Alphan Telek yazdı: Demirtaş, masa ve belirsizliğin şiddeti

Kim ne derse desin Selahattin Demirtaş son yıllarda siyasetin yetiştirdiği en önemli isimlerden biri. Demirtaş siyasetin kapalı labirentlerine sokan, heyecan öldüren, enerji soğuran, polemikçi siyasetçileri gibi meselenin kıyısından köşesinden konuşmuyor. Doğrudan yüreğinden konuşuyor. 

Halen HDP Eş Genel Başkanı olsa böyle konuşabilir miydi, bilmiyoruz. Aktif siyasette yer almaması Demirtaş’ın manevra alanını oldukça açıyor. Ama siyasetteki Demirtaş etkisinde tek sebep bu değil. Demirtaş’ın toplumcu bir pozisyona sahip olması, siyasal olgunluğu, sadece ilkesel değil aynı zamanda pragmatist tarza da uygun hareket etmesi ve tabii ki cesareti onu liderler arasında başka bir noktaya taşıyor. 

Dahası Demirtaş konuştuğunda yürekten konuşuyor, bunu insanlara geçirebiliyor. Bu az sayıda insana bahşedilmiş bir özellik bana kalırsa. Konuşurken ve yazarken oy kazanmak için değil gönül kazanmak için bunu yapıyor. Bu açıdan Demirtaş yıllardır hapishanede bile olsa Türkiye siyasetinin bir dönemine damgasını vurdu ve eğer Türkiye bu yıl yeniden demokratikleşme kararı alırsa gelecekte de damgasını vuracaktır. Bu hakkı teslim etmek lazım. 

Bunları yazma sebebim ise şu: Türkiye’de şu an gelinen noktada yakın tarihin en önemli insiyatiflerinden biri olarak gördüğümüz Altılı Masa’da işler pek yolunda gitmiyor, hepimiz bunu görüyoruz. Altılı Masa bileşenlerinin bir türlü aday çıkaramaması, liderler arası polemikler ve ortaklaşamama eğilimleri sadece liderler ve partiler arasında değil bütün siyasal toplumda bir siyasetsizlik ve belirsizlik üretmiş durumda.

Polemiklerin dozajı arttıkça belirsizlik hakim ilke haline geliyor. Bu belirsizlik atmosferi parti örgütlerine, parti elitlerine, süreci izleyen gazetecilere ve bilim insanlarına bir belirsizlik tufanı getiriyor. Kimse adım atamıyor. Belirsizlik bir şiddete dönüşüyor ve insanlarda endişeyi körüklüyor. 

Bu endişe ile eleştiriler geliyor. Otoriterleşmeye karşı siyasal ve toplumsal muhalefetin birleşmesi gerekirken bütün muhalefet atomize olmuş durumda. Her bir birey kendi endişeleri ve sözleriyle başbaşa ve yetersiz hissediyor. Başarısızlık ihtimalinden çekiniyor. 

Eğer Türkiye’nin gelecek nesilleri için bir siyaset üretilseydi öncelikle ortaklaşıldığını görürdük. Bir kez, iki kez değil. Her gün, her an. Bir dalaşma olmazdı. Belirsizlik olmazdı.  

O zaman da siyasal toplumun üyeleri yani gazeteciler ve bilim insanları – ve hatta sanatçılar – o ortaklığın o siyasetin peşinden bazen de önünden giderdi. Kalkan olurdu. Halen bu insanlar kalkan olacakları bir siyaset istiyorlar. 

Siyaset toplumcu bir yaklaşımla – parti çıkarı değil toplum ve ülke çıkarı gözetilerek, pragmatist ama aynı zamanda ilkesel, yürekten ve cesaretle yapılmalı. Belki normal zamanlarda değil ama bugün öyle olmalı. 

O yüzden siyasetsizleşmiş bir anda Demirtaş etkisini önemsiyorum. Dilerim Ocak ayı biterken bu belirsizlik iklimini aşmış oluruz. Liderler Türkiye’nin demokratikleşmesi yönünde iradelerini kullanır ve gereken her neyse onu yaparlar. O zaman kalkan olunacak siyaseti bu ülke bulur ve toplum da gereğini yapar. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.