç olmadan.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.