Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Sevilay Çelenk yazdı: Hoşçakalın, gözünüzü kraliyetin üzerinden ayırmayın!

Sevgili Medyascope okurları, en başından söyleyeyim ki maalesef bu bir geçici veda yazısıdır. Bir süreliğine burada yazmaya ara vermem gerekiyor. Zira Ruşen Çakır kibarca, “Bu hafta kısaca da olsa bir yazı yazıp bir süre yazılarıma ara veriyorum desen iyi olurdu” dedi. Oysa gayet de uzun bir yazı planım vardı bu hafta. Nasip kısmet işte. Olmadı. Neden derseniz, “Nasipse adayım.” Yeşil Sol Parti’den siyasete “vira bismillah!” dedim.

Aslında milletvekili adayları sütun yazarı olamazlar diye bir şey yok. Bana kalırsa yazımı da yazarım, siyasetimi de yaparım, böreğimi de açarım. Nitekim bu yazının taslağını da Diyarbakır uçağında tamamladım. Yere ayak bastığım andan itibaren birkaç gün yazı mazı yazamam diye uçakta bir kalemde yazıvereyim dedim. Ama işte erkek medya insanı ne bilsin bunu? Artık nasılsa yazamayacağımı düşünerek, hafta sonu yazılarından küt diye düşüp sütunumu ortada bırakmayayım diye, “Ara veriyorum yazısı yaz istersen” diye rica etti. Yazıyoruz bakalım.

Seçim çalışmaları için Diyarbakır’da olacağım artık. “Kendisine” de evden çıkmadan bir gün evvel sordum, “Angara ev hayatına bir süre ara vereyim yazısı yazmamı ister misin” dedim. “Yoook pirincin, bulgurun, nohutun yerini göster, bir de taze yeşil fasulye tarifi bırak. Kolesterolüm, dışarıda yemekten yine fırlamasın yeter. Ne yazısı?” dedi. Evdeki varlığım ve yokluğum kolesterol düzeylerini etkiliyor tabii ki de. Bakarsınız memleketin kolesterolüne de iyi gelirim. Kötü kolesterol düşer, iyisi yükselir. Belli mi olur? Yeşil fasulye tarifi isteğini duyunca içim elvermedi tabii. Gittim İclal’in mutfağından yeşil fasulye, bakla, kereviz aldım. Birer porsiyon. Yarım kilo kıymadan da altı porsiyon köfte yapıp buzdolabı poşetlerine doldurup derin dondurucuya attım. Yanına da koca bir tencere kereviz çorbası. İlk günlerin burukluğu geçince, devamını da kendi getirsin artık. Nohutlu pilav da yapsın kariyer de. Bütün erkekler bunu öğrensin.

Kadınların hayatlarını, bölünmüşlüklerini ve bu kırk parçaya bölünmüşlükle başa çıkma yeteneklerini bir somut olay çerçevesinde görün diye anlatıyorum bunları. Diyarbakır yolculuğunun hazırlığını yaparken viyolonsel çalmayı bilsem, onu da araya sıkıştırıp yarım saat çalardım. Ama maalesef bilmiyorum. Ben viyolonsel çalamadığımı düşünürken, kendisi oturduğu yerden, “Sen halay çekmeyi biliyor muydun” diye sordu. “Biraz bilir idim eskiden” dedim. “Olmaz öyle, doğru dürüst öğren” dedi. Arkadaş, bir vekil adayına önerdiği projeye bak.

Kafamda kırk tilki dolaşıyor, bu kraliyet mevzuu ne olacak, kime emanet edeceğim bilmiyorum. Öyle ortada bırakacağım. Oysa Buckingham acayip olaylara gebe. Kral Charles (the old Çokoprens) taç giyecekti daha. Karpuz kesecektik… Boş boş geçecek bütün o Coronation olayları. Kimsecikler yazamaz. O açık daha da kapanmaz. Bir sezonunu kaçırdığın diziyi bu zamanda bir daha yakalayamazsın, o hesap.

