Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Alphan Telek yazdı: Kılıçdaroğlu, Yavaş, İmamoğlu ve diğerleri – Aday kim?

Bütün ülkenin kaderini değiştirme potansiyeline sahip 2023 seçimleri yaklaşırken, en büyük tartışma adaylık üzerinde yaşanacak. Bu yazıda kısaca bugüne kadar seslendirilen adayların profillerini, anketlerdeki konumlarını ve kampanya süreci ile seçim sonrası süreçteki şanslarını değerlendirmek istiyorum. Kim aday olacak? Adayların avantaj ve dezavantajları neler?

Abdullah Gül aday olursa Türkiye İran’a benzer

Hem 2018’de hem de bugün adı geçen adaylardan biri Abdullah Gül. Gül’ün adı 2018’de çok daha baskındı. Ancak o dönemde herkes kendi adayını çıkarınca bu isimden vazgeçildiği anlaşılıyor. O dönemin en önemli anlatısı elbette Levent Gültekin’in “Kasırga” adlı kitabında yer alıyor. Hulusi Akar ile İbrahim Kalın’ın  Abdullah Gül’ün yaşadığı yere askeri helikopterle gelmesi ve Gül’le yapılan görüşme Gültekin’e göre Erdoğan’ın Gül’e karşı bir tehdidi ve “Yarıştan çekil” talebiydi.  

Bugünlerde Gül’ün adı cılız da olsa tekrar anılıyor. Ancak bugün Türkiye’nin toplumsal ve siyasal gündemi ile son dönemde yaşananlar Türkiye’yi başka bir noktaya getirdi. Toplumda bir büyü bozumu var. Sekülerleşme adını verdiğimiz bu toplumsal fenomen işin bir yüzü. Diğer yüzü ise muhafazakarlık ve İslami hareketin gücünü, cazibesini, ahlaki iddiasını ve figürlerini tamamıyla yitirmesi. 2000’lerdeki gibi demokrasi ile bir yanyana geliş ve gelecek vaadi söz konusu değil. Yükseliş değil düşüş söz konusu. Muhafazakar ailelerin çocukları arasında özellikle gözüken bu durum Gül’ün adaylığını gündemden çıkartıyor. 

Birilerini kızdıracağından eminim ama şu formülasyonu ifade etmek istiyorum: Abdullah Gül aday olursa Türkiye İran’a benzer. Bunun sebebi Gül’ün ılımlı İslami tutumu. İran’da cumhurbaşkanlğı için yarışanlar arasında rejimin öngördüğü İslami ideoloji dışında kimse çıkamaz. Rejimin muhalifi bile İslamcıdır ama ılımlıdır. Türkiye böylesi bir sekülerleşme dalgası içerisindeyken, İslamcılık bütün iddiasını yitiriyor ve düşüşteyken, muhalefet 20 yıldır ilk kez bu kadar güçlüyken, Gül’e gidilmesi bu anlamda Türkiye’yi içinden çıkılmaz bir İranlaşma’ya götürür. Bütün bunlara rağmen sadece bir İslamcı’nın lider olabileceği bir ülke kabul edilmiş olur. 

Öte yandan Gül kadar ciddi olmasa da Haşim Kılıç ve İlhan Kesici’nin de adları geçti. Sanırım muhalefet sadece kaybetmeye karar verirse bu isimleri aday olarak gösterebilir. O yüzden bu isimlerin anılmasını çok ciddi bulmuyorum. 

Mansur Yavaş: “İyi iş yapıyor, devlet adamı gibi” 

Yaklaşır üç aydır sokakta yaptığım gözlemler gerçekten de anketlerde görüldüğü üzere Mansur Yavaş’ın desteğinin yüksek olduğunu gösteriyor. Son seçimlerde iktidara oy kullanan seçmenlerin bir kısmında dahi Mansur Yavaş olumlaması görmek zor değil. 

İnsanlar temel olarak Yavaş’a yönlenmelerinin sebebini şu ikisi üzerinden açıklıyorlar: İyi belediyeci ve devlet adamı gibi. Ankara’ya son yıllarda gitmemiş olanlar dahi Yavaş’ın iyi icraatçı olduğunu belirtiyor. Yavaş’ın bu konuda çok iyi PR yaptığını kabul etmek lazım. Öte yandan, ikinci temel sebep Yavaş’ın sessiz ve görünmez oluşu. İnsanlar doğrudan adlandıramıyor ama toplumun önemli bir kesimi hır-gürden bıktığı için Ahmet Necdet Sezer gibi sessiz, sakin, işini yapan devlet adamı arıyor. Yavaş’ın sessizliğinde bunu görüyorlar. Zannediyorum Yavaş’ın anketlerde yüksek çıkmasında en etkili sebeplerden biri bu. 

Ama Yavaş konuştuğu zaman ne olur – ki konuşması gerekecek – bunu bilmiyoruz. Anketler şu anki tabloyu vermekte iyiler. Ama seçim kampanyası adayların ikna için sahaya indikleri bir süreç ve Yavaş’ın kampanya performansı nasıl olacak, bunlar büyük şüpheler. Anıl Kemal Aktaş geçtiğimiz günlerde Dördüncü Yol yayınında Yavaş’ın 2019 yılında Ankara belediye seçimlerinde Mehmet Özhaseki’ye karşı çok önde başladığını ama kampanya sürecinde aradaki makasın çok ciddi bir şekilde daraldığını söyledi. Van’da yaşanan “inşallah” krizinde olduğu gibi Yavaş’ın kampanya döneminde özellikle Kürtler ile ilgili sözleri “Muhalefetin başarı şansını düşürebilir, anketlerdeki başarı başarısızlığa kolaylıkla evrilebilir” kaygısı doğal olarak ortada. 

