Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Elif Gökçe Aras yazdı: Can Party

Çarşamba günü bir tweetle gülümsedim. Sevgili Ezhel aşağıdaki tweeti atmıştı.

Önce Ezhel’in yatmadan önce eski kapaklı bir Can Yayınları kitabı okuyup sonra da bu Can Parti fikriyle uyandığını düşündüm. Bazen öyle olur ya. Görmeye çok alıştığımız bir şeyi öyle benimseriz ki o fikir bizim sanırız, sonra görünce hatırlarız. İçine düştüğümüz umutsuzluktan Ezhel de etkilenmiş, o da ben ne yapabilirim, bu gidişatı nasıl değiştirebilirim kaygısına düşmüş. Saraçhane olayından beri hepimizin üzerinde kaldı bu ölü toprağı. Hükümetin üzerimize attığı bu toprağı muhalefet liderleri kaldıramadı çünkü. Kaldıramayınca dönüp herkes onlara bakmaya başladı galiba.

Siz, evet siz, sizin yüzünüzden her şey. Siz işinizi düzgün yapmadığınız için hala bu garabeti çekmek zorundayız. Bizde umut var ama sizde yok!! O yüzden sizin de gitmeniz gerekiyor fikrinde buluşmuş olacağız ki birçok kişi aynı şeyi sayıklar oldu. Bize yeni bir muhalefet lazım. Yalan yok, TİP’in muhalefetini çok beğeniyorum. Ama sonuç olarak bir ideoloji ön planda. Yani muhalifliği çok iyi yapıyorlar ama savundukları ideoloji herkesi kendine çekemiyor. O yüzden aynı dinamiklerde farklı görüşlerin de seslendirilebileceği başka partiler olmalı. “Zaten parti enflasyonu var, bir parti daha mı” demeyin. Muhalif seçmenin burun kıvırdığı onlarca parti ne ciddiye alınacak bir enerji üretebiliyor, ne muhalif seçmenin beklentilerini karşılayabiliyor. Ampulü yakabilen kalem piller gibiler. Onlar bizi anlamıyor.

Baksanıza koskoca %60 muhalif seçmen saha kenarında teknik direktör gibi muhalefete akıl veriyoruz. Bir türlü sonuç alamadığımızda atkılarımızı ısırıyoruz, birbirimizi tokatlıyoruz. Takım dökülüyor. Karşı takım da berbat oynuyor ama bizimkiler daha takım olamıyor. Onlar hiç değilse takım olabilmiş, bu fark yüzünden kaybediyoruz sadece. Ama el mecbur bu süreci böylece geçirmek zorundayız. Masa umarım HDP’ nin de destekleyeceği bir aday belirler ve bu cehaletin iktidarının arkasından su dökmeden suratlarına kapıyı çarparız.

Gelgelelim sonrasına. Can Parti hemen o gün ilk kurultayını Ezhel’in Twitter’da açtığı canlı sohbet odasıyla yaptı. Ezhel saatler boyunca çok fazla insana söz verdi. Öyle umutlandım o gün öyle umutlandım ki ülkem adına. Adını sanını bilmediğim insanlarla aynı fikirlerde buluşmak ne güzel bir hismiş. Gençler diyor ki, ben neden Kürtçe şarkı dinleyemiyorum ya? İşin en güzel tarafı, bu isyanı yapan bir Kürt değil. Ben eskiden faşisttim şimdi utanıyorum diyorlar. Ezhel diyor ki, bu ülkeden Ermenileri kovduk o kadar utanıyorum o kadar utanıyorum ki Kürtlere de aynı şeyleri yapacaklar diye ödüm kopuyor, bu utançla yaşayamam diyor. Samimiyetine öyle inanıyorum ki acı acı gülümsüyorum. Söz alan onlarca insan, kavga etmeden siyasetçilerin “Aman bizim toplumumuz bunu kaldırmaz, aman milletimiz ne der” diye diye kekeme oldukları konuları çatır çatır konuşuyorlar. Kimse de onları linç etmiyor. Gözümün önüne ürkek siyasetçiler geliyor ve onların ardında yaşadığımız tıkanıklık, sıkışıklık. Tamam, kabul, orası Twitter, sokak öyle değil, sokakta horoz tribine girmiş eğik başlı erkekler bükülmüş kollarıyla “Burası Türkiye karrdeşş” diyor evet, cahil insan da çok, tahammülsüz insan da. Ama dönüşmüş büyük bir kalabalık da var ve eskinin faşistleri nasıl bugün hümanist olduysa yüksek sesle konuşa konuşa bugünün zorbaları da dönüşür.