Diyarbakır uçağında yanımda bir çift vardı. Ay fırsat kalsa da anlatsam… Yani gerçekten çok değişik bir milletiz… Neyse, ne diyordum, yazılara devam edemiyorum artık. Yeterince acı. Son yedi yıldır sistematik olarak yaptığım ve en sevdiğim şey…

Gündelik hay huy böyle… Fakat memleketimden milletvekili adayı olmak, hele bir de bu iktidara hep birlikte “Were bi xatirê te” (Haydi güle güle) demek düşüncesi her şeyin önüne geçiyor. Kraliyetin de kereviz çorbası ve bulgur pilavının da Allah cezasını vermesin. Tırşik yerim ben artık Diyarbakır’da. Daha sağlıklı.

Hevalên min (arkadaşlarım), bu seçimi almak zorundayız. Başka yolumuz yok. Seçimi bir kazanalım, 14 Mayıs akşamı hepinize tırşik pilav ayran benden. Vallahi bak. Kendi elceğizlerimlen yaparım.

Uçaktaki Diyarbakırlı çifte gelince, kadın benimle yaşıt, adam ondan muhtemelen on yaş kadar büyük. Yıllardır İstanbul’da yaşıyorlarmış. Adamın başında takkesi ve baya baya beyazlamış sakalları var. Kadın da mütedeyyin. Fakat hayatımda bu kadar sakin sakin, komplekssiz sohbet eden bir adam pek az gördüm. “Karım lise mezunu, ben okumayı geç yaşta kendi kendime öğrendim” dedi. Okul yüzü görmemiş, kim bilir niye… Ama karısıyla gurur duyuyor. Bir yandan yazımı cep telefonunda tıkır tıkır “notlar”a yazarken, bir yandan arada sohbet ediyoruz. İnsana iyi geliyorlar, bütün ezberleri boşa çıkararak.

Bu seçim ezberleri boşa çıkararak bir araya gelebilenlerce kazanılacak. Ankara’da son bindiğim takside ise şoför, sokaklarında tamı tamına beş adet Kahramanmaraş plakalı araç olduğunu ve bunları depremzede kabul etmediğini, Ankara’nın “bunlarla” dolduğunu söylüyor. Esas depremzede orada çadırda “savaş veriyormuş.” Bunlar da ezberler işte… Sadece dış göçmene değil, iç göçmene de düşman olacağını ilk günden tahmin edebileceğimiz kesim. Suriyeliler’e savaştan kaçtılar diye diş bilerken, depremin yerinden yurdundan ettiğine uzun boylu kol kanat gerecek değil.

Tekrar söylemeliyim, bu seçim ezberleri boşa çıkararak bir araya gelebilenlerce kazanılacak. Kazanacağız.

Bunu yapmak zorundayız.

Bunu borçluyuz. En başta Gültan Kışanak şahsında yıllardır cezaevinde rehin tutulan kadınlara, Osman Kavala şahsında sivil toplum emektarlarına borçluyuz. Adnan Selçuk Mızraklı şahsında emekleri gasp edilmiş siyasetçilere borçluyuz. Çiğdem ve Mücella şahsında Geziciler’e borçluyuz. Şahsında demeden hepsini tek tek anmak isterdim. Öyle kabul edin…

Selahattin Demirtaş’a da tabii ki borçluyuz ama sanırım onu zaten içeride pek tutamıyorlar. Tünel mi kazdı, ışınlanıyor mu ne yapıyorsa sık sık bir dolaşıp muhteşem hikayelerle dönüyor. Bilemiyorum valla…

Bu seçimi kazanmayı kadınlara, çocuklara, depremzedelere, emekçilere borçluyuz. Bu seçimi kazanmayı kendimize borçluyuz Hevalê min (arkadaşım)… Seçme seçilme hakkımız gidiyor elden. Hayatımız, sağlığımız.

Êdî bes e! Bu seçimi kazanacağız.

Bir müddet bununla meşgul olacağım. Medyascope’tan çıktıysam Twitter’a girdim. Oradan izlemeye devam edin.

Ben yokken gözünüzü kraliyetin üzerinden ayırmayın.

Bi xatirê te (Hoşçakalın).

e-mail: sevcelenk@yahoo.com

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.