Ekrem İmamoğlu: Genç, hırslı ama ya ikinci Erdoğan olursa?

İmamoğlu hem anketlerde hem de kamuoyunda uzun müddet çok başarılı giden bir olası adaydı. 2019 seçimlerindeki yaklaşımı, cesareti, toplumla kurduğu bağ ve söylemleri onu bir anda organik cumhurbaşkanı adayı kılmıştı. Ancak süreç içerisinde İstanbul’da işleri yönetemediği algısı – ve bunun ardında İstanbul’u unutup cumhurbaşkanlığına fazla odaklandığı algısı, iletişim kazaları ve süreci yönetememesi İmamoğlu’nun desteğini azalttı, en azından geçtiğimiz yıllar kadar kuvvetli ve pozitif bir duruşu kalmadı. Hakkında en çok söylenenlerden biri şu olmaya başladı: Ya ikinci Erdoğan olursa? Belki bu da olası rakiplerinin ya da onu istemeyenlerin yaymaya uğraştığı bir algıdır ama sonuç olarak tüm bunların ardından İmamoğlu şimdi hiç olmadığı kadar İstanbul’la meşgul oluyor. Bana kalırsa havlu atmış değil ama adaylığını başkalarının öne koymasını bekleyen bir konuma gelmiş durumda. İmamoğlu zannediyorum Kılıçdaroğlu ile birlikte masanın en güçlü iki adayından biri. 

Kemal Kılıçdaroğlu: Belediyeleri aldı, masayı yönetti ama seçim kazanabilir mi?

Şu an muhalefetin en kuvvetli aday ihtimali Kılıçdaroğlu olarak gözüküyor. Dahası kendisi buna karar vermiş gibi. Kılıçdaroğlu ile ilgili hem masanın hem de toplumun en büyük çekincelerinden biri başarı şansı. Kazanabilir aday tamlamasını duyduğumuzda bu ya Kılıçdaroğlu’nun istenmediğini söylüyor ya da Kılıçdaroğlu’na karşı masadaki pazarlık kozunun artırılmak istendiğine işaret ediyor. Toplumda da insanların en büyük çekincelerinden biri Kılıçdaroğlu’nun daha önce Erdoğan’a kaybetmiş olması. Daha doğrusu CHP’nin. Son dönemde basın ve siyasette Kılıçdaroğlu karşıtı kamp olarak tabir edilebilecek bir kesimin de bu argümana dayanarak Kılıçdaroğlu’nu süreçten dışlamak istediklerini görebiliriz. Sayılar, yazılar, tweetler, dedikodular. Ortalık toz duman ve tek bir amaca yönelmiş bir kitle var. Kılıçdaroğlu’nu adaylıktan vazgeçirmek. 

Peki Kılıçdaroğlu zannedildiği kadar başarısız bir aday mı? Öncelikle anketler baz alındığında son bir yılda Kılıçdaroğlu’nun oylarını artırdığı gerçeği var. Roj Girasun’un tespitiyle Kılıçdaroğlu’nun halen gideceği bir marj var. Ama diğer adaylar çoktan maksimuma ulaşmış durumda. Hatta düştükleri ya da seçim sürecinde düşecekleri ihtimali var. Dahası Kılıçdaroğlu belediye seçimlerindeki stratejisi, güçlendirilmiş parlamenter sistemdeki ısrarı ve masadaki rolüyle Türkiye’yi son dört yılda başka bir noktaya getirdi. Evet kamuoyu ondan bütün bu ahval ve şerait altında yarışı koparmasını bekliyordu ama bu kutuplaşma altında hızın kaybettirdiğini de görüyoruz. İmamoğlu’nun iletişim kazaları ve tarzı buna işaret ediyor. Kılıçdaroğlu için ikinci bir Erdoğan olur korkusu da yok. Bu özellilke masada muhafazakar liderler arasındaki bir kanı. Bu kanı İmamoğlu karşısında Kılıçdaroğlu’nun adaylığını güçlendiriyor. Öte yandan İmamoğlu’nun en büyük şansı seçimi koparıp götürür algısı. 

Türkiye’nin seçimi

Her halükarda Yavaş, İmamoğlu ve Kılıçdaroğlu anketlerde Erdoğan karşısında önde. Her birinin kendi avantaj ve dezavantajları var. Ama burada en önemli unsurun seçim kampanyası süreci olduğu unutulmamalı. Bununla birlikte bu seçimin bir adayın seçimi değil Türkiye’nin seçimi olduğu hatırlanmalı. Aday kim olursa olsun masanın tamamı adayın yanında yer almalı ve ortak bir mücadele verilmeli. Üçüncüsü ise seçimin seçim gecesiyle bitmemesi. Her alanda mafyalaştırılmış ve yolsuzluğa bürünmüş bir sistem var. Bu sistem karşısında kurumsal reformlara, kurumların güçlendirilmesine, bir ideolojinin değil herkesin Cumhurbaşkanı olabilecek birine ihtiyacımız var. Süreç zor, çıkar odakları fazla ve saray her zaman orada bir yerde çalışıyor. Uzun ve zorlu bir yıl olacak.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.