Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Senem Görür yazdı: Bolsonaro’nun bir kez daha seçilmesi hepimize pahalıya mâl olacak, neden mi?

Brezilya’da geri sayım başladı. Seçmenler bugün sandık başına giderek sadece kendilerini yönetecek liderini seçmeyecekler, olağanüstü bir şekilde kutuplaşan ülkenin de gidişatını belirleyecekler. Sandıktan çıkan liderin dünyanın geleceği üzerinde de güçlü bir etkiye sahip olması bekleniyor. 

Ülkede 2 Ekim’de yapılan ilk tur seçimlerinde adaylardan hiçbiri yüzde 50’ye ulaşamamıştı. Halihazırda devlet başkanlığı görevini üstlenen aşırı sağcı Jair Bolsonaro oyların yüzde 43’ünü almıştı. Bolsonaro’nun bu oy oranı beklenenin de üzerindeydi. Daha önce ülkeyi yönetmiş solcu Luiz Inácio Lula da Silva’nın oy oranı ise yüzde 48’de kaldı. İlk tur seçimlerinin ardından Medyascope’ta Işın Eliçin’in konuğu olan Latin Amerika uzmanı Esra Akgemci, Bolsonaro’nun anketlerin öngördüğünden daha fazla oy aldığına dikkat çekerek şöyle konuşmuştu: “Salgını ve ekonomiyi bu kadar kötü yönetmesine rağmen Bolsonaro oylarını nasıl koruyabildi? Ders çıkarmamız gereken soru bu.”

Seçimlere saatler kala Bolsonaro’nun ivmesinin giderek azaldığını gözlemliyoruz fakat anketlerin yanılma ihtimalini de göz önünde bulunduruyoruz. Çünkü özellikle seçmenler sosyal medyada giderek artan bilgi kirliliğiyle karşı karşıya. Örneğin bazı Twitter kullanıcıları, seçimleri solcu aday Lula’nın kazanması halinde kiliseleri kapatmayı planladığını ya da devlet okullarında erkeklerin kızlarla birlikte tuvaleti kullanacağına dair yalanlar ortaya atıyorlar. Sadece Lula hakkında yalanlar değil, bir yandan da Bolsonaro hakkında daha önce çıkan ve sansasyon yaratan bazı olayları inkar ediyorlar. Bu yüzden temkinli olmakta fayda var. 

Bolsonaro’nun ikinci başkanlık dönemi sadece Brezilyalılar için değil, insanlık için de kötü bir haber. Neden mi?

Birincil tehlike iklim krizi. Birleşmiş Milletler (BM) Çevre Ajansı, ülkelerin iklim kriziyle mücadele için taahhüt ettikleri eylemleri yerine getirdikleri durumda bile dünya çapında küresel ısınmanın ortalama 2,5 derece olacağının altını çiziyor. Fakat küresel ısınma için belirlenen kritik eşit yalnızca 1,5 derece. Brezilya’daki duruma baktığımızda ise hiç iç açıcı bir ortam göremiyoruz. Amazonlar’daki ormansızlaşma yüksek seviyede, yangınların sayısı Eylül 2021’e kıyasla yüzde 41 arttı, Bolsonaro’nun görev süresi boyunca iki milyardan fazla ağaç kesildi. Aktivist Bruno Pereira ve Guardian yazarı Dom Phillips’in haziranda öldürülmesi bizlere Brezilya’nın çevre savunucuları için giderek daha tehlikeli bir hal almaya başladığını gösteriyor. Tüm bu yazdıklarım karşısında uzmanlar, Lula’nın kazanması halinde ormansızlaşmayı yüzde 89 oranında azaltacağını düşünüyor. 

İkinci ama hepimizi endişelendiren risklerden biri de otoriteryanizmin daha da sağlamlaşması. Bolsonaro yeniden seçilmesi halinde daha da cesaretlenecek ve Kongre’deki güçlendirilmiş sağ kanadın varlığından faydalanacak. Uzmanlar Bolsonaro’nun kurumları baltalayabileceğini ve anayasayı kendisine üçüncü bir dönem seçilmesi için izin verecek şekilde değiştirebileceğini düşünüyor. Böylece Chavez yönetimindeki Venezüella, Orban yönetimindeki Macaristan ve Ortega yönetimindeki Nikaragua gibi, seçmenlerin otoriter eğilimlere sahip popülist liderlere ikinci bir şans verdiği ülkelerde olduğu gibi Bolsonaro da ikinci turda seçilirse Brezilya demokrasisi daha önce eşi benzeri görülmeyen bir baskı ile karşı karşıya kalacak.

