Batuhan Aydagül yazdı: Çiftçilerin oyu Cumhuriyetçiler’e – Wisconsin’den seçim izlenimleri

Medyascope’ta iki haftada bir yazacağım ancak ABD’de 8 Kasım’da gerçekleşecek ara seçimlere mahsus bu Pazar sizinle kampanya sürecine ve seçimin önemine dair izlenimlerimi paylaşacağım. Federal bir ülkede eyalet seçimlerinin yerelde nasıl deneyimlendiği, kampanya sürecinin aktörleri ve seçimde ön plana çıkan konuların okuyucuların ilgisini çekeceğini umuyorum. İzlenimlerim gözlemlerime dayanıyor ve siyasi analiz iddiası taşımıyor. Amerika’nın orta yerinde bir eyaletin Türkiye için niye ilginç olabileceğine gelince, Amerikan siyasetini çoğunlukla ulusal düzeyde siyasi analizlerden izleyenler için yerelde yaşananlar farklı bir bakış açısı sunabilir diye umuyorum. 

Wisconsin, Amerika’da Orta-Batı olarak tanımlanan bölgede, Büyük Göller’den Superior’ın güneyinde ve Michigan’ın batısında yer alıyor. Türkiye’nin yaklaşık beşte biri kadar büyüklükte bir coğrafyada 5,9 milyon insan yaşıyor. Nüfusun çoğunluğu eyaletin doğusunda ve güney doğusunda yerleşik ve yüzde 80’i Beyaz. Wisconsin gelir, yoksulluk, ve eğitimde Siyahlar aleyhine eşitsizliklerin en yüksek olduğu eyaletler arasında. Her seçimde Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında kıyasıya mücadelenin yaşandığı eyaletlerden biri olan Wisconsin’de seçmenler 2016’da Trump’ı, 2020’de Biden’ı tercih etti. Aşağıdaki şekilden de görebileceğiniz gibi eyalet coğrafyasının çoğunluğundaki Cumhuriyetçi oylar ile nüfusun yoğun olduğu yerlerdeki Demokrat oylar birbirlerini neredeyse dengeliyor ve aradaki farkların her seçimde nasıl değiştiği sonucu belirliyor. 

Wisconsin’da gelecek Salı günü yapılacak senatör seçimi senatodaki 50-50 dağılımının yeni dönemde nasıl şekilleneceği ve dolayısıyla Başkan Biden’ın önümüzdeki iki yıllık yasama programının, bütçesinin ve yargıç atamalarındaki özgürlüğünün gidişatı için önemli. Başkan Biden federal anayasa güvencesinin kalkmasından sonra eyaletlerin hükmüne kalan kürtaj hakkını yasayla tekrar tesis etmek için seçmenlerden senatoda iki koltuğu daha üzerine vurgu yaparak istedi. Ayrıca, Biden hafta içinde yaptığı konuşmasında seçimlerin ABD’de demokrasinin geleceği için kritik öneme sahip olduğunu öne sürerek ara seçimler üzerindeki iddiayı artırdı. Bir nevi köprüden önceki son çıkış uyarısı olarak algılayabilirsiniz.

Wisconsin aynı zamanda gelecek dört yıl için valisini seçecek. Demokrat Vali Tony Evers koltuğunu korumak için Cumhuriyetçi Tim Michels ile sandıkta karşılacak. Vali Evers, benim okuduğum okuldan, Wisconsin-Madison Üniversitesi’den doktorası olan eski bir öğretmen, müdür, ve 2009-2019 arasında seçmenlerin oyuyla göreve gelen eyaletin eğitime dair tepe yöneticisi (bir nevi bakan olarak düşünebilirsiniz ama Amerika’nın yerel eğitim sisteminden dolayı gücü daha az). Yasama organlarını 2010’dan bu yana kontrol eden ve bu seçim sonrasında da etmesi beklenen Cumhuriyetçiler’in muhafazakar yasama gündeminin önündeki tek engel son dört yılda Vali Evers oldu. Olası bir Michels zaferi sonrasında bu gündemin hemen yasalaşması ve eğitim, işçi hakları, oy verme süreçleri, kamu hizmetlerinin finansmanı, çevre politikaları ve güvenlik kanunları gibi konularda önemli değişikliklerin gerçekleşmesi olası. Bu değişikliklerin Siyahlar başta olmak üzere azınlıklar, yoksullar, işçiler, kamu hizmetlerinden yararlananlar ve tabiat için ciddi dezavantajlar yaratacağı, hiç kuşkusuz sağ-aşırı sağ ideolojiye muhalif görüşler tarafından, öne sürülüyor. 

Vali ve senato seçimleri arasında hiyerarşi kurmak doğru olmayabilir ancak vali seçiminin eyalet sakinleri için doğrudan etkisi çok daha belirleyici. Örneğin, kürtaj hakkı üzerindeki anayasal güvencenin kalkmasından sonra Wisconsin’de 1849 (yanlış okumadınız, Tanzimat’ın ilanından on yıl sonra) tarihli bir kürtaj yasağı kanunu üzerindeki federal engel de kalmış oldu. Halen tam durumu konusunda netlik olmayan bu yasağın Michels’in seçimi kazanması durumunda tekrar yasalaşmasına kesin gözle bakılıyor. Öte yandan, Cumhuriyetçiler yasamada vali vetosunu aşacak süper üstünlüğe ulaşırlarsa Evers’in yeniden seçilmesi bu açıdan engelleyici gücünü kaybedebilir.

