Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Alphan Telek yazdı: Kılıçdaroğlu modeli 2023’te başarılı olur mu?

2023 haziran seçimleri yaklaşırken CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı için adaylığı belirmeye başladı. Eğer sıradışı bir gelişme olmazsa, görünen o ki Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan karşısında adaylığını koyacak ve yarışa girecek. Muhalefetin Erdoğan’a karşı çıkardığı adaylar 2014’te de 2018 seçimlerinde de çokça eleştirilmişti. Önce Ekmeleddin İhsanoğlu daha sonra Muharrem İnce’nin kazanacağını veya asla kazanamayacağını söyleyenlerin argümanları tartışmalara rengini vuruyordu. Bugün de Kemal Kılıçdaroğlu’nun olası adaylığı karşısında hem destekleyenler hem de karşı çıkanlar bulunuyor. Bu yazıda “Kılıçdaroğlu modeli” olarak adlandırdığım siyasal yaklaşımın CHP ve Türkiye özelindeki yansımalarını adaylık tartışmalarına binaen tartışmak istiyorum. 

Öncelikle herhangi bir siyasi modelin başarılı olabilmesi için iki temel şartın gerçekleşmesi gerektiğini düşünüyorum: Sosyolojik değişiklikler ve siyasal fırsatlar. Bu ikisi biraraya geldiğinde belirli bir liderin modelinin başarı şansının arttığını düşünebiliriz. Her ne kadar Kılıçdaroğlu bugün muhalif topluluğun üyeleri tarafından eleştirilse de CHP özelinde yaptıkları ve son dört yıl içerisinde de Türkiye siyasetindeki dokunuşları onun başarısız olarak nitelendirilmesine izin vermiyor. Yukarıda saydığım iki şart açısından CHP’nin son 20 yılına baktığımızda aslında Kılıçdaroğlu modelinin başarılı olduğunu görüyoruz. 

CHP içi dönüşüm

2002 sonrasında, CHP örgütlenmesi ve tabanındaki siyasal ve sosyal dönüşüm Deniz Baykal ve/veya onun temsil ettiği kliğin/görüşün çok daha fazlasına adaydı. Küreselleşmeden nasiplenen orta sınıfların varlığı başka bir dünya görüşünün ve siyasal sürecin mümkün olduğunun farkına varmaya başlamıştı. Ancak bu yeni sosyolojik dinamiğin arzu ettiği siyasal temsiliyet parti içinde bir türlü gerçekleşmiyordu. Bir noktada Deniz Baykal’ın düşmesi ve ortaya çıkan siyasal fırsat mevcut sosyolojik dönüşümle buluştu ve Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde CHP’ye yansıdı. 

Kılıçdaroğlu katıldığı toplantılarda ve hatta kamuoyu önünde Türkiye’yi yönetmenin CHP’yi yönetmekten kolay olduğunu gülümseyerek vurguluyor. Abartılı da olsa doğruluk payı var. Cumhuriyet tarihinin bütün iktidar ağlarını ve mücadelelerini, temsiliyetlerini halen bünyesinde barındıran CHP gibi bir partide iktidar olabilmek ve iktidarını sürdürmek hiç kolay bir iş değil. Bu mevcut sosyolojik dinamiklerin yokluğunda imkansız olurdu. Dahası Kılıçdaroğlu öncesinde mevcut değişimin farkında olan ama bunu gerçekleştirme potansiyeli olmayan diğer alternatif iktidar klikleri de hareketsiz kalınca Kılıçdaroğlu bir anda CHP içi farklı dinamiklerin bir konsensusu olarak herkesin – belki sevmediği – ama güvendiği, daha doğrusu güvenmek zorunda kaldığı bir siyasal isim oldu. CHP içi farklı kliklerin dengesini yansıtması ve alternatifsiz şekilde devam etmesi onun kurduğu bu modelden geliyor. 

Türkiye sathında model işler mi?

İlginç olan şimdi aynı modelin ve güç dinamiğinin bu kez Türkiye sathında işlemesi. Farklı mahallerin birbirlerine güvensizliği ve hatta kan davaları ortadayken Kılıçdaroğlu yine bir denge ve konsensus unsuru olarak öne çıkıyor. Buna ek olarak Türkiye’nin otoriterleşen rejiminin kırılgan hale getirdiği ekonomi ve toplumsal yapı da Kılıçdaroğlu modeli için Türkiye ölçeğinde bir siyasal fırsat sunuyor. Değişen sosyolojik dengeler de Kılıçdaroğlu’nun başarı şansını artırıyor. Genç seçmenin önemli bir kesiminde CHP ve Kılıçdaroğlu desteğinin varlığı – YönEylem’e göre ilk defa oy kullanacak 18-22 yaş arası seçmende yaklaşık yüzde 33 – ve son olarak Rawest Araştırma’nın çalışmasında gördüğümüz üzere Güneydoğu Anadolu’da dahi CHP’nin oylarını yüzde 2,7’den yüzde 9’a çıkarması, değişen sosyolojik dinamiklerin uygun siyasal fırsatla buluştuğunda Kılıçdaroğlu modelinin işleyebileceğini gösteriyor. 

Dost meclislerinde yaptığım Galatasaray-Milli Takım benzetmesini burada da yapmakta sorun görmüyorum. 2002 yılında Dünya Kupası’nda üçüncü olan Milli Takım’ın başarı modeli ve kadrosu esas olarak 1999’da UEFA Kupası’nı kazanan Galatasaray’dan gelmekte. Klüpler bazında işleyen başarı daha sonra Milli Takım düzeyinde de tutmuştu. CHP’de kliklerin denge unsuru olup onları yönetebilen ve sonuç olarak Türkiye’nin dinamo kentlerinin alınmasında başat faktör olan Kılıçdaroğlu modeli şimdi ulusal sınama için sahne alacağa benziyor. 

Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan karşısındaki seçim ve sahne performansının kötü olduğunu söyleyenlerin Türkiye’nin alttan alta değişen sosyolojik tablosunun farkında olmadıklarını ya da fazla ihtiyatkar olduklarını düşünüyorum. Tabii bunun içinde başka adayı destekleyen ya da o adaylarla yakınlık içerisinde olanların varlığını da unutmamak lazım. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.