Can Parti’de takım elbise yokmuş, Ezhel Başganım fistan bile giyebilirsiniz, fistanını giyen gelsin dedi. Makam aracı yok, bisiklet, toplu taşıma, tabanvay serbest. Hiyerarşi yok, bu partide herkes başgan. Başkan değil yalnız, başGan. Çoktan dönüşmüş, çoktan kendini bulmuş, ama dayanacağı birbirinden başka kimsesi olmayan muhalif seçmen için artık taze bir kan lazım olduğunu bir kez daha anladım.

Üzerimize dindar, milliyetçi, muhafazakâr bağlarıyla bağlanmış deli gömleği giydirilmiş, kurtulamıyoruz bir türlü. Herkes bir köşeden ıslık çalıyor, birbirine kaş göz yapıyor “napıcaz, nasıl kurtulucaz” sırtlarımızı duvarlara sürtüyor, kurtulamıyoruz. Hastane yönetiminin gardiyanı Altılı Masa üyeleri gelip geçiyor, “bi cigara versene” diyoruz, yok diyorlar yasak. “Şu bağı bir çözsene” diyoruz, “şşşşt şimdi değil, yönetim görürse hepimizi yakar walla, biz de emir kuluyuz” diyorlar. Onlar da bizi delirtiyorlar.

Ertesi gün Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern siyaseti bırakacağını duyurmasın mı? Nasıl yani, öylece bırakıyor mu? Dünyada köhnemiş politikacılara nasıl güzel bir örnek. Nasıl kuş gibi rahatlar insan böyle yaşayınca. Sahi neden siyasete girer de sonra çıkamazlar bir türlü? Neden yirmi yıl parti yönetirler? Sevecek çocuğunuz, bakacak çiçekleriniz, okşayacak kediniz, köpeğiniz yok mu sizin? Hiç mi müzik duyunca hafiften salınmaya başlamazsınız? Hiç mi mutfağa girip müthiş tarifler denemek istemezsiniz? Neden ömür boyu ülke yönetmek isterler? Bu yüzyılda hala o köhnemiş zihniyetin egosunu izlemek inanılmaz can sıkıcı artık.

Siyaset, söyleyecek sözü, anlatacak derdi, yapacak işi olan insanların görev alıp, misyonunu tamamladıktan sonra da ayrılması gereken bir yer olmalı. “Ama biz bir türlü gelemedik ki yirmi yıldır bekliyoruz” diyen arkadaş, demek ki bu konuda yeterince iyi değilmişsin. Siyaset bu ülkede artık evkaf memuriyeti olmaktan çıksın. İnsanlar siyasete girip bütün ömürlerini gözümüzün önünde geçiriyorlar.

AKP sonrası Türkiye’yi öyle sabırsızlıkla bekliyorum ki. Hani, yeni bir eve taşınacaksındır da senden önce çıkan hayvan oğlu hayvan öyle hor kullanmıştır ki evi, yapılacak çok fazla şey vardır. Ama sen hiç korkmazsın. Çünkü o senin yeni hayatındır. Hemen kolları sıvarsın, müziği açarsın, camları açarsın ve başlarsın it gibi çalışmaya. Ancak işin bittiğinde anlarsın acıktığını, yorulduğunu. İşte öyle çalışmak ve pırıl pırıl yapmak istiyorum bu ülkeyi, el birliğiyle.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.