Peki yeniden seçilmemesi umrunda olur mu? Sanmıyorum.

Bolsonaro yeniden seçilmek için aylarını harcadı. Oğlu Flavio Bolsonaro, babasının tarihte şimdiye kadar görülmüş en büyük seçim sahtekârlığının kurbanı olduğunu söyledi. Bu seçimleri takip edenler için tanıdık bir ifade: Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın söylemleri. Ve oğlunun bu sözleri şunları akıllara getiriyor: Acaba seçimleri kaybederse koltuğunu bırakır mı? Ya da Lula destekçisi bölgelerin sonuçlarının daha sonra açıklanmasını fırsat bilip, erkenden zafer de ilan etmeye çalışabilir mi?

Tüm bu ihtimalleri takip edenler olarak şunu da düşünüyoruz: Acaba Brezilya kendi “6 Ocak”ını mı yaşayacak? Neden mi böyle bir kanıya kapıldık? Çünkü Bolsonaro destekçilerinin birçoğu seçimlerdeki yenilgiyi açıkça kabul etmeyeceklerini belirttiler. Bolsonaro’nun bir önceki seçimlerde vaatlerinden biri olan ve 2019’da yürürlüğe koyduğu “sivillerin silah satın almasını kolaylaştıran kararname” sayesinde ülkedeki bireysel silahlanma iki katına çıktı. Örneğin geçtiğimiz pazar günü, Bolsonaro’ya yakınlığı ile bilinen siyasetçi Roberto Jefferson kendisini gözaltına almak için evine gelen polis memurlarına el bombası attı, tüfekle saldırdı. 

Lula’nın destekçileri ise Lula’yı eski ayakkabı boyacısı, sendikacı, yoksulların savunucusu ve aynı zamanda ülkenin uluslararası statüsünü yükselten bir lider olarak görüyor. “Brezilya’nın kurtarıcısı” olarak bilinen Lula, daha önce yolsuzluk ve kara para aklama suçundan 580 gün hapis yatsa da hakkındaki tüm davalardan beraat etmesi sonucunda ayakta kalabildi. Google’a Bolsonaro ve yolsuzluk yazdığımızda ise arka arkaya sıralanan birçok haberi okuyabiliyoruz.

Peki Bolsonaro kaybederse? 

Her ne olursa olsun bu seçimler, oyların sınıf, ırk, cinsiyet ve dindarlığa göre keskin hatlarla bölündüğü iki Brezilya’nın çarpışması. Bolsonaro bugünkü seçimleri kazansa da kaybetse de Brezilya’nın siyasetini şekillendirmeye devam edecek gibi duruyor. 

Araştırmacı ve Bolsonaro hakkında bir kitap yazan Camila Rocha, durumu şöyle özetliyor: “Bolsonaro’nun toplumda güçlü kökleri var. Kaybetse bile hareketi devam ettirebilecek çünkü çok parası olacak. Ve bence dört yıl sonra geri dönmeye çalışacak.”

Ülkede solun kendileri için hiçbir şey yapmadığını düşünenler de çoğunlukta. Financial Times’ın konuştuğu genç bir hukuk öğrencisi Ana Tulia Flores, “Sol bizim için hiçbir şey yapmadı ve ülkeyi darmadağın etti” diyor. 2018’deki seçimlerde Lula’nın İşçi Partisi’ne oy verdiğini fakat şimdi Bolsonaro’yu desteklediğini söyleyen Flores, dinin seçimlerde ne kadar önemli olduğunu anlamamıza olanak sağlayan o cümleleri kuruyor: “Nüfusumuzun çoğu Hıristiyan. Tanrı’nın ve aile biriminin ilkelerini koruyacak bir başkana ihtiyacımız var.”

Tüm bu söyleşiler ve mitinglerdeki kalabalık bize Bolsonaro’nun başkanlığından çok daha büyük bir sağcı hareketi inşa ettiğini gösteriyor. Fakat Bolsonaro’nun aşırılığı, Lula’nın sağ kanattan da isimler dahil olmak üzere birçok kişiyi bir araya getirdiğini ve çok partili bir ittifak kurduğu gerçeğini de değiştirmiyor. Lula ve destekçileri neyin tehlikede olduğunun farkında. Bize düşen de pazar günü, ülkedeki yeterli sayıda vatandaşın tehlikenin farkında olması ve buna göre oyunu kullanmasını beklemek oluyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.