Trump ve taraftarlarının hala kabul etmediği 2020 başkanlık seçimlerinden sonra ilk seçim olması nedeniyle 2022 ara seçimleri Amerika’da alışılmadık derecede gündemde. Ben de televizyon ve radyoyu takip eden biri olan ister istemez adayların kampanya mesajlarını defalarca dinledim. Bu açıdan, Türkiye’ye kıyasla -tabir doğruysa- eski medyanın daha çok kullanıldığına tanık oldum. Adaylar için verilen reklamları başta adayların kendi kampanyaları olmak üzere çok farklı kurumlar yayınlayabiliyor. Örneğin, Wisconsin’in en büyük çiftçi federasyonu Cumhuriyetçi senatör Ron Johnson’ı destekliyor. Federasyon verdiği reklamlarında Demokrat aday Mandela Barnes’ın enerji politikalarındaki çevreci tutumunun Wisconsin çiftçilerinin mazot giderlerini artırarak aile bütçelerine vereceği zarara dikkat çekiyor. 

Kampanya sürecinde evlerin önünde adayları destekleyen pankartların dışında görsellere kamusal mekanlarda rastlamadım. Yaşadığımız Madison şehrinde zaten belediyenin reklam panosu yok. Cumartesi günleri şehrin merkezinde Capitol’un, Senato ve Temsilciler Meclisi’nin toplandığı yer, etrafında kurulan pazar sırasında adayların saha gönüllülerine rastlamak mümkün. Ama gerek üniversitede gerekse diğer kamusal mekanlarda herhangi bir partinin seçim çalışmasından çok seçmen kaydı yapan ve oy kullanmayı teşvik eden gönüllüler var. Erken oy verme pratiğinin olduğu Wisconsin’de dileyen herkes üniversitenin iki öğrenci sosyal merkezinden birinde kurulan sandıklarda oyunu kullanabiliyor. Adaylar üniversitede öğrencilerin daveti üzerine onlarla buluşabiliyor, örneğin vali adayı Michels Cumhuriyetçi Öğrenciler kulübüyle bir araya geldi. Tabii ki adaylar kampanya süresince eyaleti geziyor, şehir ya da kasabalarda seçmenlerle buluşuyor, ve gönüllüleriyle beraber saha siyasetinin hakkını vermeye gayret ediyorlar. Ancak bu buluşmaların memleket mitinglerine göre çok daha küçük ölçekli olduğunu ve görüntülere bakılırsa daha samimi ve eğlenceli gözüktüğünü ekleyebilirim.

İki partinin de sağlam oy temellerinin olduğu Wisconsin’de adaylar her seçimde iki tarafa da gitme olasılığı olan salıncak oyları kendilerine çekmeye gayret ediyorlar.  Cumhuriyetçi adaylar kampanyalarında güvenliği öne çıkarıyorlar ve Demokrat rakiplerini suça ve suçlulara karşı zayıf olmakla eleştiriyorlar. Hem senatör Johnson hem de vali adayı Michels, George Floyd’un 2020’de polis tarafından öldürülmesi sonrası tüm Wisconsin’de yaşanan gösteriler ve akabinde polislere karşı gelişen eleştirel söylemi kampanyalarında endişeli Beyaz seçmenleri ikna etmek için görsellerle destekleyerek ve defalarca karşılarına çıkarak kullanıyorlar. Buna karşın, vali Evers ve senatör adayı Barnes ekonomiyi merkeze alan, istihdama dikkat çeken mesajlarla oy toplamaya gayret ediyorlar. Demokrat kampanyaların verdiği mesajlar Cumhuriyetçiler’in giderek sağa doğru giden kültür, kadın, ve aile politikalarının risklerine vurgu yapıyor.

Salı günü yapılacak seçimler öncesinde anketlere göre Senatör Johnson koltuğunu korumak için avantajlı durumda. Vali seçiminin ise başa baş olduğu yazılıyor. Cumhuriyetçiler’in eyalet senatosunda süper üstünlüğe ulaşmaları olası. Öte yandan sonucu belirleyecek önemli bir faktör yine sandığa gidenlerin oranı olacak. Demokratlar arasında özellikle kürtaj hakkı üzerindeki güvencenin kalkmasını takiben seçmenlerde hareketlenme olabileceği ve bunun da sandığa olumlu yansıyabileceğini yönünde bir beklenti var. Kendim ve ailem adına Tony Evers’in vali olarak dört yıl daha göreve devam etmesini ve veto gücüne sahip olabilmesini diliyorum çünkü her ne kadar uluslararası bir öğrenci olsam da yaşadığım eyaletin giderek aşırı sağ politikaları uygulayan bir ideolojinin güdümüne girmesinden çekiniyorum. Her ne kadar burada kalışımız sınırlı olacaksa da …

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.