Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Cengiz Özdemir yazdı: Çemberimde Gül Oya

Çemberlitaş, İstanbul’un orta yerinde Geç Roma devrinden kalmış ve şehrin başkent ilan edildiği 11 Mayıs 330’dan beri ayakta kalabilen bir mihenk taşıdır. Şehrin en eski anıtıdır. Çemberlitaş ismi sonradan konulmuştur. Asıl adı Constantin sütunudur. Bu ismi sütunun tepesinde bulunan Constantin heykelinden alır. Büyük Constantin yarı pagan, yarı Hristiyan bir imparator olarak şehri inşa ederken kendini Zeus’un oğlu Apollon suretinde tasvir eden bir heykel diktirir. Tanrının oğlu İsa’nın dinini henüz benimsememiş ama onun takipçileriyle politik ilişkiler geliştirmişti. Bunun karşılığı olarak şehirde ilk kiliselerin inşa edilmesine izin verdi. Bu bir devrimdi. O güne kadar görüldükleri her yerde korkunç işkencelerden geçen İseviler bir anda, üstelik Roma’nın başkentinde kiliselerine kavuştular. Constantin kendini bir Tanrı-kral olarak görüyordu kuşkusuz. Yaptırdığı heykel de bunun bir sembolüydü. Kendini İsa ile eşitleyen bir söylemi vardı bu heykelin. Adeta İsa’nın pagan muadili gibiydi. Zeus’un oğlu Apollon (Constantin) – Tanrının oğlu İsa dikotomisi sonraki yüzyıllarda pek çok Bizans sofu din adamının kafasını kurcalamış olmalı. Hıristiyanlar için önde gelen azizlerden biri olarak kabul edilen Constantin’in bu pagan heykeli 11. yüzyılda bir fırtınada yıkılınca sessiz sedasız kaldırıldı ve yerine devasa bir haç dikildi. Böylece şehrin en ünlü pagan heykeli tarihe karıştı. 

Bazı kilise tarihçilerine inanacak olursak Constantin, heykelini diktiği sütunun temellerine bir küçük dua yeri oydurttu ve burada Hıristiyanlığa ait bazı kutsal emanetler koydurttu. Bunlardan başlıcaları Kutsal Haç’tan parçalar, çarmıha gerildiğinde kullanılan çiviler, Nuh peygamberin baltası (gemiyi yaparken kullanmış), İsa’nın balık ve ekmeğin çoğaltılması mucizesini gerçekleştirdiği 12 sepet, Hz. Süleyman’a ait yedi kollu şamdan vs vs. 2×1 metrelik bu odanın yanına sonradan 9.yüzyılda bir de şapel oydurulduğu söylenir. 1929 yılında İsviçreli Ernest Mamboury ve ekibinin yandaki bir kahvehaneden buraya bir kazı yaptığı lakin pek bir sonuç elde edemediği bilinir. Mamboury’nin “İstanbul’un Tarihsel Topografyası” kitabı Bizans tarihçileri ve meraklıları için bulunmaz bir kaynaktır. 

Sütun Assuwa (Mısır) porfirindendi ve aslen Roma’ya dikilmişti. Dokuz parçadan oluşan sütun Roma’dan sökülüp 325-326 yılında İstanbul’a getirilir. 329’da meydana artık dikilmiştir. Heykel ise Zonoras’a göre Frigya’daki Heliopolis şehrinden getirilen bir Apollon heykelinin yüzü Constantin ile değiştirilmiş haliydi. Tepesinde yedi adet ışın taşıyan heykel bugün New York şehrine gelenleri selamlayan özgürlük heykeline benzetilebilir. Heykelin bir elinde bir küre, diğer elinde Apollon’un alametlerinden bir mızrak bulunuyordu. Constantin’in kendini bir SOL-İNVİCTUS (güneş kral) olarak gördüğü açıktır. Onun son nefesini vermeden çok kısa bir süre öncesine kadar vaftiz olmadığını not etmemiz gerekir. Son nefesini vermeden vaftiz olduğunu ise kilise tarihçileri yazar. 

Dokuz parçadan oluşan bu porfir sütun geçirdiği onca depreme, yangına rağmen günümüze ulaşmayı başarmıştır. Özellikle Osmanlı döneminde yaşanan çok büyük yangınlarda adeta kavrulmuştur. İsmi yanık sütuna çıkmıştır. Yanından gelip geçerken biraz dikkatli bakarsanız alevlerin izlerini dahi görebilirsiniz. Gerek Bizans gerek Osmanlı döneminde statiği bozulan sütunun bütünlüğünü korumak için çemberlenerek bir nevi korumaya alınmış ve günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır. Bu çemberler değilse bile kasnaklar adeta bir oya gibi işlenmiş defne yaprağı motifleri içerir. Çemberlitaş Meydanı’ndan gelip geçerken şehrin bu en eski anıtını bir kez daha bu bilgilerle incelemeniz dileğiyle. 

Bu konuda daha fazla bilgi Murat Sav tarafından yazılan “Forum Constantini- Çemberlitaş Sütunu ve Meydanı” kitabından edinebilirsiniz. Kitap Arkeoloji ve Sanat Yayınları’ndan çıktı. 

Herkese iyi hafta sonları.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.